Siyaset Erdoğan: Monşer geldiler, monşer gidiyorlar

Erdoğan: Monşer geldiler, monşer gidiyorlar

13.02.2009 - 16:53 | Son Güncellenme:

.

Erdoğan: Monşer geldiler, monşer gidiyorlar

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, “Bizim yaptıklarımızı monşer eskileri anlayamadı. Monşer geldiler, monşer gidiyorlar. Bir de bunların yandaş medyaları var. CHP'yle işbirliği yapıp akıllarınca AKP'yi bitirecekler. Bu partiyi millet kurdu sizin bitirmeye gücünüz yetmez” dedi. Erdoğan, 29 Mart'taki yerel seçimlerde de oy patlaması beklediğini söyledi.

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, özel ‘ANA’ uçağı ile bugün saat 11.45'te Sivas'a geldi. Başbakan Erdoğan'ı Sivas Havaalanı'nda Sivas Valisi Veysel Dalmaz, Belediye Başkanı AKP'i Sami Aydın, AKP Sivas milletvetkilleri ve diğer partililer karşıladı. Başbakan Erdoğan buradan Başbakanlık otobüsüyle kent merkezine doğru hareket etti. Başbakan Erdoğan güzergah üzerindeki Çelebiler Köyü yakınlarında kendisini bekleyen ve sevgi gösterisinde bulunanları görünce otobüsünü durdurdu ve burada çocuklara oyuncak dağıttı.

OLAĞANÜSTÜ GÜVENLİK ÖNLEMİ

Erdoğan, zamanın daralması üzerine yol üzerindeki Sivas Çimento Fabrikası'nın önündeki camide cuma namazını kıldı, ardından yine otobüsle Valiliğe doğru hareket etti. Bu sırada olağanüstü güvenlik önlemleri dikkat çekti. Otobüs ilerlerken, çevresindeki koruma ordusu, koşarak araca eşlik etti. Siyah kıyafetli, güneş gözlüklü korumalar, Başbakan'ın bulunduğu seçim otobüsünün etrafında etten duvar oluşturdu. Bir koruma da elindeki tüfekle otobüsün üzerinde yer alıp etrafı dikkatli gözlerle izledi. Özel hareket polisleri de kent merkezinde geniş güvenlik önlemi aldı. Erdoğan, Vali Veysel Dalmaz'dan, kentin sorunlarıyla ilgili brifing aldıktan sonra Valilik'ten yakınındaki, halka hitap edeceği Cumhuriyet Meydanı'na geçti. Erdoğan'ı burada yaklaşık 10 kişilik kalabalık sloganlarla karşıladı.

Haberin Devamı

‘DİK DURDUK DİK DURURUZ’

Başbakan Erdoğan, Sivas'ın ilçelerini tek tek sayarak halkı selamladıktan, şunları söyledi:

“Sizi asla ve asla hayal kırıklığına uğratmadık. Bundan sonra da Allah'ın izniyle uğratmayacağız. Yola çıkarken dedik ki, 14 Ağustos 2001’de partimizi kurduğumuzda dedik ki ‘Bu milletin başı öne eğilmeyecek. Bu milletkendisini yalnız, kendisini itilmiş, ötelenmiş, güçsüz ve umutsuz hissetmeyecek’ dedik. Hamdolsun 6 yıldır yaptıklarımızla bu milletin başını dik tuttuk, itibarını yükseltik, Türkiye'nin saygınlığına halel getirmedik. Partimizi kurduğumuzda Türkiye'nin ne halde olduğunu Sivaslı kardeşlerim çok iyi bilir, hatırlar. Ekonomik bir kriz, esnafı çiftçiyi memuru, inim inim inletiyordu. Hiç endişe etmeyin evelallah biz dik dururuz, biz dik dururuz. Siz dik durdukça biz dik dururuz, hiç endişe etmeyin. Yamalı bohça gibi koalisyonlar ülke için çözüm üretmek bir yana, her gün yeni bir sorun üretiyordu. Türkiye'nin üzerinde adeta kara bulutlar dolaşıyordu. Türkiye hem içerde hem dışarda saygınlığını yitirmiş, yabancı liderler karşısında el pençe divan duran liderler yüzünden ‘Acaba biz bu muyuz?’ diyen bir millet durumuna düşmüştük. ‘Bu millet buna layık değil’ dedik, ‘Türkiye bu manzarayı hak etmiyor’ dedik. AKP'yi kurduk ‘Yeter söz de karar da milletindir’ dedik. İşte o günden bugüne söz de sizin, karar da sizin. Sivas gibi 80 vilayetimiz bizim bu çağrımıza yankı verdi, ne dedi ‘evet’ dedi. 28 Mart'ta kararlılığımız samimiyetimiz daha da anlaşıldı. 22 Temmuz da politikalarımız milletimden takdir gördü. Yüzde 47 ‘AKP’ dedi, inşallah 29 Mart'ta inanıyorum ki bu defa çok daha fazla olacak. Türkiye bir kez daha gür bir sesle ne diyecek ‘durmak yok yola devam, hizmete devam’ diyecek.”

Haberin Devamı

‘ONLARDA BAŞARIYI ALKIŞLAMAK YOK’

Haberin Devamı

Erdoğan, Türrkiye'nin önemli bir görev üstlenmesine rağmen takdir görmediğini söylediği konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye bugün BM Güvenlik üyesi olarak barışa hizmet ediyor. Dünyada 15 ülkenin desteğini alarak bu üyeliğe seçildik. Ne ana muhalefeti, ne yavru muhalefeti açıp da ‘bu gayretinize, bu çabanıza teşekkür ederiz. Türkiye'yi BM Güvenlik Konseyi'ne Geçici Üye yaptınız, bu diplomatik atağınızı alkışlarız’ diyemediler. Niye çünkü onlarda başarıyı alkışlamak yoktur. Türkiye'nin menfaatine de olsa yoktur. Neden korkarlar,çekinirler. Acaba bunlar, ‘Sizi tebrik ederiz dersek buradan acaba bunların oy hanesine bir şeyler mi gider’ bunu düşündükleri için diyemezler, önemli değil. Türkiye bugün Ortadoğu'da, mazlumun yanında, haklının yanında, ezilenlerin yanında yerini aldı, yerini alıyor. Türkiye bugün bölgesel meselelerde aktif çaba harcıyor. İşte Azerbaycan, Ermenistan arasındaki sorunların çözümünde nasıl gayret ettiğimiz ortada, Gürcistan meselesinde nasıl gayret ettiğimiz ortada. İran'ın, Suriye'nin, Irak'ın dünyaya entegre olabilmesi için gösterdiğimiz çaba ortada. Filistin meselesindeki yaklaşımımız ortada.”

Haberin Devamı

YİNE MEDYAYA YÜKLENDİ

Yaptıklarını, küçük düşenenlerin görüp anlayamayacağını savunan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Geniş vizyonu, hayali olanlar, bu büyük Türkiye'yi görür anlarlar. Bunu 81 vilayet ve dünya anladı. Ama Ankara'da bazıları bunu anlayamadı. Diplomasideki monşer eskileri anlamadı. Bunlar monşer geldiler, monşer gidiyorlar. Siyasete de böyle devam ediyorlar. Bazıları bundan rahatsız oluyor. Niye? Eğer monşer eskisi değilsen, bu işin hakkını ver. Bu ülkenin kaderine olumlu katkıda bulun biz de alkışlayalım. Öyle millete tepeden bakmak suretiyle militin vekiliyim denmez. Tepeden bakamaz milletin arasına girer. ‘Bunlar cahil bunlar anlamaz’ diyemez. Benim milletimin hiçbir ferdine bu yakıştırmayı yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Şu anda yandaş medyaları var. Yandaş köşe yazarları da var. Oralarda bunlar ne yapıyor? Benim vatandaşıma, AKP'ye oy vermişse yakıştırdıkları şu; ‘Bunlar göbeğini kaşıyorlar’ Bunların milletle işi yok. 6 yıldır, onlarca yıldır, milleti nasıl aşağıladıklarını milletin tercih ve iradesini nasıl aşağıladıklarını gördünüz. Milletin oyunu, demokratik takdirini alay konusu yaptılar. Şimdi ufukta sandık göründü, bunlara bir haller oldu. Birden milleti hatırladılar. Demokrasiyi, sosyal devleti, ihtiyaçlarını, meselelerini hatırladılar. Geç olsun ama güç olmasın. İbret ve takdirle izliyoruz. Yoksulluk bu ülkede AKP iktidarıyla mı ortaya çıkan bir sorun? 10 yıllar boyunca uygulanan yanlış ekonomi ve sosyal politikalar ihmalcilik, yolsuzluk bu ülkede yoksulluğu çığ gibi büyüttü. Yüzde 1.35'i açlık sınırının altındaydı. Biz bunu 9.5'e çektik. 2002'de nüfüsün yüzde 30'nun günlük harcaması 3 TL idi. 2007 yılında oran yüzde 9.5'a indi. Çığ gibi büyümüş bir yoksulluk aldık. 6 yılda erittik kartopuna çevirdik. İnandırıcı ekonomik bir yapıya inşallah yürüyoruz.”

‘ÇETELER NE DURUMDA GÖRÜYORSUNUZ’

‘Bunlarla da kalmadıklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, “Biz bir yandan balık tutmayı öğretirken ihtiyaç sahiplerini kolladık. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadelede mukayase edilmeyecek mesafa aldık. Çete ve mafya, yokluğa mahkum oldu. Çeteler, mafya ne durumda görüyorsunuz. İktidar belirliyorlardı iktidar. Biz gelmeden önce, bankalardan kaç tanesi fona devredildi hatırlayın. 21 banka fona devrettiler. Benim milletimin zararı 46 milyar dolar. Bizden önce MHP, DSP, ANAP bu işin içindeydi. Bunun bedelini işçim, memrum, çiftçim, milletim ödedi” diye konuştu.

Bu sırada kalabalığın ‘Kıskananlar çatlasın’ tezahüratı üzerine Erdoğan, “Ben ne diyorum biliyor musunuz? Çatlamasın. Çünkü gün ola harman ola. Onlar da gerçekleri anlayacak, öğrenecek ve bu kervana katılacaklar merak etmeyin. Bu dönemde bir banka fona devredildi mi? Hayır. Çünkü biz bakkal açar gibi banka açma dönemini kapattık. Varsa imkanın gel banka aç, yoksa kusura bakma açtırmayız. İmkanı olan müracat eder. Olmayan gelmiyor zaten. Biz gördeve geldiğimizde Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılası 230 milyar dolardı. Şimdi kesinleşmedi ama yaklaşık 750 milyar dolara çıktı. 79 senede 239 milyardı, 6 senede üzerine 520 milyar dolar inşa ettik. Halep oradaysa arşın burada” diye konuştu.

SOSYAL YARDIMLAR

Erdoğan yaklaşık 3 milyar lirayı ihtiyaç sahiplerine dağıttıklarını belirterek, bu konuyla ilgili yapılan eleştirilere de değindi. Erdoğan, şöyle devam etti:

“Şimdiye kadar sosyal devlet olmanın gereğini nasıl yaptıysak yapmaya devam edeceğiz. Ana muhalefet diyor ki ‘AKP valileri kendisi için kullanıyor’ Biz seçim öncesi mi bunları yapıyoruz? İktidara geldiğimiz günden bugüne sürekli olarak yoksullara her ay, sosyal yardımlaşma fonundan bazıları maaş, bazıları erzak, bazıları yemeğini alır. Kaymkakamlıklar vasıtasıtyla devam eder. Bütün bunları biz 6 yıldır yapıyoruz. Bunların böyle tarakta bezi yok. Hep başka türlü düşünmüşler. Bunlar halkla iç içe olmamışlar. Halka yakın olma gibi bir derdi yok. Biz yola çıkarken ne dedik? Gazi Mustafa Sivas'a geldi. Oradan çıkılan bir yolculuk var. Bu Anayasa'da var. Anayasa'ya ne diyor; Türkiye laik, demokratik, sosyal devlettir. Sosyal devlet olmaktır bu. Niçin her yıl okullarda sıranın üstüne kitap koyuyoruz? Çünkü kitap alamayan öğrenciler, parası olduğu halde bulamayanlar vardı. Bu ortadan kalktı. Buraya bir eşitlik getirdik. Bunu da hazmedemediler. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nı biz kurmadık ama hortum, yağma, israf ve yolsuzluktan fakir fukaraya sıra gelmiyordu. Ödeneği artırıp fonu güçlendirdik. Çok sağlam bir sistemi ülkeye kazandırdık. Bunlar Türkiye'yi sadece seçimden seçime hatırlıyorlar. 6 yıldır baksalar her an bu yardımların yapıldığını görecekler. Seçim döneminde gözlerini Anadolu'ya çevirip yandan medya vasıtasıyla bunları tespit ediyorlar. Birilerini gönderilyorlar, ‘Git ara bul’ İktidar görevini yapıyor görevini. 6 yıldır bunu yapıyor. Bundan dolayı rahatsız oldular. Ne dediler ‘AKP bununla kalmıyor, her seçmene birer çeyrek altın dağıtıyor’ dediler. Sizler de bu altınlardan aldınız mı? İşte 29 Mart'ta bu yalanları ortaya koyanlara, dürüst davranmayanlara, sizler AKP ampülüne mühür vurmak suratiylle bu cevapı vereceksiniz. İnşallah karanlıkta bizim evladiyelik ampüllerimizle aydınlanacağız. 81 vilayetemizde vali ve kaymakamlarımız kılı kırk yararak bunları hak sahipleri ile buluşturuyor. Sen becerememişisin bari yapana engel olma Sayın Baykal. Bunu bil, bunu öğren.”

Kalabalığın ‘Vur vur insasin, Baykal dinlesin’ tezahüratları üzerine Erdoğan, “Biz vurmaya değil, sevgiye, barışa geldik. Bizde vurmak yok sevgi ve barış var. Biz Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. Sizin desteğinizle, hayır duanız katkınızla, çok daha yükseklere çırkarmaya devam edeceğiz. Birlik ve beraberlikten asla taviz vermeyeceğiz. Bizler vatandaş arasında ayrıma asla yer vermeyeceğiz. Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Boşnağı, Arnavudu'yla, yaradılanı, Yaradan'dan ötürü seveceğiz. Alevi- Sünni farketmez” dedi.

BİRLİK, BERABERLİK, HOŞGÖRÜ MESAJLARI

Türkiye'yi doğusu ve batısıyla, kuzeyi ve güneyiyle ayağa kaldıracaklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Sivaslı Aşık Veysel'i biz buraya gelip de konuşurken anmadan geçebilir miyiz? Aşık Veysel ne diyor; ‘Kürdü Türkü ile Çerkezi hep Adem'in oğlu kızı. Beraberce şehit gazi yanlış var mı ve neresi, değil miyiz hep bir kardaş’ İşte bu anlayışıyla hep birlikte omuz omuza el ele gönül gönüle geleceğin Türkiyesi'ni inşaa edeceğiz. Bu bayrak, bu vatan bizim, bu toprak bizim. Kutsal değerlerimize asla dokunturtmayacak, ülkemizin onurunu, hep beraber muhafaza edeceğiz. 6 yılda Türkiye'ye kazandırdıklarımaza yenisini ekleyeceğiz. Bu topraklar, bu coğrafya, sevgi medeniyetinin, hoşgürü medeniyetinin, birlikte yaşama kültürünün doğduğu, yeşerdiği, dünyaya örnek teşkil ettiği topraklardır. Bizler acıyı bal eylemesini bilmiş, birbirine kenetlenmiş bir milletiz. Hiç şüphesiz Alevi Bektaşi Kültürü de Anadolumuzun eşsiz zenginlerimizden biridir. Kaplerimizi soğutmaya, enlik benlik kavgasıyla gönülleriimizin ayrışmasına, mersiyeyi kasideden, horonu halaydan ayrı gayrı düşürmeye kimse muvaffak olamadı, olamayacaktır. Kimse insanlarımızın arasına nifak tohumları ekemez. Pir Sultan Abdal yüzyıllardır evrensel bir mesajı kalplerimize yazıyor. Dinleyin gençler, ‘Koy sana kötü desinler. Her ayıbına gülsünler. Hergün gıybetin kılsınlar, incinme gönül incinme’ Bu anlayışla ve hoşgörüyle bugünlere ulaştık.”

Oaha sonra Mevlana'nın ‘Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir, sevgiden tortulu zsular arı duru hale gelir. Dertler şifa bulur, ölüler dirilir. Sevgiden padişahlar kul olur’ dizelerini hatırlatan Erdoğan şöyle devam etti:

“Bu özgür ülkede herkes kendi kimliğini ve inancını dilediği gibi tanımlayabilir. Dilediği gibi yaşayabilir. Birlik esasında, daha güçlü olma sevdasındayız. Siz- biz ayrımı olmaksızın hepimiz bu ülkenin ev sahibiyiz. Asla ve asla hizmette ayrımcılık içinde olmadık. Bu ülkede şu köy şu partiye oy vermişti, bu il şu mezhebin mensubu gibi çağdışı, insanlık dışı uygulamaları elimizin tersiyle ittik. Önce insan dedik. Hangi etnik kökenden, mezhepten olursa olsun önce insan dedik. Şeyh Edebali misali ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ dedik. Ayrıt gözetmeksizin hizmet gayretinde olduk. Sonunda öleceğiz. Gideceğimiz yer neresi. 2 metreküp bir mezar. Oraya geldikleri zaman kimse cumhurbaşkanı, başbakan niyetine demeyecek, bakan, belediye başkanı, milletvekili niyetine demeyecek. Er kişi niyetine giyecek ve gömecekler. Ondan sonra bütün o yakınlar ve dostlar bile oraya uğramazlar. Herşey biter. Çünkü herşey varlık gününde var. Varlık yok oldu mi hiçbir şey yok. Onun için bize tevaüzü, hizmetkarlık, gönülleri kazanmak yakışır. Milli Eğitim Bakanlığı bir düzenleme yaparak Aleveliğin de öğretime dahil edilmesini sağladı. Sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapıldı. Din ve Ahlak kitaplarında aleviliğe 32 sayfa yer ayrılmış durumda. Bu konuda bütün uzmanlar bir araya gelsin. Ve kendileri bir uzmanlık işi olan bu konuylu hazırlasınlar. Biz bunu alıp Din ve Kültürü ve Ahlak bilgisi kitabına koyarız. Hiç bir ön yargımız yok. Hiçbir derdimiz yok. Diyanet başkanlığımız alevilile ilgili yayınlaır yaptı. Devlet, bütün inanç kurumlarına eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumundadır. Televizyorn yayınları kousunda tabuları yıkan ezberleri bozan bir çaba içerisindeyiz. TRT Muharrem ayırnda özel yayın gerçekleştirdi. Yıl genelinde bu tür özel programlar TRT'de yer alacak.”

Erdoğan, konuşmasının son bölümünde sözü yine medyaya getirerek, “CHP medya ile işbirliği yapıyor. akılları sıra birlik olup AKP'yi yıkacaklar. AKP'yi millet kurdu, yıkmaya kimsenin gücü yetmez” diye konuştu.

Erdoğan, son olarak Sivasspor'un başarısına da değindi, “Yiğidoları grurla izliyoruz” dedi. Sivasspor'un maçlarını oynaması için 35 bin kişilik modern bir stat ve spor kompleksinin çalışmalarının da başlayacağı müjdesini verdi. Mevcut Belediye Başkanı ve yeni dönem adayı Sami Aydın'a da oy isteyen Erdoğan, oy patlaması beklediğine vurgu yaptı. Soğuk ve rüzgarlı bir havada gerçekleştirilen mitingde partililerin zaman zaman ‘Keşke her doğan, olsa Erdoğan’ sloganı attı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mitingin ardından, belediye tarafından yapımı tamamlanan Atık Su Arıtma Tesisi'nin açılışını yaptı. Erdoğan ve beraberindekiler, tesislerde bir süre inceleme yaptı.

‘İŞSİZİM’ DİYEN GENCE GÖZALTI

Miting sırasında başbakan konuşurken, 6 yıldır işssiz olduğunu belirterek kalalbalığın arasından platforma doğru bağıran ve Beden Eğitim ve Spor Yüksekokulu mezunu oldugu ögrenilen Yunus adındaki gence koruma polisleri müdahale etti. Genç, kalabalık arasından çıkırılarak polis otosuna götürülüp gözaltına alındı.

Miting sırasında kalabalıkta baygınlık geçiren bir çocuk da hastaneye kaldırıldı.

PARTİ ÖNÜNDE ŞÜPHELİ PAKET

Bu arada AKP il binasınon giriş katında şüpheli paket olduğu ihbarı polisi alarma geçirdi. Parti binası içindeki pakete bomba imha uzmanı polisler müdahale etti. Basınçlı su kullanılarak imha edilen paketten, AKP'ye ait CD ve broşürlar çıktı.

Başbakan Erdoğan, saat 18.00'de ‘ANA’ uçağıyla Sivas'Tan ayrılıp Ankara'ya döndü.