Gündem 12 Mart'ın Gizli Tarihi - İstihbaratın fişlediği ‘Cumhurbaşkanı’

12 Mart'ın Gizli Tarihi - İstihbaratın fişlediği ‘Cumhurbaşkanı’

09.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

12 Mart Muhtırası’ndan iki buçuk ay sonra Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş imzasıyla, Sıkıyönetim Komutanlığı brifingine dayanarak MİT Müsteşarlığı’na bir yazı gönderildi. Yazıda 1980 darbesinden sonra başbakan olacak Turgut Özal’ın yanı sıra Korkut Özal, Bozkurt Özal, Mehmet Şevket Eygi ‘zararlı’ kişiler listesinde yer alıyordu

12 Martın Gizli Tarihi - İstihbaratın fişlediği ‘Cumhurbaşkanı’

12 Mart Muhtırası, sonrasında siyaset sahnesine çıkan pek çok ünlü ismin de arkasına düşmüştü. Seminerlerde ve basında ileri sürdükleri fikirler, yazılar ve açıklanan bildirilerle “bazı şahısların kanunsuz hareket ettiklerine” karar verilmişti. Öyle ilginç bir toplama listesi vardı ki, aralarından daha sonra cumhurbaşkanı ve bakanlar çıkacaktı.
Tarih 28 Mayıs 1971.
12 Mart Muhtırası’nın üzerinden iki buçuk ay geçmişti.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş imzasıyla MİT Müsteşarlığı’na bir yazı gönderildi. 3.01-5 sayılı yazı aynen şöyleydi:
“MİT Müsteşarlığına, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığının 21.5.1971 tarih ve AD.MÜŞ.1971/534 sayılı yazıları sureti ilişiktir. Yazının 3. ve 4. fıkrasında belirtilen belgelerin 10 Haziran 1971 gününden önce Başbakanlık Siyasi ve İdari İşler Yardımcılığı’nda bulundurulmasını (elden teslimini);
Genelkurmay Sıkıyönetim Brifinginde ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında yapılan toplantıda bahis konusu edilen kişiler (Yaşar Tunagür, Korkut Özal, Turgut Özal, Bozkurt Özal, Mehmet Şevki Eygi, Salih Özcan ve bunlarla işbirliği yapan kişiler) hakkındaki dosyanın da 1. Madde ile istenen dosya ile birlikte gönderilmesini rica ederim. “

‘GENÇLERİ KIŞKIRTIYORLAR’
Bu yazıya dayanak teşkil eden, 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün imzalı, Sıkıyönetim Komutanlığı’nın yazısı ise şöyleydi:
“BAŞBAKANLIĞA
İsimleri İstanbul MİT Bölge Başkanlığınca verilen 17.5.1971 tarihli Hükümet bildirisindeki (masum gençlerimizi kışkırtıcı yayın ve sözleriyle kanunsuz hareketlere teşvik edenler) cümlesinden kabul edilen ekli listede isimleri yazılı şahısların 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 15 inci maddesi gereğince gözaltına alınmasına karar verilmiştir.
Bu şahısların şimdiye kadar üniversitelerde, basında, seminerlerde ileri sürdükleri fikirler, yazı ve makaleler, muhtelif bildiriler, kanunsuz her eylemi ilmi seviyeden ve bir de Anayasayı paravan kabul ederek eylemleri teşvik ve tahrik edici tutumları yukarda gerekçesi açıklanan kararın alınmasına başlıca amil olmuştur.
Şu kadarki İstanbul MİT Bölge Başkanlığı şemaya bağladığı bu isim listesindeki şahısların T.C.K. nun 146 ncı ve 141 inci maddelerine giren filleri hakkında bir delil veya dosya veyahut ideolojilerini gösterir kronolojik bir belge vermiş değildir. Dosya, fiş veya belgelerinin MİT Müsteşarlığında bulunması gereklidir.
Bir kısmı 18 Mayıs 1971 tarihinden itibaren kendiliğinden teslim olmaya başlayan bir kısmı da yakalanan veya aranmakta olan şahısların tecrimine yetecek delillerin ideolojilerini yansıtan makale, yazı, bildiri ve diğer eylemlerinin birer dosya halinde hazırlanıp 15 Haziran 1971 tarihinden önce gönderilmesine emirlerini arz ederim.”

ÖNEMLİ GÖREVLERE GELDİLER
Sıkıyönetim Komutanlığı’nın bu yazısının ekinde bulunan listedeki bazı isimlere gelince...
“Kemal Burkay, Tahsin Ekinci, Mendi Zana, Kemal Türkler, Yaşar Kemal, Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Ertuğrul Kürkçü, Mihri Belli, Doğu Perinçek, Doğan Avcıoğlu, İlhami Soysal, Uluç Gürkan, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Mümtaz Soysal, Tarık Zafer Tunaya ve daha birçokları...
Gerek Sadi Koçaş’ın gerekse Faik Türün’ün yazısının ekindeki isimler özellikle 12 Eylül 1980 darbesinden sonra çok önemli görevler üstlendiler. Turgut Özal bilindiği gibi önce Başbakan, daha sonra Cumhurbaşkanı oldu. Korkut Özal Al Baraka Türk, Salih Özcan ise Faisal Finans Kurumu olarak faaliyet gösteren İslami Bankacılığın kurucuları oldular.
Mehmet Şevket Eygi ise halen Milli Gazete’de köşe yazarlığı yapıyor. Diğer birçoğu ise 12 Mart sonrası yine siyasal ve sosyal hayatımızın önemli aktörleri olarak yaşamaya devam ediyorlar.
Hal böyle olunca ister istemez insanın aklına şu geliyor. Ya devlet 12 Mart’tan önce kendi oluşturduğu ve içini yine kendi doldurduğu suni tehdit algılamalarını 12 Eylül 1980’de yeni şekillenen dünya düzenine göre değiştirdi ve doku değişikliğine gitti; ya da devlet 12 Mart 1971 sonrası belki de haksız yere takibata uğrayan kişilerin durumunu 12 Eylül 1980 darbesi ile düzeltti. Peki, ya 12 Eylül darbesinde haksız yere takibata uğrayıp, durumu bozulanlar?

Haberin Devamı

BİTTİ