Gündem Numan Kurtulmuş'tan Barış Pınarı Harekatı açıklaması

Numan Kurtulmuş'tan Barış Pınarı Harekatı açıklaması

13.10.2019 - 10:05 | Son Güncellenme:

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "O bölgenin terör örgütlerinden temizlenebilmesi için bu operasyon sonuna kadar götürülecektir. İlgili taraflara bunlar çok detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Hatta koalisyon ülkeleriyle ve özellikle Amerika Birleşik Devletleriyle 'Buyurun, bu operasyonu beraber yapalım. PYD/PKK'yı bu bölgeden tamamıyla temizleyelim, DEAŞ'ı tamamıyla bu bölgeden temizleyelim.' teklifleri yapılmıştır. Son ana kadar oyalandı Türkiye. Ortak devriyeler, denilerek oyalandı. Sabrın da bir sonu var. Türkiye sonunda kendisi için hayati önem taşıyan bu konuyu halletmek mecburiyetindeydi." dedi.

Numan Kurtulmuştan Barış Pınarı Harekatı açıklaması

Kurtulmuş, CNN Türk'te yayınlanan Hafta Sonu programında Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harikatı'nın planlandığı gibi başarılı bir şekilde sürdüğünü ifade eden Kurtulmuş, 480 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi.

Kurtulmuş, Barış Pınarı Harekatı için askeri harekat planları açısından yürütülen hazırlığın yanında, diplomasi, istihbarat ve kamu diplomasisi alanında hazırlık yapıldığını anlattı.

"Türkiye, bölgeden iyi istihbarat alabiliyor mu?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler dünün gelişmeleri değil. Aşağı yukarı 2011 yılının temmuz ayında rejim halkın üzerine helikopterlerden ateş açmaya başladı. O zamandan itibaren önce iç savaş, arkasından vekalet savaşları şeklinde gelişen, maalesef burada 8 yılı aşkın bir süredir devam eden muazzam bir çatışma ortamı var. Suriye'nin kuzeyi, neredeyse köy köy, kasaba kasaba terör örgütlerinin cenneti haleni dönüştürüldü. Dolayısıyla Türkiye'nin burada kendisini korumak, o bölgeden Türkiye'ye karşı gelecek olan tehditlere karşı uyanık olmak bakımından sahada çok ciddi istihbarat çalışmaları var. Bu anlamda da istihbarat birimlerimizin yeterince doğru bilgi aldıklarını ve buna göre de özellikle harekat sırasında da ondan önceki dönemde de ilgili birimlerimize bu bilgileri sunduklarını biliyorum. İnşallah bu sahadaki operasyon bilgilerinin harekatın gelişmesinde de önemli katkıları olacaktır." şeklinde cevap verdi.

Haberin Devamı

"OPERASYON SONUNA KADR GÖTÜRÜLECEKTİR"

Kurtulmuş, "Operasyon yaklaşık ne kadar devam edebilir?" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Bunu bugünden söylemek, bir zaman vermek doğru da değil ama her askeri operasyonun yapılan ya da yapılacak olan harekatın bir amacı olur. Bizim Barış Pınarı Operasyonumuzun amaçları bellidir. 4 tane temel amacı var. Birincisi, o Suriye'nin kuzeyinde terör örgütleri konfederasyonu haline getirilen, Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye karşı gelecek olan tehditleri bütünüyle bertaraf etmek. İkincisi, orada bir terör koridoru oluşturarak, bunu sonradan bir terör devletine çevirmek isteyen iradeyi yok etmek, o koridoru bir barış koridoru, bir esenlik koridoru haline getirmek . Üçüncüsü, Suriye'de bütün bu gelişmelerle birlikte aynen Irak'ta olduğu gibi bir şekilde haritaları değiştirerek, Orta Doğu'nun siyasi haritalarını değiştirmek isteyen amaçları bertaraf etmek yani Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak. Dördüncüsü de o bölgede bir güvenli bölge oluşturarak o bölge halkı olan Türkiye'de bulunan Suriyeli kardeşlerimizin o bölgeye gitmesini temin etmek. Dolayısıyla bizim hedeflerimiz açık. 4 tane temel hedefimiz var. Bu hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için, o bölgenin terör örgütlerinden temizlenebilmesi için bu operasyon sonuna kadar götürülecektir. İlgili taraflara bunlar çok detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Hatta koalisyon ülkeleriyle ve özellikle Amerika Birleşik Devletleriyle 'Buyurun, bu operasyonu beraber yapalım. PYD/PKK'yı bu bölgeden tamamıyla temizleyelim, DEAŞ'ı tamamıyla bu bölgeden temizleyelim.' teklifleri yapılmıştır. Son ana kadar oyalandı Türkiye. Ortak devriyeler, denilerek oyalandı. Sabrın da bir sonu var. Türkiye sonunda kendisi için hayati önem taşıyan bu konuyu halletmek mecburiyetindeydi."

Haberin Devamı

Kurtulmuş, Türkiye'nin tarih boyunca hiçbir zaman emperyal niyeti olmadığını, hiçbir ülkeyi işgal etme niyeti bulunmadığını vurgulayarak, "Suriye'nin bir karış toprağında ya da başka bir ülkenin bir karış toprağında gözümüz yoktur. Hatta dahasını söyleyeyim, bu coğrafyanın bir damla petrolünde de gözümüz yoktur. Bizim hedefimiz bu operasyonla hem orada terörü sona erdirmek hem de bölgenin Arapları, Türkleri, Türkmenleri, Kürtleri, Ezidileri, Müslümanları, Süryanileri diğer bütün unsurları için bölgeyi esenlik yurdu haline getirmektir." dedi.

Haberin Devamı

Türkiye'nin sahada varlığını sürdürürken ilgili tüm taraflarla görüşmeler de yaptığını anlatan Kurtulmuş, müzakereyle sonuç elde etmeye çalıştığını söyledi.

"ABD TÜRKİYE'Yİ KAYBETMEYİ GÖZ ALAMAZ"

Kurtulmuş, ABD ile ilişkiler ne kadar gerilirse gerilsin ABD'nin Türkiye ile ipleri koparmayı göze alamayacağını ifade ederek, "Bir tarafta 82 milyonluk, NATO'da uzun yıllardır ittifakımızın olduğu bir ülke olarak Türkiye, demokrasisi, güçlü ekonomisiyle bölgenin en önemli istikrarı olan Türkiye, diğer taraftan da birkaç bin kişi, hadi deyin ki birkaç on bin kişiden müteşekkil bir terör grubu. Yani Amerika'nın milli menfaatleri orada onları silahlandırır ama son tahlilde Türkiye'yi tamamıyla kaybetmeyi göze alamaz. Zaten Amerika'dan da bu çelişkili açıklamaların gelmesinin sebebi budur. Bir müttefike yakışmayan bir tavırdır. Bir müttefikinin can düşmanı olan bir terör örgütüne silah vermek kabul edilemez bir durumdur. Sonuçta Fırat'ın batısında nasıl Ruslar gördüyse Fırat'ın doğusunda da Amerikalılar da şunu gördüler ki Türkiye burada söylediklerinden vazgeçmeyecek." diye konuştu.

Haberin Devamı

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, 80 bin militanı olduğu söylenen DEAŞ'ın ardındaki güçlere ilişkin, "Bütün bölgeyi terör örgütleri üzerinden bölük-pörçük etmek isteyen, bölge halklarının iradelerini bir şekilde darma-dağınık etmek isteyen Orta Doğu'yu terör örgütleri vasıtasıyla dizayn etmeye çalışan ve kendi gücünü yükselten şu anda dünyadaki egemen ve emperyalist güçler, bunu (DEAŞ'ı) yaptılar. Aksi mümkün değil. Çünkü DEAŞ'ın bir zaman, dünyanın 120 küsür ülkesinden gelen 80 bin militanı vardı. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen 80 bin kişiyi bir izci kampına bile toplamak için çok büyük bir organizasyon gerekir." dedi.

DEAŞ'ta olduğu gibi PKK-PYD'nin de Türkiye'nin başına 40 senedir bela edenlerin aynı emperyalist güçler olduğunun altını çizen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunun bir ay çalışmasını yaptık, bugünkü rakamlarla söylersek PKK terörünün Türkiye'ye maliyeti, 2 trilyon dolardır. Yani bu Türkiye'nin 25 yılının yok edilmesi demektir. Dolayısıyla bu terör örgütleri boşuna kurulmadı. Ondan evvel ASALA diye bir örgüt vardı, PKK-PYD ve DEAŞ boşuna kurulmadı. Her patlatılan bombanın arkasında bir strateji vardır, bu strateji de büyük ülkelerin stratejileridir. Bölgeyi bölüp-parçalamak, güç elde etmek istiyorlar. Türkiye'nin yapmak istediği ise başta kendi ulus sınırları içerisinde güvenliğini sağlamak ama sınırlarının hemen dışındaki bu yangını söndürerek, kendi evine sirayet etmesini önlemektir. Bu Türkiye için bir varoluş meselesidir. Bu mücadeleyi yaparken de gördük ki dost ve müttefik zannettiklerimizle maalesef temel konularda çok ciddi farklılıklarımız var.

Bize kongreden geçirmeyerek insansız hava araçlarını vermeyenler, eğer vermiş olsalardı Türkiye'nin bir müddet evvel içerinde olan o çukur eylemleri sırasında zaiyat o şekilde olmazdı. Çok rahat bir şekilde daha etkin bir mücadele yapılabilirdi. Eğer biz onlardan İHA ve SİHA'ları almış olsaydık, şimdi sınır ötesi operasyonlarımızda kullandırtmazlardı. Milletimiz şunu çok net görüyor; bu millet hakikaten çok büyük bir tecrübeye sahip olan bir millettir. Amerika diyelim ki 60 bin tır silahı PKK-PYD ve DEAŞ'e verdi, Fransa siyasi destek, lojistik ve benzeri destek alanda pek çok destek veriyorlar. Adım kadar eminim ki işleri bittiği zaman bu örgütleri, kirli bir mendil gibi çöp tenekesine atacaklar çünkü bunların derdi terör örgütlerini ayağa kaldırmak değil, onlar vasıtasıyla Orta Doğu halklarını darma dağınık etmektir, plan burdur."

Kurtulmuş, Türkiye'nin Batı ve emperyalist güçlerin oyununu gördüğünü vurgulayarak, "Bölgedeki tek ve en büyük ülke Türkiye olduğu için yük Türkiye'nin üstüne biniyor. Bu mücadeleyi vereceğiz ve inşallah bölge halklarının birliğini, beraberliğini ve kardeşliğini yeniden tesis edeceğiz." şeklinde konuştu.

"SURİYE İÇ SAVAŞINDA KAZANAN TEK ÜLKE İSRAİL'DİR"

ABD Başkanı Donald Trump'ın Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin yaptığı açıklamaların sorulması üzerine Kurtulmuş, "Trump'ın çelişkili görülen açıklamalarını aslında başkaları, kendi içinde bir tutarsızlık gibi değerlendiriyor. Aslında Trump'ın açıklamalarına yansıyan bu farklılıklar Amerikan devletleri içerisindeki farklı kanatların özellikle Orta Doğu politikası hakkındaki kavga, gürültünün ve çatışmanın da bir yansımasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Hatırlarsanız Obama'da buna benzer, 'Biz artık Orta Doğu'nun jandarması değiliz, buradan çekilmemiz lazım...' gibi şeyler söylemişti. Bir kere ABD'nin işgal ettiği yerlere bakın, Afganistan'ı ve Irak'ı, işgal etti ve beklediği sonucu elde edemedi. Suriye meselesi denklemi içinde Amerika, Pentagon ve CENTCOM'un ve onların ardındaki İsrail lobilerinin desteğiyle buradaki varlığını bir şekilde artırdı. Suriye'den yeterince sonuç elde etti mi, tam manasıyla bunu söyleyemeyiz. Bunu gören sivil siyasetçiler, buradaki Amerika varlığının sürdürülmesinin çok büyük bir maliyeti olduğunu düşünüyor ve aslında Amerika'daki sivil iradenin Obama'da da kısmen bu vardı, Trump'ta da kısmen var, esas gördüğü risk kendilerini Orta Doğu ve ön Asya'dan çekerek biraz daha Doğu'ya yani gelişen Çin tehlikesine karşı Amerika'nın bir pozisyon almasıyla ilgili bir fikri var. Şunu net bir şekilde söylememiz lazım, özellikle Pentagon ve CENTCOM'u ele alırsak geleneksek bir refleksle Orta Doğu'da varlıklarını sürdürmek istiyorlar. Bölgede İsrail'in varlığı ve hedeflerini görmeden de Orta Doğu'daki siyaseti anlayamaz ve okuyamayız."

İsrail'in bölge ülkelerini parçalanmış halde bulmuşken son vuruşu yapmak istediğini ve Amerikan askeri varlığının Orta Doğu'dan çekilmemesini istediğini belirten Kurtulmuş, "Amerika'nın içerisindeki sürtüşmenin, temel nedenlerinden biri budur. Yaklaşık 9 yıldır devam eden Suriye iç savaşında kim kazandı dediğiniz zaman bir tek cevabı var, Suriye iç savaşında kazanan tek ülke İsrail'dir. Elini ovuşturuyor hem Suriye paramparça oldu hem bölgedeki güçler birbirine girdi, hem etnik ve mezhebi yapılar arasında husumetler tazelendi, yenilendi, güçlendirildi. Baktığınız zaman İsrail de bütün bunlardan izole edilmiş vaziyette kendi saldırgan politikalarını devam ettiriyor." şeklinde konuştu.

Hapisteki DEAŞ'lıların akıbeti konusunda yöneltilen soruya Kurtulmuş, "Türkiye'nin DEAŞ ile ilgili tavrı, DEAŞ'ı destekleyen, besleyen yada DEAŞ'lı militanların kendilerinden geldiği ülkelerden farklıdır. Tavrımız çok nettir, herkes 'DEAŞ ile mücadele ettik, ediyoruz' edebiyatı yaparken Türkiye mücadele etmiştir, bedel ödemiştir ve birçok toplu katliam ile karşı karşıya kalmıştır ve sahada da DEAŞ'a karşı çok etkin mücadele etmiştir." şeklinde cevap verdi.

Kurtulmuş, binlerce DEAŞ'lı militanın geldikleri yerlere deport edildiğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye içinde yakalanan DEAŞ'lı militanlar, hapislere atılmış ve cezalar verilmiştir. DEAŞ'ı şimdiye kadar destekleyip, büyütenler yani silahlarını kim verdi, istihbarat bilgileri nereden geldi, lojistik destekleri nereden oldu da böyle uluslararası bir terör örgütü ortaya çıktı? Avrupa ülkelerinden ve bizim de yakaladığımız Amerika'dan bile pek çok ülkeden gelen DEAŞ militanları var. Uluslararası bir terör örgütü bu kadar palazlanmış ve büyütülmüş yani hiç kimse, 'Alın bakalım bu sizin olsun' diyemez. Biz zaten DEAŞ'lı militanlarla Suriye'de karşılaşmadan yani önümüzdeki günlerde eğer böyle bir şey olacaksa... Biz zaten DEAŞ ile samimi olarak bu mücadeleyi sürdürüyoruz.

Hapisteki DEAŞ'lılar meselesi ise ayrı bir konudur, müştereken çalışılacaktır. 'Alın size verdik bunu...' diyerek bu ellerini işten sıyıramazlar, bu konu mutlaka oturulacak, konuşulacak ve müşterek bir çözüm bulunmaya gayret edilecektir. Ayrıca orada bir de siviller var yani DEAŞ'lıların ailesi denilebilecek insanların olduğu söyleniyor ama onlar şu an da Türkiye'nin operasyon bölgesinin çok dışında bir bölgede bir yerdedir. Türkiye'nin operasyon bölgesinde olan bir kaç cezaevinde ise oldukça düşük tahmini olarak bin 500 kadar olan bir DEAŞ militanından bahsediliyor. Türkiye operasyon alanındaki sorumluluğunu biliyor, uluslararası hukuk bakımından ilgili müzakerelerle belli bir noktaya gelinecek ve müşterek bir çalışma yapılması gerekiyor."

Barış Pınarı Harekatı'nın başarıyla devam etmesi akabinde, bu başarıyı gölgelemek için DEAŞ'ın terör eylemi yapıp-yapmayacağı sorusunun yöneltilmesi üzerine Kurtulmuş, "Dünyanın hiçbir büyük ülkesinde, herhangi bir istihbarat, lojistik desteği olmadan hiçbir terör örgütünün terör eylemi yapması mümkün değildir. Gelin samimi olarak bütün devletler, bize-ona yakın terör örgütü demeden, terör örgütlerinin tamamını insanlık suçluları olarak ilan edip teröre verdikleri desteği kessinler. Sizi temin ederim ki dünyada terör, bir kaç ay içerisinde biter." yanıtını verdi.

"1974'TEKİ BARIŞ HAREKATI'NI YAPMASAYDIK, BUGÜN KUZEY KIBRIS TÜRKLÜĞÜ OLMAYACAKTI"

Prof. Dr. Kurtulmuş, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Barış Pınarı Harekatı'na yönelik açıklamalarına ilişkin ise "Çok talihsiz bir açıklama, okuduğum zaman 'acaba yanlış mı görüyorum' diye hayret ettiğim bir açıklamadır. Eğer 1974'de ki Barış Harekatımız olmasaydı, bugün KKTC diye bir devlet olmayacağı gibi onun cumhurbaşkanlığı makamında oturan birisi de olmayacaktı." diye konuştu.

Kurtulmuş, KKTC ile ilgili yakın tarihin iyi analiz edilmesi gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"1974'deki Barış Harekatı da durduk yerde 'hadi biz bu adayı işgal edelim' diye yapılmış bir operasyon değil, Erenköy saldırısını, boğazdaki o katliamı, Enosis taraftarı olan Rumların, oradaki Türklere karşı yapmış olduğu soykırım vari eylemleri Sayın Akıncı hatırlayacaktır, bir kere daha yeniden okumasını tavsiye ederim. Biz orada kan akıtmak için değil, akan kanı durdurmak için Barış Harekatı'nı yaptık. Barış Pınarı Harekatı'nda da aynı şekilde, bu coğrafyada bu kan PKK, PYD ve YPG tarafından ne kadar çok akıtıldı. Türkiye'nin haritaları değiştirilmeye çalışıldı. Tel Abyad, Rasulayn ve birçok yerde terör örgütleri yerleştirildi ve oluk oluk kan akıtıldı.

Türkiye bu akıtılan kanı önlemek ve bertaraf etmek ve kendisine karşı saldırıları önlemek için Barış Pınarı Harekatı'nı yapıyor. Eğer 1974'deki Barış Harekatı'nı yapmasaydık, herhalde bugün Kuzey Kıbrıs Türklüğünden bahsetmek mümkün olmayacaktı. Lütfen Sayın Akıncı, yakın tarihi bir kere daha okusun, bildiklerini bir kere daha hatırlasın bilmediklerini de aile büyüklerinden öğrensin. Bu kabul edilebilir bir şey değildir, doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye Allah'a çok şükür KKTC'nin de, oradaki vatandaşlarımızın hakkını hukukunu korumuş, onların katliama maruz kalmasını önlemiş, bunu da bir barış harekatıyla yapmıştır. Burada da (Suriye) oluk oluk akan kanı önlemek için Barış Pınarı Harekatını operasyonunu gerçekleştiriyor."

"İSRAİL'İN GÖLGESİNDEN KORKANLARIN, TÜRKİYE'YE KARŞI BÖYLE BİR SÖZ SÖYLEMEYE HAKLARI YOKTUR"

Barış Pınarı Harekatı'nın gerekliliğinin terör unsurlarının sivillere saldırmasından belli olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, Türkiye'nin operasyonu meşru müdafaa hakkının bir sonucu olarak yaptığını Türkiye ve uluslararası kamuoyuna her alanda anlatması gerektiğini belirtti.

Kurtulmuş, "Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'na Pakistan ve Afganistan dışında destek açıklaması görmedik. Katar ve Somali çekimser kaldı. Türkiye yalnız mı kaldı?" şeklindeki soruya, şöyle cevap verdi:

"İçimiz kan ağlıyor. İsrail'in ismini duydukları zaman ayakları titreyen siyasi liderlerin, Filistin davasını halkına karşı mecburen savunuyor görünüp, cılız seslerle Filistin meselesinde söz söyleyenlerin Türkiye'nin bu meşru müdafaasına karşı laf etmeye hakları yoktur. Arap halklarını tenzih ederek söylüyorum, Arap ülkelerinin sokaklarında Türkiye'ye karşı ne büyük bir sevginin olduğunu bilen birisi olarak söylüyorum, İsrail'in gölgesinden korkanların Türkiye'ye karşı böyle bir söz söylemeye hakları yoktur. Biz dünyanın her yerinde can siperane bir şekilde dünyanın bütün mazlum insanlarının haklarını savunuyoruz. Gönlümüz arzu ederdi ki böyle haklı, meşru bir müdafaa hakkımız olan Barış Pınarı Operasyonu'nda Arap ülkelerinin rejimleri de Türkiye'nin yanında yer alsınlar, halkların yanımızda yer aldığını biliyoruz."

"UEFA DA HALT ETMİŞ"

Numan Kurtulmuş, Türkiye A Milli Futbol Takımı oyuncularının Arnavutluk maçı öncesi İstiklal Marşı okunurken asker selamı vermesi nedeniyle UEFA'nın soruşturma açacağını duyurması ile ilgili olarak, "Futbolcu kardeşlerimizin gözlerinden öpüyorum, ellerine, yüreklerine sağlık. Türkiye'deki milli hassasiyeti ortaya koydular. Cephede bir şekilde bu operasyonu en sıcak noktada sürdüren askerlerimize kim ne destek verebiliyorsa o desteği vermeye gayret ediyor. Çok güzel oldu, 82 milyonun gönlünü şad ettiler, milletimizin hissiyatına tercüman oldular. UEFA da halt etmiş. Eğer onlar milli duyguların, milli dayanışmanın, milli birliğin ne demek olduğunu bilmiyorlarsa o bizim gençlerimizin selam duruşuna baksınlar ve kendileri için de böyle bir milli duygu lazım olur, bu milli duygunun da farkına varsınlar. (Bir yaptırım çıkar mı?) Kendileri bilir. Çok mükemmel bir fotoğraf. Hepsine çok teşekkür ederim." diye konuştu.