Gündem Yurtseverliğin ve aklın zaferi: Büyük Taarruz

Yurtseverliğin ve aklın zaferi: Büyük Taarruz

30.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Büyük Taarruz, 11 ay süren siyasi kan ve ateş deryasının, bu mücadeleyle yürütülen askeri hazırlıkların eyleme konulmasıdır. Elde edilen zafer ise Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının aklın ışığında, strateji ve taktik ustalıklarını konuşturmasıdır.

Yurtseverliğin ve aklın zaferi: Büyük Taarruz

Prof. Dr. Şaduman Halıcı - Büyük Taarruz, on bir ay süren siyasi kan ve ateş deryasının, bu mücadeleyle yürütülen askeri hazırlıkların eyleme konulmasıdır. Elde edilen zafer ise Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının aklın ışığında, strateji ve taktik ustalıklarını konuşturarak özenle ve bir bir döşedikleri taşların ortaya çıkardığı muazzam binadır. On bir ayda dışta emperyalistlerle yürütülen mücadele vardır. Ama daha önemlisi içte emperyalizmin ne olduğunu hâlâ kavrayamayıp egolarına yenilenlerle de mücadele edilmiştir. Bugün sizlerle taarruzun hemen öncesinde kimlerin nasıl egosuna yenik düştüğünden bahsedeceğim. Böylece taarruz öncesinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın hangi güçlüklerle karşı karşıya kaldığına bir nebze de olsa ışık tutmaya çalışacağım. Önce Sakarya sonrası emperyalist cephenin durumunu hatırlayalım. 

Haberin Devamı

Nazmi Bey’in hamlesi 

Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara İtilafnamesi Fransa’yla sıcak savaşa son verir. İtilafnamenin eki olan protokollerse Fransa’nın TBMM Hükümetine askeri yardımlarının önünü açar. Aynı zamanda İngiliz-Fransız dayanışmasına da büyük darbe vurur. Yalnızca üç gün sonra 23 Ekim 1921’de İngilizlerle yapılan anlaşma ise İngiliz tutsaklarına karşılık Malta’daki bütün sürgünlerin serbest kalmasını sağlar. 

1921 Ekim ayında Türkler siyasal zaferlerine kritik bir askeri başarı da ekler. Yarbay Nazmi Solok Bey’in 6. Tümeni Yunan 4. Tümeni ile sessiz sedasız yaptığı muharebe sonunda bölgenin en hâkim tepesi olan Kocatepe’yi ele geçirir. Bu hamle Büyük Taarruz için kritik öneme sahip olacaktır. Zira 1874 metre yükseltisiyle Yunanların Erkmen tepeleri-Tezekliyayla kesimindeki savunma hatlarını dahi görebilen Kocatepe aynı zamanda taarruza kalkacak Türk tümenlerinin yığınak yerlerini düşman gözcülerinden saklayan doğal bir perdedir. Bu perdeden yararlanan Türk tümenleri 25 Ağustos gecesi Yunanlara görünmeden son yığınak yerlerinden taarruz çıkış noktalarına sorunsuz hareket edebilecektir. Yunanlar, o günlerde Kocatepe’nin stratejik önemini kavrayamamıştır. Zira pek çok sorunla yüz yüzedir.

Haberin Devamı

Yurtseverliğin ve aklın zaferi: Büyük Taarruz

Türk milleti, 7’den 77’ye tüm varını, yoğunu Büyük Taarruz’un kazanılması için ortaya koyuyordu.

General kadroda istifalar

Yunanistan, Sakarya’dan sonra siyasi ve ekonomik açıdan tam bir bunalım içine düşmüştür. Yunan ordusu da taarruz gücünü yitirmiştir. Küçük Asya Ordusu Başkomutanı General Papoulos 25 Mayıs 1922 günü istifa etmiştir. Yerine gelen Hacıanestis Yunan genelkurmayının en güvendiği kurmaylarından biridir. Komutayı ele aldıktan sonra 5 Haziran’da İzmir’e gelen Hacıanestis tepki istifaları ile karşılanır. Eski kolordu komutanlarından Polymenakos ve Kontoules ile Papoulas’ın kurmayı Pallis istifa eder. Hacıanestis, Papulas’ın atadığı Tirikupis’i yerinde bırakırken Sakarya’da orduyu imhadan kurtaran 7. Tümen komutanı Albay Platis de dahil dört tümen komutanını görevden alır. Yeni atamalarla boşlukları doldurur. Yunan ordusunda 1921 yılı boyunca Türk ordusu ile savaşmış tümen komutanlarının yerine yepyeni isimler gelmiştir. 

Haberin Devamı

Tuzağa düştüler 

İşte Sakarya sonrası emperyalist cephe böylesine olumsuz koşular altındadır. Ama vazgeçmezler. Türkleri küçümsemeyi sürdürürler. Anadolu’dan atma hayallerini ve bu hayallerinin maşası olarak kullandıkları Yunanlara destek vermeyi sürdürürler. İtalyanlar bile işgalleri altındaki Söke ve Kuşadası’ndan çekilirken Türklere değil Yunanlara haber verir. Bu güzel beldeleri adeta Yunan vahşetine teslim eder. İngiltere ise Mart ve Nisan aylarında önce mütareke sonra barış önerilerine öncülük eder. Böylece bir yandan emperyalist cephenin tümüyle dağılmasını önlemeye, öte yandan Türklerin savaşma azmini kırmaya çalışır. Mustafa Kemal Paşa ise yurtsever arkadaşlarıyla emperyalist oyunları bozma mücadelesi verir. Verir ama içerde egolarına yenik düşenler de onu hedeflerine koyar.   Emperyalistlerin kurdukları barış tuzağına TBMM içindeki muhalif milletvekilleri düşer. “Barış istiyorlar, neden kabul etmiyoruz, neden illa savaş yapıyoruz” söylemleri ile başlayan serzenişler kısa zamanda suçlamalara, hırçınlık gösterilerine hatta Türk ordusuna hakarete dönüşür: “Ordumuz taarruz yapamaz, kağnı ile kamyon yarışamaz, zorluklara artık halk da dayanamıyor, bir an önce nasıl olursa olsun barış yapalım” düşüncesi her geçen gün Meclis kürsüsünde ve koridorlarında yaygınlaşan sesler olur. Muhalifler tepkilerini önce Başkomutanlık Kanunu’nun uzatılması sırasında sonra da hükümetin oluşum biçiminde ortaya koyarlar.

Haberin Devamı

Yurtseverliğin ve aklın zaferi: Büyük Taarruz

Orduya yapılan hakaretler 

5 Ağustos 1921’de 3 ay süre ile Başkomutan seçilen Mustafa Kemal Paşa’nın görev süresi 31 Ekim 1921’de ikinci, 4 Şubat 1922’de üçüncü kez uzatılmıştır. 4 Mayıs 1922’de sürenin uzatılması yeniden TBMM’nin gündemine geldiğinde muhalifler harekete geçer.  Salih Efendi’ye (Erzurum) göre Mustafa Kemal Meclisin hakkını zorla almıştır. Afyon milletvekili Şükrü Efendi gerçeklerin meclisten saklandığını, ordunun saldıracak güçten yoksun olduğunu haykırır. Hüseyin Avni Bey bir yandan sırayı yumruklar öte yandan ‘bu gidişle millet küçük düşürülecek’ der. Selahattin Bey ise Başkomutanlığın ordunun giderlerini incelemeye engel olduğunu söyleyerek adeta Mustafa Kemal’i yolsuzlukla suçlar. 

Haberin Devamı

Başkomutanlık süresinin uzatılması oya sunulur. Muhaliflerin tavrı nedeniyle görüşme yeter sayısına ulaşılamaz ve oylama ertelenir.  Durum oldukça kritiktir. Ordu, başsız kalmak üzeredir. Muhaliflerin oyununu içlerine sindiremeyen Milli Müdafaa Vekili Kâzım Özalp ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa görevlerinden istifa ederek tepkilerini göstermek ister. İstifalarını Mustafa Kemal Paşa önler. 6 Mayıs’ta Meclis’te tarihi bir konuşma yapar. Muhalif milletvekillerine temel ödevlerinin siyaset yapmak değil, düşmanı Türk süngüsü ile topraklarından atmak olduğunu hatırlatır. Orduya yapılan hararetleri kınar. Kritik günlerde ordunun başsız kalmasına izin veremeyeceği için Başkomutanlık görevini bırakmamaya kararlı olduğunu açıklar. O gün 11 olumsuz, 15 çekimser oya karşın 177 oyla yetkileri uzatılır.

Yurtseverliğin ve aklın zaferi: Büyük Taarruz

Darbeyi Ordu vuracaktır 

Başkomutanlık konusunda amaçlarına ulaşamayan muhalifler bu kez hükümetin oluşum biçimini değiştirerek Mustafa Kemal Paşa’yı devre dışı bırakmak isterler. Şöyle ki: o güne değin İcra Vekilleri Heyeti üyeleri yani bakanlar Meclis Başkanı’nın önerisi ile Meclis tarafından seçilmekte, Meclis Başkanı yani Mustafa Kemal Paşa aynı zamanda Bakanlar Kurulu’na da başkanlık etmektedir. Muhalifler bu şekle karşıdır. Yeni bir yasa önerisi hazırlayıp Meclis’e sunarlar. Buna göre bakan seçimi için Mustafa Kemal’in öneri getirmesi engellenmektedir. Bakanlar doğrudan Meclis tarafından seçilecektir. Meclis aynı zamanda Bakanlar Kurulu Başkanı’nı da Başbakan adıyla doğrudan seçecektir. Yasa oya sunulur. Bu kez kazanan muhalifler olur. 8 Temmuz 1922 günü bakanların Meclis Başkanı’nın gösterdiği adaylar arasından seçilmesi sistemine son verilir. Yani Büyük Taarruz’un başlamasına 49 gün kala Mustafa Kemal Paşa hükümetin başından uzaklaştırılmış, meclisteki otoritesine darbe vurulmuştur. 12 Temmuz’da muhaliflere yakın olan Rauf Orbay yeni sisteme uygun olarak başbakan seçilir.  Peki Mustafa Kemal Paşa başkomutanlık için ‘bırakmam, bırakmayacağım’ diyerek muhaliflere karşı net ve sert bir tutum takındığı halde hükümet biçimindeki değişiklikte neden aynı tutumu takınmamıştır? Yanıt gayet açıktır: Mustafa Kemal Paşa emperyalizme darbeyi hükümetle değil Türk Ordusu ile vuracaktır.  Bir asır önce emperyalizmi savaş meydanlarında dize getirip onurlu Türkiye Cumhuriyeti’nin kapılarını aralayan yurtseverlere saygı ve minnetle bayramımız kutlu olsun.