Hasan Erçakıca: 'Devlet bağımlığında medya yaratılıyor'

Milliyet Kıbrıs yazarı Hasan Erçakıca'nın yazısı...

Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, 11 Temmuz Basın Günü’nde geleneksel yazılı basına destek vereceklerini açıkladı. Bu desteğin ayrıntıları yarınki bakanlar kurulu toplantısında belli olacak ve Başbakan Hüseyin Özgürgün tarafından açıklanacakmış...

Devlet bağımlı
Kuzey Kıbrıs’ta devletten destek alıyor diye basın-yayın kuruluşlarının hükümetin doğrudan borazanlığını yapacağını sanmıyorum. Her yayın kuruluşunun arkasındaki güç veya güçler ile yayınlanma amaçları bellidir. Yayın kuruluşlarının bu amaçlarından ayrılmaları söz konusu olamaz. Ama yine de, “basın özgürlüğü” dediğimiz şey, öncelikle “devlet bağımlılığından kurtulmak” olarak anlaşılması gerektiği halde, Kuzey Kıbrıs’ta devlete bağlanmak peşinde koşanlar, öncelikle basın kuruluşları ve mensuplarıdır.
Zaten devlet bağımlılığı, bizi gelişmiş dünyadan ayıran temel özelliğimizdir:
Tarım devlet bağımlısı: Doğrudan gelir desteği, kuraklık tazminatı, yüksek fiyatla alım garantisi, çiğ süt desteği, süt ürünleri ihracatı desteği... Daha ne olsun!
Turizm devlet bağımlısı: Özal anlaşmalı uçuşlara destek, turizm yatırımlarına vergi ve gümrük muafiyeti, reklam katkısı, özel ilgi desteği... Ne yazık ki kaynağımız bu kadar!
Basın da devlet bağımlı: Bazı gazeteler zaten partilerin aldıkları devlet katkısı ile yayınlanmakta, devletten az-çok reklam almaktadır. Şimdi buna bir de Serdar Denktaş’ın yardımları eklenecek.
Kamu görevine yığınak: Devleti sömürmenin en önemli aracını atlamayalım. İhtiyaç olmayan alanlara, gereksiz personel alarak devlet kaynakları bazı kişilere aktarılarak “devlet bağımlı aileler” yaratılmaktadır.

Kamusal görevler
Oysa KKTC dışında hiçbir devlet, bu görevleri yerine getirmek için kurulmamıştır.
Devletler, tek başımıza bizim ulaşamayacağı mal ve hizmetleri üretmek için oluşturulmuştur. İlk devletin ortaya çıktığı Mısır ve Mezopotamya gibi bölgelerde devlet, ürünün bir miktarına el koyma karşılığında üreticilere nehirlerin taşma zamanını bildirmek ile görevliydi, o kadar! Bugünlerde daha karmaşık hale gelmiş olan üretim ilişkilerinin sürdürülebilmesi için hukuki bir alt yapıya ve güvenliğe ihtiyaç varsa devlet bunları sağlamakla yetinmek durumundadır.
Artan nüfus ve toplu yaşam, devleti ortak yaşam alanlarını düzenlemeyi ve korumayı gerekli kılıyorsa devlet beledi hizmetlerini doğru dürüst sürdürmeye baksın.
Devlet, yurttaşlarına karşı sosyal sorumluluklar yüklenmeli midir?
Çağdaş devletlere sosyal görevler yüklemek güçlü bir siyasal eğilimdir. Buna göre devletin yoksulları, zayıfları, çocukları koruması beklenir. Bunun için eğitim ve sağlık gibi alanlarda kamusal faaliyetlerde bulunması istenir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, ne yazık ki, kişilerin kendi başlarına yapamayacakları bu görevlerden hiçbiri yerine getiremiyor. Bunun son örneği Kadın Sığınma Evi olmuştur. Devlet bu işe katkıda bulunmak yerine yük olmuş ve sonuçta bu hizmet sürdürülememiştir.
Kimsesiz çocukların veya yoksul aile çocuklarının korunmasının yetersiz olduğu; hatta bu konudaki hizmetlerin 1960’lardaki direniş yıllarında verilen hizmetlerden bile daha kalitesiz olduğu açıktır. Devletin sosyal görevlerine her gün vurgu yapmış olmamıza karşın, KKTC devleti sosyal görevlerini yerine getirmek bakımından tam anlamı ile sınıfta kalmıştır.

İşletmelere destek
Bu durumda, ister basın-yayın kurumu, ister turizm işletmesi, isterse tarımsal işletme olsun, devletin işletmelere destek vermesi, yardım yapması; kamu kurumlarına partizanca adam doldurması hoş görülebilir mi?
Görülemez! Bu tür eylemler, devlet yardımına gerçekten ihtiyaç duyanlara karşı işlenmiş bir suçtur. İşletmelere yapılan ve yapılması düşünülen yardımlar, KKTC’nin devlet olma özelliklerini artırmaz; tam tersine yok eder.
Devletçilere önemle duyurulur!