Kültür Sanat Öyküyü sevmekle başlar her şey

Öyküyü sevmekle başlar her şey

14.02.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:

Her yıl etkinliklerle ya da bir bildiriyle kutlanan Dünya Öykü Günü, öykünün edebiyatseverler tarafından ilgi görmesine, sevilmesine büyük katkı sağladı, yazanları yüreklendirdi.

Öyküyü sevmekle başlar her şey

Jale Sancak - ‘14 Şubat Sevgililer Günü’, biz öyküye sevdalı öykücüler ve okurlar için ‘Dünya Öykü Günü’ dür. Burada hemen Özcan Karabulut’u, Edebiyatçılar Derneği’ni, derneğin ilkin Ankara’da, sonraları da uzun yıllar boyunca birçok başka şehirde düzenlediği ‘Öykü Günleri’ni anmalı. Öykücüleri birbiriyle ve okurlarıyla buluşturan, bir şenlik atmosferi yaratan o güzelim etkinliklerden doğdu 14 Şubat. 2003 yılında 69. Uluslararası P.E.N Dünya Kongresi’ne sunulan önerinin kabul görmesiyle hemen her yıl etkinliklerle ya da bir bildiriyle kutlandı, halen de kutlanmakta. Türün edebiyatseverler tarafından daha fazla ilgi görmesine, sevilmesine büyük katkı sağladı, yazanları yüreklendirdi.

Haberin Devamı

Sait Faik’le Sabahattin Ali’yle başlayan modern öykücülüğümüz, ardılı olan 1950 kuşağı, sonraki kuşakların usta yazarları hemen her dönemde okur tarafından okundular, sevildiler kuşkusuz. Değerine paha biçilemez bir miras bıraktılar bize. Bu miras, “Alemdağ’da Var Bir Yılan”dan “İshak”a’, “Kağnı”dan “Eski Sevgili”ye, “Bozbulanık”tan, “Doğu Öyküleri”nden “Ten ve Gölge”den “Yelkovan Yokuşu”na sınırsız bir öykü evreni armağanıdır. Kitaplarıyla hem ustamız hem yol arkadaşımız olan tüm öykücülerin tek tek adlarını anabilmek isterdim. Onlar edebiyatımızda bu ana türü çok özel kıldılar, alanını genişletip yerini sağlamlaştırdılar.

Daha kolay kitaplaşıyor

Öte yandan bana öyle geliyor ki -geçmişten bugüne bilebildiğim kadarıyla elbette- öykü artık çok daha kolay kitaplaşabiliyor. Üçüncü dördüncü baskıları yapılan kitaplar var. Eskiye oranla basılı ya da online sadece öykü yayınlayan dergiler çoğalıyor. Edebiyat dergilerinde mutlaka öyküyle ilgili bir bölüm bulunuyor. Çünkü yazanlar kadar okur tarafından da hayli ilgi görüyor. Ödüller de artıyor, yeni kalemler kazandırılıyor. Öykülerin incelenip çözümlendiği atölyeler rağbet görüyor. Ne güzel, ne sevindirici değil mi? Bir zamanlar ‘Üvey evlat gibi’ derdim ‘sevgilim’ için, artık söylemiyorum, has evlat oldu kanısındayım.

Haberin Devamı

Ustalar yazmayı, rehberliklerini sürdürürken farklı sesleri, renkleri, dokuları, biçimleriyle her yaştan yeni öykücüler, genç yazarlar, en güzeli de kadınlar geliyor öykü evrenimize. Geniş bir yelpazede nitelikli yapıtlarla sürüyor okuma yolculuğumuz. Bazen dünya edebiyatıyla karşılaştırılır edebiyatımız. Bu kıysalamada olumsuz sözler, düşünceler az değildir. Ben tam tersini düşünürüm, hele de çok marifetli, okurunun düş gücünü büyülten, yol arkadaşlarını yaratıcı kılan, azla çok şey anlatmakta becerikli öykücülüğümüzse söz konusu.

Epeyce önce yazdığım bir öyküden, kahramanın diğer kahramana söylediklerinden alıntıyla bitireyim sözümü: ‘Öyküler olmasaydı hâlimiz nice olurdu? Bak ben sana bir şey söyleyeyim mi, öyküler hatırlatırlar, unutturmazlar, bazen de kılavuz olurlar. Hem her biri sorudur, kurcalar, sorgularlar. Kimi irkiltir, acıtır, kimi sevindirir gönendirir lâkin hepsinin tadı başka başkadır. Hepsi de şu uslanmaz ademoğluna lazımdır.’ İşte bu yüzden hep var olsun dünyayı kurtaracak bir güzellik olan öykünün günü.

Haberin Devamı

Ötekini anlamaya kapı aralar

Bu yılki 14 Şubat Dünya Öykü Günü bildirisini yazar Pakrat Estukyan kaleme aldı. Mültecilik ve göçmenlik konularına da temas eden Estukyan bildiride şu ifadelere yer verdi: “Öykü, düzyazının en yalın, sözünü damıtarak söyleyen, okuru da bu söyleyişe çağıran türüdür. Hayal etmeye, hatırlamaya, “öteki”ni anlamaya kapı aralar. Bu tür üzerine eğilmek, türü anımsamak, kutlamak bu nedenlerle de önemli. ‘14 Şubat Dünya Öykü Günü’nü böyle bir dirençle karşılayalım.”