Kültür Sanat Radyoda alaturka yasağı gerçekleri

Radyoda alaturka yasağı gerçekleri

25.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Radyoda alaturka yasağı gerçekleri

Baştaki iddialı girişi destek- leyecek gerçek veriler sayılarda gizli. O yılların sosyo-ekonomik koşullarını ve radyo yayınlarıyla ilgili istatistik verilerini incelemeden, yine o yılların tahmine dayanan yazar görüşlerine dayanarak, bu efsaneyi müzikoloji dünyamıza yerleştirmek, bu alandaki yetersizliğimizin bir göstergesi olsa gerek.

Haberin Devamı

Konu açıldığında temcit pilavı gibi önümüze gelen bu söylencenin kaynaklarına bir bakalım: Önemli birinci kaynak yabancı bir uzmanın öngörüsü! Cumhuriyet dönemindeki müzik gelişimi konusunda yapılan neredeyse tüm çalışmalarda unutulan kişi, 1933-1934 yıllarında müzik reformu için kendisinden rapor istenen önemli müzik adamlarından biri olan besteci, rejisör, sahne sanatları uzmanı Avusturyalı Max Reinhardt’dır. Reşid Galip, Milli Eğitim Bakanı olduğu 1932-33 yılları arasında, Münir Hayri Egeli aracılığı ile dönemin Avusturya Eğitim Bakanına başvurulmuş ve 1934’te yeni kurulması düşünülen Milli Müzik ve Temsil Akademisi’nde çalışmayı kabul eden Reinhardt’tan bir rapor istenmişti. Raporu okuyan Atatürk, baş tarafına kendi el yazısı ile “Bu raporu esas tutalım” talimatını yazmıştı. “Türk Musıkili Tiyatrosu İçin Rapor” başlığını taşıyan çalışmanın üçüncü bölümü halkın müzik eğitimine ve müzikli sahne eserlerine ayrılmıştı. Reinhardt, Türk milletinin dünyanın en eski kültürlerinden birini yaşattığını, kendine has bir müzik zevki olduğunu, ancak bu zevkin zamanla Arap ve Bizans müziğinin uyuşturucu havası ile aşınmış olabileceğini belirtiyordu. Ankara’da o günlerde çoksesli müziği yaymak için aranan çareler arasında, teksesli müziğin radyoda yasaklanması konusunun da Max Reinhardt’a kadar ulaşmış olduğu anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Reinhardt, “Kemal Paşa, bir emirle radyolardaki uyuşturucu müzik saatlerini azaltabilir. Hatta bütün bütün kaldırabilir. Onun yerine Batı müziği ikame edebilir. Her kasabanın meydanlarında Batı müziği konserleri tertipleyebilir. Fakat bu müsbet (olumlu) bir iş olmaz. Halk gizli bir mukavemetle kapalı perdeli odasında Yakın-Şark radyoları açar ve dinler, Batı müziği konserlerini antipati ile karşılar. Ve bir gün hiç umulmadık bir anda bir aksülamel (tepki) başlar. Bu sefer radyolardan Batı müziğinin kaldırılmasını isteyenlerin fikri galip gelebilir. Yapılan emekler bir anda yıkılır gider,” diyordu. Buna karşın başlatılan alaturka yayın yasağının sona yaklaştığı 1936 Ağustos’unda Cumhuriyet Gazetesi’nde Peyami Safa hangi tanıklığa dayandığı belli olmayan yazısında “Türk Halkı Mısır Radyosu’ndan gelen Arap sesini kendi sesi zannetmeye devam ediyor,” diyordu. Bu söylencenin gerçekliğini sayılarla sınamadan önce şu yasağa bir bakalım.

Haberin Devamı

16 ay süren yasak

Daha geniş bir yazının konusu olabilecek ilginç detayları olan bir sürecin sonunda, Atatürk’ün 1 Kasım 1934’teki Meclis konuşmasının hemen ertesi günü, Matbuat Umum Müdürlüğü’nün istemiyle yasaklanıyordu. Açıklamayı ise İçişleri Bakanlığı yapmıştı. O tarihte Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim Tör’dü. Radyolar bu müdürlüğe bağlıydı ve daha sonra Ankara Radyosu Müdürlüğü de yapacak olan Tör, yedi yaşında alaturka keman çalarak müziğe başlamış, 17 yaşındayken kendi deyimiyle en güç parçaları bile çalabilecek seviyeye gelmişti. 1915’te İstanbul’a gelen Berlin Filarmoni Orkestrası’nın konserinde Wagner’in Tannhäuser Uvertürü’nü izlediğinde büyük bir şok yaşayan Tör, daha sonra Klasik Batı müziğine yönelip Osman Zeki Üngör’den keman dersleri alacaktı. Bir yıl içinde Atatürk’ün de tanıyıp sevdiği Osman Pehlivan’ın sazı eşliğinde söylediği türkülere yer verilerek yasak yumuşatılmış, ikinci yıla girildikten sonra Türk müziğinin klasik dönem yapıtları radyoda yayınlanmaya başlamıştı. Yasağın kaldırılması süreci de bir iki yetkilinin çelişen anlatımlarına dayanan, müzik tarihimizin kesin belgelere dayanmayan muğlak anlatımlar üzerine inşa edildiğinin göstergesidir. Buna başka bir yazıda değineceğim. Ama şimdi gelelim yasağın etkisini ortaya koyan sayılara. İletişim tarihi konusunda aşılamayacak ölçüde mükemmel bir çalışma olan “Şirket Telsizinden Devlet Radyosuna” adlı kitaptaki istatistik verileri bir araya getirdiğimizde “yasak”la ilgili gerçek tablo ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

Milliyet Sanat Dergisi’nden alıntılamıştır. Yazının tamamını dergide okuyabilirsiniz.