Pazar “1990’lı yıllardan daha aydınlık bir noktadayız”

“1990’lı yıllardan daha aydınlık bir noktadayız”

09.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

“1990’lara geri döndük” tespiti herkesin dilinde. Fakat o yılları yakından takip etmiş gazeteci Celal Başlangıç’ın buna itirazı var: “Hem katılıyorum hem de katılmıyorum. Artık o yıllardan daha aydınlık bir noktadayız”

“1990’lı yıllardan daha aydınlık  bir noktadayız”

Şehit haberleri, cenazeler ve operasyonlar 1990’ları yaşamış insanlara o günleri hatırlatıyor. Herkesin dilinde aynı tespit: “1990’lara geri döndük azizim.” Peki bu saydıklarımız o karanlık günlere dönmek için yeterli mi? O dönemi yakından takip etmiş, yaşananlar hakkında “Korku Tapınağı” ve “Kanlı Bilmece” kitaplarını yazmış gazeteci Celal Başlangıç’a bu soruyu sorduk.

Haberin Devamı

-Türkiye 1990’lı yıllarda neler yaşamıştı? Neden herkesin dilinde “90’lara geri dönüyoruz” lafı var?

1990’lara geri dönüyoruz tespitine hem katılıyorum hem katılmıyorum. Katıldığım yanı şu: Devlet o yıllarda uyguladığı yöntemlere geri dönüyor. Katılmadığım nokta ise halkın artık 1990’lardaki halk olmaması. En temel fark bu. O yıllarda Kürt demek bile yasaktı; gazetelere yazamıyorduk.
“Dağ Türkü” diye bir şey vardı.

“Türkler ve Kürtler mücadeleyi ortaklaştırdı”

-Benzerlik nerede?

1990’lı yıllar ayaklanmaların, kanlı Nevruzların olduğu yıllardı. Devletin köy yaktığı, hatta Lice örneğinde olduğu gibi ilçe merkezlerini, Şırnak örneğinde olduğu gibi il merkezlerini yakıp yıktığı dönemlerdi. 1990’lı yılların başında devlet PKK’ya karşı
savaşında konsept değiştirdi.

Haberin Devamı

-“Beyaz Toros” lafları çıktı...

Tabii. “Keşke tekrar üretilse” diyenler bile çıktı. Fakat şimdi devletin elinin altında bir JİTEM yok. Hizbulkontra dediğimiz Hizbullah örgütü, Hüda-Par üzerinden bir şekilde harekete geçirilmeye çalışılıyor. Fakat böyle giderse bölgenin yeni JİTEM’i IŞİD olacak. Çatışmaların yoğunlaşması 1990’lara benziyor, doğru. Köy boşaltmalar, benzemeye başladı. Ayrıca o dönemde sansür ve sürgün kararnameleri vardı. 90’ların başında çıkarıldılar. Henüz sürgünü görmedik ama sansür sürüyor.

-80 vekille parlamentoda temsil edilen bir Kürt hareketi de yoktu...

O yıllarda enselerinden tutup seçilmiş Kürt vekilleri içeriye atmak daha kolaydı. Şimdi de buna benzer girişimler var. Dokunulmazlıkların kaldırılması için fezlekeler gelmeye başladı. Evvelden devlet bir panikle, doğru ya da yanlış, kendi bütünlüğünü korumak için bu reflekseleri gösteriyordu. Şimdi iktidarların sürmesi için aynı refleks gösteriliyor.

-Kürt halkının 1990’lardan bu yana çok değiştiğini söylediniz...

Tabii ki. Osman Baydemir mesela. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Diyarbakır şube başkanıydı. Belediye başkanlığından parlamentoya geldi. Selahattin Demirtaş da İHD’den geldi. Kürtler siyasal anlamda iyi örgütlendiler. Kürtler kadın hareketi üzerinden de bir fark yarattılar. Bu şunu gösteriyor: Kürtler o günlerden bugünlere korkuyu yendiler ve örgütlendiler.

Haberin Devamı

-Devletin eski reflekslerine dönmesinde HDP’nin “beyaz Türkler”den oy almasının yarattığı endişenin etkisi olabilir mi?

Bir fark da bu: Mücadele Türkler ve Kürtler tarafından ortaklaştırıldı. Suruç’taki eylem Kürtlere karşı değil, Kürtlerin dostlarına karşı düzenlenen bir eylemdi. Sosyalistler ve demokratlarla Kürt hareketinin buluşması AKP’yi paniğe düşürdü. MHP’de de aynı telaş var. Yoksa ne Cihangir’den ne de Nişantaşı’ndan abartıldığı kadar bir oy çıktı HDP’ye.

“Kürt sorununu çözemeyenler gitti”

-Ortak mücadelenin miladı Ak Parti’nin başlattığı çözüm süreci midir yoksa Gezi Direnişi mi?

Bir milat belirlemek çok zor ama bu buluşmada çatışmasızlık ortamının etkisi tabii ki oldu. Bir şey daha gördük ama; bu girişimleri oy için yapmış. Oylar kendine dönmeyince de kurulmamış masayı devirdi. 80’li ve 90’lı yılların bize öğrettiği bir şey var: Kürt meselesini çözemeyen bütün iktidarlar tepetaklak gitti. Turgut Özal’dan tutun da Tansu Çiller’e, Mesut Yılmaz’a kadar. AKP de “Kürt sorununu çözmeden ben burada duramam” dedi. Doğru da anlamıştı. Fakat oy için feda etti süreci.

Haberin Devamı

“Gezi empatiyi geliştirdi”

-Faşizan yorumlar da arttı bu süreçte. Sosyal medyayı takip ediyor musunuz? 1990’larda faşizmin dozu bu kadar artmış mıydı?

1990’larda ufak tefek olaylar oluyordu. Böyle çatışmalı ortamlar Türkiye halkının içindeki faşizm mikrobunu canlandırıyor. Şunu özellikle not etmek gerekir: Türkiye’nin batısında yaşayan Türkiye halkının Kürt olmayan kısmı Kürtleri daha doğru anlamaya başladı. Bunda Gezi’nin de payı var. Empatiyi ve diyaloğu geliştirdi. Kürtler artık yalnız değil. Dar bir perspektiften bakınca sanki daha karanlık bir noktadaymışız gibi geliyor. Oysa daha aydınlık bir noktadayız. Geniş bir perspektiften bakılırsa bu görülür. 90’lı yıllara oranla birbirimizi daha iyi anlıyoruz.