Pazar “Gazi’yi kazanamamak burukluk yaratır”

“Gazi’yi kazanamamak burukluk yaratır”

02.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Üç yıl üst üste Gazi Koşusu’nu kazanarak efsane jokey Ekrem Kurt’un rekoruna ortak olan Ahmet Çelik, her jokeyin bu koşuyu kazanmayı hayal ettiğini söylüyor. Çelik “Kazandığınız yarışlar arasında Gazi yoksa bu burukluk yaratır” diyor

“Gazi’yi kazanamamak burukluk yaratır”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk adına düzenlenen Gazi Koşusu’nun 91’incisi geçtiğimiz hafta koşuldu. Zaferi de 2015 ve 2016 yıllarında olduğu gibi 29 yaşındaki jokey Ahmet Çelik kazandı. Çelik üç yıl üst üste Gazi Koşusu’nu kazanarak da apranti okuluna adını veren efsane Ekrem Kurt’un rekorunu egale etti. Şimdiye kadar 10 bin 843 yarış koşup bunların 1726’sını kazanan ve yarısından fazlasında tabela gören Çelik, kariyerini ve yaşadığı mutluluğu anlattı.

Haberin Devamı

Üç senede üç Gazi Koşusu kazandınız. Bu başarı nasıl hissettiriyor? 91 yıllık tarihte bunu başaran ikinci jokeysiniz...

Allah rahmet eylesin, efsanemiz, apranti okuluna da ismi verilen Ekrem Kurt üst üste üç senede üç Gazi Koşusu kazanmıştı daha önce. Şimdi bu rekoru egale etmiş oldum. Nasip olursa seneye de Gazi Koşusu’nu kazanıp o rekoru geliştirmek de istiyorum. Gerçekten çok mutluyum. Halis (Karataş) abi Türkiye’nin en büyük jokeyi olmasına rağmen ona bile nasip olmadı bu başarı.

Ramazan Bayramı’nın ilk gününe denk gelmişti yarış. Nasıl yaşadınız sevinci?

Böyle büyük bir sevinç yaşayınca uyumak mümkün olmuyor. Rahatlıyorsunuz bir anlamda. Bizim için çifte bayram oldu. Ailem de bu başarıdan dolayı bayram etti. Bu da bir gurur kaynağı benim için.

Haberin Devamı

“Piano Sonata’yı galopta çok beğenmiştim”

Birinci zafer, ikincisi... Üçüncüden de birincilik bekliyor muydunuz?

Bu kısmet işidir aslında. Selim Kaya örneğin... 20 yıldır bu işin içinde. Uzun zamandır baş jokeylerden. Onun sadece bir tane Gazi Koşusu zaferi var. İlk başladığınızda ilk hayaliniz “Nasıl yaparım da Gazi Koşusu’na katılırım” oluyor. İlk katıldığınız zaman o yarışa katılmak bile sizi mutlu ediyor. Programda isminizi görünce mutlu oluyorsunuz. Daha sonra kazanmayı hayal ediyorsunuz. Kazanınca yaşadığınız duyguyu anlatmak da mümkün değil.

Her jokey bu zaferi hayal eder, öyle mi?

Tabii ki. İlk önce sadece katılmak hayal edilir sonra kazanmak... Bir önemlidir. Jokeyler kendi aralarında da “Kaç yarış kazandın sen!” derler mesela. Kazandığınız yarışlar arasında Gazi Koşusu yoksa o bir burukluk yaratır çünkü en azından bir tane Gazi Koşusu kazanmak lazım ki baş jokeylerden biri olasınız. “Ben Gazi Koşusu kazandım” demek çok ayrı.

“Üst üste üç Gazi Koşusu kazandım” demek bambaşka o zaman...

İşte onu tarif edemem tam olarak.

2015’te Renk, 2016’da Graystorm, bu yıl da Piano Sonata adlı safkanla koşuyu kazandınız. Atlara uyum sağlamak da çok önemli...

Çok önemli. Ben üç atın sahiplerine ve ilgililerine teşekkür ederim, bana bu sevinci yaşattıkları için.

Haberin Devamı

Nasıl bağ kuruluyor atlarla, daha önce başka yarışlara katılmak mı lazım?

Biz aslında her yarışta, biz binmesek de hangi atın ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. “Ben bu ata binsem daha başarılı olabilir” ya da “Atın stilini şöyle yapsak” gibi düşünceler de oluyor. Renk’i taylık döneminde görmüştüm. O dönemde kısa mesafe koşuyorlar. Sakarya Koşusu en uzun mesafe taylar için. Bir tay o yarışı kazanırsa Gazi Koşusu’na çıkmaya bir adım daha yaklaşmış olur. Sakarya’da Renk ikinci oldu. İyi bir sprint atmıştı. O zaman “İyi kumaş” diye kafama yazmıştım. Fakat bir türlü buluşamadık atla. Gazi’de nasip oldu ama...

Gözünüzün kaldığı atlar oluyor galiba...

Tabii. Beğendiğimiz zaman “Keşke Gazi’de bununla koşsam” gibi düşünceler oluyor. Graystorm’la daha çok koştum mesela, yedi-sekiz yarış sanırım. Fakat Piano Sonata’ya yarışta bindim sadece. Tabii idmanını yaptım. Galopta da çok beğenmiştim.

Üç farklı atla Gazi Koşusu’nu kazanınca at sahipleri de sizinle koşturmak için uğraşacaklar sanırım...

Haberin Devamı

Daha çok teklif gelir. Tercih ediliriz yani. Ben de at sahibi olsam ben de devam etmek isterim o jokeyle.

“Rekabet sadece yarışta olur”

Bir jokey için önemli olan nedir, özgüven mi?

En büyük özelliğim soğukkanlı olmak. Zaten üç önemli şey var: Soğukkanlı olmak, kiloyu korumak ve çalışmak...

Kilonuzu nasıl koruyorsunuz?

Şeker, tuz ve un yemiyorum. Balık severim. Öyle olunca kilo almıyorum. 54 kiloyum.

Halis Karataş ile sürekli karşılaştırılıyorsunuz. Sizi etkiliyor mu?

Halis abi efsanelerimizden biri. Yıl sonunda en çok yarış kazananları kıyaslıyorlar tabii. Biraz nankörlük de oluyor açıkçası. Sene sonunda ilk üçte olmazsanız “Artık bitti” derler. Futbolcular gibi. İki maçta gol atmayana “bitti” denir ya...

Jokeyler arasında gerginlik oluyor mu?

Herkes gerginlikler oluyor sanıyor ama öyle bir şey yok. Ailemizle geçiremediğimiz zamanı jokey arkadaşlarımızla geçiriyoruz. Beraber yemek yiyip birlikte tatillere gidiyoruz. Ama yarışa çıkınca rekabet oluyor.

noteminiz var mı?

Bazılarında çok var ama benim sadece Gazi Koşusu’nda yaptığım bir şey var onu da söylemem. Devam ediyor çünkü. Bozulmasın.

Haberin Devamı

“Okulu görünce tekrar apranti olasım geliyor”

Atçılıkla ilgili söyleyecekleriniz var mı?

Bunun spor olarak görülmesi lazım. Birçok insan ekmek yiyor. İnanılmaz vergiler veriyoruz. Yol paramızı bile vergiden düşemiyoruz. Sigortamız da öyle... Bunların düzenlenmesi gerekir.

Eğitim kısmı nasıl?

Bizim zamanımızda eksikler daha çoktu. Ben Urfa’dan geldim. Akrabamız yok burada mesela. Yatacak yerimiz yoktu, ahırlarda uyuduk. Artık çok daha iyi. Şimdi okulu görünce tekrar apranti olasım geliyor.

Mehmet abinizin vesilesiyle başladınız siz de bildiğim kadarıyla...

Abim anterenördü. Daha sonra 90’lı yıllarda bir at aldık. Beni bindirdiler. Öylece biz de merak sardık. Aşılandık yani. Abim seyisliğe gelince bana vesile oldu. Şimdi de kardeşim apranti okuluna gidiyor: 14 yaşında Mehmet Salih Çelik.

Yarış dışında neler yapıyorsunuz?

Üç yaşında ikizlerim var. Yarış biter bitmez eve gidiyorum. Tatil yaptığımda da ailemin ahırında, yine atlarla vakit geçiriyorum.