Pazar “Ters köşe karakter iştahlandırdı”

“Ters köşe karakter iştahlandırdı”

22.01.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Kötü Çocuk” filminin Meriç’i Tolga Sarıtaş: “Canlandırdığım karaktere çok zıt bir yapım var. Belki bu yüzden cazip geldi oynamak. Ters köşe bir rol olduğu için iştahlandım”

“Ters köşe karakter iştahlandırdı”

Önce “Muhteşem Yüzyıl”daki Şehzade Cihangir karakterini ustalıkla canlandırıp dikkatleri üzerine çekti. Ardından “Benim Adım Gültepe” dizisinde rol aldı. “Güneşin Kızları” dizisiyle ise yıldızı iyice parladı. Tolga Sarıtaş cuma günü vizyona giren “Kötü Çocuk”la beyazperdede şimdi. Film, Büşra Küçük’ün aylarca “çok satanlar” listesinde kalan seri kitabından sinemaya uyarlandı. Oyuncu, canlandırdığı gizemli ve asi Meriç karakteri için “Bence iyi bir çocuk. Büyüme sancılarıyla baş etmeye çalışıyor” diyor. Sarıtaş’la bir araya geldik ve yeni projesinin detaylarını dinledik.

Haberin Devamı

Bir süredir ekranda yoktunuz.Neler yaptınız?

Bol bol dinlendim, yenilendim. Dizi temposu hem fiziksel hem de ruhsal olarak yorucu. O yüzden bu dokuz ay çok iyi geldi. Ailemle, arkadaşlarımla vakit geçirdim. Daha çok özel hayatıma zaman ayırdım. Bol bol spor yaptım. İşte bu süreçte “Kötü Çocuk” filmi geldi. Ön hazırlık, çekim... Aslında son üç aydır gene bir çalışma temposu vardı.

“Ters köşe karakter iştahlandırdı”

“Kötü Çocuk”ta sizi çeken ne oldu?

Tabii ki başta senaryo. “Muhteşem Yüzyıl”da beraber çalıştığımız yönetmenimiz Yağız Alp Akaydın, “Kötü Çocuk”un senaristi ve yönetmeni. Onunla bir görüşme yaptık, sonra yola çıktık.

“16 günde 9 kilo verdim”

Film için kaç kilo verdiniz?

Meriç karakteri için daha zayıf olmam gerekiyordu. 16 günde 9 kilo verdim. Çok az yemek yedim ve kardiyo yaptım. Hatta çekimlerde bile evden yemeğimi yanımda götürdüm. Çekim bittikten sonra, yavaş yavaş normal kiloma döndüm sayılır. 6-7 kilo aldım.

Haberin Devamı

Meriç daha önce canlandırdığınız karakterlere benzemiyor. Nasıl bir çocuk, biraz anlatır mısınız?

Dışarıdan bakınca “kötü çocuk” diye tabir ediliyor ama bence iyi bir çocuk. 17-18 yaşında, yalnız kalmayı, kendiyle vakit geçirmeyi seven, toplumdan uzak kalmayı tercih eden bir karakter.

Büyüme sancılarıyla baş etmeye çalışıyor, aynı zamanda kendini bir aşk serüvenin içerisinde buluyor. Aslında ne kadar naif ve kırılgan olduğunu bir tek Kayla keşfedebiliyor. Meriç dünyadan kendini soyutlamışken, Kayla ona yaklaşmayı başarıyor. Bu yakınlaşma da güçlü bir aşka dönüşüyor.

Sizin lise yıllarınız nasıl geçti? Karakterin kendinizle özdeşleştirdiğiniz yanları var mı?

Ben dışa dönük bir çocuktum, şimdi daha dışa dönüğüm. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, toplumda var olmayı severdim. Aslında Meriç’e çok zıt bir yapım var. Belki bu yüzden cazip geldi oynamak. Ters köşe bir karakter olduğu için iştahlandım.

Film için saçınızı boyattınız ama kendi renginize dönmüşsünüz.

Büşra Küçük’ün yazdığı bir seri roman, ortada bir başarı var. Kitabın çoğu yerinde Meriç’in esmerliği dile getiriliyor. Karakter biraz ete kemiğe bürünmüş gibiydi. Biz de bu çerçevede hareket ettik. Meriç karakteriyle mesaim bittikten sonra normal halime döndüm. İş olarak, karakter bazlı baktığımda bence iyi bir görüntü çıktı. Saçımı boyatmak sinemadaki Meriç karakteri için doğru seçim oldu. Karaktere hazırlanmak anlamında da benim için faydalı oldu.

Haberin Devamı

“Afra’yla verimli çalıştık”

Başrolü paylaştığınız Afra Saraçoğlu’yla nasıl bir uyum yakaladınız?

Film çekimleri, dizi süreci gibi uzun bir yolculuk değil. 21 günde çektik. Ama yeni tanışmış gibi değildik. Bir anda işimize konsantre olduk. Afra’yla verimli çalıştık. Az zamanımız vardı ama kısa sürede bir uyum yakaladık.

Kitabın hayranları filmi de sevecek mi sizce?

Bu çok uzun zamandan sonra yapılan ilk gençlik draması, Türk sineması açısından. Filmin merkezindeki iki karakterin, Kayla ve Meriç’in aslında sevme ve sevilmeyle ilgili dertleri var. Meriç’in tek derdi büyümek, güçlenmek, “Ben de buradayım” diyebilmek. Ama bunu nasıl yapacağını bilemiyor. Film aynı zamanda anne-baba ve çocuk ilişkisindeki çatışmaları da anlatıyor. Güzel bir iş yaptığımızı düşünüyorum.

Haberin Devamı

“Sakin bir hayat tercihim”

Çok göremiyoruz sizi ortalarda. Çalışmadığınız zamanlarda nasıl bir hayatınız var?

Anadolu Yakası’nda oturuyorum. Orada vakit geçirmeyi seviyorum. Bütün arkadaşlarım da orada. En büyük sebebi bu olabilir. Bir de sakin bir hayatı seviyorum. Orada kendime ait bir dünya oluşturdum ve her şey gayet iyi gidiyor.

Şöhret, tanınmak hayatınızı değiştirdi mi?

Bir şey değiştirdiğini düşünmüyorum. İşinizde, kariyerinizde ilerledikçe daha ayakları yere sağlam basan bir adam oluyorsunuz. Özgüveniniz yerine geliyor. Hayata dair perspektifiniz genişliyor. Seçme hakkınız oluyor ve bu çok özel bir duyguymuş, bunu görüyorum. Tadını çıkarmaya, doğru seçimler yapmaya çalışıyorum. Ama şöhret demeyelim, kariyerde ilerleyen adımların olumlu geri dönüşleri oldu.


"Duygularımı içimde tutmam"

Gelen dizi projeleri arasından içinize sinen olmadı mı?
Şimdi bakınca, demek ki olmamış. Oynamak istediğim, "Tamam, bu işte olmalıyım" diyeceğim bir proje gelmemişti ama yakın zamanda bir şeyler olabilir.

Haberin Devamı

Meriç'ten bahsettik hep. Tolga nasıl biridir, onun gizemli tarafları var mı?
Yakın çevreme, arkadaşlarıma hissettiğimi çok çabuk yansıtabilen bir adamım. Duygularımı çok içimde tutamıyorum. Meriç'e göre galiba her anlamda dışa dönük biriyim. Bu karakteri oynadıktan sonra daha iyi anladım.

Sizin için "Engin Akyürek gibi gözleriyle oynayan oyuncu" yorumu yapılmış.
Engin'le arkadaşız ve çok severek izlediğim bir oyuncu. Bu yorumu duyunca mutlu oldum.