Yeni belediye başkanları

Yeni belediye başkanları hayırlı olsun diyelim; doğrusu partilerin ne kadar oy aldığı ve bunun tahlili ile meşgul olacak değilim. Ama yeni dönem başkanlarının bazıları dikkatimizi çekiyor ve bu başkanlarla hemşehrilerinin neler yapacağı merak konusudur.
Türkiye tarihsel dönüm noktalarından birinden geçiyor. İktisadi gelişmenin semereli sonuçlara ulaşması mümkün ve yakın olduğu gibi, ortalığın karışması ve iflas da aynı derecede muhtemeldir. Bu Türkiye'yi yönetenlerin niteliği ile yakından ilgilidir. Hükümet edenler kadar, seçmenin de ahlak anlayışını ve beklentilerini değiştirmesi, akıl çerçevesine girmesi gerekmektedir. 50 yıldır Türkiye tarihinin en büyük sorununu yaşıyoruz: Arazi yağması... Herkes şehirlerdeki arazileri baba mirası gibi telakki ediyor, yerleşiyor. Bu yerleşme de masallardaki gibi demokratik ve eşitlikçi değil; arazi mafyası silahlı mangalarla bir yerleri kapatıyor ve bir yığın evsiz barksıza satıyor. Böylesine bir mülk edinme, üstelik göçü de hızlandırıyor. Nice bereketli ve altyapılı köyler dahi, İstanbul'da emlak zengini olmak isteyen köylüler tarafından terk ediliyor. Rezilliğin ikinci safhası, yerel politikacı ve belediyelerin oy için bu yağmacılığa taviz vermesi; hatta bazılarının kendileri için oy deposu yaratmak amacıyla bu gibi yerleşmelerin doğuşunu teşvik edip büyütmeleridir.
Memleketin yolunu tıkayan bu gibi gelişmelere dur diyecek yürekli belediye başkanlarını, Türkiye tarihe şükranla kaydedip anacaktır; hiç şüpheniz olmasın. Dur demenin muhtelif yöntemi var. Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya bunu bilenlerden...
Nihayet şehirler bir beton ve çirkef yığını haline gelmiştir. Ankara'da Ulus Meydanı'nı, ebedi şehir İstanbul'da Sülaymaniye çevresini düzenleyecek, Fatih'teki gelişmelere dur diyecek belediye başkanlarına sadece hayır duası ederiz. Başbakanın İstanbul'un yönetiminden uzak kalmayacağı anlaşılıyor. İstanbul'u kısa süre de olsa başarı ile idare eden bu dönemin başbakanı ile, İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın uyumlu çalışması sorunları çözer, çatışmaları ise şehirde keşmekeş yaşanır. Hemşehriler halen siyasi oy kullanıyor; kabul ama adayların arasında çöpleri düzgün toplatacak olana teveccüh edilmesi tercih edilir. Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek geçmişte çatıştığı Ümitköy ve Çayönü semtlerindeki hemşehrilerden oldukça yüksek miktarda rey aldı. Metronun ilerlediğini ve gayrımenkullerinin kıymetlendiğini görenler eski söylem biçimini bıraktılar. Demokrasinin cilvesi; kitleler her yerde aynıdır. İnşallah Ankara belediye başkanı da hükümetle dengeli geçinme ilkesini prensip edinir ve merkezi hükümette yer edinmek için genel merkez politikacılarıyla çatışmaz. Ankaralılar böyle siyasi çatışmalara nereye varacağını hesaplamadan bayılırlar, bu arada şehirlerinin ne olacağını da pek az düşünürler. Durum değişmeye başlıyor, tabii Ankara belediye başkanının da Ankara Belediyesi'ni düşünmesi gerekir.
Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen hoca da uzun bir rektörlük ve geçen dönem de belediye başkanlığından sonra hemşehrilerinin teveccühünü yine kazandı. Eskişehir zengindir, halkının beklentileri yüksektir ama sorunlu ve pek mantar gibi biten bir şehirdir. Bu alanda geçen dönem attığı başarılı adımların devamını diliyoruz. Asıl önemlisi Eskişehir örnek bir üniversite ve talebe şehri oldu, bunu Yılmaz hocaya borçluyuz.
Antalya ve Gaziantep gibi yerlerde ise partilerin değil, adayların kişiliğinin kazandığı anlaşılıyor. Anadolu'nun küçük yerleşmelerinde daha isabetli rey veriliyor. Herkese başarılar ve hepimize gayretler. Gelecek seçimde inşallah içlerinde benim de bulunduğum 12 milyon "seçemeyen" olmaz. Listede ismi olmayanın başvurusu boşunaydı. Bu kepazelikten İçişleri Bakanlığı ve Yüksek Seçim Kurulu ön planda sorumludur. Siyasi partiler de gerçek demokrat partiler olsa, inanmış ve çalışkan kadroları bulunsa, mahalle muhtarlarını denetler ve hakkını arayan seçmene yardımcı olurlardı; ama nerdee...