Kültür Sanat Tarihi müzikle anlatıyor

Tarihi müzikle anlatıyor

28.08.2008 - 02:35 | Son Güncellenme:

Can Atilla’nın Sony BMG tarafından yayımlanan “Mevlâna’dan Çağrı” adlı albümü, esin kaynağını Mevlâna’nın mistik dünyasından alıyor

Tarihi müzikle anlatıyor

En üretken bestecilerimizden Can Atilla, büyük ilgi gören Osmanlı üçlemesi albümlerinin ardından, yeni albümü “Mevlâna’dan Çağrı”da, Mevlâna’nın mistik dünyasını bestelerinin esin kaynağı olarak alıyor. Can Atilla’nın Devlet Opera ve Balesi tarafından halen sergilenen “Çağrı” adlı dans gösterisi için hazırladığı 15 parçadan oluşan bu beste, Mevlâna’nın hayat hikayesini anlatıyor.  
1969 Ankara doğumlu besteci, Hacettepe Devlet Konservatuvarı yüksek lisans programından mezun. İki sezon Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda görev alan Atilla, 1990’dan bu yana profesyonel beste çalışmaları yapıyor. Çeşitli diziler, oyunlar, belgeseller ve filmlere de müzik hazırlayan Atilla, ilk albümü “Bilinçaltı”ndan (1992) bu yana toplam 11 albüme imza attı. Sanatçı, sorularımızı yanıtladı.

‘Müzikal bir biyografi’

Klasik müzik eğitimi almış bir bestecisiniz, ancak müziğiniz sık sık elektronik müzik ve New Age olarak tanımlanıyor...
Son dönemde, enstrümantal elektronik müziğe başka bir deyişle synthesizer’larla üretilen sentetik müziğe New Age denmeye başlandı.
Esasında benim yaptığım müzik besteci müziği; New Age müzik kategorisinin çok dışında. Bestelerimde klavyelerden çok akustik, canlı enstrümanlar kullanıyorum; örneğin albümlerimde ana temayı mutlaka canlı bir enstrüman çalar. 

Müzikle çeşitli öyküleri, tarihte yaşanmış olayları anlatıyorsunuz. Bu tercihin özel bir nedeni var mı?
Her bestem, belirli bir olayın müzikal karşılığı. Çoğu zaman da müzikal bir biyografi, Hürrem Sultan veya Fatih örneğindeki gibi. Her albümümden önce dönemin Türkiye ve dünya tarihini araştırıyorum. Benim müziğimin olmazsa olmaz bir özelliği ve yurtdışındaki başarısının nedeni de bu: Hem bizim hem onların tarihini dikkate alıyorum.
Türkiye’de bütün müzikler iç piyasaya yönelik olarak yapılıyor. “30 - 40 bin satsın” şeklinde bir hedef koyuluyor. Oysa dışarıda başka bir dünya var ve o dünyaya kendimizi anlatmamız için onların müzikte geliştirdiği standartların üstüne çıkmamız gerekir.

Haberin Devamı

Son albümünüz nasıl ortaya çıktı?
Tiyatro sanatçısı Semih Sergen’in “Gönüller Işığı” adlı, Mevlâna’nın hayatını anlattığı kitaptaki en dramatik bölümleri alarak 90 dakikalık “800. Yıl Oratoryosu”nu besteledim. Prömiyeri Aya İrini’de yapıldı, AKM’de defalarca sergilendi, hatta Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eseri repertuvarına aldı. 

Amacı merak oluşturmak

Ardından da dans müziği geldi...
Evet, tam proje bitti derken, yine Mevlana konulu “Çağrı” dans gösterisinin müziğini bestelemem önerildi.
Bu sefer bambaşka bir kurgu söz konusu oldu. Çünkü dansta, iyi ve kötünün savaşması, bir tarafın kazanması gerekir. Koreografiyi uluslararası bale dünyasında çok saygın bir isim olan Mehmet Balkan yaptı. Eseri Lale Balkan sahneye koydu. İlk olarak Mersin Balesi tarafından sahnelendi, şimdi de 2009 ve 2010’da İstanbul için düşünülen bale projelerinin başında geliyor.  

Haberin Devamı

Gösteriyle albüm arasında nasıl bir bağ kurdunuz?
Albüm, bu dans projesinin artistik öğeleri artırılmış bir versiyonu aslında. Gösteriyi izlediğinizde hissettiklerinizi albümü dinlerken de hissetmeniz için değişiklikler yaptım: Örneğin bir dansçının dans edebilmesi için temponun belirli bir düzeyde olması gerekir; albümdeyse tempoları düşürdüm.
Öte yandan görkemi çoğalttım; ruh patlamalarını anlattığım anları vurguladım. Eğer bu albümde “Mesnevi”ye dair insanlarda merak oluşturabiliyorsam, bir besteci olarak sorumluluğumu yerine getirmişim demektir.  

Tiyatro doğru adres

Önümüzdeki dönem için projeleriniz neler?
Türkiye’de ağırlıklı olarak komedi filmleri çekiliyor; orada istediğim müzikleri yapma imkanı bulamıyorum. Dizi sektöründe de müziğe gereken önem verilmiyor. Ancak tiyatrolar bir bestecinin saygınlığı açısından çok doğru bir adres: Halen Konya Devlet Tiyatrosu’nun sahneye koyacağı “Bayazıt” oyunu için müzik hazırlıyorum. Ayrıca yıllar önce yazdığım “Üç Kağıtçı” müzikalini de İzmir Devlet Tiyatrosu sahneye koyacak.