Siyaset AK Parti 3. Olağan Kongresi yapılıyor

AK Parti 3. Olağan Kongresi yapılıyor

03.10.2009 - 10:40 | Son Güncellenme:

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 3’üncü Olağan Kongresi Ankara’da, ASKİ Spor Salonu’nda yapıldı. İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin 3. Olağan Kongresi’nde 1362 delegenin oyu ile yeniden genel başkanlığa seçildi. MKYK listesi de belli oldu.

AK Parti 3. Olağan Kongresi yapılıyor

MKYK adaylarının isimleri şöyle: "Abdulkadir Aksu, Agah Kafkas, Ahmet Davutoğlu, Ahmet Edip Uğur, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Bülent Gedikli, Cemil Çiçek, Asuman Erdoğan, Ayşe Böhürler, Ayşe Türkmenoğlu, Cemal Yılmazdemir, Çiğdem Özkal, Mazhar Bağlı, Edibe Sözen, Ekrem Erdem, Emine Çift, Fatma Selma Kotan, Haluk İpek, Hasan Ali Çelik, Hüseyin Çelik, Hayati Yazıcı, Hüseyin Tanrıverdi, İdris Naim Şahin, Kürşad Tüzmen, Lale Ersoy, Lokman Ayva, Said Yazıcıoğlu, Mahir Ünal, Mehmet Müezzinoğlu, Mehmet Oymak, Mutlu Alkan Kütüklüoğlu, Muzaffer Gülyurt, Necati Çetinkaya, Necdet Budak, Necla Hattapoğlu, Nükhet Hotar, Orhan Yeğin, Ömer Çelik, Öznur Çalık, Reha Denemeç, Sadık Badak, Salih Kapusuz, Sema Özdemir, Suat Kınıklıoğlu, Şükrü Ayalan, Tevhit Karakaya, Zelkif Kazdal, Zeynep Karahanuslu."

BÜLENT ARINÇ SEÇİLDİ

Kongre, çalışmalarına, Divan Başkanlığı’na Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın seçilmesiyle başladı.

Parti kongresi için Başkent'e gelen AK Partililer, ASKİ Spor Salonu girişinde renkli görüntüler oluşturdu.İçeri alınamayan partililer için dışarda kapalı alanlar ve barkovizyon oluşturulduğu gözlendi.

İşte Başbakan Erdoğan'ın Kongredeki konuşması

"BU PARTİYE ELİTLER ROTA ÇİZEMEZ"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 3. Olağan Kongresi’nde, birlik ve beraberlik mesajı verirken, "Bugün bu salonda Anadolu var, Trakya var, Türkiye’nin 7 bölgesi var. Bugün bu salonda Karadeniz’in coşkusu, Akdeniz’in sıcaklığı var. Bugün burada Kızılırmak’ın, Yeşilırmak’ın, Sakarya’nın, Dicle’nin, Fırat’ın, Seyhan’ın, Ceyhan’ın, Meriç’in, Gediz’in, Menderes’in çağıltısı var" diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğna, AKP’nin ASKİ Spor Salonu’nda gerçekleşen 3. Olağan Kongresi’nde konuştu. Konuşmasına, hüküm giydiği 26 Mart 1999 gününe değinerek başlayan Erdoğan, "Pınarhisar Cezaevi’ne yola çıkarken Üsküdar’da evimin önünde toplanmış vatandaşlarıma seslendim. Bu bir veda değil dedim. İnşallah bitemeyen şarkının besteleri içindeki bir es, bir duruştur dedim. İnanıyorum ki, es’den sonraki notalar istikrara içinde, aydınlık yarınların Türkiye’sine, barışa, kardeşliğe giden yolda, sizin bu sevginiz, sizin bu sevdalarınızla bütünleşerek devam edecektir dedim" diye konuştu.Umudunu bir an olsun kaybetmediğini anlatan Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi’nde" Necip Fazıl Kısakürek’in "Zindandan Mehmed’e Mektup" şiirinin hislerime tercüman olduğunu ifade ederek, şu dizeleri okudu:

"Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş; Karanlığında nur, yeniden doğuş...Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş. Sen bir devsin, yükü ağıdır devin. Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin. Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte. Ölsek de sevinin, eve dönsek de, sanma bu tekerlek kalır tümsekte. Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir."

-"72 MİLYON TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞINI SELAMLIYORUM"

Başbakan Erdoğan, Üsküdar’da 26 Mart 1999 günü söylediği şarkının, kardeşlik türküsüne dönüştüğünü söylerek şunları kaydetti:

"İstanbul’da söylenen o şarkı milyonlarca İnsanın söylediği özgürlük marşına dönüştü. O şarkı bütün Türkiye’yi sardı. O şarkı top yekün bütün milletin terennüm ettiği bir şahesere dönüştü. O şarkı umudun melodisi oldu. O şarkı gönülleri yürekleri birleştirdi. İşte o şarkı bugün burada, bu salonda devleşen coşku oldu, heyecan oldu, aşk oldu, sevda oldu.

Ben işte o şarkıyı bizimle birlikte söyleyen herkesi selamlıyorum. Bu harekete gönlünü veren, yüreğini ortaya koyan herkesi selamlıyorum. Bu muhteşem salonu dolduran tüm kardeşlerimi selamlıyorum. Türkiye’nin 81 vilayetini, tüm ilçelerimizi, beldelerimizi, tüm köylerimizi 72 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını, bu ülkede yaşayan, bu ülkede nefes alıp veren her bir kardeşimi selamlıyorum. Hanım kardeşlerim, gençler sizleri selamlıyorum. Bugün bizi bu demokrasi şöleninde yalnız bırakmayan, dünyanın dört bir yanından dost ve kardeş ülkelerden gelen misafirlerimizi selamlıyorum."

-ERGENEKON VURGUSU-

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin tüm renklerinin, tüm seslerinin, bu salonda olduğunu ifade ederek, "Bugün bu salonda Anadolu var, Trakya var, Türkiye’nin yedi bölgesi var. Bugün bu salonda Karadeniz’in coşkusu, Akdeniz’in sıcaklığı var. Bugün burada Kızılırmak’ın, Yeşilırmak’ın, Sakarya’nın, Dicle’nin, Fırat’ın, Seyhan’ın, Ceyhan’ın, Meriç’in, Gediz’in, Menderes’in çağıltısı var. Bu muhteşem salonda, Ağrı Dağı’nın, Süphan’ın, Kaçkar’ın, Cudi’nin, Munzur’un, Erciyes’in, Toroslar’ın, Aladağlar’ın, Uludağ’ın yüceliği, âli cenaplığı var. Bizi biz eden bizi millet haline getiren tüm kardeşler burada" dedi.

Başbakan Erdoğan’ın, sözleri coşkulu kalabalığın sloganları ile kesilirken, Erdoğan şöyle devam etti:"Sevgili kardeşlerim şurası çok önemli, altını çiziyorum; biz birlikte Türkiye’yiz. AK Parti bizatihi milletin partisidir. AK Parti, 14 Ağustos 2001’de bizzat milletimizin kurduğu bir partidir. Bu parti, bu hareket bu kadro milletin rotasından başka rota tanımadı, bundan sonra da tanımayacak. Bu partiye toplumdan kopuk olan elitler yön belirleyemez, bu partiye milleti küçümseyerek seçkinler rota çizemez.

Bu partiye milletin hukukunu ayaklar altına alan çeteler sirayet edemez. Üzerimizdeki yük aziz milletimizin yüküdür. Biz bu yükü yere düşürmedik. Bundan sonra da düşürmeyeceğiz, biz bu emanete halel getirmedik, bundan sonra da getirmeyeceğiz. Dikkat ediniz iktidarda bulunduğumuz 7 yıl boyunca, bu emaneti düşürmek isteyenler oldu, millet iradesi gölgelemek, milletin taleplerini çiğnemek isteyenler oldu. Bizi demokrasi yolundan, ilerleme, kalkınma yolundan alı koymak isteyenler oldu.

Tahriklerle, provokasyonlarla, Türkiye’nin karanlık mecralara sevk etmek isteyenler oldu. Hiçbirine boyun eğmedik, dik durduk, boynuzumu bükmedik, başımızı öne eğmedik. Ak Partinin aklığına asla ve asla gölge düşürmedik. 3 Kasım 2002 bu millet için milat olmuştur. 3 Kasım’dan itibaren b u ülkede siyaset tarzı, yönetim anlayışı ve demokrasinin standardı, devlet millet kaynaşması kökten değişmiştir. Millet iradesinin seçimlerin dışında bir yolla değiştirebileceğine inanlar, artık karşılarında milleti bulurlar, milleti. Demokrasinin ertelenebileceğini, zafiyete uğratılabileceğini vehmedenler karşılarında milleti bulurlar. Hükümet politikalarını çeteler eliyle, gizli senaryolarla, kirli ilişkilerle şekilleneceğine inananlar, böyle bir gayretin içine girenler karşılarında hukuku bulurlar, milleti bulurlar, AK Parti iktidarını bulurlar."

"BİZE TUZAK KURANLAR KENDİ TUZAKLARINA DÜŞTÜLER"

Başbakan Erdoğan yedi yıllık AKP iktidarı boyunca iftira, karalama kampanyalarına, asılsız ithamlara maruz kaldıklarını belirterek "Her birini alnımızın akıyla aşmayı başardık. Bize hile yapanlar, kendi hilelerine aldandılar. Bize tuzak kuranlar, kurdukları tuzağa kendileri düştüler." diye konuştu. Erdoğan, "Ak parti’den millete ve ülkeye hizmetin ötesinde hedefleri, beklentileri olanlar varsa kusura bakmasınlar onlar bizimle yollarını ayırsınlar" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ASKİ Spor Salonu’nda yapılan partisinin kongresinde yaptığı konuşmada, İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’un "Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, bu yol hak yoludur dönme bilmez yürürüz" dizelerini okuyarak AKP’nin milletten aldığı güçle Türkiye’yi daha ileri bir demokrasi haline getirmekte kararlı olduğunu ifade etti. AKP’nin Atatürk’ün belirlediği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaya kararlı olduğunu da kaydeden Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:

"Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan demokrasiden, laiklikten, sosyal devletten ve hukuk devleti anlayışından taviz vermeden ülkemizi, milletimizi ve devletimizi yüceltmeye devam edeceğiz. Demokrasi tarihimiz boyunca, bu ülkede iktidarlar 2 yıl, 3 yıl gibi kısa süreler içinde yıprandı, heyecanını kaybetti. Yozlaşma ve yolsuzluk batağında çırpınır hale geldiler. Siyaset, millete hizmet etmenin, millete hizmetkar olmanın, milletin derdi ile dertlenmenin, milletin meseleleriyle meşgul olmanın değil, acı ama gerçek çıkar sağlamanın, rant sağlamanın, güç devşirmenin aracına dönüştü. Siyasetin amacını iktidara gelerek, iktidarın imkan ve fırsatlarını kullanmak olduğunu zannedenler, kişisel ihtiraslara, münferit menfaat arayışlarına esir olmaktan kurtulamadılar. Biz ’millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz’ dedik. Bu yolculuğumuzu da bu şekilde devam ettireceğiz. AK Parti’de ’her şeyin temeli insandır. Siyasette insanın huzur ve mutluluğu, refah ve esenliği için yapılmalıdır’ diyerek, siyasetin amacını yeniden belirledi. Artık siyasetin amacı, belli kişi ve partilerin geleceğini garanti altına alma uğraşı olmaktan çıktı. Artık tüm partilerin, tüm kurumların tüm sistemin ancak ve ancak insanın huzuruna, mutluluğuna, refahına odaklanması gerektiğine inanan bir siyasi anlayış iktidara geldi."

-"DEVLETLE MİLLETİ YENİDEN KAYNAŞTIRDIK"-

AKP iktidarları döneminde siyasetin amacının toplumun menfaati, adaletin tam anlamıyla tesis edilmesi ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerine kavuşması olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:"Değerleri olmayan, idealleri olmayan, ahlaki amacı olmayan bir siyaset bizim kitabımızda yer bulamaz. AK Parti hizmet siyasetinin birlik siyasetinin, insan odaklı siyasetin yegane adresidir. Biz ’insanı yücelt ki devlet yücelsin’ diyerek bu yola çıktık. Önce insan, sonra devlet; önce devlet, sonra insan değil... Siyaset ile insan arasındaki iktidar ile halk arasındaki devlet ile vatandaş arasındaki uçurumun her gün biraz daha büyümesine rıza gösteremezdik. Bunu için sosyal restorasyon düşüncesi ile devlet millet kaynaşmasının sağlamanın, yıpranan ilişkilerin güçlendirmenin, yıkılan güveni yeniden tesis etmenin gayreti içinde olduk. Siyaseti daha etkin bir kurum haline getirerek, devlet millet kaynaşmasını yeniden tesis etmek, devletin kurumlarına güveni tazelemek, önemli hedeflerimizin arasında yer aldı. Yolsuzluklara, usulsüzlüklere göz yummadık, bundan sonra da göz yummayacağız.

AK Parti’de yozlaşma bekleyenler, beyhude beklerler; yıpranma bekleyenler, beyhude beklerler. AK Parti’de yorgunluk, bıkkınlık, heyecansızlık, durgunluk bekleyenler beyhude beklerler. Meyve veren ağaç taşlanır. 7 yıl boyunca türlü iftiralara, karalama kampanyalara, asılsız ithamlara maruz kaldık. Her birini alnımızın akıyla aşmayı başardık. Bize hile yapanlar, kendi hilelerine aldandılar. Bize tuzak kuranlar, kurdukları tuzağa kendileri düştüler."

-"FARKLI BEKLENTİLERİ OLANLAR KUSURA BAKMASIN YOLLARINI AYIRSIN"-

AKP’nin kimliğinden, ideallerinden hak ve hukuktan kopmadan Türk milletinin ve Türkiye’nin çıkarlarını korumaktan asla vazgeçmeden nasıl iktidarda kalınabileceğini gösterdiğini de kaydeden Erdoğan teşkilatlarına ve partililerine şöyle seslendi:

"Teşkilatımın tüm mensuplarına sesleniyorum; bizim yolumuz uzun, ırak. Bizim yolumuz meşakkatli bizim yolumuz zahmetli. Yunus Emre diyor ya; bu yol uzundur, menzili çoktur, geçidi yoktur derin sular vardır. Hani dinledik ya; Aşık Veysel’in dediği gibi uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece. Bu uzun yolu dirayetle heyecan içinde milletimizle ele ele yürüyeceğiz yürümeye devam edeceğiz. Bu partiden farklı beklentileri olanlar varsa millete ve ülkeye hizmetin ötesinde hedefleri olan varsa kusura bakmasınlar onlar bizimle yollarını ayırsınlar, heyecanını yitirenler varsa kendini yorulmuş hissedenler varsa biraz mola versinler. Biz 7 yıl boyunca milletimizin huzuruna alnımız ak başımız dik şekilde çıktık, bundan sonra da hizmete devam edeceğimiz çünkü bizim gücümüz oradan geliyor. Biz büyük acılar çekerek, büyük çileler çekerek geldik yoksullukla mücadelede her zaman ön safta olduk. Bundan sonra da garip gurebanın, ezilmişlerin, dışlanmışların sesi olmaya devam edeceğiz."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kongre konuşmasında dış politikayı da değerlendirdi. "Çözümsüzlüğün çözüm olarak dayatılması"nı kabul etmediklerini belirten Başbakan Erdoğan, muhalefetin Kıbrıs sorunu ile ilgili AKP iktidarına yönelttiği "Kıbrıs’ı satıyorlar"eleştirisine tepki gösterdi ve "Kıbrıs’ı satıyorlar’ sözünün ağırlığı altında kaldılar" diye konuştu. Erdoğan kendilerini "çok gezmekle, uçaktan inmemekle" itham eden muhalefetin çağın gerisinde kaldığını savunarak "Meseleyi uçak, araba, harcırah meselesine kadar düşürenler başlarını ellerinin arasına alıp Ankara’dan neden çıkamadıklarının muhasebesini yapsınlar" dedi. Erdoğan, "İran’ın nükleer programını elbette tartışıyoruz ama aynı şekilde İsrail’in elindeki nükleer silahları da konuşalım. Aksi takdirde kamu vicdanı yara alacak" diye konuştu.

MUHALEFETE KIBRIS SUÇLAMASI

Başbakan Erdoğan, ASKİ Spor Salonu’nda yapılan partisinin kongresinde yaptığı konuşmada dış politikaya da geniş yer ayırdı. Geçen hafta Birleşmiş Milletler’in 64’ncü Genel Kurulu’na ve G-20 Zirvesi’ne katılmak üzere ABD’ye gittiğini ve 6 günde resmi toplantıların haricinde 32 ülke lideriyle görüştüğünü belirten Başbakan, Dışişleri Bakanı, Başmüzakereci ve diğer bakanlarla birlikte yoğun bir diplomasi trafiğinde olduklarını söyledi. Yaptıkları görüşmelerde "Suriye-İsrail görüşmelerini, İran’ı, Irak’ı, Balkanları, Kafkasları, Ortadoğu’yu, Filistin" i konuştuklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, muhalefetin "uçaktan inmiyorlar, çok geziyorlar" eleştirisine de yanıt verdi. Kendilerini çok gezmekle ve uçaktan inmemekle suçlayan muhalefetin çağın gerisinde kaldığını savunan Başbakan, yurtdışı gezilerinin yanısıra 81 il’i de bugüne kadar en az 3’er kez dolaştığını, Anadolu’yu, Trakya’yı karış karış gezdiğini söyledi. Erdoğan "Meseleyi uçak, araba, harcırah meselesine kadar düşürenler başlarını ellerinin arasına alıp Ankara’dan neden çıkamadıklarının muhasebesini yapsınlar" diye konuştu.

-"TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI BEKLE-GÖR POLİTİKASI OLAMAZ"-

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin küresel gündemin peşine takılıp oradan oraya savrulan bir ülke olmasını kimsenin kendilerinden beklememesini istedi. Türkiye’nin dış politikasının ‘bekle-gör’ politikası olamayacağını ifade eden Erdoğan, AKP iktidarının dış politikada soğuk savaşın refleksleriyle değil tarihi bir misyon ruhuyla hareket ettiğini kaydetti. Türkiye’nin AKP iktidarları döneminde, komşularıyla ‘Pasif komşuluk ilişkisinden aktif ve dostluk ilişkisi’ne geçtiğini, ‘komşularla sıfır problem’ politikası uyguladığını ifade eden Erdoğan, bu sayede Türkiye’nin bölgede istikrar adresi ve ‘düzen kurucu bir aktör’ haline geldiğini söyledi. ’Hamasetle vatanı yüceltmenin mümkün olmadığını’ söylediklerini ve ‘küçük siyasi hesaplarla bu ülkeyi küçültmeyin’ dediklerini belirten Erdoğan, "Bu yüzden ‘sen Türkiye’sin büyük düşün’ dedik. Bugün Türkiye’nin dünyada söyleyecek sözü var dünyaya söyleyecek sözü var. Çünkü biz konuşmaya yeni başladık, çünkü bizim anlatacak bir rüyamız bir hayalimiz var. Çünkü biz adaleti, eşitliği, hakkaniyeti, saygıyı evrensel ilkeler olarak görüyoruz. Hiçbir milleti ayırmadan herkese eşit davranılmasını istiyoruz. Evrensel adalet ilkesinin Gazze’den Afganistan’a, Balkanlardan Latin Amerika’ya kadar her yerde tutarlı bir şekilde uygulanmasının mücadelesini veriyoruz." diye konuştu.

-"İSRAİL’İN ÖZGÜRLÜĞÜ KADAR FİLİSTİN’İN ÖZGÜRLÜK TALEBİ DE MEŞRU"-

İsrail’in Gazze saldırısında bütün dünya ‘kör,sağır ve dilsiz’ bir şekilde gezinirken AKP iktidarının ‘kararlılıkla, mertçe ve dürüstçe’ saldırıya karşı çıktığını, bugün de Gazze’nin yaralarının sarılmasının takipçisi olduklarını söyleyen Erdoğan, Gazze’ye verilen sözlerin tutulmadığını kaydetti. Filistin sorununun sadece bir tarafın talepleri dikkate alınarak çözülemeyeceğini vurgulayan Erdoğan "İsrail’in güvenliği kadar Filistin’in talebi de önemlidir. İsrail’in özgürlüğü kadar Filistin’in özgürlük talebi de meşrudur. Filistin sorununun çözümü ancak herkese eşit ve özgür davranılması ile mümkün olacaktır"diye konuştu.Nükleer silahlar konusunda da herkese eşit ve adil davranılması gerektiğine işaret eden Erdoğan "Egemen güçlerin her ülkeye eşit mesafede olmalarını istiyoruz, adaletin gereği budur. İran’ın nükleer programını elbette tartışıyoruz, telkinlerimizi de yapıyoruz ama aynı şekilde İsrail’in elindeki nükleer silahları da konuşalım. Gazze’ye atılan fosfor bombalarını da konuşalım. Aksi takdirde kamu vicdanı yara alacak, adalet duygusu yara alacak, uluslararası örgütlere güven azalacaktır" dedi.

-"ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ ÇÖZÜM GÖREN ANLAYIŞIN MİADI DOLMUŞTUR"-

Türkiye’nin son yıllarda en önemli cazibe merkezi haline geldiğini, yedi yıllık AKP iktidarları döneminde komşularla iyi ilişkilere önem verdiklerini belirten Erdoğan, Ermenistan’la Türkiye arasındaki meseleleri buna örnek göstererek şöyle konuştu:"Biz çözümsüzlüğün bir çözüm olarak dayatılmasını, çözümsüzlüğün dış politika aracı olarak dayatılmasını kabul edemeyiz. Çözümsüzlüğü çözüm olarak gören anlayış artık miadını doldurmuştur. Eski politikaları devam ettirmek, geçmişin söylemlerini sürdürmek, doğru ve gerçekçi değildir. Milletimizin menfaati değişimdedir, ülkemizin menfaati değişimdedir, bunun gayreti içindeyiz. Değişime direnenler ne ülkemizin ne devletin ne milletin menfaatini koruyamazlar. Büyük devlete yakışan, küçük meseleleri geride bırakmak ve geleceğe odaklanmaktır."

-"KKTC’DEN KİMSE ANLAYIŞ BEKLEMESİN"-

Kıbrıs’ta da çözümden yana olan tarafın her zaman Türkiye olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, Kıbrıs’ta çözümün adadaki iki tarafın eşitliği, iki ayrı halk ve demokrasinin varlığına dayalı olacağını söyledi. Erdoğan, Kıbrıs Türklerinin uzun ve zahmetli bir mücadele sonunda elde ettikleri kendilerini yönetme hakkından, eşit statüden vazgeçmelerinin asla mümkün olamayacağını belirterek, "Biz çözüm için çaba harcamaya devam edeceğiz. Çözümsüzlüğü çözüm gibi dayatanlara da boyun eğmeyeceğiz. Kimseye muhtaç değiliz. KKTC’den de kimse anlayış beklemesin. Kimse Türkiye’ye yeni taleplerle gelmesin. Bunun sorumluluğunu ne kendi toplumlarına ne de tarihe verebilirler." dedi. Kendileri Kıbrıs meselesinde çaba sarf ederken birilerinin çıkıp ‘Kıbrıs’ı satıyorlar’ dediğini ve bugün o sözün ağırlığı altında kaldıklarını ifade eden Erdoğan, "İftiralarının, karalamalarının altında kaldılar. 7 yılda söyler misiniz insaf ve izan sahibi olanlara sesleniyorum; Kıbrıs’ta satılan ne var, Kuzey Kıbrıs ileri mi gitti geri mi gitti? Türkiye’nin hangi kronik sorununu gündeme getirsek, ihanet, satmak, peşkeş çekmek gibi siyasi edebe uymayacak bir üslup benimsiyorlar. Kıbrıs satıldı mı?" dedi. Kıbrıs’a 1997-2002 yılları arasında yıllık ortalama 210 milyon dolar yardım yapıldığını, 2002’de bunun 377 milyon dolar olduğunu kaydeden Erdoğan, bu rakamı 2003-2009 arasında 523 milyon dolara yükselttiklerini, 2009’da ise 815 milyon dolar yardım yapıldığını söyledi. Kıbrıs’tan ‘Türk askerini çekin’ diyenler olduğunu ancak bir tek Türk askerini bile çekmediklerini, Annan Planı için masaya oturduklarında ‘Herkes şartlara uyar biz de uyarız, yoksa uymayız’ dediklerini kaydeden Erdoğan "Türkiye’de artık eller pençe divan duran bir iktidar yok."dedi. Erdoğan KKTC’nın diplomatik alanda tanınmaya başlandığını, 15 ülkeye KKTC vatandaşlarının kendi pasaportlarıyla girebildiğini belirterek "Tüm bu gelişmeleri Kıbrıs üzerinden istismar siyaseti üretenlere ithaf ediyorum. Hayırlı olsun" diye konuştu.

İŞSİZLİKLE İLGİLİ İLGİNÇ DEĞERLENDİRME

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kongre konuşmasında AKP iktidarı döneminde yapılanlar ve ekonomiyi de değerlendirdi. İşsizlikle ilgili "Türkiye’de işsizlik aldı başını gidiyor" değerlendirmeleri yapıldığını belirten Erdoğan "İnsaf ya ayıptır yüzde 10.7’yle devraldık krize rağmen şimdi yüzde 13" dedi.Erdoğan partisinin kongresinde demokratik açılım ve dış politikanın yanısıra ekonomideki gelişmeleri de değerlendirdi. Türkiye’yi dünyanın 26’ncı ekonomisi olarak devraldıklarını şimdi ise 17’nci ekonomi durumuna geldiklerini belirten Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:

"-Enflasyon canavarı ne olacak?- diyenler bunu konuşsunlar. Aynı şekilde Türkiye’nin borcu yüzde 73’tü. Şimdi dünyadaki krize rağmen yüzde 45 civarında. Daha aşağılardaydı kriz nedeniyle biraz tırmandı." dedi. Küresel ekonomik krizle birlikte bazı çevrelerin ‘Türkiye’de işsizlik aldı başını gidiyor’ şeklinde iddialarda bulunan Başbakan, "İnsaf, ya ayıptır. Dünyanın en gelişmiş ülkesi Amerika’da şu anda işsizlik yüzde 10’a dayandı. İspanya’da yüzde 19’a dayandı. Biz yüzde 10.7’de aldık, şu anda yüzde 13, bütün bu krize rağmen. Vicdan sahibi olan bunu görür. Türkiye’de biz mücadelemizi, kavgamızı sağlam veriyoruz. Bak bankalar oralarda hep battı" diye konuştu. Türkiye’nin borcunun arttığı iddialarına da tepki gösteren Erdoğan "Yok borcumuzu azalttık. Şu anda Amerika’nın borcu 1.5 trilyon dolar. Dünyada bu örnekler ortada" diye konuştu.

-IMF’YE "BİR AN ÖNCE BU İŞİ BİTİRELİM" UYARISI -

Erdoğan konuşmasında IMF ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantılarını da değerlendirdi. Toplantıların yapıldığı İstanbul Kongre Merkezi’ni 330 milyon TL’ye 13 ayda tamamladıklarını ifade eden Erdoğan "Tarihte ecdadımızın bu tür yapıtları vardır. Şimdi de biz yapıyoruz. 13 ay. Öyle 25 yıl evvel temelini at, ortada kalsın, yok böyle bir şey. Temelini attık, tarih verdik ve bitirttik. IMF, ’Biz bunun biteceğine inanmıyorduk. Hatta buradan alıp başka yere de götürmeyi düşündük’ diyor. Bu ülkeyi tanıyın, onun için bir an önce bu IMF işini de bitirelim. Hiç müzakeresini yapmayacağız, hayırlı olsun deriz" diye konuştu.

9