Siyaset Başbakan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Wikileaks yanıtı

Başbakan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Wikileaks yanıtı

04.12.2010 - 11:15 | Son Güncellenme:

.

Başbakan Erdoğandan Kılıçdaroğluna Wikileaks yanıtı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerinin Wikileaks’de yayımlanan iddialarla ilgili tutumunu eleştirerek, "Meseleyi hiç analiz etmeden, düşünmeden, üzerinde tartışmadan, istişare etmeden hemen ilk çıkan iddia ve iftiralara sarılmak, sığ, çapsız, vizyonsuz ve ufuksuz bir siyasetin göstergesinden başka bir şey olamaz" dedi.Erdoğan, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirdiği rektörlerle buluşmada yaptığı konuşmada, Wikileaks’de yayımlanan iddiaların ardından muhalefet partilerinin sergilediği tutumu eleştirdi.Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Böyle bir ortamda, meseleyi hiç analiz etmeden, düşünmeden, üzerinde tartışmadan, istişare etmeden hemen ilk çıkan iddia ve iftiralara sarılmak, sığ, çapsız, vizyonsuz ve ufuksuz bir siyasetin göstergesinden başka bir şey olamaz.Devlet ciddiyetine sahip, vizyonu olan, dış politika diye bir derdi olan hiç kimse özellikle de hiçbir siyasetçi ortaya çıkan iddialara sevinç çığlığıyla sarılıp bunlardan medet ummaz, çare beklemez ve başbakanına ’İsviçre’den bunun belgesini al gel’ demez. Olmayan şeyin belgesi olmaz ve hukuktaki tabirle müfteri iddiasını ispatla mükelleftir. Biz, muhalefet de medya da dahil bu ülkenin bütün kurumlarının güçlü bir vizyonla, geniş bir ufukla geleceğe bakmalarını, Türkiye kadar büyük düşünmelerini, bu aziz millet kadar büyük ve itibarlı olmalarını istiyor ve bunun mücadelesini veriyoruz."

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "73 milyon artık kan görmek, gözyaşı görmek değil, mürekkep görmek istiyor" dedi.Türkiye’de yıllarca bir dilin konuşulması yasaklanırken, artık şehirlerin İngilizce’den Arapça’ya, Boşnakça’dan Urduca’ya çok farklı dilleri kullanan uluslararası öğrencilerle renkleneceğine inandığını söyledi.Muş’un, Bitlis’in, Tunceli’nin, Batman, Şırnak, Mardin’in üniversitelerle sadece çehresinin değil, geleceğinin değişeceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, "Dün sakalla, bıyıkla, kılık ve kıyafetle meşgul olan, yasakları yücelten bir üniversite varken, bugün toplumla, toplumun diliyle, kültürüyle, sorunlarıyla hemhal olan bir üniversite var" şeklinde konuştu.Mardin Artuklu Üniversitesi’nin Yaşayan Diller Enstitüsünü kurduğunu, Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı’na bu yıl ilk kez 20 yüksek lisans öğrencisi alındığını anlatan Erdoğan, Süryanice ve Arapça için de hazırlıkların sürdüğünü kaydetti.Gazikent Üniversitesi’nin Kürtçe, Arapça, İbranice ve Ermenice gibi dillerde seçmeli derse hazırlandığını ifade eden Erdoğan, Batman Üniversitesi’nin çok dilli müzik korosuyla kültür ve sanat noktasında adeta çığır açtığını belirtti.Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bütün bunlar olurken, korku senaryoları gerçeğe dönüşmüyor, birliğimiz, bütünlüğümüz zedelenmiyor, kardeşliğimiz incinmiyor tam tersine heyecan artıyor, coşku artıyor, umut artıyor. İnanın, 73 milyon artık kan görmek, gözyaşı görmek değil, mürekkep görmek istiyor. Artık bu ülkenin tüm evlatları bilgisayarının başında internet ağıyla tüm dünya ile görüşme, konuşma yapsın istiyoruz.Parmaklara barut kokusu değil, istiyoruz ki mürekkep bulaşsın. Anneler, askerden gelecek, dağdan inecek çocukları için gözlerini yollara dikmesin sabah, ’Allah zihin açıklığı versin’ diyerek çocuklarını uğurlasın, akşam üniversiteden gelecek çocuklarına yemekler hazırlasın, otursunlar afiyetle huzurlu bir şekilde yesinler istiyoruz. Biz böyle bir geleceğe inandık, böyle bir geleceği kurmak için yola çıktık değerli hocalarım... 73 milyon bu meseleyi aşmak için yüreğini ortaya koydu. Sanatçılarımız, sporcularımız, yazarlarımız, aydınlarımız, medyamız bu meseleyi aşmak için samimi şekilde elini taşın altına koyuyor ama öncü siz olacaksınız, rehber siz olacaksınız. Herkesten ziyade, geleceğin şekillenmesinde en büyük katkıyı sizler sağlayacaksınız. Bizim de bu ülkenin de gençlerinin hayallerini gerçeğe dönüştürmek sizlerin elinde. Yarın ki Türkiye sizin ellerinizde yoğrulacaktır."

Haberin Devamı

Erdoğan, tarihe yön vermiş, iz bırakmış, tarih yazmış bir millet, bir ülkenin dünyadaki gelişmelere seyirci kalamayacağını belirterek, "Bir travma geçirdik ama bunu atlatacağız.

Biz mevcutla yetinemeyiz, bizim birçok alanda binlerce yılı aşkın birikimimiz var, biz bir kabile devleti değiliz. Büyük düşünmeye ve büyük adımlar atmaya mecburuz" dedi.

Erdoğan, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde "demokratik açılım" çalışmaları kapsamında rektörlerle kahvaltıda bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan, milli birlik ve kardeşlik projesi kapsamında rektörlerle yaptığı ikinci toplantının ülke ve millete hayırlı olmasını diledi.

Geçen hafta Pazar günü rektör ve üniversite camiasının değerli mensuplarıyla verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini, üniversite sayısının çokluğu nedeniyle görüş alışverişini daha sağlıklı ortamda yapmak, birbirlerini daha iyi dinleyebilmek ve anlayabilmek adına rektörlerle toplantının iki bölüm halinde düzenlendiğini anlatan Erdoğan, geçen hafta yaptıkları toplantı gibi bunun da yükseköğretim alanındaki gelişmeler başta olmak üzere ülkenin önemli meselelerine ufuk açmasını ve yol gösterici olmasını temenni etti.

Türkiye’de yükseköğretimin artık çok ciddi bir kıpırdanma içinde olduğunu memnuniyetle müşahede ettiklerini belirten Erdoğan, geçen haftaki toplantıya katılan rektörlerden bu izlenimi açık ve net şekilde aldıklarını söyledi.

Eğitime ve yükseköğretime ayırdıkları bütçedeki yüksek oranlı artışların yeni üniversitelerin kurulması, AR-GE için ayırdıkları paylar, bunun yanında üniversitelerin siyasetten arındırılması için verdikleri çabaların etkili olduğuna, gelecek dönemde etkinin katlanarak artacağına inandığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Takdir edersiniz ki, Türkiye her alanda değişirken, üniversitelerimizin bu değişime ayak uyduramaması düşünülemez. Şu anda ekonomi noktasında küresel ölçekte iddialı bir ülke konumuna yükseldik. 8 yıl önce dünyanın ekonomi alanında 26. büyük ülkesiyken, şimdi 17. büyük ekonomi durumuna geldik. Son 8 yılda gerçekleştirilen bu köklü yapısal reformlar sayesinde hayranlıkla izlenen bir ekonomik büyüme sergiledik, 8 yıl içinde 9 basamak çıkan bir Türkiye. İnanıyorum ki, bu kalan 13 yıl içinde hedefimiz, 2023 yılında Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümünde dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girebilmektir.

Türkiye ekonomisinin 2010 yılının ilk iki çeyreğinde yüzde 11 gibi bir büyüme oranına ulaşması, üzerinde dikkatle durulması gereken son derece önemli bir gelişmedir. İnşallah 3. çeyrek büyümenin de aynı şekilde devam edeceğini inanıyorum. Belki çift haneli olacak ama bu çift haneye yakın bir rakamı yakalayacağımıza inanıyorum. Şu anda başta ABD, Japonya, AB ülkeleri olmak üzere gelişmiş ekonomiler küresel kriz sürecinde ekonominin bütün göstergelerinde ciddi gerilemeler ve duraksamalar yaşıyor. Ekonomiler küçülüyor, ihracat daralıyor, işsizlik rekor seviyelerde artıyor, sosyal harcamalar tarihi düzeyde kısılıyor.

Böyle bir süreçte Türkiye tam aksi bir grafik sergiliyor. İstikrarlı şekilde ve rekor oranda büyüyor. İşsizliğini azaltıyor, ihracatını, turizm gelirlerini artırıyor ve sosyal harcamalarda mümkün olduğunca en küçük bir kısıntı yapmıyor.

AB üyesi ülkeler arasında bugün, işçisinin, memurunun, onlarda böyle bir ayrım yok ama maaşları yüzde 10, 20, 30 azaltılan ülkeler var. Emeklisine de aynı şekilde kısmalar getiren ülkeler var, bizde tam aksine. Asla enflasyona ezdirmediğimiz gibi, ’Enflasyon arttı’ deniyor, el vicdan diyoruz."

-"GÜÇLÜ, İTİBARLI VE İDDİALI BİR ÜLKEYİZ"-
Başbakan Erdoğan, ekonominin bugün ulaştığı seviyelerin içeride pek dile getirilmese de uluslararası platformlarda, kuruluş ve yayınlar nezdinde sıkça vurgulandığını belirterek, Türkiye’nin küresel krizde gösterdiği performansla tüm dünyaya örnek gösterildiğini söyledi.

Ekonomi ile birlikte Türkiye’nin dış politikasıyla artık güçlü, itibarlı ve iddialı bir ülke konumuna yükseldiğini ifade eden Erdoğan, bir yandan AB ile katılım müzakerelerini yürüttüğünü, diğer yandan Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya ve farklı bölgelerle ilişkileri güçlendirdiklerini bildirdi.

Türkiye’nin bir yandan uluslararası örgütlerde kilit görevler üstlenirken, bir yandan da Medeniyetler İttifakı gibi yüzyılın projelerine öncülük ettiğini, barışı, güvenliği, uluslararası hukuk ve adaleti güçlü bir şekilde savunduğunu, yoksulluğun azaltılması, terörün sona erdirilmesi, çatışmaların bitirilmesi için etkin politikalar yürüttüğünü anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Geçen hafta bizim medeniyetin bilime verdiği değeri ve katkıları özet bir şekilde hatırlattım. Bizim hiçbir alanda küçük düşünmek gibi bir lüksümüz olamaz. Böyle bir seçeneğimiz yok. Tarihe yön vermiş, iz bırakmış, tarih yazmış bir millet, bir ülke, açık ve inanarak söylüyorum, dünyadaki gelişmelere seyirci kalamaz. Bir travma geçirdik ama bunu atlatacağız. Biz mevcutla yetinemeyiz, bizim birçok alanda binlerce yılı aşkın birikimimiz var, biz bir kabile devleti değiliz. Biz yüzyıllarca devlet deneyimine sahip ve bir imparatorluk bakiyesi üzerine kurulu bir devletiz. Böyle güçlü bir devletin küçük düşünme gibi bir lüksü olabilir mi? Büyük düşünmeye ve büyük adımlar atmaya mecburuz. Türkiye’ye yakışan budur. Ben bunu başaracağımıza inanıyorum ama bunun temel taşları hocalarımız sizlersiniz. Biz bu işin hizmetkarı olacağız, sizler de bu işin beyni olacaksınız. Vakıf müessesesini kurmuş, Ahilik teşkilatını başarıyla işletmiş, ombudsmanlık sistemine öncülük etmiş, ekonomide, devlet yönetiminde, toplumsal barışta, siyasette, askeriyede, sanatta ve bilimde öncülük etmiş, dünyada ilkleri kazandırmış bir medeniyete sahibiz. Aynı zamanda, geniş bir coğrafya ile tarih bağımız, kültür bağımız var. Dikkatinizi çekiyorum, 13. yüzyılda çok geniş bir coğrafya üzerinde seyahat eden İbni Batuta, Türkçe bilen bir insanın Endülüs’ten Hindistan’a kadar iletişim sıkıntısı çekmeden yolculuk edebileceğini ifade ediyor. Şimdi siz böyle bir geçmişe, böyle bir tarihe sahip olduğunuz kadar, istesek de istemesek de böyle bir tarihin yükünü, sorumluluğunu, birikimini de üzerimizde taşımak durumundayız. Ben, milletimizin her ferdinin, en küçüğünden en büyüğüne kadar böyle bir misyonun farkında olduğunu, böyle bir vizyona sahip olduğunu büyük bir memnuniyetle görüyorum."

-WIKILEAKS BELGELERİ-
Başbakan Erdoğan, ancak, toplumun önünde gidemeyen, toplumla paralel ilerlemeyen, hatta toplumun gerisinde kalan kurumların, Türkiye’ye de, millete de bir yük teşkil ettiğini, yol üzerinde engel teşkil ettiğini, Türkiye’nin ayağına adeta bir pranga olduğunu da üzülerek gördüklerini ifade ederek, şunları söyledi: "Çok güncel bir konu üzerinden örnek vermek istiyorum: Amerika Birleşik Devletleri Hariciyesi’nin gizli yazışmaları bir süredir ortalığa saçılıyor.

ABD’li diplomatların, dedikodu, magazin, iddia ve iftiralardan oluşan gayri ciddi yazışmaları internet yoluyla tüm dünyaya yayılıyor. Şimdi biz, bu yazışmalar yayınlanmaya başlandığı andan itibaren, devlet ciddiyetinin ve soğukkanlılığın gerektirdiği bir tavır içinde, gelişmelerin izlenmesi, etekteki taşların tamamen dökülmesinin beklenmesini ifade ettik. Çünkü yapılanın ne olduğunu tam olarak görmek istedik. Gerçekten yaşanmış olayların, bir kısım devlet sırlarının ifşa edilmesi mi var, yoksa bu işin arkasında bir niyet, bir gaye, farklı bir hedef mi var? Bu yazışmaların yayınlanması, sitenin iddia ettiği gibi tüm sırların ifşa edilmesi, bir şeffaflaşma mı? Yoksa belli belgelerin, belli takvim çerçevesinde, belli süzgeçlerden geçirilerek, bir sansür dahilinde dolaşıma sokularak birtakım operasyonların gerçekleştirilmesi mi, örtülü bir kara propagandanın yürütülmesi mi? Bu yolla acaba belli ülkeler arasındaki ilişkiler etkinlenmeye, maniple edilmeyi ya da yeniden etkilendirilmeye mi çalışılıyor? Şu anda bu yazışmaların içeriğinden ziyade artık bunları kendilerine göre bir yorumla yayınlayanların özellikle niyetleri sorgulanıyor. Kullandıkları semboller, yöntem, hedef, gaye tartışılıyor."