Siyaset 'Ben hiç affetmedim'

'Ben hiç affetmedim'

10.12.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Ben hiç affetmedim'

Ben hiç affetmedim

'Ben hiç affetmedim'

EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara

Bülent Ecevit'i "hainleri affetmekle" suçlayan MHP'li Ali Güngör, önceki gece kürsüdeki konuşmasında Ecevit'in çıkarttığı 1974 Genel Affı'ndan yararlandığını unutuverdi. Faili olduğu Dr. Asteğmen Necdet Güçlü'nün eşi ise, ne 30 yıllık acısını, ne de Güngör'ü bir an olsun unutmadı. Güngör'ün Meclis'teki konuşmasını bile dinlemeye tahammül edemeyen Hatice Güçlü, tam 30 yıl sonra ilk kez konuştu: "Böyle şeyler unutulmaz. Benim canım gidiyor, nasıl affedeyim. Ben affetmem."
Hatice Güçlü için 1970'in 12 Nisan'ı diğer günler gibi başladı. Eşini öğle yemeği için evine bekliyordu. Ama eşi yerine ölüm haberi geldi. "Kaza" dediler, sonra öğrendi ki, eşi Necdet Güçlü artık 12 Mart döneminin ilk kurbanlarından birisi.
Elinde eşiyle dansederken çekilen siyah beyaz fotoğraflar var. Fotoğraflar eskimiş ama onun acısı hala taze:
"O zaman da konuşmadım hala konuşamıyorum. Konuştukça çok yıpranıyorum. 'Devlet halletsin, beni aşar' demiştim o zaman. Uğur Mumcu da çok yazmıştı. Ama içimde uhdeydi. Çocuklar küçüktü olayın peşine düşmek istemedim. Çocukları göstermek istemedim, onlara zarar gelsin istemedim. Evimin kapısını 30 yıl kimseye açmadım."
MHP'li Güngör'ün konuşmalarını görünce "dayanamayıp" televizyonunu kapatmış Hatice Güçlü, "Böyle konuşmaları dinlemek içimi acıtıyor" diyor. Atatürk Kız Teknik Meslek Lisesi'nde yıllarca öğretmenlik yapan Güçlü, emekli olduktan sonra vaktini torunlarıyla geçiriyor. Güçlü, MHP'li Güngör'ün Meclis'teki konuşmasıyla birlikte uzun zamandır yazmayı düşündüğü kitabı için "kalemi kitabı eline almaya" karar vermiş:
"30 yıl geçtiği halde olayın sıcaklığını halen içimde hissediyorum. Böyle şeyler unutulmaz. 30 yıl ben neler çektim? Büyük mücadele verdim. Büyük acılar yaşadım. Ayakta durmayı başardım. İnsanlara ibret verici bir hikaye yazmak istiyorum. Ağlamak fayda etmiyor. Yazmakla bitmeyecek o kadar çok olay var ki. Birikimim de var. İnsanlara mücadeleyi, ayakta durmayı, aşkın, sevginin büyüklüğünü anlatmak istiyorum. Dünyadan göçmeden insanlara faydam olsun istedim. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı'na 'Takılar' adlı kitap yazdım. Fotoğraflarla süsleyeceğim kitabımı."

Oğlu da trafik kurbanı
Güçlü, "Talihsizlikler bizi bırakmadı" diye özetliyor hayatını. Oğlu Tayfun'u da 10 yıl önce nasıl kaybettiğini şöyle anlatıyor:
"ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı'nda okuyordu, 4'e geçecekti. Onur belgesi aldı. Kıbrıs'ta kaza geçirdi. Tayfun'un adını torunuma koyduk, şimdi onda yaşıyor. Şanssızlıklar bizi hep kovaladı. Bu yüzden çok duygusal bir insanım. Ama çocuklar küçüktü, yola devam etmem lazımdı. Ben de yola devam ettim."
Hala tedirgin, hala kırgın Hatice Güçlü ve "hala kocasına aşık":
"Üzüntü hiçbir zaman azalmaz. Sevgi, aşk unutuluyor derler ya zamanla doğru değil. Bir ömür boyu unutulmuyor. Acı daha büyüyor."



SİYASET