Siyaset CHP ikinci adımı Danıştay’da attı

CHP ikinci adımı Danıştay’da attı

22.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

CHP “Mühürsüz oy pusulalarının geçerli kabul edilmesine ilişkin YSK işleminin iptali için Danıştay’da dava açtı. Başvuruda dava sonuna kadar referandum sonuçlarının kesinleştirilmesinin önlenmesi için yürütmeyi durdurma da talep edildi

CHP ikinci adımı  Danıştay’da attı

CHP, YSK’nın referandum günü aldığı, mühürsüz oy pusulalarının geçerli kabul edilmesine yönelik kararın “idari işlem” kabul edilerek iptali, bu karar verilinceye kadar da kesin seçim sonuçlarının açıklamaması istemiyle Danıştay’a başvurdu.
Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) referandumun tam kanunsuzluk nedeniyle iptali istemiyle yaptığı başvuru reddedilen CHP, böylece alınan kararı iptal ettirerek referandumun iptali yolunu açmaya yönelik adım attı. CHP’nin bu başvurunun yanı sıra Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) seçeneklerini de tartıştığı, yüksek ihtimalle önce Anayasa Mahkemesi, mahkemeden karar çıkmaması durumunda da AİHM’ye YSK kararlarını taşıyacağı öğrenildi.
Yargı denetimine tabi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan dün yaptığı yazılı açıklamada, halk oylaması sonuçlarına yönelik itirazlara ilişkin hukuki aşamaların sonuçlanmasına kadar, YSK’nın sonuçları kesinleştirmesi işleminin yürütmesinin durdurulması ve YSK’nın mühürsüz oy pusulalarının geçerli kabul edilmesine ilişkin işleminin iptali talebiyle Danıştay’da dava açtıklarını bildirdi. Tezcan, “İster ‘hayır’ ister ‘evet’ demiş olsun oy kullanan 49 milyon vatandaşımızın hakkını korumak için hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.
Genel Merkez adına iptal başvurusunu yapan eski CHP Konya Milletvekili, avukat Atilla Kart, şu açıklamalarda bulundu:
“YSK, seçimlerin genel yönetim ve denetimi ile sorumludur. Oy kullanımı bitmiştir, tasnif yapılmıştır, o aşamada ilçe ve iller üzerinden gelen talepler hakkında YSK, bir yargı organı gibi değerlendirme yapıp karar vermiştir. Yasa koyucu, mühür basılmış oy, mühürsüz oy, geçerli oy, geçersiz oy ayrımını paragraflarla izah etmiş. Çünkü, olayın esası seçimin sıhhatini ilgilendiriyor. Orada seçmen iradesinin serbest bir şekilde teşekkül etmesini amaçlıyor. Bütün bu işlemler, idari işlemlerdir ve idari işlemler tamamıyla yargı denetimine tabidir. Bu değerlendirmeyle, YSK’nın oylama devam ederken saat 16.10 civarında tüm sandık kurullarına, il ve ilçe seçim kurullarına ulaştırdığı 560 sayılı idari işlemine yönelik olarak Danıştay nezdinde davamızı açtık.
‘Tam kanunsuzluk’
Olay o kadar açıktır. Burada tam kanunsuzluk hali söz konusu. Yok hükmünde olan bir idari işlemden söz ediyorum. İnanıyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki anayasal kurumların büyük ölçüde işlevini kaybetmesine, siyasal iktidar eliyle kuşatılmış olmasına rağmen, halen temel gerçekleri tespit edebilecek yargı mercilerinin olduğuna inanıyoruz. O yargı mercilerinin de Türkiye’nin barışına, demokrasisine sahip çıkma sorumluluğu olduğuna inanıyoruz.

‘Yürütme durdurulsun’

Talebimiz kabul edildiği takdirde, yeni baştan bir tasnifi gerektirir. Bin civarındaki sandıkta blok oy kullanıldığı sabit. O kullanılan oyların tümünün yeni baştan sayılması zorunluluğu var. Orada geçersiz olan zarf ve pusulalara yönelik tutanak tutulmamış ise başlı başına bir ihlaldir. Yapılan bu ihlallerin, bu seçimin sıhhatini sakatlayan sonuçlar yaratması kaçınılmazdır. Yaptığımız başvuruda, yapılan başvurunun kesin sonucuna kadar yürütmenin durdurulması talebinde de bulunduk. Bu karar netleşmeden, YSK’nın seçim sonuçlarını kesinleştirmemesi gerekir. YSK, bu kadar açık ihlale rağmen, tam kanunsuzluk olgularına rağmen, seçimin sonucunu kesinleştirme yoluna gittiği takdirde, daha evvel yaptığı anayasal ihlali daha da ileri boyutlara taşımış olacaktır. Yeni bir anayasal ihlale yol açmış olacaktır, bu anayasal ihlalin adli anlamda sonuçları olacaktır.
Anayasa Mahkemesi ve AİHM’ye şu anda da başvuru yapılabilir, onun şartları değerlendiriliyor. Hayır oyu veren vatandaşlarımızdan mühürsüz oy kullananlar da var. Maddi gerçeğin ortaya çıkmasını istiyoruz, ısrarcıyız. Hem evet hem hayır oyu veren vatandaşların iradesine sahip çıkıyoruz. Ama bu engelleniyor. O iradenin serbest bir şekilde, gerçeğe uygun bir şekilde iktidar eliyle, iktidar nüfuzuyla, iktidar müdahalesiyle engelleniyor, karartılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bıraksın da bunu hukukçular tartışsın. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Anayasa’nın 38’inci maddesini ayaklar altına almaktan vazgeçsin. Neden ısrarla müdahale ediyoruz yargı organlarının iradelerine. Bundan vazgeçelim.”
CHP’nin bu başvurusunun yanı sıra Anayasa Mahkemesi’ne, buradan da sonuç alınamazsa AİHM’ye gitmeyi tasarladığı da bildirildi.