Siyaset Diyarbakırla kanıtlayın...

Diyarbakırla kanıtlayın...

18.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bendit, "İstanbul kesinlikle Avrupaya ait. Diyarbakır ise tartışılır. Avrupalı olma kanıtını, İstanbul ya da Ankarada değil, Diyarbakırda aramak gerekir" diyor

Diyarbakırla kanıtlayın...

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu başkanlarından Daniel Cohn - Bendit: axsiy012.jpg Ankaranın AB üyeliğinin "Boğaz Mucizesi" olacağını söyleyen Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu başkanlarından Daniel Cohn - Bendit, Türkiyenin kendi içindeki entegrasyonu sağlaması gerektiğini söyledi. Ekonomisi güçlü İstanbulun kesinlikle Avrupaya dahil olduğunu kaydeden Cohn - Bendit, "Ancak Türkiyenin büyük bölümü, ekonomisi zayıf Asyaya ait" dedi. Avrupa Parlamentosunda 42 sandalyeye sahip Yeşiller Grubunun yarın İstanbulda başlayacak toplantısına katılacak olan Cohn - Bendit, sorularımızı yanıtladı: "Rein Mucizesi" 2 Dünya Savaşından sonraki uzlaşma. "Oder Mucizesi" ise Avrupanın yeniden birleşmesi, Prag ya da Varşovadaki Sovyet askeri işgalinin sona ermesiydi. "Boğaz Mucizesi" ise, Avrupanın Müslüman bir ülkeyi entegre etmeyi başarabilmesi, İstanbul ve Ankaranın, Müslüman - demokrat bir ülkenin "Mekke"si olabilmesi. İşte bu yüzden bir mucize olacak. İslam dünyasında demokrat bir ülke yok. Bir tek Türkiyede, o doğrultuda işaretler var. 10 - 12 yıl sonra Türkiyede de Avrupa seçimleri yapılacağına inanıyorum. Ancak bunun engebeli bir yol olduğunu biliyorum. Türkiye, "herşey tamam" diye düşünmemeli. İlerleme Raporunun açıklanmasının ardından, "Rhein ve Oder Mucizesinden sonra sıra Boğaz Mucizesine geldi" dediniz. Bunu biraz açar mısınız? Ciddiye alıyoruz Yeşiller Grubunun, Türkiyenin ABye girişi konusunu ciddi bir biçimde ele aldığını göstermek istiyoruz. Türkiyenin AB perspektifini doğru buluyoruz. Elbette bizim içimizde de tartışma var. Bazı arkadaşlarımız kuşkulu, ancak çoğunluk bu görüşte. Hükümet yetkilileriyle, insan hakları, kadın ve Kürt örgütleriyle, aydınlarla görüşeceğiz. Türkiyedeki durumu onlardan dinleyeceğiz. Avrupa Parlamentosundaki milletvekili arkadaşlarınız, grup toplantısını İstanbulda gerçekleştirecek. Bu jestle neyi amaçlıyorsunuz? Kürtler iyi hissetmeli İstanbul kesinlikle Avrupaya ait. Diyarbakır ise tartışılır. Türkiye büyük bir ülke. Bir bölümü ekonomik olarak güçlü ve Avrupanın bir parçası. Büyük bir kısmı, ekonomik olarak zayıf Asyaya ait. Asıl zor soru Türkiyenin entegrasyonu. Türkiye coğrafi, tarihi ve politik olarak Avrupaya ait mi? Politik olarak evet. Her zaman Türkiyenin Avrupaya ait olmasının kanıtını İstanbul ya da Ankarada değil, Diyarbakırda aramak gerektiğini söylüyorum. Oradaki ilişkiler demokratikleşmeli ve sosyo ekonomik durum olgunlaşmalı. Türkiyenin özellikle doğusuyla entegre olup olamayacağını göreceğiz. Bir de Diyarbakırdaki insanların durumu. Onların köylerine dönmesi değil tek sorun. Kürtler, Türkiyede Kürt olarak kendilerini iyi hissetmeli. Gelecek 10 yıl, bu nedenle zor olacak. Örneğin, yüzde 10luk baraj, özellikle Kürtler için çok zor. Bunun değişmesi gerekiyor. Belki Almanyadaki gibi yüzde 5lik seçim barajı olabilir. Böylece Kürtler parlamenter sisteme katılabilir, parlamentoya 20 - 30 milletvekili gönderebilir. Türkiye, Avrupayla bütünleşebilir mi? Bununla Türkiyenin de dikkate alınması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Diyelim, 4 - 5 yıllık müzakerelerden sonra Türk hükümeti, ordu ve bürokrasi üyeliğin anlamını, yani hâkimiyetin paylaşılması gerektiğini kavradı. Sonuçta siyasal özgürlük sözkonusu ve vazgeçmeye de karar verebilirler. Müzakerelerin ucunun açık olması, sürecin mutlaka tam üyelikle sonuçlanmayabileceğine işaret ediyor. Siz, sık sık "Müzakerelerin ucu açık olacak" diyorsunuz. Türkiye oylama yapmalı Şimdiki anlaşmalara göre, tüm ülkelerin bunu onaylaması gerekiyor. Fransada referanduma karşı güçlü bir itiraz var. Bir ülkenin, bir başka ülke hakkında bu yolla karar vermesi doğru birşey değil. Bence asıl Türkiyede, "AByi istiyor muyuz?" diye bir halk oylaması yapılmalı. Fransa ya da Almanyada yapılacak referandumlarda Türkiyenin üyeliğine "hayır" denilirse, ne olacak? Başbakan Erdoğanın ve Deniz Baykalın partisinde inanmış Avrupalılar var. Mesut Yılmaz da öyleydi. Hemen her partide böyle. En çok karşı olanlar Bülent Ecevitin partisindeki milliyetçilerdi. Bir de MHP vardı. Ancak onlar bile kararsızdı. Türkiyede hangi politikacılarla yaptığınız görüşmeler daha olumluydu? Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki yeniden yapılanma, köye dönüş projelerine katkıda bulunabilir. Geçmişte çatışmalara yol açan gerilimleri yumuşatabilir. ABDnin İrlanda krizinde oynadığı rol gibi. Avrupa, bundan sonra Güneydoğu konusunda neler yapabilir? Anti otoriter solcuyduk Saçımın renginden dolayı. Belki sizi kızdırıyor ama basın için halen "Kızıl Dany"siniz. Biz anti otoriter solcuyduk. Gençliğinizdeki halinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Onu kıskanmıyorum. Bir dışişleri bakanının hayatı, hayat değil. Politikayı seve seve yapıyorum ama onun gibi olmak istemem. Eski ev arkadaşınız Dışişleri Bakanı Joschka Fischeri kıskandığınız oluyor mu? Her ikisi de. Bunun Yeşil olmakla bir ilgisi yok. Bakan olmak istemem. Eğer olsaydım, onun gibi giyinmek zorundaydım. Fischer artık spor ayakkabı giymiyor ve sürekli kravat takıyor ama siz hep aynı kaldınız. Hangisi gerçek bir Yeşil tavrı? Kekilliye kötü davranıldı Avrupa seçimleri toplantımıza Orhan Pamuk ve Fatih Akın katılmışlardı. Türk solu sizi eskiden beri tanıyor. Elbette. Onlar Avrupalı aydınlar. Avrupanın kültürel ufuklarını genişletiyorlar. Bu ilişkiler sizi etkiledi mi? Evet. Özellikle sebze yemeklerini severim. Döner de yerim. Oğlum döner fanatiğidir. Türk mutfağını da tanıdınız mı? Çünkü ona çok kötü davranıldı. Başarılı bir sanatçı. Alman medyası, porno filmlerini öne çıkardı. Haksızlık. Şimdi ünlü olan başka sanatçılar da porno film çevirmişti. Örneğin Till Schweiger ama onları öne çıkarmıyorlar. Kekillinin onuruyla oynadılar. "Hangi film yıldızıyla yemek yemek istersiniz?" sorusunu, "Duvara Karşı" filminin yıldızı Sibel Kekilli diye yanıtlamıştınız...