Siyaset Irak'ta yaşanan mezhebi temizlik

Irak'ta yaşanan mezhebi temizlik

06.11.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Irak'taki durumun kötüye gittiğini söyleyen İhsanoğlu, 'Balkanlar'daki etnik temizliğe benzer mezhebi temizlik. Birbirlerini yaşadıkları bölgeden uzaklaştırmaya çalışıyorlar' diyor

Irakta yaşanan mezhebi temizlik

İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ GENEL SEKRETERİ EKMELEDDİN İHSANOĞLU: DERYA SAZAK: Irak işgali sonrasında başlayan direniş ve son dönemdeki Şii - Sünni çatışmaları nedeniyle 'iç savaş'a sürüklenen bu ülkedeki sivil kayıplar her hafta binlerle ifade ediliyor. Son 3 yılın kanlı bilançosu ise 650 bin ölü. Saddam rejimini devirme, demokrasi getirme adına Irak'ı bu duruma düşüren ABD'de 'Vietnam' benzetmesi yapılıyor. İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), Mekke Bildirisi yayımlayarak Müslüman halkın birbirini öldürmesinin önüne geçme uğraşında. Bu ne kadar mümkün? Türkiye'nin inisiyatifiyle Tahran'da komşu ülkeler toplantısı yapıldı. Orada da görüldü ki, bu krizin tamamının bir arada ele alınarak çözülmesi mümkün değil. Din faktörü üzerinden çatışmaları durdurmayı hedefliyoruz. Kriz son dönemde mezhep ekseni etrafında dönmeye başladı. Şiiler ve Sünniler arasında kan dökülüyor. İslam tarihinde, mezhepler arasında dini, akademik seviyede tartışmalar olmuştur ama bu boyutta çatışmalar yaşanmamıştır. EKMELEDDİN İHSANOĞLU: Doğrusu bu krizin çözümü hakkında bütün taraflar çare üretmekte zorlanmakta. İKÖ'de göreve geldiğimiz günden itibaren bu meseleyle çok yakından ilgilenmekteyiz. Irak hükümetinin temsilcileri, aşiret reisleri ve dini grupların liderleriyle bir araya geldik. İlk defa oluyor Ama din çatışması olmadı. Sünniler ve Şiiler, mezhepleri nedeniyle birbirini öldürmediler. Bağdat'ta Abbasiler dönemi kurulduğundan bu yana 12 asır içerisinde ilk defa böyle bir hadise oluyor. Her zaman farklılıklar olmuştur ama bugün Irak'ta gördüğümüz manzara İslam tarihinin hiçbir yerinde olmamıştır. Irak'ın güneyindeki Şiiler üzerinde BAAS rejiminin baskısı 1. Körfez Savaşı bitiminde Bağdat'a karşı ayaklanma nedeni olmuştu. O farklı. Yabancı güçlerin Irak'ta olmasına karşı mücadele, mezheple ilgisi yok. Siyasi. Irak'ta ABD işgaline karşı direnişle bu mezhepsel çatışmayı nasıl ayrıştırıyorsunuz ? İKÖ'nün bu kanlı gidişe bir müdahalesinin olması isteniyordu. Irak etnik kompozisyon itibarıyla Arap ve Arap olmayanlardan, Kürtler, Türkmenlerden oluşuyor. Hepsinin ortak paydası İslam'dır. Mezhebi çatışmalar nedeniyle de İKÖ inisiyatif alabilirdi. Bu düşünceyle harekete geçtik. Dini liderlerin katılacağı ve üzerinde anlaşacağı, imza atacağı ve kamuoylarına ilan edecekleri bir 'vesika' hazırladık. 10 maddelik bildiri ortaya çıktı ve temmuz ayındaki Tahran toplantısında büyük bir kabulle karşılandı. Sünni ve Şii cemaat temsilcileriyle anlaşarak her gruptan ikişer kişiyi ramazan ayında Mekke'ye çağırdık, 20 Ekim'de de bildiri yayımlandı. Mekke bildirisi düşüncesi nasıl gelişti? Destekliyor.Mektup gönderdi. Necef'ten zaten pek fazla ayrılmaz. Bu toplantının yapılmış olması bile önemlidir. Heyeti Bağdat'tan aldırdık. Birbiriyle çatışan bu gruplar aynı uçakta geldiler. Kâbe'nin bitişiğinde bir araya getirdik Irak'taki dini liderleri. Aradaki psikolojik duvarın kalkması için bu atmosfer önemliydi. Umreye gittiler. 12 televizyon kanalı toplantıyı ve sonuç bildirisini canlı verdi. Şii lider Sistani destekliyor mu bildiriyi? Mekke toplantısına katılmamış. Bu dini bir vesika olduğu için, dinin temel hükümlerine, insanın canı, malı, namusuna dokunmanın haram olduğunu, hiç kimsenin bunlara tecavüz etme, kan akıtma ve öldürme hakkına sahip olmadığını belirtiyoruz. Bunları yapanların dinle ilgisi olmadığını ve dinin bunlardan uzak olduğunu, reddettiğini ifade ettik.İslam dininin bir bütün olduğunu, Sünni ve Şii mezhebi arasındaki farklılıklara dayanarak sürdürülen çatışmaların, kimlik üzerinden yapılan tasarrufların hata olduğunu Irak'ta yaşayanlara duyurduk. Müslüman kanı dökenlerin öldürme olaylarını durdurmasını ve Irak hükümetinin sükûneti sağlamasına yardımcı olmalarını istedik. Bunlar imza altına alındı ve toplantıda Sistani'nin mesajı okundu. Şii liderler de çağrıda bulundular.. Tabii bütün mesele en sonunda siyasete akıyor. Mekke bildirisinde ne deniyor? Olaylar, mezhebi temizlemeye gidiyor. Maalesef bu gidişat çok kötü ve üzücü. Balkanlar'daki etnik temizliğe benzer mezhebi temizlik. Taraflar birbirini kendi yaşadıkları ve güçlü oldukları bölgeden uzaklaştırmaya çalışıyor. Şehirlerden, mahallelere, evlere kadar inmiş bu durum çok tehlikeli. Çatışmaların bir nedeni de Irak'a egemen olma. İşgal son bulduğunda şimdiden fiilen üçe bölünmüş Irak'ta kendi yaşam alanlarını oluşturma politikası değil mi? Vicdanlara ulaşmaya çalışıyoruz İnsanları öldürenlerin vicdanlarına ulaşmaya çalışıyoruz. Bunlar gerçekten dinine bağlı samimi kişilerse kan dökmekten vazgeçeceklerdir. Hedefimiz çatışan tarafları asgariye indirmek. Bildirinin yaptırım gücü nedir? Irak'ta bugün yaşananlar, ABD'nin müdahalesindeki önceki durumdan çok daha vahimdir. Amerikan işgalinden önce bir diktatöryal rejim vardı, halkına eziyet ediyordu. Ama hiç olmazsa o halkı koruyordu. Can güvenliği, mal güvenliği gibi sorunlar yoktu. Savaştan sonra geçen 3 yılda buraya gelindi. Bu da uygulanan politikaların çok yanlış olduğunu gösteriyor. Irak'ın yakın geleceğini nasıl görüyorsunuz. Sizce ABD çekilir mi? Bölgenin tarihini, coğrafyasını bilen bu hatayı yapmaz. Bu kadar basite indirgenebilir. Nerede hata yapıldı? ABD, Irak'ı işgal ederken olacakları göremedi mi? Bölge felakete uğrar (Suskunluk...) Artık söyleyeceğimi söyledim. Bugünkü durum, tarihi coğrafyayı bilmeyenlerin eseridir. Ve bugün içinden çıkılması çok zor olan felaket durumun cehenneme dönüşmesi an meselesidir. Yanlış adım atılırsa daha vahim şeyler olur. Irak bölünmekle kalmaz bölgeyi de felakete uğratır. Bush'un işgal politikası yanlıştı. Gayet tabii, bu açık bir şey. Ama yabancı güçlerin ilelebet kalması gibi de bir sonuç çıkarılmamalı. Irak'ın selameti ve halkın can güvenliği için merkezi hükümetin istikrarının sağlanması gerekiyor. Bin parçaya kırılan bu aynayı tekrar yapıştırmak lazım. ABD, Irak işgaliyle bölgeye demokrasi getirme iddiasında. Bu gerçekçi değil. Tamam diktatoryal rejimler mükemmel değildi ama bunu bozmakta daha büyük felaketlere yol açıyor. Bu savaşlara harcanan milyarlarca dolar ekonomik kalkınmaya yönelseydi daha insanca bir yaşam sağlanabilirdi. Ortadoğu'ya yeni bir vizyon gerekiyor. Yabancı güçlerin çekilmesi daha mı kötü olur? Türkiye'ye bakış değişiyor Türkiye'ye bakış son yıllarda çok menfiden az menfiye ve müspete dönüşmektedir. Eski önyargılar kalkıyor. Tarihe baktığınızda nasyonalist yapılanmaların düşmanlıklar üzerine inşa edildiğini görürsünüz. Arap milliyetçiliğinin bir versiyonu Türk ve Osmanlı karşıtlığıyla ortaya çıkmıştır. Şimdi anlayışlar değişiyor, nasyonalizm eski gücünde değil, Arap dünyası şunu da gördü, 'Osmanlı'dan sonra 80 - 90 yıldır kendimizi iyi idare edemiyorsak bunun sorumlusu Türkler değilmiş. Cemal Paşa 10 - 15 kişiyi astıysa Araplar kendi içlerinde binlerce kişiyi öldürdüler!' Türkiye'ye dönük bakışın değişmesinde İstanbul'da İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi'nde 25 yıldır sürdürdüğümüz çalışmaların da katkısı olduğunu düşünüyorum. AB ile başlayan üyelik müzakeleri de Ortadoğu'dan bakınca çok olumlu karşılanıyor. Filistin - İsrail barışı sağlanamadı, Lübnan'a yönelik son saldırılarda bin kişi öldü, 1 milyona yakın insan mülteci durumuna düştü. Yaralar yeni sarılıyor. Türkiye'nin barış gücüne katılımı, Lübnan'a asker göndermesi nasıl karşılandı?Arapların bakışında değişiklik var mı? İslam dünyasında yıldızı parlayan 2 ülke var: Malezya ve Türkiye. Özal döneminde de benzer bir ilgi doğmuştu, dışa açılma politikasının sonucu olarak. Arap dünyasının bu ilgisini Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesine mi, yoksa ABD'nin 'ılımlı İslam' modeli nedeniyle 1 Mart tezkeresine dek Bush yönetiminin desteğini arkasına alan AKP iktidarına mı bağlamak gerekiyor? Bu rol modelini Büyük Ortadoğu Projesi bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz? Hepsi var burada. Tarih ve kültürel bağlar. Turizm. Kalkınmışlık. Türkiye'nin Batıya açılması. Ortadoğu'dan buraya gelip 'Ne güzel memleket burası' diyorlar. İstanbul'dan etkileniyorlar. Ondan sonra bir kısmı 'Burası İslam ülkesi. Türkler de bizden' diyor olabilir. Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki 'İslami' kimlik ve dini referanslardan doğan benzerlik de Arap, Ortadoğu coğrafyasını etkiliyor olamaz mı? 'Düşman yaratmak lazımdı' Huntington'un tezi, Hz. Muhammed karikatürlerinin çiziminden doğan kriz, Papa'nın 'İslam kılıçla yayıldı' diyerek 'cihat' eleştirisi yapması, güvensizliği artırıyor. Batı'da yeni Haçlı ruhu mu canlanıyor?Bir düşman yaratmak lazım o da din! Huntington'ın tezi yeni düşmanlığı keşfetme işlemiydi. Zaten ilk kitabı da İslam karşıtlığı üzerinedir. Medeniyetler çatışması düşüncesini tetikleyen ABD içinde 'öteki'ni oluşturan beyaz olmayan azınlıklara, zencilere, İspanyol kökenlilere duyulan tepki ve arayışlardı. 11 Eylül hadisesi bunu dışarıya ve İslama çevirdi. Oysa bunu haklı gösterecek bir şey yoktur. İslam dünyası oturup 'Batı medeniyetini çökerteceğiz, Batı'yı reddedeceğiz hedefimiz Batı'ya karşı olmak' gibi karar almamıştır. İşte bugün İKÖ Genel Sekreteri olarak İslam dünyası adına konuşma selayeti olan belki tek kişiyim. Huntington'un tezini doğrulayacak milli seviyede 'panislamik' bir Batı düşmanlığı yoktur. 11 Eylül terörist bir saldırıdır. Bunu yapanlar İslam adına hareket ettiklerini söylüyor olsalar da kimse onlara İslam adına bu yetkiyi vermiş değildir. Medeniyetler Buluşması deyince akla önce Doğu - Batı geliyor. Arap dünyasının Türkiye'ye ilgisi bu açıdan da önemli. Ancak 11 Eylül sonrası Batı'nın İslama bakışında köklü değişiklik oldu. Papa hata yaptı Hayır. Türkiye'nin AB üyeliği meselesi bir Avrupa problemidir. Avrupa'da çok enteresan bir durum var. Din, insanların hayatında daha az yer işgal etmekte bir taraftan da İslamfobik tavır gelişmektedir. Papa'nın İslam dünyasında tepki gören konuşması da aslında Avrupalıların tekrar dine dönmesini sağlamaya dönüktür. Ancak Hz. Muhammed ile ilgili sözlerinde iki büyük hata yaptı. Birincisi, dini bir lider aynı zamanda Vatikan devlet başkanı olarak dinler arasında bir kıyaslama yapma hakkına sahip olamaz. Siyasi ve diplomatik bir hatadır. İkincisi, kendisi bir teoloji profesörü olarak 'akıl ve inanç' üzerine konuşurken mukayese edeceği metinleri doğru seçmeli. Türkiye'de nüfusun çoğunluğunun Müslüman olması AB üyeliğine engel mi? Kahire'de 1943 yılında doğdu. İKÖ Genel Sekreteri, akademisyen, yazar, uluslararası yönetici ve bilim tarihi profesörü. Bilim tarihi, Türk kültürü, İslam dünyası ve Batı dünyası ilişkileri ve Türk-Arap ilişkileri hakkında değişik dillerde çok sayıda kitap, makale ve tebliği bulunuyor. Bilim ve eğitim tarihine katkı ve hizmetlerinden dolayı birçok ödül aldı. KİMDİR?