Siyaset Kışanak: Her birimize tarihi görev düşüyor

Kışanak: Her birimize tarihi görev düşüyor

23.04.2013 - 17:51 | Son Güncellenme:

.

Kışanak: Her birimize tarihi görev düşüyor

TBMM'nin kuruluşunun 93.yıldönümü nedeniyle yapılan Özel Oturum'da konuşan BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, barış hakkının kutsal, demokrasinin ise vazgeçilemez olduğunu belirterek, "Bu Parlamentoda her birimize tarihi bir görev düşüyor. Bu görev de demokrasiyi ve barışı inşa etmektir. Onurlu bir barışı eşit, özgür ve ortak bir ülkenin temeli olacak demokratik adımları atarak inşa edebiliriz. Mutlaka ki hepimiz aynı olmak zorunda değiliz ama hepimiz bir diğerinin inancına, kimliğine, değerlerine saygı duyarak demokratik bir ortamda, eşitlik hukuku içerisinde, bir arada yaşayabiliriz, bir gelecek kurabiliriz" dedi.

Haberin Devamı

Konuşmasında ilk meclisin "Çoğulculuk" esasıyla oluşturulduğuna vurgu yapan Kışanak "Biz kavramının kapsamadığı hiç kimse kalmadı. Kadim Anadolu ve Mezopotamya halkları ortak bir gelecek, eşit ve özgür bir yaşam için kader birliği yaptı. Erzurum Kongresi'nde, Sivas Kongresi'nde, Amasya protokollerinde ve 23 Nisan 1920'de kurulan Büyük Millet Meclisinde ve 1921 Anayasası'nda bu anlayışı görmek mümkündür" diyerek sözlerine şöyle devam etti:

"1921 Anayasası'nda siyasal birlik tanımlanırken hiçbir etnisiteye vurgu yapılmadı ve Büyük Millet Meclisini oluşturan temsilciler kendi kimlikleriyle Mecliste yer aldılar. Kurucu Meclis öz yönetime sahip vilayet şuralarına geniş özerklikler tanıdı. Böylece tüm yurttaşların farklılıklarıyla birlikte yönetime katılma imkanları ortaya çıktı. 1921 Anayasası'nda ademimerkeziyetçilik, çoğulculuk, temsilde adalet prensipleri esas alındı, ne yazık ki üç yıl sonra bu ruh, bu kapsayıcılık 1924 Anayasası'yla yaralandı. Yeni cumhuriyetin önünde çoğulculuğa dayalı, demokratikleşme ve insan haklarına saygılı bir tarih yaratma fırsatı varken 'biz' kavramı teke indirgenerek 1924 Anayasası ile bu fırsat heba edildi ve cumhuriyet tarihi büyük acıların, travmaların, çatışmaların, isyanların ve katliamların yaşandığı bir tarih oldu. Tekçi zihniyet ve devlet yapılanması bir deli gömleği gibi tüm toplumu cendereye aldı. Eşitlik, özgürlük ve özerklik ilkelerine dayalı ortak gelecek hedefi zedelendi. Tekçi zihniyet ve inkarcılık beraberinde asimilasyon ve imhayı da getirdi. Zilan'da, Dersim'de, Sivas'ta, Kızıldere'de katliamlar yaşandı. Darbeler, derin devlet yapılanmaları, antidemokratik uygulamalar, çeteleşmeler birbirini izledi. Mamak'ta, Metris'te, Diyarbakır'da insanlık dışı işkenceler yaşandı. Cumhuriyetin demokrasiyle buluşması engellendi. Karanlık bir anlayış geleceğimizi teslim almaya çalıştı. Öyle ki 'özde vatandaş', 'sözde vatandaş' kavramları bile kullanıldı. Cumhuriyetin özde-sözde vatandaşları olmaz, eşit yurttaşları olur; bu, en temel ilke bile unutuldu. Mustafa Suphileri Karadeniz'in dalgalarına teslim eden bu karanlık anlayış Saidi Kürdi'nin fikirlerine bile tahammül göstermedi; Şeyh Said'i, Seyit Rıza'yı, Deniz Gezmiş'i dar ağacına götürerek bu ülkeye büyük bir vicdan muhasebesini, vicdan yaralanmasını yaşattı. Madımak'ta yakılan sadece insan bedeni olmadı, yakılan hasret kaldığımız kardeşlik türkülerimiz oldu.

Haberin Devamı

Değerli milletvekilleri, saygıdeğer Türkiye halkı; bütün bu politikalara karşı direnen her kesimden demokratlar büyük bir insanlık mücadelesi verdiler. Özellikle Kürt halkı inkâr, baskı ve asimilasyon politikalarına karşı büyük bedeller ödeyerek amansız bir demokrasi ve insanlık mücadelesi yürüttü. Ezilen, ötekileştirilen, dışlanan bütün kesimlerin yürüttükleri demokrasi ve insanlık mücadelesi karşısında tekçi, otoriter, darbeci zihniyet iflas etmiştir ve kuşkusuz özgür yarınlar bu mücadelenin, bu mücadelelerin üzerine inşa edilecektir."

Haberin Devamı

-"HER BİRİMİZE TARİHİ BİR GÖREV DÜŞÜYOR"-

Gelinen noktada tarihin yeni fırsatlar sunduğunu belirten Kışanak, "Cumhuriyetin kuruluşundaki kapsayıcılık bize tüm renklerimizle birlikte yeni bir gelecek kurma konusunda ışık tutmaktadır. Artık bu ülkede, yok sayılan bütün kimliklerin eşitlik hukukuyla bir arada yaşayacağı demokratik bir cumhuriyeti inşa etmenin zamanı gelmiştir" dedi. Kışanak, "Bu Parlamentoda her birimize tarihi bir görev düşüyor. Bu görev de demokrasiyi ve barışı inşa etmektir. Barış hakkı kutsaldır, demokrasi vazgeçilmezdir. Onurlu bir barışı eşit, özgür ve ortak bir ülkenin temeli olacak demokratik adımları atarak inşa edebiliriz. Mutlaka ki hepimiz aynı olmak zorunda değiliz ama hepimiz bir diğerinin inancına, kimliğine, değerlerine saygı duyarak demokratik bir ortamda, eşitlik hukuku içerisinde, bir arada yaşayabiliriz, bir gelecek kurabiliriz" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

"Öncelikle, demokrasi önündeki tüm engelleri kaldırarak yeni bir anayasa yapma sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Çoğulculuk anlayışına dayalı, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa toplumdaki bütün renkleri birleştirecek, bir çatı altında buluşturacak güçte olacaktır. Bu tarihi sorumluluğa sahip tüm siyasi partiler, kurumlar ve yurttaşlar demokratik cumhuriyeti inşa edebilecek demokratik bir anayasa yapma görevinden kaçınamazlar.

Haberin Devamı

Değerli Türkiye halkı, hiç kuşku yok ki yeni süreci, demokratik hakların tanındığı ve güvence altına alındığı bir aşamaya hep birlikte yürüteceğimiz demokratik, siyasal mücadele ile taşıyabiliriz. Demokratik bir ülke için kurulacak hukuk eşitlik hukuku olacaktır. Eşitlik hukuku ile bu ülkenin köklü halklarından olan Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Lazlar, Süryaniler, Ermeniler, Rumlar ve ismini burada sayamadığımız tüm halklar; bu ülkenin en büyük değerlerinden olan tüm din ve inançlar; bu ülkenin siyasal zenginliği olan tüm düşünceler; yaşamı her gün elleriyle yeniden kuran, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin en önünde yürüyen kadınlar, emekçiler; umudu her daim gözlerinde ışıldayan çocuklar ve gençler; bu gökkuşağı altında hep birlikte eşit ve özgür bir gelecekte yaşayabiliriz. Yağmurda birlikte ıslandık, güneşi de hep birlikte karşılayabiliriz.

Değerli milletvekilleri, bugün tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya bulunan bu Parlamento, 93'üncü yılını tutsak karşılamaktadır. Temsiliyeti tutsak olan bir parlamentoda demokratikleşmeden, demokratik bir anayasa yapmaktan bahsetmenin trajedisi içerisindeyiz. Yüce bir görev addedilen bu Meclis ve değerli üyeleri demokratikleşmenin bu kamburundan bir an önce kurtulmalıdır. Halkın iradesiyle seçilmiş ve mevcut antidemokratik yasalar nedeniyle temsiliyet hakkı gasbedilmiş milletvekillerimizin temsiliyet hakkı iade edilmeli, bir an önce Meclisteki görevlerine başlamaları temin edilmelidir."

Meclisin açıldığı günün aynı zamanda dünyadaki tüm çocuklara armağan edildiğini de vurgulayan Kışanak, "Bugün tüm çocuklara, tüm dünya çocuklarına kutlu olsun. Bütün çocuklara selam ve sevgilerimi sunuyorum. Ancak, maalesef, bugün dünyada çocuklara bayram armağan etmiş tek ülke olmanın kıvancını içtenlikle yaşayamıyoruz. Sokaklarda gece yarılarına kadar üşüyen eller bizim çocuklarımızın elleri. Ağır mesleklerde çalışan ve teninin gerçek rengini unutan bizim çocuklarımız" diyerek cezaevlerinde geleceği elinden alınan çocuklarında Türkiye'nin geleceği olduğunu söyledi.

Kışanak şunları söyledi:

"Küçük yaşlarda evlenmeye zorlanan ve hayallerini kaybeden çocuklar bizim çocuklarımız. Ceylan Önkol, Enis Ata, Uğur Kaymaz, Serhat Eser, Serhat Encü, Mazlum Akay ve isimlerini tek tek sayamadığım devletin ihmali ya da güvenlik kuvvetlerinin kasti tutumu sonucu yaşamını yitiren 600 çocuk, bizim çocuklarımız. Onlar, oyun oynarken patlayan bombalar nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Onlar, bazen de hedef gözetilerek katledildiler. Bedenlerinde yaşlarından büyük sayıda kurşunlarla toprağa emanet edilenler de var aralarında. Hayallerini yükledikleri katırlarla cennete gidenler de. Hepsinin önünde, anaları önünde saygıyla eğiliyorum ve artık çocuklarımızı katletmeyecek bir yönetim anlayışı ve bir demokrasi anlayışı bu ülkeye gelsin diyorum.

Saygıdeğer halkımız, değerli milletvekilleri; çocuklarımıza atfedilen bugünde hepimizin bu çocuklara bir özür borcu olduğunu düşünüyoruz. Bizler, bugün bu çatının altında cumhuriyeti demokratikleştirerek çocuklarımıza gözlerindeki ışıltının sönmediği, umutlarının gerçek olduğu mutlu yarınları vermek zorundayız. Cumhuriyeti artık çocukların temiz yüreğine yakışır bir niteliğe kavuşturmak sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bu dünya bize atalarımızdan kalan bir miras değil, çocuklarımızın emanetidir. Bu emanete, toplumsal barışa sahip çıkarak layık olmalıyız. Çocuklarımızın barış hakkıyla yaşayabileceği özgür yarınlarını oluşturabilme umuduyla hepinizi saygıyla selamlıyorum."