Siyaset 'Papa nefret figürüydü hoşgörü modeli oldu'

'Papa nefret figürüydü hoşgörü modeli oldu'

03.12.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Papa'nın Türkiye gezisini değerlendiren Avrupa basını, Almanya'daki sözleri nedeniyle bir nefret figürü olarak görülen 16. Benedictus'un, jestleri nedeniyle hoşgörü modeli haline geldiğini yazdı

Papa nefret figürüydü hoşgörü modeli oldu

axsiy012.jpg Papa'nın Türkiye ziyaretinin tamamında olduğu gibi, Papa'nın gidişi ardından da dış basının Türkiye ilgisinin hız kesmiyor. Avrupa gazeteleri bu kez Papa'nın Türkiye ziyareti sonrasında Türklerin Papa'ya bakışındaki değişiklikleri mercek altına aldı.İngiliz Times gazetesi, "Türkler tolerans modeli olan Papa'ya ısındı ve onu sevmeyi nihayet öğrendi" başlıklı haberinde, Papa'nın birkaç ay önce Almanya'da yaptığı konuşma sonrasında kendine gösterilen tepkileri hatırlattı. Papa'nın Müslüman bir ülkeye yaptığı ilk ziyaretinde nefret figüründen hoşgörü modeli haline geldiği yorumunu yapan gazete, bu dönüşümün Papa'nın sadece üç gün süren Türkiye ziyaretinde gerçekleştiğini belirtti. Haberde, Papa'nın Roma'ya dönüşü öncesinde "Kalbimin yarısı İstanbul'da kaldı" sözleriyle daha da takdir kazandığı ifade edildi. Times, Papa'nın, Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği destek, Efes'teki ayine Türkçe başlaması ve Sultanahmet Camii'nde tıpkı Müslümanlar gibi kıyama durması örneklerinde olduğu gibi sürprizler yaptığını kaydetti ancak Türklerin Papa'ya yönelik bu tepkisinin Arap dünyasında paylaşılmadığını ve bu ülkelerin Papa'dan hâlâ doğrudan bir özür beklediğini savundu. Guardian gazetesi de Papa'nın, Türkiye ziyaretiyle, tamamını olmasa da pek çok Türkü Müslüman dünyasıyla daha ılımlı ilişkiler kurma isteği konusunda ikna ettiği değerlendirmesinde bulundu. Papa 16. Benedictus'un Türkiye ziyaretini değerlendiren Avrupa basını, "Papa'nın Türkiye'ye gelmeden önce bir nefret figürü olduğu, oysa 3 günün sonunda hoşgörü modeli olarak görülmeye başlandığı" değerlendirmesinde bulundu. Vatikan'da görevli Kardinal Walter Kasper, Papa 16. Benedictus'un, Türkiye'ye yaptığı ziyaret sayesinde Türk Müslümanların sevdiği bir figür haline geldiğini söyledi. Vatikan'da Hıristiyanlar arasında daha iyi ilişkilerden sorumlu dairenin başı olan Kardinal Kasper, Papa'nın Türkiye ziyaretinin beklentilerin ötesinde iyi geçtiğini söyledi. Vatikan: Türkler Papa'yı sevdi 'Mütevazı bir odada kaldı' Vatikan'ın İstanbul Temsilcisi George Maroviç, Papa 16. Benedictus'un Türkiye ziyaretini dün Milliyet'e değerlendirdi. Dinler arası diyaloğun gelişmesi doğrultusunda çok önemli adımlar atıldığını ifade eden Maroviç, Papa'nın Sultanahmet Camii'nde "huzur duruşu" yaparken çekilen görüntülerinin çok büyük etki yarattığını söyledi. Papa'nın temsilcilikte konakladığı oda hakkında da bilgi veren Maroviç, Vatikan Büyükelçisi'ne ayrılan yatak ve çalışma odasının Papa'ya tahsis edildiğini söyledi. Papa'nın laisizm eleştirisi tartışma yarattı Papa 16 Benedictus'un Türkiye ziyaretine başlamak üzere Roma'dan Ankara'ya uçarken, gazetecilerle sohbetinde "laisizmin kamusal hayatla geleneğin değerlerini birbirinden tamamen ayırdığından" söz ederek, bunu bir "çıkmaz sokak" olarak nitelemesi, tartışma yarattı. Papa'nın konuyla ilgili sözleri tam olarak şöyle:"Modern Türkiye'nin babası Kemal Atatürk'ün Türkiye'nin inşasında kendisine Fransız anayasasını model aldığını hatırlatmak faydalı olabilir. Avrupa akılcılığı ile diyaloğun amacı değişik bir tarihsel ve dinsel ortam içinde yeni bir toplum yaratmaktı. Avrupa akılcılığı ile Türk Müslüman geleneği arasındaki diyalog modern Türkiye'nin esas karakteristiklerinden biridir ve bunlar (akılcılık ve dinsel gelenek) arasında birbirlerine karşı bir sorumluluk vardır. Avrupa'da sağlıklı laiklik ile laisizm (laikçilik) arasında bir tartışma yaşanıyor. Bunun (tartışmanın) Türkiye ile gerçek bir diyalog açısından önem taşıdığını düşünüyorum. Kamusal hayatı, geleneklerin her değerinden tamamen ayıran laisizm çıkmaz sokaktır. Alanların (din ve kamusal hayatı kastediyor) gerçek farkını ve özerkliğini; aynı zamanda bu alanların birlikte var olmasını ve birbirlerine karşı olan sorumluluğunu belirleyen ve muhafaza eden bir tarzda laikliği yeniden tanımlamalıyız. Laiklik ve din, sadece temelde ortak kökenden gelen bir değerler arka planında birbirlerini besleyerek yaşayabilir. Biz Avrupalılar seküler aklı, laisizmi yeniden düşünmeliyiz. Ama, Türkiye de kökenlerinden ve tarihinden hareket ederek bizimle birlikte, laiklik ve gelenek arasındaki, açık ve hoşgörülü bir akıl ile özgürlük ve özgürlüğe içeriğini veren değerler arasındaki bu bağı gelecek için yeniden oluşturmak amacıyla düşünmelidir." Papa'nın tavrı bir olgunluk göstergesi Papa Hazretleri'nin ziyareti bitti; İstanbullular üç gün boyu trafik kâbusu yaşadı. Doğrusu olağanüstü güvenlik tedbirlerinin gereği tartışılmaz, emniyet güçlerine teşekkür etmek gerekir. Lâkin lüzumsuz yol kapatmalarını anlamak zordu. Mesela cuma günü Papa, Harbiye'deki St. Esprit Katedrali'ndeki ayinden sonra öğle sularında İstanbul'u Roma'ya müteveccihen terk ettiği halde; Dolmabahçe-Tophane sahil hattının niçin saat 14:00'e kadar trafiğe kapatıldığını anlamak zordu.Büyük şehirde ne kadar zaruri olursa olsun, bu gibi yol kapatmalar ölçüyle yapılmalıdır. Çünkü insanlar iş ve aş için koşuştuklarından zaten anormal bir kalabalık hâsıl oluyor; hele perşembe ve cuma günleri... Papa XVI. Benedictus'un Türkiye ziyaretinin ne gibi sonuçları oldu? Şunu hemen söyleyelim; Papa XVI. Benedictus'un izlediği politika ve jestleri Vatikan'ın çok daha uzun zamanlar hâkimiyetini koruyacak zengin gelenekli bir diplomasi yuvası olduğunu gösterir.Özellikle Ayasofya'da huşu ve hayranlık içinde bu binayı gezen bir ziyaretçi olmanın ötesinde hiçbir hareketi görülmedi. Bu bir olgunluktur. Burada şunu gözledik; gezip görmek okumaktan daha tesirlidir.Ayasofya hakkında şu kadar kitap, film ve resim var; ama cingöz muhabir Emre Gönen'in isabetle değindiği gibi Vatikan'ın bazı seçkinleri bu büyük eseri ilk defa görüyorlar. Gözlerindeki ifade, ne olursa olsun Vatikan tepelerinde oturup itiraf etmeden küçümsedikleri Doğu Hıristiyanlığı karşısındaki hayranlığı hatta sarsılmayı gösteriyordu. Dahası var, Ayasofya gibi mabedi 500 yıl İslam dünyasının bir no'lu camii olarak kullanan Türklerin bu yapıyı hemen hiç değiştirmediklerini, en ince ayrıntılarını bile koruduklarını gördükleri muhakkaktı. Benim gibi Endülüs'teki Kurtuba Camii'nin sütunlarına ve mozaiklerine monte edilen katedrali hüzünle seyredenler Ayasofya mirasına ancak takdirle bakmalıdırlar. Huşu ve hayranlıkla gezdi Doğrusu Papa XVI. Benedictus'un Sultanahmet Camii gezisi, onun açısından muazzam bir başarıdır. Hakkındaki olumsuzlukları önemli ölçüde sildi. Bu büyük esere gösterdiği saygı, dua sırasındaki duruşu ve yüzündeki huşu ona karşı da saygı uyandırdı. Cuma günü St. Esprit Katedrali'nden sonra havaalanına giderken yol kenarına biriken halkın ilgisinde de bunu gözlemek mümkündü. Vatikan ile Fener arasındaki ilişkiler iki kilisenin sorunudur. Türkiye kamuoyunu ve devlet katını derinlemesine işgal etmesini anlamak zordur. Elbette ki Dışişleri, İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ilgilenir. Ama bazıları Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki Reval görüşmesine benzetiyorlar. Bunun fazla olduğunu takdir edersiniz. Sultanahmet muazzam başarı