Siyaset Sabancı silahı Mercedes'te

Sabancı silahı Mercedes'te

16.02.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Eyüp Aşık, Mustafa Duyar'ın Sabancı suikastında çete tarafından kullanıldığı yönünde itirafları olduğunu açıklamıştı

Sabancı silahı Mercedeste




DEVLET eski Bakanı ve ANAP Milletvekili Eyüp Aşık, 29 Ocak 1997'de Mehmet Elkatmış başkanlığındaki TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na verdiği ifadede, sonradan Mustafa Duyar olduğundan emin olduğu bir kişinin yurtdışından kendisini arayıp Sabancı suikastı hakkında yaptığı itirafları açıkladı.
Aşık, Duyar'ın Sabancı suikastını Susurluk Çetesi'yle ilişkilendirdiğine dikkat çekti. Aşık'a göre Duyar'ın kendisine söyledikleri ve Susurluk kazasında elde edilen veriler karşılaştırıldığında, suikastın Susurluk Çetesi'yle bağlantılı olma ihtimali iyice artıyordu. Aşık, ifadesinde Duyar'la yaptığı görüşmelerden elde ettiği verileri Emniyet'e bildirdiğini söyledi.
Duyar'ın Aşık'a anlattıkları, suikastte dördüncü bir kişinin de rol aldığının ve suikastı yapanların üç gün sonra öldürülmeye çalışıldığının belirtilmesi açısından da ayrıca özel bir önem taşıyor. Aşık'ın Komisyon'a verdiği ifadenin Mustafa Duyar'la ilgili bölümü şöyle:
"(...) Bizi bir yere aldılar falan dedi. Bu, biraz sonra o teslim olan adamın ifadelerine biraz benzettim onunkilerini, yani Suriye'den arayan... Yani, belki de Suriye'den arıyordu, belki Mustafa idi, belki değildi. Bana verdiği bilgilerle, şu anda kamuoyunda ve poliste olan bilgilerde bir iki farklılık var; onları şey yapamadım. Mesela biz dört kişiydik diyor; halbuki polisten ısrarla üç kişi söyleniyor, o da bana ısrarla dört kişiydik dedi, birkaç sefer de söyledi. Hatta, dedim ki, yavrum bak, üç kişiydiler, siz dört kişi diyorsunuz falan; ama diğer verdiği bilgilerin çoğu tutuyor. Niçin yaptınız dedim 'ben solcuyum' dedi. Niçin yaptınız peki dedim 'biz niçin yaptığımızı, Sabancı'yı niçin öldürdüğümüzü bilmiyorum' dedi. Ama, 'öldürmek istediğimiz Sakıp Sabancı idi' dedi. Bunu defalarca söyledi. 'Güneydoğu raporundan ötürü veya güneydoğu işine el attığından ötürü olabilir' dedi. Kendi aramızda tartışırken... Herhalde onun içindir dedi. Bize emir verildi öldür diye, niçin olduğunu bilemeyiz dedi."
Başkan (Mehmet Elkatmış): "Evet, tetikçiydik diyor açık söylüyor zaten."
Aşık: "Niçin öldürdüğümüzü bilmiyorum, ama kendi aramızda biraz tartıştığımız zaman, herhalde bu güneydoğu işine bulaştı, buna bir ders verdiler veya bilmem ne falan... Yani parasal değildi. Şeyden aldığını falan söylüyor, Bayrampaşa Cezaevi'nde birisiyle görüştüğünü... Onların hepsi tuttu; o bakımdan, adam, doğru bir adam. Ben önceleri kafa buluyor bizimle zannediyordum ama sonra, üç gün geçmedi aradan bizi öldürmeye kalktılar dedi - esas pişmanlık buradan - biz kaçmak zorunda kaldık dedi, yurtdışına kaçmak zorunda kaldık dedi, yurtdışına kaçmak zorunda kaldık. Ben İzlanda'dayım, bir arkadaşımız Azerbaycan'da, bir arkadaşımız Suriye'de, birisi de kayıp, öldürülmüş olabilir dedi. Dört kişiydik dedi. Ama, bu birkaç sefer telefon ediyor, konuşuyor falan...
Bize verilen silahları ertesi günü geri aldılar dedi; cinayetten sonra geri aldılar dedi. Bana verilen silah üstü açık Baretta'ydı dedi, diğerlerini söylemedi, bana verilen silah Susurluk'taki arabadan çıktı dedi. Altını çizerek diyor ki, Eyüp Abi dikkat et, bunlar bizimle ülkücüleri aynı anda kullanıyorlar. Bana verilen silah, benden sonra Susurluk'ta çıktı, ben şimdi anlıyorum ki, bu adamlar hem bize hem onlara silah veriyorlar, hem bizi kullanıyorlar hem onları kullanıyorlar hem de Susurluk'ta çıktı dedi. Üstü açık Baretta onların içinde olması lazım dedi, o benim dedi, Sabancı cinayeti için bana verilen silah... Ben Emniyet'le konuştum bunları anlattım, böyle böyle diyor, araştırdık falan, emniyetten arkadaşlar, Susurluk'taki... Önce Susurluk'u değil de, doğru Susurluk'ta Baretta var ama, Sabancı cinayetindeki silahlar 7.65'ti. Şimdi tetiği çeken 7.65'ti, hepsi mi 7.65'ti bilmiyorum. Dediler ki Sabancı'daki silah 7.65'ti, Susurluk'takiler ise, Barettalar 22 kalibrelik mi ne, kalibresi tutmuyor dediler.
Adam ben silah kullanmadım diyor; Sabancı cinayetinde bana verilen silahı ben kullanmadım diyor, yani kullanılmış silah değildir dedi. Bir de böyle inceleyin bakın dedim, aradan biliyorsunuz, malum açıklama; Susurluk'taki silahlardan birisinin yok namlusu değişmiş, yok parmak izleri silinmiş; beni biraz şüphelendirdi tabii. Diyelim saçmadır; sonra adam Suriye'de falan yakalanınca, Sakıp Sabancı ile de görüştüm, sen tehdit ediliyor musun veya hakikaten o güneydoğu raporundan ötürü sana böyle bir şey yapılmış olabilir mi; o bana yok dedi. Kesinlikle bana tehdit falan gelmiyor dedi."
Bu arada JİTEM'ci astsubay Hüseyin Oğuz'un Mustafa Duyar'ın Suriye'den getirilişine ilişkin söyledikleri de dikkat çekiyor. Oğuz, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın Duyar'ı almak için Beyrut üzerinden Şam'a gittiğini ve Duyar'ı ikna edip Türkiye'ye getirdiğini ileri sürdü.

İfadesini yenileyemedi

Sabancı suikastının soruşturulmasında ve Mustafa Duyar'ın ele geçmesinin ardından gelişen olaylarda ortaya çıkan sorular, Duyar'ın Karagümrük Çetesi tarafından öldürülmesinin ardında basit bir cezalandırmadan öteye uzanan nedenler olabileceğine işaret ediyor. Bu sorular cevapsız kaldığı sürece, Duyar'ın susturulmak amacıyla öldürtüldüğü tezi ağırlık kazanıyor:

1- Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Mustafa Yiğit, 14 Ocak 1996'da, Türkiye'de hiçbir örgütün Sabancı Center'daki güvenlik sistemini delecek denli yüksek teknolojiye sahip olmadığını söylemişti. Bununla suikastın ardında Dev - Sol'u taşeron olarak kullanan bir başka gücün olabileceği mi kastedelmişti?

2- Dev - Sol daha önceki bütün suikastlerinde belirli bir yöntem kullandı. Suikastler açıkta ve çapraz ateşle gerçekleştiriliyordu. Eylemi gerçekleştiren tim kendi olanaklarıyla kaçtığı için kapalı mekanlara girilmiyordu. Hele ki Sabancı Center gibi sıkı korunan binalara. Ayrıca Dev - Sol eylemlerinde susturuculu silah kullanmıyordu. Örgüt niçin bu denli farklı ve deneyimsiz olduğu bir eylem türünde görece az yetişmiş militanlarını kullandı?

3 - Dev - Sol, 12 Eylül sonrasında cezaevlerinde Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği'yle (TİKB) birlikte hareket etti. TİKB'den polisle işbirliği yaptığı, güvenilir olmadığı gerekçesiyle atılan Mustafa Duyar, kısa sürede Dev - Sol'a nasıl girdi? Kendi ifadesine göre, daha önce göz dolduran hiçbir eylem yapmamış, yaptıklarında da başarısız olmuş Duyar'a, örgüt bu denli önemli bir görevi nasıl verdi?

4- Duyar, teslim oluş gerekçesi olarak "örgütün kendisini kullanıp paçavra gibi atmasını" göstermişti. Oysa bu tür örgütlerde, bir eylemde başarılı olan militanlar, genellikle daha üst bir düzeye gelirler ve yeni eylemlerde kullanılmak üzere örgüt içinde kalmaları sağlanır. Duyar niçin eylemden hemen sonra örgütle bağlarını koparmıştı?

5- Jitemci astsubay Hüseyin Oğuz ve başka kaynaklar, Mustafa Duyar'ın Suriye'den Yeşil tarafından getirildiğini iddia ettiler. Kendisi elçiliğe teslim olan bir kişi niçin Yeşil tarafından getirildi? Teslim olmadan önce Duyar'a Yeşil tarafından telkinlerde mi bulunuldu?

6- Duyar'ın Suriye'den getirilişiyle ilgili bütün sorular niçin devlet sırrı duvarına çarpıyor? Mustafa Duyar'a niçin MİT tarafından karşıcasusluk sorgusu uygulandı?

7- Mustafa Duyar niçin mahkemede henüz tebliğ edilmeyen iddianameyi aynen kabul etti?

8- Suikast silahlarıyla cep telefonları niçin hala ortaya çıkmadı? Eyüp Aşık'ın ileri sürdüğü gibi bu silahlarla Susurluk'taki Mercedes'ten çıkan silahlar arasında benzerlik bulunuyor mu?

9 - Sabancı suikastinin faillerine istihbarat sağlayan Fehriye Erdal'ın kendisini Sabancı Center'a yerleştiren temizlik şirketindeki referansının Susurluk kazasında ölen Hüseyin Kocadağ olduğu açıklandı. Kocadağ'ın Erdal ile ilişkisi neydi?

10 - Parmak izi uzmanı komiser Kadir Durmuş, suikast sonrası alınan parmak izleriyle Duyar'ın Emniyet'teki parmak izlerinin birbirini tutmadığını canlı yayında ağızından kaçırdı. Duyar, suikastte ifadesinde açıkladığından farklı bir görev mi almıştı?

11 - Mart 1998'de FP milletvekili Naci Terzi, dönemin İçişleri Bakanı'nın cevaplaması için verdiği yazılı soru önergesinde, Sabancı Center güvenlik görevlilerinden Abdullah Özkan, Galip Akbaş, temizlik görevlisi Mustafa Gürses ve fotokopi firması görevlisi Kemal Kul'un, Mustafa Duyar'ın 25. kata hiç çıkmadığı, fotokopi dükkanında beklediği yolunda ifade verdiğini söyledi. Poliste bunu tekzip edecek bilgi bulunuyor mu?

12 - Kasım 1997'de yeniden ifade vermek isteyen Duyar, Sabancı suikastı konusunda önemli açıklamalar yapacağını söylemişti. Hemen ardından tahliyesi gündeme geldi. Ancak oluşan infial üzerine geri adım atıldı. Ağca benzeri bir açıklama yaptıktan sonra cezaevinden kaçırılmıştı. Duyar kaçırılmak yerine susturuldu mu?

13 - Kapatılan RP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan, Ocak 1998'te Duyar'ın devlet adına bazı eylemlerde kullanıldığına ilişkin iddialar olduğunu söylemişti. Bu iddialar soruşturuldu mu?

14 - Duyar'ın öldürülmesinin hemen ardından silahların cezaevine yardım olmadan giremeyeceği söylendi. Peki kim yardım etti?

15 - Daha önceki bütün itirafçı infazlarında kendi militanlarını kullanan Dev - Sol, çok sayıda militanının bulunduğu Afyon Cezaevin'de Karagümrük çetesini taşeron olarak kullanmış olabilir mi?

16 - Sık sık suikastte rol aldığı ileri sürülen dördüncü kişi kim?

17 - Parsadan, Duyar'ın sırdaşı olduğu için mi öldürülmek istendi? Parsadan, Duyar hakkında önemli bilgilere sahip olabilir mi?

18 - Adalet Bakanlığı, öldürme eyleminin biri ekmek dağıtımı, diğeri havalandırma sırasında olduğu yolunda çelişik iki açıklama yaptı. Bu çelişki nereden kaynaklandı?

19 - CHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar, Duyar'ın ölümünün ardından yaptığı açıklamada bazı Kürt işadamlarının faili meçhul biçimde ortadan kaldırıldıkları dönemde, Sabancı'ların Kürt sorunu hakkında bir rapor hazırladıklarına dikkat çekerek, suikastin Susurluk'la bağlantılı olduğu olasılığının arttığını söyledi. Suikastin, Sabancılar'ın hazırlattığı Güneydoğu Raporu ile ilişkisi bulunuyor mu?