Siyaset Sıkıntılı dönem bitti

Sıkıntılı dönem bitti

08.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye ile ABD'nin Irak'a bakışlarının artık "çakıştığını" söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "PKK'nın Irak'tan atılması halinde Türkiye'nin Irak'a yapacağı katkılar artırılabilecektir" dedi

Sıkıntılı dönem bitti

CUMHURBAŞKANI GÜL'ÜN ABD GEZİSİNİ İZLEYEN SEDAT ERGİN YAZIYOR axsiy032.jpg Cumhurbaşkanı Gül, kendisiyle aynı uçakta gelen Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Vatan Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu, Star Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Sabah Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan ve Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu ile görüştü. ABD ile geçen yıllarda yaşanan sıkıntılı dönemin geride kaldığını ve yeni "pozitif" bir dönemin başladığını söyleyen Gül, Türkiye ile ABD'nin Irak'a bakışlarının da artık "çakıştığını" söyledi. Gül, ayrıca PKK'nın Irak'tan atılması halinde Türkiye'nin Irak'a katkılarının 10 kat, hatta "sınırsız" bir şekilde artacağını söyledi. Gül'ün sohbet sırasında yaptığı açıklamalar ana başlıklar halinde özetle şöyle: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önceki gece ABD'ye giderken uçakta bir grup gazeteciye yaptığı açıklamalar sırasında ABD ile ilişkiler ve Irak konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Buraya yapılan seyahatler her zaman önemlidir. Türkiye-ABD arasındaki ilişkiler herhangi iki ülkenin ilişkilerinin çok ötesindedir. Bu ilişkilerin ikili olmanın ötesinde de bölgeye, çevreye, hatta dünyaya yansıyan neticeleri var. O bakımdan çok önem verdiğimiz bir müttefikimiz. Bizim herhangi bir müttefikimiz değil, en önemli müttefikimiz. ABD EN ÖNEMLİ MÜTTEFİKİMİZ Geçen seneler içerisinde Türk-ABD ilişkilerinde bazı sıkıntılar oldu, ama bugün geldiğimiz duruma baktığımızda, bu sıkıntıların aşıldığı, tekrar güven ortamının oluşturulduğu bir dönemdeyiz. Özellikle son dönemde Ermeni konusunun Kongre'de yönetimin katkılarıyla aşılması, PKK terörüyle mücadelede gelinen yeni safha ve Irak'taki gelişmeleri dikkate aldığınızda, Türk-Amerikan ilişkilerinin o dönemi atlattığını ve yeni bir dönemin başlamak üzere olduğunu görüyoruz. SIKINTILI DÖNEM BİTTİ Şu anda yeni, pozitif bir dönem var. Böyle bir dönemde bu ziyareti gerçekleştiriyoruz. Bu, yeni bir dönemin başlangıcı gibi görülebilir. Her şey gözden geçirilebilir, çok daha pekiştirilebilir. Bu gidişatın çok dolaylı olarak, hatta bazen direkt etki edecek kadar ekonomiye de çok etkisi olur. Türkiye'ye gelen, Türkiye'ye yapılacak yatırımlara, gerek Doğu'dan, gerek Batı'dan, nereden olursa olsun, çok etkisi olacağı kanaatindeyim EKONOMİ OLUMLU ETKİLENİR Terörle mücadelede karşılıklı kararlılık var... Irak konusundaki politikalarımızda daha önceki yıllarda çeşitli tereddütler varken şimdi politikalarımız çakışıyor. Politikalarımızın detaylarında farklılıklar olabilir, ancak Irak'ın siyasi birliğinin, toprak bütünlüğünün Amerikalılar tarafından da birinci mesele olarak görülmesi ile bunun tersinin başarısızlık olarak kabul edilmesi, politikalarının bu merkeze oturtulması var. IRAK POLİTİKALARIMIZ ÇAKIŞIYOR Irak meselesi bitmedi. Hâlâ konuşulacak çok şey var. Irak kendi kendini idare ediyor hale geldi demiyoruz. Ama şu anda işler bizim arzu istediğimiz istikamette gitmeye başladı. Dolayısıyla daha çok konuşabileceğimiz, daha çok işbirliği yapabileceğimiz alanlar var. Özellikle terör örgütünün aradan çıkarılması, Irak'tan atılması Türkiye'nin Irak'a yapacağı katkıları, yardımları 10 misli, hatta daha da fazla artırabilecektir. Irak'ın kuzeyi de dahil olmak üzere bütün Irak'a Türkiye'nin yapacaklarının sınırı yok neredeyse. Bizim kadar etki edebilecek bir başkası yok. IRAK'A KATKIMIZ 10 KAT ARTAR Başbakan'ın gezisi bir dönüm noktası olmuştur. Bir dönem noktalandı. Biz son şehitlerimizi verdik. Bu işi Irak'ı ve hava sahasını kontrol eden müttefiklerimizle yapmak daha doğru olurdu. ABD gibi büyük bir makine dünyanın her yeriyle uğraşmak durumunda. Böyle büyük bir ülkenin dikkatini sizin istediğiniz konuya çekip onu oraya angaje etmek, imal etmek kolay olmuyor. Sayın Başbakan'ın gezisinde bu gerçekleştirilmiş oldu. Daha sonra neticelerini gördünüz. Bu iş devam ediyor. SON ŞEHİTLERİMİZİ VERDİK ('Dağdakiler nasıl indirilecek' sorusu üzerine) Bu mesele bizim için hayat memat, can meselesidir. Burada hedef terörü bitirmek, terörden kurtulmak. Terör örgütünün, bu organizasyonun bitirilmesinde tabii ki bütün yollar devrede olur. Bir taraftan silahımla karşındayım diyenin karşısına daha kuvvetli bir silahla çıkacaksınız. Diğer taraftan başka bütün unsurlar, ne gerekiyorsa, bütün bunlar... SİLAHLA GELENE KUVVETLİ SİLAH Burada amaç ne? Şehit annelerinin yanına bir tane daha şehit annesi eklememek, gazilerin yanına bir gazi daha eklememek ve bu beladan kurtulmak. Onun için çok geniş kapsamlı çalışılıyor. Bunlardan hangi araç, nerede , nasıl konur devreye... O bu bir uzmanlık işidir. Bununla ilgili de çalışılıyor tabii... Yani o söylediğimiz bir taraftan devletin kararlılığı var, diğer taraftan ekonomik, sosyal, siyasi psikolojik yönleri, bunların hepsi üzerinde çalışılıyor. Bunlar bütün devlet organlarının topyekûn çalışmalarıdır; hükümetin ayrı, askerin ayrı, polisin ayrı, muhalefetin yeri geldiğinde ayrı... SOSYAL BOYUTLARA DA BAKIYORUZ BİR GÜN ABD'YE CUMHURBAŞKANI OLARAK GELECEĞİNİZİ AKLINIZDAN GEÇİRİR MİYDİNİZ? SORUSUNA GÜL'DEN ESPRİLİ YANIT: "Amerika kıtasına ilk kez ne zaman ayak bastınız?"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önceki akşam uçakta gazetecilerle sohbeti sırasında bu soruyla karşılaşınca önce uzun uzun düşündü, ardından "Galiba 1991'de Erbakan'la" dedi. Gül, bu gezi sırasında Washington'da Ulusal Basın Kulübü'nde gazeteci Ufuk Güldemir'le arasında geçen diyalogları da ayrıntılarıyla hatırladı.Sonradan yaptığımız bir arşiv taraması, Gül'ün 1991'i yanlış hatırladığını, bu ziyaretin 14 Mart 1992 tarihinde gerçekleştiğini ve Gül'ün milletvekili olarak eşlik ettiğini gösteriyor. Daha sonra sayısız ziyareti oldu Gül'ün Washington'a. Örneğin 1994 yılında yine Erbakan'la geldi; Refah Partisi'nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısıydı. Ardından 1997'de bu kez Refah-Yol'un Devlet Bakanı olarak geldi.Bunu, 2001 yılında Refah'tan ayrılıp AKP'yi kurduktan sonra yeni partiyi anlatmak üzere Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte geldikleri ve kendilerine konuşacak muhatap bulmakta zorlandıkları Washington gezisi izledi. Peki, 1990'ların başında Necmettin Erbakan'la Washington'a geldiğinde, günün birinde Washington'a Cumhurbaşkanı olarak ayak basacağı aklından geçer miydi? Gül, bu soru karşısında önce güldü, ardından şöyle dedi:"Ben 1991 yılında seçileceğimi bilseydim herhalde milletvekilliğine aday olmazdım. O tarihte Suudi Arabistan'da İslam Kalkınma Bankası'nda çalışıyordum ve yaz tatili için Türkiye'ye gelmiştim. Teklif geldiğinde seçilemeyeceğim düşüncesiyle aday oldum. Bankada çok iyi maaşım vardı, imkânlarımız iyiydi, diplomatik statümüz vardı. İlk maaşımla 1983 yılında Honda Accord araba almıştık. Seçilmem garanti olsaydı aday olmayacaktım."Gül ekledi: "Zaten hanımı da aday olmaya öyle razı etmiştim..." '1991'de seçileceğimi bilseydim milletvekilliğine aday olmazdım'