Skandal davanın skandal kararı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kalın’ın açıklamalarından satır başları özetle şöyle:

ERDOĞAN’IN FRANSA ZİYARETİ: Fransa, Almanya’dan sonra aynı zamanda bizim Avrupa’daki en büyük ticaret ortaklarımızdan birisidir. Türkiye’de binlerce Fransız firması iş yapmaktadır, aynı şekilde Türk iş adamlarının Fransa’da yatırımları yahut da ortaklıkları bulunmaktadır, bütün bu konuları ele alacağız. Bundan sonra da Kudüs ve Filistin meselesinde, barış sürecinde birlikte neler yapabiliriz, Ortadoğu barış sürecini canlandırmaya dönük adil, sürdürülebilir, kalıcı bir barışın tesisi için ne tür adımlar atılabilir, bununla ilgili istişarelerimizi de yapacağız.

MACRON’UN ELEŞTİRİLERİ: (Macron’un Türkiye’deki basın özgürlüğüyle ilgili eleştirileri) Bu değerlendirmelerinin bir bilgi eksikliğine dayandığını düşünüyoruz, eğer önyargılı bir değerlendirme yahut bir hüküm verme söz konusu değilse, tabii ki bunları konuşacağız. Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu terör ve güvenlik tehditlerini dikkate aldığınızda, zaman zaman Avrupalı dostlarımızın bu tehdidin boyutlarını tam manasıyla kavrayamadığını ya da daha da kötüsü zaman zaman terörle mücadele noktasında çifte standart bir tutum içerisinde olduklarını gözlemliyoruz. Yargıda olan, gazetecilerle ilgili ya da basınla ilgili konular da ya PKK terör örgütünün üyesi olmuş veya onlara yardım yataklık yapmış kişilerdir ya FETÖ mensuplarıdır ya DEAŞ ile ilgili olanlardır ya da birtakım adi suçlar gibi konulardır. Bunlar belgeleriyle birlikte iletilecektir.

HAKAN ATİLLA KARARI: (Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın ABD’de yargılandığı dava) Bu, skandal bir davanın skandal bir kararıdır. Bundan daha öte bir anlamı yoktur. Baştan beri zaten bu davanın, Türkiye’nin iç işlerine müdahale, Türkiye’nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açık ve netti. Hukuk adına utanç verici bir senaryo şu an hayata geçirilmektedir. ABD yönetiminin, FETÖ’nün ABD sistemini, Amerikan hukuk sistemini kurduğu bir takım bağlantılar üzerinden kendi lehine istismar etmesine daha ne kadar müsaade edeceğini açıkçası biz de merak ediyoruz. Açıkça Türkiye’nin iç işlerine müdahale olduğu ortadadır, Türkiye’nin iç siyasetini karıştırmaya yönelik bir kumpas olduğu ortadadır.

SOÇİ’DEKİ SURİYE
ZİRVESİ: Bu kongreye davet edilecek kişilerin, grupların mutlaka üç ülkenin de onayını almış meşru gruplar olmasıdır. Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi tarafından bizzat bu toplantıya PYD’nin davet edilmeyeceğini ifade ettiler. Bu konudaki tutumumuz, kararımız net. Rusya’nın, İran’ın da bu tutumu benimsemiş olması, paylaşmış olması elbette memnuniyet verici. Suriye halkını hiçbir terörist grup temsil edemez. Suriye Kürtlerini de PYD ya da YPG temsil edemez.

KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ YOK: Birileri gene herhalde toto, loto yapıyor. Şu anda gündemimizde bir kabine değişikliği söz konusu değil. Şu anda gayet iyi işleyen bir hükümet var. Ülkenin meselelerine hakim, ekonomiden güvenliğe, enerjiden kültür ve eğitim alanlarına kadar gece gündüz çalışan bir hükümetimiz söz konusu. Şu anda gündemimizde böyle bir şey yok.

SPEKÜLASYON: (Çözüm sürecinin başlayacağı iddiası) Terörle mücadele sürecek. Bunun dışında konuyu başka bir yere çekmeye çalışmanın bir anlamı yoktur. Tabii ki terörle mücadelenin nihai amacı terörü bitirmektir. Terör, eğer silahla devam edecekse anladığı dilden konuşulur ve gerekli cevaplar verilir. Şu anda böyle bir şey de söz konusu değil zaten. Spekülatif yorumlar üzerinden Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlığını zayıflatmaya veya gölgelemeye dönük spekülasyonlardan da uzak durmakta fayda var.

Temennimiz bu hukuk ayıbının düzeltilmesi

Dışişleri Bakanlığı; ABD’de eski Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkında alınan karara ilişkin olarak açıklama yapıldı.

Açıklamada, Hakan Atilla’nın New York Güney Bölgesi Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame temelindeki davada altı suçlamanın beşinden suçlu bulunması, “Haksız ve talihsiz bir gelişme” olarak değerlendirildi. Açıklamada, “ABD mahkemesi, sahte ve siyasi istismara müsait sözde ‘delillere’ dayanarak gerçekleştirilen ve Türkiye’nin iç meselelerinin gerçek dışı kurgular temelinde tartışıldığı bir süreçte, daha önce örneğine rastlanmamış bir şekilde Türkiye’nin iç işlerine müdahil edilmiştir” denildi.

ABD tarafından maddi ve lojistik destek sağlanmak suretiyle bazı FETÖ mensuplarının yargı sürecini etkileyecek gerçek dışı iddialarda bulunmalarına ve sahte deliller sunmalarına fırsat verilmesinin mahkeme sürecinin ciddiyetini ve inanılırlığını yok ettiğine vurgu yapılan açıklamada, “Bu haliyle bir hukuk ayıbına dönüşen kararın düzeltilmesi en büyük temennimizdir” ifadesine yer verildi.