Siyaset Terör ve şiddet dili ifade özgürlüğünün kapsamına girmez

Terör ve şiddet dili ifade özgürlüğünün kapsamına girmez

26.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

AYM Başkanı, ifade özgürlüğünün, demokrasilerde en yakıcı sorunları bile serbestçe tartışma ve çözüm önerilerini sunma imkânı verdiğini, bunun ön şartının ise terörü, şiddeti ve şiddet dilini reddetmek olduğunu belirtti

Terör ve şiddet dili  ifade özgürlüğünün kapsamına girmez

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, akademisyenlerin tutuklanması ve dokunulmazlıkların kaldırılması tartışmasına, ifade özgürlüğü ile terör arasındaki sınırı çizerek katıldı. Arslan, “Terörü ve şiddeti teşvik eden ifadeler, ifade özgürlüğünün korunması altında değildir. Zira terörün ve şiddetin başladığı yerde sözün hükmü kalmaz” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin 54. kuruluş yıl dönümü nedeniyle Ahlatlıbel’deki Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nda tören düzenlendi. Törende konuşan Arslan, geçmiş yıllardaki törenlerin aksine siyasi polemiklere neden olabilecek ifadelerden uzak durdu. Arslan, konuşmasında, yeni anayasa çalışmaları kapsamında bireysel başvurunun sınırlandırılabileceğine yönelik açıklamalara karşılık bireysel başvuru uygulamasını savundu. Arslan, uygulamayı savunurken, “başörtüsü, kadına soyadı özgürlüğü, usulsüz dinlemeler, gizli tanık uygulamaları” gibi çok sayıda kararlardan örnekler verdi ve böylece AYM’nin paradigmasının değiştiği, toplumsallaştığı mesajı verdi.
Sınırları çizdi
Arslan, 26 sayfalık konuşmasında, akademisyenlerin tutuklanması ve dokunulmazlık tartışmasına ise, terör ile ifade özgürlüğü arasındaki sınırı çizerek, dolaylı biçimde katıldı. “Terör ile ifade özgürlüğü arasındaki ilişkiye kısaca değinmek istiyorum” diyen Arslan, şunları söyledi:
“Geçen yıl yüzden fazla insanımızı kaybettiğimiz Ankara Garı’ndaki terör saldırısından üç gün sonra Avrupa Konseyi tarafından Strasbourg’ta düzenlenen ifade özgürlüğüyle ilgili konferansa katılmıştım. Konferansta yaptığım konuşmada ölümle ifade özgürlüğü arasında bağlantı kuran Fransız düşünür Lyotard’a atıfla insanları karanlık bir sessizliğe mahkum eden terörün sadece yaşama hakkını değil, aynı zamanda onların en önemli ayırt edici özellikleri olan kendini ifade etme, konuşma ve topluma seslenme özgürlüklerini de ortadan kaldırdığını söylemiştim. İfade özgürlüğü, demokrasilerde en yakıcı sorunları bile serbestçe tartışma ve çözüm önerilerini savunma imkanı sunmaktadır. Bunun ön şartı ise terörü, şiddeti ve şiddet dilini reddetmektir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi teröre ve şiddete teşvik eden ifadeler, ifade özgürlüğünün koruması altında değildir. Zira terörün ve şiddetin başladığı yerde sözün hükmü kalmaz.”
Anayasa Mahkemesi’nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair verdiği kararları örneklerle anlatan Arslan, diğer taraftan ifade özgürlüğü konusunda da önemli kararlar verdiğini, bu özgürlüğün sadece kabul edilen düşünceler için değil, başkalarınca rahatsız edici görülen görüş ve düşünceler bakımından da geçerli olduğuna hükmettiğini söyledi.

Haberin Devamı

Bireysel başvuru önemli bir kazanım

Konuşmasında ağırlıklı olarak bireysel başvuru ve kararlara değinen Arslan, bireylerin anayasal haklarının ihlal edildiği iddiasıyla doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne erişimlerini sağlayan anayasa şikayeti veya bireysel başvurunun gittikçe yaygınlaşarak anayasa yargısının parçası haline geldiğini söyledi. Rejimlerin demokratik hukuk devleti olarak nitelendirilmesinin, bağımsız ve tarafsız bir yargı ve yargıçların varlığına bağlı olduğunun altını çizen Arslan, “Bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı yerde hukuk devleti de yoktur. Hiç kuşkusuz hukuk devleti, jüristokrasi yani ‘hakimler devleti’ anlamına da gelmemektedir” diye konuştu.
Bireysel başvurunun AİHM’ye gidişleri azalttığına vurgu yapan Arslan, AİHM’ye Türkiye aleyhine yapılan yıllık başvuru sayısının 2012’de yaklaşık 9 bin iken, 2015’te bu sayının 2 bin 208’e düştüğünü söyledi. Arslan, bireysel başvurulara ilişkin verilen kararların bireylerin adalet duygularını tatmin etmek suretiyle onların devlete ve hukuka olan güvenlerini artırdığını söyledi. Arslan, “Bu nedenle bireysel başvurunun hukuk sistemimiz açısından önemli bir kurum ve kazanım olduğu söylenebilir. Türkiye’de uygulanan bireysel başvuru sisteminin, diğer ülkeler bakımından da dikkate alınması gereken, başarılı ve iyi uygulama örnekleri arasında gösterildiği de bilinmektedir” dedi.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu’nu görmezden geldi

- Törene; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan ve Lütfi Elvan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Törende, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başkanları ile AYM’nin yeni ve eski üyeleri de hazır bulundu.
- Erdoğan, AYM Başkanı Arslan tarafından Yüksek Mahkeme kapısında karşılandı. Erdoğan ile Arslan arasındaki sıcak temas dikkati çekti. Erdoğan, gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliye kararından sonra Anayasa Mahkemesi’ne çok sert eleştiriler yöneltmişti. Dünkü görüntü Cumhurbaşkanlığı ile Anayasa Mahkemesi arasındaki buzların eridiği yorumlarına neden oldu.
- Erdoğan’ın tören salonuna girişi iki kez anons edildi. Erdoğan, ikinci anonsun ardından salona girdi. Protokoldekilerle tek tek tokalaşan Erdoğan’ın sıra CHP lideri Kılıçdaroğlu’na geldiğinde tokalaşmaması törene damga vurdu. Davutoğlu ise Kılıçdaroğlu ile tokalaştı. İki isim yanyana oturdu.
- Arslan’ın konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Kahraman, Başbakan Davutoğlu ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, Arslan’ın makamında bir süre sohbet etti.