Yetti artık mağdur edebiyatı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın Başbakan ile aynı arabaya binmesini eleştirerek, “Bu devlete meydan okumadır” dedi.
Kılıçdaroğlu, 7 eski Demokrat Partili’ye rozet taktığı partisinin grup toplantısında, özetle şöyle konuştu:
- HARAMİ SALTANATI: Yolsuzluk ve rüşvet konusunda duyarlı olur, haramilerin saltanatını yıkarsak ülke huzura kavuşmuş olur. 17 Aralık’ta önemli bir gerçek ortaya çıktı. Hükümetin, devleti soyduğu ortaya çıktı. ‘17 Aralık darbedir, 60, 70, 80 darbesinden çok önemli bir darbedir’ diyor. Lafa bak. İdamlar oldu, insanlar siyasi linçe uğratıldı, nasıl oluyor kıyaslıyorsun.
- KABAK TADI VERDİ: Malı götüreceksin, sıkışınca darbe yapıldı diyeceksin. 4 bakanın darbeci miydi? Onlar malı götürüyor, ülkeyi soyuyor, yine mağdur edebiyatı. Bu mağdur edebiyatı kabak tadı verdi. Hapse girdin, mağduriyetini gidermek için anayasayı değiştirdik seçim yaptık, hâlâ mağdurum da mağdurum. Bakan 700 bin TL kol saati alıyor, o mağdur, çocuğunun cebine harçlık koyamayan baba mağdur değil.
- KOLEKTİF GÖTÜRMÜŞ: Başbakan değil, baş yalan. Bunlar kolektif götürmüş, milletle alay etmeyin, yeter artık. Bir kişi tek başına 247 milyarı götüremez, devletin içinde paralel yapı gerekiyor, ona göre hâkim, işadamı gerekiyor. Devletin içinde bir çete var, o çete yolsuzlukları yapıyor, darbe oldu, mağdur olduk, bu edebiyatı bırakın. Mamak’ta oturan yurttaşlarıma sesleniyorum: 700 bin TL’lık kol saati, 10 tane apartman dairesi demektir, evsizlere, kira ödeyenlere söylüyorum, 10 apartman dairesini bakanın koluna takıyorlar.
- MEYDAN OKUYOR: Bize karşı darbe yapıldı mağduruz edebiyatı yetti artık, kimse yolsuzluklar konusunda senin eline su dökemez. AKP’ye oy veren, çocuğu işsiz olan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Aranan senin çocuğunsa alır götürürler ifadesini verir, başbakanın çocuğuysa kimse ifadesini alamaz.
Uzun süre saklandı, geçen gün başbakanla aynı arabaya binmiş. Bu devlete meydan okumadır, ‘Ey yargıçlar siz benim çocuğumu alamazsınız. Ey polisler siz benim çocuğuma dokunamazsınız. Ey savcılar siz benim çocuğumun ifadesini alamazsınız.’ Neden? ‘Çünkü benim çocuğum yolsuzluk da yapsa, katliam da yapsa, hırsızlık da yapsa, rüşvet de verse, rüşvet de alsa onun yaptığı meşrudur. Ve onun güvencesi benim’ diyor. Ve buna da, ‘hukuk devletidir’ diye söyleyin diyor. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum, onun çocuğunun sizin çocuğuyla farkı ne?
- PANİK İÇİNDE: Yolsuzluk ortaya çıktı panik içinde. HSYK’yı değiştireceğiz diyor, bütün hâkimleri, savcıları bakanın emrine veriyorlar. Böyle bir düzenleme olur mu? Sen şimdi yargıya darbe yapıyorsun, yolsuzluk darbesi, hangi adaletten bahsediyorsun.
- BOYNUMUN BORCU: Arama yapılırken lahmacun yedi diye bir polisi sürdü. Ali İsmali Korkmaz öldürüldü, o polislere bir şey yaptın mı? Katil olanlara ses çıkarmıyorsun. ‘Uludere, Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmayacak’ dedi, Bakanlar Kurulu’nda senin talimatınla dosyayı kapattılar, o dosyayı açmak benim boynumun borcudur, senin talimatınla uçaklar kalktı gitti, bombaladı. Allah büyüktür, bunun hesabını vereceksin sen.

Mağdur olan Başbuğ
“Hapishanelerde yüzlerce masum insan yatıyor. Sen bu davaların savcılığını niye üstlendin? Eğer bu ülkede mağdur olan birisi varsa İlker Başbuğ’dur, Teğmen Çelebi’dir, Cihan Kırmızıgül’dür sen değilsin. Mağdursa Kuddusi Okkır mağdur. Sen zalimsin, zulmediyorsun, sen millete tepeden bakıyorsun.”

Senin oğlunun durumu ne?
“AKP’ye oy veren saygıdeğer yurttaşlarıma söylüyorum, onun oğlunun gemicik sayısı 7’ye çıktı, senin oğlunun durumu nedir? O hâlâ mağdur, sen hâlâ mağdur değilsin. Hesabını sandıkta soracağız, bu mücadele sıradan bir mücadele değildir, bu mücadele haklıyla haksızın mücadelesidir, hukukun üstünlüğünü savunanla, hukuku ayaklar altına alıp çiğneyenlerin mücadelesidir.”