YÜZLEŞME ZAMANI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bitlis’in Güroymak ilçesi için eski adı olan “Norşin”i kullanmasına tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, “Alparslan’dan, Gazi Mustafa Kemal’den daha fazla mı milliyetçisiniz?” diye sordu. Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı, Kürt açılımı konusunda kapılarını kapatmamaya çağıran Erdoğan, “Siz duayensiniz” dedi.
Partisinin 8. kuruluş yıldönümü nedeniyle genel merkeze düzenlenen il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan’ın Kürt açılımına yönelik mesajları şöyle:
YÜZLEŞME ZAMANI: İşte şimdi diyoruz ki Türkiye bu meseleyle artık yüzleşmeli. Türkiye, bu meseleyi köklü bir biçimde çözüme kavuşturmalıdır.
BEDELİ NE OLURSA OLSUN: Bu işin istismarını yapan, buradan nemalanmak isteyen veyahut da buradan AK Parti’yi vurabileceğini zannedenler bunu engellemek istiyor. Biz bunların hiçbirine aldırmayacağız. Biz bu işe inanıyoruz. Bedeli ne olursa olsun bu yolda, bu adımlarımızı attık, atıyoruz ve atacağız.
BAHÇELİ PANİKLEDİ: Sayın Bahçeli tam bir panik ve hezeyan havasında. Haddi aşarak, nezaket kurallarını hiçe sayarak, son derece çirkin üslupla bana ve partime, bakanıma yönelik pervasızca saldırmasını da ben milletimin takdirine bırakıyorum. Eğer böyle ciddi bir mesele hakkında konuşacaksanız Sayın Bahçeli, çok rica ediyorum, Türkiye’nin tarihi üzerine, bu toprakların uzak tarihi üzerine, lütfen birkaç kitap okuyunuz, tavsiye ederim.
‘ANKARA’ LATİNCE KÖKENLİ: “Norşin” (Güroymak ilçesi) kelimesini dilinize dolayarak, öyle basit ve ucuz bir muhalefet tarzına başvurarak kendinize de partinize de Türkiye’ye de haksızlık ediyorsunuz. Alparslan 1071’de Malazgirt Ovası’nda kazandığı zaferle Anadolu’nun kapılarını açtı ama “Malazgirt” ismine dokunmadı. Siz Alparslan’dan daha mı milliyetçisiniz? Malazgirt Ermenice bir kelime. Gazi Mustafa Kemal, Ankara’yı başkent yaptı. Ama ismini değiştirme gereği duymadı. Siz Gazi Mustafa Kemal’den daha fazla mı milliyetçisiniz? Ankara da kökeni itibarıyla Latince “Ankira”dır.
KAPILARI KAPATMAYIN: Buradan bir kez daha söylüyorum, Sayın Bahçeli’ye, Sayın Baykal’a bir kez daha sesleniyorum; gelin kapılarınızı kapatmayın. Gelin bu sürecin dışında kalmayın, siz de katkınızı verin, siz de yapıcı önerilerinizi sunun.
SİZ DUAYENSİNİZ: AK Parti kurulmadan önce siz vardınız. İkide bir Sayın Baykal, “biz cumhuriyetten daha eskiyiz” diyorsun. Hadi, eskiliğinin gereğini yap. Aynı şekilde Sayın Bahçeli, MHP’nin ne denli eski bir siyasi parti olduğunu söylüyor. Hadi gereğini yap. Siz duayensiniz. Eğer hamasetle, birbirini ihanetle, hıyanetle itham ederek bu mesele çözülebilseydi bugüne kadar çoktan çözülürdü. Gün, sorumlu siyaset günüdür.
SADECE MİLLETİN TEMSİLCİLERİYLE: Birliğimizi, bütünlüğümüzü, kardeşliğimizi asla tartışma konusu yapmayız. Bizim muhatabımız 71.5 milyon Türkiye vatandaşımızdır. Aziz milletimizden, aziz vatandaşlarımızdan başka muhatap tanımıyoruz. Demokrasi ve hukuk devletinde milletin temsilcileri de bellidir ve bu temsilciler dışında herhangi bir temsil mercii tanımıyoruz. Bu süreçte hiçbir siyasi partiyle, parti lideriyle polemiğe de girmek istemiyorum. Böyle milli bir meseleyi, böyle siyaset üstü bir meseleyi günlük politikaya, siyasi çekişmelere alet etmek istemiyorum.

İbrahim Sadri’nin şiirini okudu
AK Parti’nin 8. yıl kutlamaları için yapılan il başkanları toplantısı, Erdoğan’ın İbrahim Sadri’nin “Bizim de yaşadığımız hayattır” adlı şiirini okuma görüntüsüyle başladı. Şiirin bir bölümü şöyle: “...Pencere kenarlarında, oğullarını bekleyen anaları. Kalbim ağrıyorsa da kardeşim, gönlüm bulanıyorsa da, tedirginsem, kuşkuluysam. Kalın kitapların yazdığına bakarsan, suçluysam. Havada ihanet, dışarıda sıcak, duvarlarda yazılar, kalbimizde acılar varsa da bizim de yaşadığımız hayattır kardeşim...”