‘Hakem kararı’ selinde boğulmak!

‘Hakem kararı’ selinde boğulmak

Ülkede futbolun sadece hakem kararları üzerinden anlaşılması için çırpınan cephe ligin sonu yaklaşırken bir taarruz daha yaptı.
Bu taarruz için hakem Cüneyt Çakır ve yardımcılarının Trabzon’da verdikleri ve vermedikleri kararlar da uygun ortamı sağlamış oldu...
İstanbul’da indikleri havaalanından evine dönerken Kanaltürk muhabirinin sorularına yanıt vermemek için HAVAŞ otobüsüne ‘sığınan’ Çakır’ın bu tutumu, önce ‘harcırahtan tasarruf ederek zenginleşmeye gayret etmek’ olarak yorumlandı. Alttan alta, “Buna tamah edenler nelere etmez ki?” denmeye çalışıldı...
Meselenin aslı ortayı çıkınca da, “Neden kaçıyorsun, verecek cevabın yok çünkü”ye döndürüldü iş...
Bu tartışma, yıllardır haklarındaki onca spekülâsyona rağmen hâlâ işlerini doğru yapmaya çalışan hakemlerin durumunu daha iyi anlamamız açısından hayli ibret vericidir.
Yurtdışında yönettikleri maçlardan sonra ‘ulusal gururu cilalamak’ için göklere çıkarılan hakemler, ne hikmetse ülke içi maçlardan sonra yerden yere vurulurken kimsenin gıkı çıkmaz...
Bazı eski hakemlerin ‘eleştiri’ adı altında yürüttüğü bu acımasız kampanya, tuttuğu takımın aleyhine verilmiş kararlardan sonra taraftarlarca da düşünmeksizin içselleştirilir.
Ne var ki, hakemler üzerinden şu hayatta ‘görünürlüklerini’ ve nüfuz alanları’nı genişletenler bu yıl Markus Merk’in bizim ‘düşünce dünyamız’a dâhil olmasıyla birlikte bir parça ‘izlenirlik’ kaybettiler.
Fanatik Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Necil Ülgen geçenlerde Markus Merk’le sohbet etme fırsatı bulmuş. O anlattı... Merk özellikle yardımcı hakemlerin Avrupa ortalamasının çok üzerinde doğru kararlar verdiğini söylüyormuş.
Hepimiz şahidiz değil mi? Bu yıl, ülkedeki provokatif dilin bunaltan atmosferinden kurtulduğunda, başta Cüneyt Çakır olmak üzere memleket hâkemleri yurtdışı maçlarda ne denli başarılı kararlar veriyor...
Hakemlerin başarılarının hatırı sayılır oranda yükselmesi de, futbolun sadece bu alan üzerinden anlaşılmasını sağlayan cephede ciddi tedirginlik yaratıyor, bunu da görüyoruz. Çünkü ‘nüfuz alan’ları daralıyor...
O nedenle, iklim koşullarının ısrarla ‘hakem hataları’ atmosferinde kalması için gayret gösteriyorlar. Neden mi? “Ben eski hakemim benden iyi mi bileceksin?” diyebilmek için... Dersiniz ki, dünyadaki en zor edinilen, en özel bilgi alanının hükümdarları kendileri.
Oysa, artık onların bildiğini iddia ettikleri ne varsa futbola ortalama ilgisi olan herkes tarafından biliniyor... Örneğin, başkalarını bilmem ama en azından ben biliyorum... Görüyorum ki, futbola benden daha az ilgisi olan yeğenim de biliyor.
Ülkede hâlâ “Gökhan Gönül kalibresinde kaç sağ bek var?” gibi daha yakıcı bir soru ortada dururken, ‘hakem kararı selinde boğulmak’ kuşkusuz ki herkese daha kolay geliyor.
Kafasını kaldırıp da, bu ‘başka birini düşünmeksizin haksızlık yapmanın cenneti’ sayılabilecek alandan kurtulmayı başaranlar, futbolu da hayatı renklendirecek bilginin peşinde olanlardır.
Ya bu ‘eski hakem tuluat’ına gönül indirip futbolun çölünde kaybolacağız ya hep birlikte eğlenip, birlikte düşüneceğiz.
Ya onlar bizim yerimize düşünecek ya biz hepimiz için düşüneceğiz...
“Onlar kim biz kimiz?” diye soracak olanlar ne kadar azalırsa hayatımız o kadar yaşanır hale gelir, emin olun...

Haberin Devamı

Transfer haberi iştah açıcıdır
Kimi küçük çocuklar ‘boğazsız’ olur, yemezler. Anneleri ellerinde kase peşlerinden koşar bütün gün. Nasıl ki bu durumdaki annenin yardımcısı ‘iştah açıcı’dır, transfer haberleri de taraftarın ‘iştah açıcı’sıdır...
Daha şampiyon belli olmamışken futbolcular adeta hızlandırılmış bir filmin figüranları gibi vızır vızır takım değiştirir haberlere göre. Dünyanın en büyük futbolcularından tutun da gelecek vaat eden gençlere kadar alınmayan kalmaz... İştah artar, haber yutulur!
Haber doğru çıkar ya da tersi olur, önemli değil. İştah kabarmıştır.
Artık iş artan ilgiyi ‘mamûl madde’ye yöneltmeyi becerecek ‘işletmeci’lerindir. Sen ‘oyun’, ‘futbol’, ‘eğlence’, ‘dayanışma’ derken başkaları ‘forma’ der, ‘reklam’ der, ‘reyting’ der... Ve bu oyun böyle sürer gider!

Haberin Devamı

Yönetici isteyen futbolcu riski!
Four Four Two dergisinin anketine katılan 100 futbolcudan sadece 42’si ‘yöneticilerin futbola müdahale etmesi’ne kesinlikle karşı çıkmış... 4 futbolcudan biri ise yönetici müdahalesini motive edici buluyormuş. Gözünü iktidara dikmiş ve yaptığını bilgiden çok ‘ahbap-çavuş ilişkisi’ ile kotaracağını düşünen oyuncusu çok olan bir teknik direktörün işinin ne zor olduğunu anlayabiliyor musunuz?
Şunun için söylüyorum... Geleceği başkanın ya da yöneticinin iki dudağının arasında olan teknik direktörlerin yenilmemek için ‘katı defans’ yaptırıp, sıkıcı oynatmalarının ardında bu durumun da payı var diye düşünüyorum.
Çünkü, devre arasında soyunma odasında yönetici görmek isteyen futbolcu çoğunlukla ‘kalıcı’ oluyor. İrade koyması gereken ve gelecek korkusuyla koyamayan hoca ise iki mağlubiyetten sonra ‘gidici...’ Ve bu tuhaf değirmen öğüttükçe, öğütüyor oyunu.
Biraz da bu nedenle bir türlü geliştiremediğimiz futbolumuzla kalburüstü Avrupa ligleri arasındaki açımız açıldıkça açılıyor...

Haberin Devamı