Ediz Sırapınar

Ediz Sırapınar

ediz.sirapinar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe sezon başından beri iyi niyetli ve özverili birkaç futbolcunun bireysel gayretleri ve becerileriyle mücadele ediyordu. Ne var ki böyle bir oyun düzeninde bireysel hatalar da sık sık göze batıyordu. Takımca dayanışma da yerleşmediğinden hemen hemen her maç kopuk kopuk, akıcılığı olmayan, gel-gitlerle dolu bir Fenerbahçe izliyorduk... Tıpkı dün geceki gibi...
Kasımpaşa galibiyetinden sonra düşme korkusunu üzerinden tamamen atan sarı-lacivertli ekip, lige veda maçları oynayan Akhisar karşısında daha kendinden emin, daha özgüvenli bir kimlikle sahaya çıkmıştı... Oyunun başlarında Mehmet Topal sakatlanıp Teknik Direktör Ersun Yanal da cesur bir karar vererek Moses’ı oyuna alınca takımın ofans gücü biraz daha arttı. Belki üretkenlikte eksik kalıyorlardı ama yoğun pas trafiği ile rakibin hata yapmasını kollar bir görüntü içindeydiler...
Nitekim Akhisar savunmasının ilk yanlışında Soldado ile cezayı kestiler... Ardından Dirar’ın nefis golü Fenerbahçelilere “nihayet bir maçı da rahat seyredeceğiz” keyfini çoktan yaşatmıştı... Soldado 42’de penaltıyı kaçırmasa belki de çok farklı bir skor ortaya çıkacaktı. Ancak başta da dedik ya Fenerbahçe oyun içinde gel-gitleri olan ve savunması güven vermeyen bir takım. Devre biterken üç adamla atak yapıp golü bulan Akhisar, Kadıköy’ün havasını bir anda değiştirdi. Hem futbolcuların, hem taraftarın neşesi, keyfi kursağında kaldı...
İkinci yarı Fenerbahçe oyuna yine hükmetmeye çalışsa da 2-1’lik skorun verdiği tedirginlik zaten sezon boyunca kimlik bunalımı yaşayan takımın ayağında pranga oldu... O yoğun pas alış-verişleri durdu, hücum bölgesinde çoğalma, oyunun boyunu kısaltma çabası neredeyse hiç yoktu... Topu alan gitti, sağına soluna bakmadan vurdu... Hepsi bu... Sonuçta kazasız-belasız maç tamamlandı, son iki hafta kala kümede kalma garantiye alındı!
Fenerbahçe’nin son maçları gelecek sezon için önemli ipuçlarını içinde barındırıyor. Örneğin bu takımın ne savunması, ne orta sahası, ne de hücum tarafı var. Öncelikle aidiyet duygusunu taşıyan oyuncu sayısı az... Yönetim ve teknik heyet başa güreşen bir Fenerbahçe kurmak istiyorsa işe geri dörtlüden ve kaleciden başlamalı... Sonra Samandıra’ya biraz ruh kazandırılmalı... Bu kadar basit gol yiyen bir takımın ön tarafı iyi olsa ne yazar... Milyonluk ayaklar bu gamsızlıkla ne fayda sağlar... Kadro mühendisliğinde yeni bir hata, baştan aşağıya herkesin sonunu hazırlar...