Ediz Sırapınar

Ediz Sırapınar

ediz.sirapinar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu sezon deplasmanlarda sadece bir galibiyet elde eden Fenerbahçe’nin lige verilen üç haftalık aradan da yararlanarak Ankara’da “fazla mesai” yapması gerekir, diye düşünmüştük... Ama hakça söyleyelim, kendi ortalamalarının üzerinde bir oyun oynamadılar. Evet, baskılıydılar, topa sahip oldular ancak işin sonuç kısmı olan gol atmada yine tüm beceriksizliklerini, kalitesizliklerini, eksiklerini ortaya koydular...
Şunu net bir şekilde söyleyelim; Fenerbahçe’de duygu ve enerji yönetimi çok zayıf. O nedenle çabuk oyundan düşüyorlar, “bugün çok iyiler” dediğiniz anda bir anda maçtan kopuyorlar, yüzde yüz konsantre olamadıklarından çok fazla hata yapıyorlar, karşılığında da kalelerinde basit goller görüyorlar... Geçmiş maçlardan yeteri kadar ders çıkarmadan antrenörün tanısına ve tedavisine teslim oluyorlar. Tedavinin en vazgeçilmezi de “yaşananları unutup” sürekli önümüzdeki maçlara bakalım anlayışı! Bu yüzden de bir arpa yol alamıyorlar...
Tolgay Aslan geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda “İyi oynuyoruz, çok pozisyona giriyoruz ama rakipler bir kez geliyor golü atıp gidiyor” demişti... Ankaragücü de aynen öyle yaptı... Kalesinde sayısız tehlike atlattıktan sonra rakibinin ilk açığında cezayı kesmeyi bildi. Tolgay bu ağır çekim futbolunu sürdürdüğü, fizik gücünü artırmadığı, kaçak dövüştüğü, Mehmet Ekici olduğu yere top beklediği, kendini hiç göstermediği, yılların tecrübesi Mehmet Topal ise pozisyon alma konusunda hala acemiliklerine devam ettiği sürece kalan haftalarda da birşey değişmeyecek. Fenerbahçe doksan dakika didinecek, ancak puanlar rakiplere gidecek.
Gelelim Moses’a... Bu performansıyla değil bir daha Premier Lig’de top koşturmak, antrenmana bile çıkamaz... Kariyer olarak belki takımın en elit isimlerinden biri... Ancak iş sorumluluk almaya, özveriye, mücadeleye gelince koca bir sıfır...
Fenerbahçe dün Ankaragücü’nün genç kalecisi Altay’ın kusursuz performansına takılmasa belki üç puanı alabilirdi... Ama Dirar ve Hasan Ali’nin dışında üzerindeki formanın hakkını veren başka kimse yoktu... Bu kadar yalancı pehlivan varken beklenen bahar da bir türlü gelmiyor tabii... Hasan Ali’yi gerçekten tebrik etmek gerek. Dirar ile birlikte bütün enerjisini ortaya koydu... Attığı gol emek ve yetenek doluydu...
Gelecek hafta Galatasaray derbisi var... Fenerbahçe seyircisi tarihin en kötü sezonunu geçiren takımını her türlü tolere edebilir, her şartta desteğini sürdürebilir... Fakat Kadıköy bu maçta da düşerse ne yönetimi, ne takımı, ne de teknik heyeti affeder... Fenerbahçe bu yükün, bu stresin, bu gerilimin altından nasıl kalkacak, bekleyip göreceğiz...