The Others Atatürk için düşünmek

Atatürk için düşünmek

10.11.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Atatürk için düşünmek

Atatürk için düşünmek

Anıt Kabir'in mimarisi tarihte ilk defa bir sergiye konu oldu

Bu sergide Anadolu'nun yedibin yıllık kültür mirasının Anıt Kabir süslemelerinde nasıl yansıdığını görüyoruz. Prof. Afife Batur'a göre Anıt Kabir hem Türkiye'nin tarihi kimliği bakımından, hem de mimari açıdan önemli bir sanatsal kilometre taşı.

Ankara bugün Atatürk'ün ölüm yıldönümünü anmak için Anıt Kabir'e akın ederken, İstanbul Anıt Kabir'in mimarisiyle ilgili tarihi bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Milli Reasürans Sanat Galerisi küratörü Amelie Edgü'nün bir fikriyle başlayan projenin bilimsel yönetmenliğini İTÜ mimarlık Fakültesi öğretim üyesi, mimarlık tarihi uzmanı Prof. Afife Batur üstlendi. Projeyi hazırlayan ekipte önde gelen mimar ve tasarımcılar çalıştı. Ortaya çıkan sergi, Atatürk'ün katafalkını hazırlayan Alman mimar Bruno Taut ve Anıt Kabir'in mimarları Emin Onat ve Orhan Arda'nın, iç süslemelerin tamamını gerçekleştiren Nezih Eldem'in ve mozoleye katkıda bulunan heykeltraşların olağanüstü yaratıcılığını gözler önüne seriyor. Onlar Atatürk için düşünmeyi çağdaş sanat ve estetikte bir doruk yaratarak gerçekleştirmişler; bizler bugün Atatürk için aynı düzeyde düşünebiliyor muyuz acaba? 7 Aralık'a kadar sürecek bu sergiyi ve bugün açılışta, saat 18:30'da gerçekleşecek paneli sakın kaçırmayın.

Böyle bir sergi Türkiye'de ilk defa gerçekleşiyor. Dün sona eren Bienal ile çağdaş sanatın yeni merkezlerinden biri olma iddiasını yaşatan İstanbul, bu sergiyle kavramsal ve estetik kültür birikimini kanıtlıyor.
Anıt Kabir'i mekan olarak yaşamanın ötesinde, bu sergi sizi anıtta kullanılan mimarlık dilinin yüreğine götürüyor.
Anıt Kabir'i ziyaret etseniz bile göremeyeceğiniz ayrıntıları ve mimari kavramsallaştırmayı, Atatürk İçin Düşünmek sergisinde görebiliyor ve yaşayabiliyorsunuz.
Ben bu sergiyi görene kadar, Anıt Kabir'in Atatürk'ün çağdaşlaşma projesine ve mirasına tüm bir ulusun kültür birikimiyle dikilmiş böylesine muazzam bir yapıt olduğunun farkında değildim. Türkiye'de herkesin bu sergide sunulan bilgi ve bakış ışığında Anıt Kabir'i yeniden ziyaret etmesi gerekiyor bence.
Bu muazzam başarıyı öneclikle iki kadına borçluyuz. Amelie Edgü ve Afife Batur Türkiye'ye, unuttuğu bir kültür ve sanat tarihi dilimini yeniden kazandırıyorlar.
Atatürk'ün naaşının yerleştirildiği ilk katafalkı inşa etmek üzere davet edilen, dünya çapındaki Alman mimar Bruno Taut'a olan hayranlığı Amelie Edgü'yü bu projeye yönlendirmiş. Afife Batur ise, Anıt Kabir'in mimari oluşumunu da katarak, sergi kavramını zenginleştirmiş.
Sergide Bruno Taut'un Türkiye'de gerçekleştirdiği başka mimari tasarıların (Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Trabzon Erkek Lisesi gibi) mimari çizim ve fotoğraflarını ve bazı desen çalışmalarını da görebiliyoruz. Bu bölümü mimar bülent Tanju hazırlamış.
Emin Onat'ın da aynı şekilde İstanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi binası, Ankara'da Maliye Evleri, Sevda cenap And Vakfı gibi çeşitli yapıtlarının fotoğrafları sergileniyor. Bu bölüm de mimar Ayşe Akyıl tasarımıyla oluşmuş.
Anıt Kabir'e ayrılan bölüm ise, mozole için açılan yarışmada birincilik alan tasarımların ve Emin Onat/Orhan Arda ikilisinin sonunda seçilen bugünkü projesinin çizimleriyle başlıyor.
Bu çizimlerin hepsi de, şantiyede kullanılan özalit kopyaların fotoğrafları. Orijinalleri kaybolmuş. Türkiye için bu kadar önemli bir projede böylesi bir arşiv kaybı, akıllara durgunluk veren bir ihmal örneği.
Sergide arkeolog/fotoğrafçı Erkin Emiroğlu tarafından ustaca görüntülenen süsleme detayları ise, mimari bir ağıtın kafiyeleri adeta; Anadolu'nun yedibin yıllık kültür mirasının izlerini bu tezyin örneklerinde bulmak mümkün.
Mozole'nin yalın helenistik tapınak/akropol şeması, antik mirasımız. Büyük heykeltraşlar İlhan Koman ve Zühtü Müritoğlu imzasını taşıyan ve Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndaki büyük zaferlerini simgeleyen duvar kabartmaları ile Hüseyin Anka Özkan'ın aslan heykelleri, Hitit ve Eti mirasımız; uzmanlar bu yapıtları Türkiye'de stilistik tarzın ilk denemeleri ve modern heykelciliğe geçiş olarak değerlendiriyorlar.
Mozole'nin gerek içerdeki tavan, zemin ve duvar süslemeleri, gerek de dış cephe detayları, Anadolu Türkmen kilim desenlerini, Selçuklu çiniciliğini, Osmanlı mimari geleneğini inanılmaz bir incelikle ve yalınlıkla kucaklaştırıyor.
Prof. Batur'un anlattığına göre, merhum Emin Onat, anavatan Anadolu'nun bütün motiflerini kullandıklarını, mozolleyi bilhassa bir veli türbesi gibi tasarlamadıklarını, bunun hem ulusu hem de Atatürk devrimlerini temsil eden bir anıt olmasını istediklerini söylemiş vaktiyle.
Prof. Batur'a göre Anıt Kabir hem Türkiye'nin tarihi kimliği bakımından, hem de mimari açıdan önemli bir sanatsal kilometre taşı.
Genel tasarımını yazar Murat Ural'ın gerçekleştirdiği ve Goethe İnstitut ile Anadolu Hayat Sigorta sponsorluğunda açılan sergi için bir de kitap hazırlanmış. Bütün katkıcıların yanı sıra Prof. Doğan Kuban'ın önemli bir yazısı yer alıyor. Bugün serginin açılışında, mimar Prof. Nezih eldem'in de katılacağı bir panel düzenlenecek.
17 Kasım'da İTÜ'de bir Bruno Taut sergisi açılıyor; 30 kasım'da Türkiye'de Çalışan Alman Mimarlar paneli var; Orient institut ise 5 - 7 Aralık tarihlerinde yine İTÜ'de Türkiye'de Çalışan Alman bilim Adamları sempozyumu düzenliyor.
Atatürk İçin Düşünmek sergisinde, 1930'ların sanatçılarının onun hatırasını nasıl bir sevgiyle ve yaratıcılıkla kucakladıklarını görmek bana bir şeyi hatırlattı. Türkiye'de Atatürk sonrası Cumhuriyet kadroları onun mirasını yeterince yaşatamadı bana kalırsa. Birçok konuda geri gittik. Ama geri adımları atan toplum değil, çoğunlukla devlet oldu. Atatürk'ü siyaset sloganı yapanların bu sergiyi görmesini isterdim. Onun mirasını yaşatmanın, onun için düşünmenin gerçek bir çağdaşlık ve aydınlanma yarışı olduğunu hatırlamaları için.
Sergiye emeği geçenleri kutluyorum. Atatürk'ün ruhunu gerçekten şad ettiler.

Bruno Taut, kitapları hala Batı üniversitelerinde okutulan dünya çapında önemli bir mimar. Yaşam süresi neredeyse Atatürk'le aynı: 1880 - 1938.
Atatürk'ün katfalkını hazırlamak için hayatını feda etmiş. Zamanın Milli eğitim müsteşarı Cevat Dursun'un davetini "Kader bu görevi bana verdi" diyerek kabul etmiş. "Atatürk için herşeyi yaparım" diyerek, 20 kasım 1938'deki törene kataflakı yetiştirmek için gündüz gece açık havada çalışmış ve astımı olduğu halde, bilerek kendini tehlikeye atmış. Nitekim hastalığı ciddileşerek, Aralık 1938'de vefat etmiş. Türkiye devleti tarafından Edirnekapı Şehitliği'nde toprağa verilmiş. Mezartaşı son derece sade: üzerinde bir ayak izi var; "Ben burada bir iz bıraktım" der gibi. Prof. Afife Batur, serginin davetiyesi için fotoğraf çekmeye gittiğinde, Şehitlik bekçilerinin Bruno Taut için "O gizli bir müslümandı" dediklerini anlatıyor.
Krem rengi örtü, kırmızı Türk bayrağı ve yeşil bitkilerle hazırladığı kataflak doğaya ve Japon estetiğine hayranlığını yansıtıyor. Sergide katafalkın bir maketi ziyaretçileri karşılayacak. Katfalkın orijinal çizimini almak için, Anıt kabir müzesi2nden izin çıkmamış. "Çevik Bir Paşa izin vermedi" diyor Amelie Edgü. "Belki müzedeki yerinin boş kalmaması gerektiğini düşündü, halbuki orijinal desen yıllardır unutulmuş, depoda duruyor."
Serginin daha ilerideki günlerinde çizimin İstanbul'a gelebileceği umudu var hala.
Acaba Atatürk dönemi Cumhuriyet kadroları daha mı kültürlü, daha mı vefalıydı dersiniz?