The Others 'Görev Kıbrıs Türk halkının'

'Görev Kıbrıs Türk halkının'

11.04.2016 - 07:33 | Son Güncellenme:

Milliyet Kıbrıs yazarımız Hasan Erçakıca, "Gerçek Kıbrıs Türk sermayesinin, gerekse yabancı sermayenin adamıza yatırım yapmasının önündeki engelleri kaldırırsak ekonomimizi büyütebilir, yeni istihdam olanakları yaratabiliriz” diye yazdı.

Görev Kıbrıs Türk halkının

Milliyet Kıbrıs yazarımız Hasan Erçakıca, bugünkü yazısında KKTC'deki sistemi sorguladı ve 'yenilenmenin' kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. İşte Erçakıca'nın yazısında öne çıkan çarpıcı başlıklar; "Tartışmalarımızı genellikle ayrıntılar üzerine yaptığımızdan geneli veya esası kaybetme tehlikemiz vardır: Ağaçlara bakıp, ormanı görememek gibi bir şey. Oysa kendimizi güncel tartışmalardan sıyırıp, Kıbrıslı Türklerin geleceğine ilişkin esaslı bir tartışma yapmakta ve güncel sorunları bu genel kapsam içinde değerlendirmekte yarar vardır. Böylece, geminin nereye gittiğine veya gitmesi gerektiğine karar verebilir; Doğu’ya giden bir gemide Batı’ya doğru koşarak kendi kendimizi aldatmaktan kurtuluruz. Böyle bir tartışma, Kıbrıslı Türklerin karşısında duran ana seçenekleri tanımlamayı gerektirmektedir.

Haberin Devamı

TÜRKİYE İLE BÜTÜNLEŞME: Kıbrıslı Türkler, Türkiye ile tam anlamı ile bütünleşmeyi seçebilir mi? Türkiye, karşıda ne yapıyorsa burada da yapsın, olsun bitsin. İster bir vali, isterse bir kaymakam göndersin. Böylece, siyasi tartışmalardan da kurtulmuş oluruz. Buna Kıbrıslı Türklerin kendi başlarına karar vermeleri mümkün değildir. Türkiye yetkilileri başlarında bunca dert varken, bir de Kıbrıs sorununda elde ettikleri “yumuşak görünümü” yitirmek istemeyeceklerdir. Kıbrıslı Türkler, kendileri istese bile, dünya siyasi arenası, en azından şimdilik, böyle bir bütünleşmeye olanak vermemektedir. Sanırım bu, boş bir hayaldir.

RUM TARAFINA KATILIM: Kıbrıslı Rumların eski liderlerinden Papadopulos, bize böyle bir şey önermişti: AB üyesi de oldukları zaman, Kıbrıslı Türkleri “osmosis” yoluyla kendilerine katmayı düşünmüş ve bunu BM kürsüsünden açıkça ilan etmişti. Kıbrıs Türklerin, dikkate alınması gereken bir miktarının buna hazır olduğunu görüyorum. Ne var ki çoğunluğun bunu kabulleneceğini sanmıyorum. İş ciddiye binse, özellikle mülkiyet sorunu, şimdilerde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne katılmayı düşünebilecekleri de caydıran bir faktör olacaktır. KKTC’de yaşayan Türkiye kökenli yurttaşların giderek artan sayısı da böyle bir katılım için ciddi engel oluşturmaktadır. Görülüyor ki, osmosis yoluyla kurtulmak da kolay olmayacaktır!

Haberin Devamı

BÖYLE YAŞAMAYA DEVAM: Belki de en iyisi, hem kuzeyi, hem güneyi reddederek böyle yaşamayı sürdürmektir. Zaten sürdürmeyi deniyoruz ama başaramıyoruz! Aslında becerebilsek, bu şekilde yaşamaktan hiç bir şekilde şikayetçi olmayacağız gibi görünüyor. Ne yazık ki bu şekilde yaşamaya devam etmemize de Kuzey Kıbrıs’ın kaynakları olanak vermemektedir. Herhangi bir sistemin varlığını sürdürebilmesi için sistem içi enerjinin kendi kendini yenileyebilmesi gereklidir. Tersi durumda çöküş kaçınılmazdır. Türkiye’nin yardımları bu seviyede devam etse bile, bu şekilde yaşamaya devam edemeyeceğimiz ortadadır. Bu düzenin devamı, ancak ve ancak Türkiye’nin “gak dediğimizde et; guk dediğimizde su” vermesi ile mümkündür. Böyle yaşamaya devam etmek istersek, Türkiye’nin bizi böyle yaşatmaya karar vermesine ve bunun için gerekli kaynağı sorgusuz-sualsiz bize aktarmasına ihtiyaç vardır.

Haberin Devamı

Görev Kıbrıs Türk halkının

YENİ BİR DÜZEN: Benim düşünebildiğim kadarıyla geriye bir seçenek daha kalıyor: Bu sistemi kendi aklımız ve ellerimizle yenilemek. Bunun için ihtiyaç duyacağımız projelerin önemli bir miktarını Türkiye ile imzaladığımız ekonomik ve mali işbirliği programlarında, birazını ilgili Dünya Bankası raporlarında, bir miktarını da TEPAV gibi düşünce-araştırma kuruluşlarının raporlarında bulabilirsiniz. Bildiğim kadarıyla bazı siyasi partilerin seçim bildirgeleri de böyle projeler ile doludur. Eğer gerçekçi olur ve dünya örneklerinden ders çıkarabilirsek bu yeni düzen için gerekli kaynakları da temin edebiliriz: Kamu yatırımları: Kamu yatırımları artık bütün dünyada kamu-özel otaklıkları ile yapılabildiğine göre, biz de mümkün olabilecek yerlerden bu finansmanı bulmak konusunda gerçekçi ve cesaretli davranabiliriz. Gerçek Kıbrıs Türk sermayesinin, gerekse yabancı sermayenin adamıza yatırım yapmasının önündeki engelleri kaldırırsak ekonomimizi büyütebilir, yeni istihdam olanakları yaratabiliriz. Esas olarak hem Türkiye ile imzalanması beklenen 2016-2018 programında, hem de hazırlanan diğer görüş ve raporlarda bu konularda neler yapılması gerektiği açık açık yazmaktadır. Ama bunun için bir şeye daha ihtiyaç vardır: Siyasi iradeye. Kıbrıs Türk halkı, bunun için siyasi irade göstermeye, bu siyasi iradeyi kendi adına kullanacak olanları buna göre belirlemeye hazır mı? Acaba bu halk böyle bir şeyi yapar mı?