The Others HASSAS PİYANİST ANJELİKA AKBAR

HASSAS PİYANİST ANJELİKA AKBAR

16.05.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Notaların markizi Anjelika

HASSAS PİYANİST ANJELİKA AKBAR
Kazakistan'da doğan bir çocuk. Anne baba müzisyen. Baba uzayla ilgili çalışmalar yapan bir felsefeci ve Ukrayna Üniversitesi'nde öğretim üyesi.
Çift kızlarının adını Anjelika koymuş. Kısa zamanda küçük bebeğin müziğe ilgisini farkedip karyolasının yanına bir piyano yerleştirmişler. Birkaç aylıkken piyanonun duşlarına dokunan, evde yanlış parçalar çalınınca ağlamaya başlayan Anjelika 2.5 yaşındayken notaları öğrenmiş, 5 yaşında beste yapmaya başlamış. Anne babası onu üstün yetenekli çocukların devam ettiği Taşkent Devlet Upsensky Müzik Okulu'na yazdırmış. 5 yaşında 75 yaşındaki müzik hocasıyla ilginç bir ikili oluşturmuş Anjelika. "18 yaşına kadar tek oyuncağım her türlü müzik araç gereçleri oldu," diyor. Piyano, vurmalı çalgılar, flütler ve odasındaki pikap en önemli oyuncakları olmuş. Hazırladığı besteler müzisyen babasının besteleri zannedilen Anjelika, Çaykovski'den eserler sunduğu ilk konserini 5 yaşındayken vermiş. Anne babasının ayrılması ve çocukluğunda hayatına giren iki üvey babayla anlaşamaması yüzünden iyice kendi dünyasına çekilmiş Anjelika. "Kendi dünyamda mutlu bir çocuktum. Her şeyim vardı, plaklarım her şeyimdi zaten. Arkadaşlarım sokakta koştururken ben odamda onlarla oynardım. Evin huzursuz ortamından kaçmak için okul bir sığınak olurdu. Çoğu zaman bütün günümü okulda geçirirdim. Şimdi bile çocukluğumun bu mutlu günlerini özlüyorum," diyor geçmişini anlatırken.
Bu okulda geçirdiği 11 mutlu yıldan sonra Taşkent Devlet Konservatuvarı'ndan iyi bir dereceyle mezun olmuş. Özbekistan, Kazakistan, Ukrayna, Baltık Cumhuriyetleri, Hindistan ve Türkiye'de vereceği konserler için yollara düşmüş. İşte bu konserler sırasında Kırımlı bir gençle tanışmış, aşkları evliliğe dönüşmüş.
Unesco için hazırlanan bir filmde senarist ve kompozitör olarak çalışan çift bu proje için bütün ülkeleri dolaşmaya başlamış. Kendini dünya vatandaşı gibi hisseden Anjelika için yolculuklar zevkli geçmiş. Hindistan, Yunanistan derken sonunda Türkiye'ye gelmişler. Türkiye'den çok etkilenen çift burada kalmaya karar vermiş. Bir de çocukları doğmuş. Adını Yürek koymuşlar. Anjelika Türkleri çok sıcak ve duyarlı buluyor, burada kendini evinde gibi hissettiğini söylüyor. "Rusya'ya dönmemiz için bir neden yoktu, biz de Ankara'ya yerleştik ve ben Türk vatandaşı oldum," diyor.
Hem sanatçı hem anne Anjelika. Çok sevdiği Türkiye'deki pek çok hemcinsiyle aynı kaderi paylaşırken bulmuş kendini. Eşi, 7 yıl boyunca yetenekli karısını "koruma altına almış". Müzikten mahrum kalan Anjelika sonunda eşinden ayrılmış.
Senfoni ve oda orkestraları için çağdaş müzik teknikleriyle besteler yapan, kompozitör ve piyanist olarak klasik ve new age karışımı bir tarz benimseyen Anjelika, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda tamamlamış.
Yeni bir CD hazırlığında olan Anjelika'ya göre, çevresiyle en iyi iletişim aracı müzik. Müziğiyle ilgili duygularını şöyle anlatıyor: "Herkese müziğimi ulaştırmak ve inandığım sevgi felsefesini müziğe aktarmak istiyorum. İnsanlarda sevmek, sevilmek, acı gibi duyguları anlatmanın en iyi aracı, en iyi dili müzik. Çünkü müzik duyguları uyandırıyor, hem kulağa hem ruha hitap ediyor."
Şimdi Ankara'da yaşayan Anjelika, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda öğretim üyesi. Çocuklar onun için çok önemli. Onlara ders verirken her şeyi unuttuğunu söylüyor. Çocukların müzik eğitimi için bir dizi CD hazırlığında olan Anjelika Türkiye'nin her yanından çocuklar için hazırlanmış besteleri topluyor.
Kosova için
"Kırım Rapsodisi", "Atatürk Destanı", "Çocuk Suiti", "Kozmik Fantezi" gibi hem piyano hem koro için yapıtları olan Anjelika, son günlerde Kosova dramından çok etkilenmiş, çocuklar için günlerce ağlamış ve bir beste hazırlamış. İşte bu eserinin sözleri:

Korkunç bir kabus gibi
Uyanmak istiyorum
Ancak gerçek acımasız
Hangi sözlerle ifade edilir bu gerçek

Kelimeler ağızdan çıkmadan
Ağlamaya başlar
Yüreklerde çağlayan
Izdırabın nabzıdır...

Cıvıl cıvıl baharın renkleri
Çocukların gözleri
Her şey kan içinde...

Milyarlarca yıldır
Atom tohumundan
İnsana kadar evrimin sonucu bu mu
Aynı hırs... Yönetmek ve öldürmek...

Bu küçük gezegenin
Gözyaşları ne zaman biter
Çocuklar ne zaman korkusuzca
Adım atar yeryüzünde
Oysa beklenen yardım eli
Ne kadar da yakın...