The Others Kan ve şiddet

Kan ve şiddet

01.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kan ve şiddet

Kan ve şiddet



İntihar son zamanlarda sıkça tartıştığımız bir konu. Riskleri ve sınırları düşündürücü.
25 - 26 Haziran tarihli iki haber, okurların tepkisine yol açtı. 25 Haziran’da Şeytanın Mesajları ifadesiyle manşetten sunulan haber, Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar eden Lara Falay’ın bilgisayarında bulunan görüntüleri ve chat kayıtlarını içermekteydi. İç sayfada geniş yer ayrılan haberde intihar, kan ve şeytana tapınma konulu bol fotoğraf da yer almıştı.

Kuşkuya düşenler
Pek çok okur resim ve görüntüleri "irkiltici" veya "tiksindirici" bulduklarını belirttiler. Bir kesim okura göre, "pek az kişiyi ilgilendiren" bir olay ısrarla işlenerek "şiddet pazarlanıyor". Bir okurun görüşü: "Pek çok gencin ilgisini çekebilir ve benzer intiharlara sürükleyebilir"
Bir okur, "yanılmıyorsam intihar haberleri konusunda dikkatli olacağınızı bir süre önce söylemiştiniz. Bu haberler beni kuşkuya düşürüyor" diyor.
Lara Falay’ın ailesi ise dava sürecinde kanıt olarak kullanılabilecek görüntü ve diyalogların süreci olumsuz etkileyeceği görüşünde ve üzüntü içinde.
Yorum: Gelen tepkileri anlıyorum. Gençlerin hayli derin sorunları olduğunun bilindiği bir toplumda okurlar, gazetecileri haklı olarak sorumluluğa davet ediyorlar. Bildiğimiz, üzerinde düşündüğümüz bir konu bu. İntihar haberlerinin "bulaşıcı" etkisine ilişkin olarak netleşmekte olan bir mutabakat var bizim aramızda. İçerikle hiç orantılı olmayacak şekilde, aşırı büyütülmüş bir alanda verilen intihar (bağlantılı) haberler, bu mutabakata mutlaka sadık kalmamız gerektiği konusunda uyarmalı bizi. Kan ve şiddet fotoğrafları "itici olsun" diye sunulmuş olabilir, ama genel basın tecrübesi gösteriyor ki, intihara eğilimli okurlarda bu güçlü bir çekim alanı yaratıyor, "ben de benzerini yaparsam böyle manşetlere yerleşir, toplumdan intikamımı alırım" düşüncesine sevk ediyor. Bu tür haberler hukuki sürece de olumsuz etki edebilir. Okurlarımızın Milliyet’i önemseyen duyarlılığının benimsenmesi gerekir.
27 Haziran tarihli gazetede iç sayfada yer alan bir haber, bazı okurların sert tepkisine yol açtı. Asker Uyumaz! başlıklı haberde, Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı iki kitapta, Fethullah Gülen ve PKK ile ilgili bazı değerlendirme ve iddialara yer verilmişti. Habere göre Genelkurmay ilk kez, "Gülen grubunun anayasal düzeni tehdit eden bir unsur olduğunu" vurgulamıştı.
Bir okur diyor ki: "Haberi okudum, ama konuyu anlayamadım. Bana öyle geldi ki, Gülen düşmanlığı yapmak için hem gazetecilik etiğinden tavizler vermiş, hem de milli birlik ve beraberliğimizi tetikleyecek ifadelerde bulunmuşsunuz."
Bir başka not: "En azından basit bir gazetecilik ilkesi olarak bu kitabın kim tarafından yazıldığı, ne zaman ve nerede basıldığını bildirmeniz gerekirdi."
"İftiraya alet olmak", bir başka yaygın suçlama konusuydu.
Yorum: Haberde anlaşılmayı güç kılacak bir ifade bozukluğu, bilgi eksikliği yok. Haberin içinde kitapların üzerinde baskı tarihi olarak Mart 2002 yazılı olduğu belirtilmiş. Kaleme alanların isimleri şayet var idiyse, bunların da haber metninde elbette olması gerekirdi. Okurlarla hemfikir değilim. Sıkça vurguladığım gibi, okur, Türkiye’nin siyaseti içinde önemi yadsınmayacak bir kurum olan - MGK’da birçok üyesi bulunan - Genelkurmay’ın toplumsal ve siyasi konulardaki görüşlerini bilmelidir. Bunlara katılsa da, katılmasa da. Kurumun sözlü veya yazılı beyan ve tespitleri içinde haber değeri taşıyan pek çok unsur var. Haber bu yaklaşımın bir örneği. Her iki kitabın da Türkiye ve Yunanistan dışişleri bakanlarının buluştuğu sırada basına dağıtıldığı da düşünülürse, haber değeri konusunda pek bir kuşku olmamalı.

Ton ve metreküp
Okurların gözünden kaçmamış. İki hataya dikkat çekiyorlar. İlki 22 Haziran tarihli gazetede, iç sayfada yer alan Su Gibi Para Akıtıyoruz başlıklı haberin spotu. İstanbul Olimpiyat Stadı’nın yüksek maliyetli kaynak suyuyla sulanması ile ilgili haberin sunuşunda şu ifade var: "İSKİ İstanbul’daki Uluslararası Olimpiyat Stadı’na su bağlamadığı için sahanın çimleri günde 200 ton metreküp Hamidiye memba suyuyla sulanıyor.."
Hakan Tanyeri’nin notu: "Ton ağırlık birimidir, metkreküp ise hacim. Suyun yoğunluğu 1 ton/metreküp olduğundan, 1 ton su 1 metreküp suya eşit kabul edilir. Yani ifadede ya 200 ton ya da 200 metreküp denmeliydi."
Yorum: Hatanın kaynağı, haber metninde bir kişiye ait bir alıntı. Tabii ki, spota taşınırken gözlerden kaçmamalıydı.
İkinci hata, bir isimle ilgili. 28 Haziran tarihli gazetede birinci sayfadan Köstebek Aranıyor başlığıyla verilen haberde, uluslararası derecelendirme kuruluşunun adı Standart & Poors olarak verilmiş. Oysa iç sayfadaki haberde doğrusu, Standard & Poors olarak geçmekte. Çok sayıda okurun dikkatini çeken bir hata.
Bilal Özel, buruk bir not göndermiş. "9. sınıf öğrencisiyim. 22 Haziran’da bir sınav vardı, devlet parasız yatılı ve bursluluk sınavı. Bugün sınavda neler yapmışım öğrenmek için bir Milliyet alayım dedim, ama gazete bayii ertesi günkü Milliyet’te sınav sorularının ve cevaplarının olmadığını söyleyince şaşkına döndüm. Türkiye’nin en büyük tirajlı gazetelerinden biri olan Milliyet nasıl olur da binlerce öğrencinin girdiği bir sınava duyarsız kalır? Yine de gazetemi aldım o gün, ama yapılanın doğru olmadığını bilmelisiniz."
Esra Dinçer, "Düzenli bir okurunuzum" diyor "Altınoluk’ta satılan Milliyet gazetelerinde şans topu sonuçları yok. Halbuki Istanbul baskısında var. Gazeteden istediğim bilgileri her yerde alabilmek benim hakkım ve bu isteğimin yerine getirilmesini bekliyorum."