Şam pişman olur

       CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel, Şam yönetimini Antakya'dan son kez uyararak "Hiçkimsenin toprağında değiliz. Kimseden bir talepte bulunmadık. Kim bizden talepte bulunursa başını taşa çarpar ve başı dağılır gider" dedi.
       Suriye sınırına yakın ilçelerden Samandağ'da binlerce vatandaşın coşkulu tezahüratıyla karşılanan Demirel'in konuşması sık sık "Kahrolsun Suriye, kahrolsun PKK", "Türkiye laiktir laik kalacak", "Yaşasın Cumhuriyet" sloganıyla kesildi. Vatandaşlara seslenirken Suriye yönetimine sert mesajlar gönderen Cumhurbaşkanı şunları söyledi:
       "Ülkenin içine kanlı çeteleri soktular. Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür. Devletimizin kendisi rahatsız edilmedikçe kimseye dediği bir şey yok. Bu terör örgütünün başı komşumuz Suriye'den destek görür. Ben gittim Şam'a söyledim. Suriye'de oturan adam kardeşlerimizi öldürüyorsa, siz bunu destekliyorsanız bu komşuluğa sığar mı? Kimse Türkiye'nin gücünü denemeye kalkmasın. Geçmişte denemeye kalkanlar olmuştur ve pişman olmuşlardır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, her türlü tehditi yerin dibine geçirmeye, aklını başına getirmeye kadirdir."

       Suriye'nin kendi topraklarında olduğunu iddia ettiği Antakya'ya gelen ve "Kamuoyu benden mesaj vermemi bekliyor" diyen Cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal Üniversitesi'nde fahri doktora unvanı aldığı törende ise şöyle konuştu:
       "Türkiye'nin barışçılığını istismara kalkmayın. Türkiye'nin gücünü yanlış hesaplamamak lazım. Barışçıyız ama güçsüz değiliz. Barışçı yolların hepsini denedik, en sonuncusu ne ise onu da deniyoruz. Türkiye'ye karşı yönelebilecek kötü niyetleri, Türkiye her zaman bertaraf etmiştir. Türkiye'nin barışçılığını yanlış değerlendirmemek lazımdır. Barışçı olmak zaaf ifade etmez. Türkiye barışçı yollardan sorunlarını çözemiyorsa, o zaman başka yollara başvurduğunda hiçkimsenin Türkiye'ye diyeceği kalmaz. Kimseyi tehdit falan etmiyorum. Geçen 15 senede 5 bin sivil, 5 bin asker hayatını kaybetti. Türkiye bu acıları içine gömdü ve milletimizin daha fazla acıya dayanmaya tahammülü kalmamıştır. Barışçı yolların hemen tümünü sabırla denedik."
       Türkiye'nin istediğinin Suriye'nin kanlı harekete destek vermekten kaçınması olduğunu belirten Demirel şunları söyledi:
       "Üzüntüyle ifade edeyim ki Suriye bu desteği vermeye devam etti. Bugünlerde Türkiye'nin reaksiyonunun Suriye tarafından doğru değerlendirileceği ve Suriye'nin bizim istediğimiz şekilde Türkiye'de kan döken terör çetesinin başını, kurmaylarını, onun kamplarını barındırmayacağını ve bu kanlı harekete maddi manevi herhangi bir destek vermeyeceğini ortaya koymasıdır. Çok bir şey istemiyoruz. Hiçkimsenin onurunu kıracak bir şey de istemiyoruz. Sadece bizi rahatsız eden bu durumu ortadan kaldırın diyoruz."

       Demirel, Arap dünyasına seslenirken de şu görüşleri dile getirdi:
       "Dedik ki, bizim ülkemizde şehit olan halktır. 9 aylık çocuktan, 90 yaşındaki kadına kadar. Şehit olan askerler, polisler Müslümandır. Eğer, böyle bir harekete destek veren ülke Müslümansa destek vermekle başka bir ülkede Müslüman olan insanların ölümüne sebep oluyor. Müslümansa, Cenab - ı Allah Kuranıkerim'de `haksız yere bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürür' diyor. İnsansa, bu ölenlerin hepsi insan. Araplar bizim kardeşimizdir. Kardeşse, ölenler kardeş ülkenin insanlarıdır. Öyleyse bu ne insanlığa ne Müslümanlığa, ne kardeşliğe sığmaz. Dedik ki, bu hareketi yapanlarla beraber olursanız yani biz Suriye'yle beraberiz derseniz ne ile beraber olduğunuzu söyleyelim; Müslüman masum insanları katledenlerle beraber olursunuz. Biz de sizin kardeşiniz. Burada bizimle dayanışmanız lazım."
       "Benim halkım huzur içinde yaşamak istiyor. Bu hakkıdır" diyen Demirel sözlerini şöyle sürdürdü:
       "Halkın huzuruna musallat olanlara karşı tavır takınmak ve o tasallutu ortadan kaldırmak da devletimin görevidir. Devletimiz, Allah'a şükürler olsun milletimizi rahatsız edecek her türlü kötülüğü ortadan kaldıracak güçtedir. Bunların herkes tarafından bilinmesinde yarar görüyorum. Önümüzdeki günlerin Türkiye'de ve zaten çok problemli bölgemizde yeni bir takım zorluklar çıkarmamasını istiyorum. Ama Türkiye bu ıstırabı daha fazla taşımamaya da kararlıdır. Taşıdığım sorumluluk bu sözleri söylememi ama çok dikkatli söylememi gerektiyor. Anlaşılacağını umuyorum."

       CUMHURBAŞKANI Demirel, Suriye - Türkiye gerginliği nedeniyle büyük önem kazanan ve krizin tam ortasına denk gelen Antakya gezisinin, "kriz nedeniyle planlanmış" bir gezi olmadığını söyledi.
       * Demirel, üniversitede yaptığı konuşmada, "Bu ziyaret, bugünkü şartlardan doğmuş değildir. Türkiye ve dünya şartları bu ziyaretin tarihini dikte etmiş değildir" dedi.
       * Demirel'in bir süredir yoğun olarak devam eden yurt gezilerinden birine ilk kez TBMM Başkanı Hikmet Çetin de katıldı. İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş, Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay ve Bayındırlık ve İskan Bakanı Yaşar Topçu'yla birlikte Demirel'e Hatay'da eşlik eden Çetin, ilin Cumhuriyet tarihinde özel bir yeri olduğunu vurgulayarak, "Atatürk'ün Lozan'dan sonra istediği şeyden biri Hatay'ın Türk topraklarına dahil edilmesiydi. Bu gerçekleşti" dedi.
       * Demirel, gezisinin en kritik noktalarından birini en sona bıraktı. Cumhurbaşkanı, FP lideri Recai Kutan'ın Suriye Alevilerine yönelik sözleri ile gündeme gelen Samandağ'lı çok sayıda vatandaşa hitap etti.
       * Demirel'in gezisi sırasında Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın annesinin Samandağ'lı olduğu ve akrabalarından bir bölümünün de Samandağ'da bulunduğu bilgisi konuşuldu.
       * Demirel, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu Hataylılardan yoğun ilgi gördüğü gezisi sırasında ulaşımının büyük bölümünü helikopterle gerçekleştirdi. Güvenlik birimleri Adana'dan Antakya'ya, Antakya'dan Samandağı'na, dönüş yolunda da ilçeden Adana'ya helikopterle yolculuk eden Demirel için yoğun önlemler aldılar. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve beraberindekiler yolculuklarında Skorsky tipi helikopterle bir noktadan diğerine ulaştılar.
       * Demirel, Antakya ve Samandağ gezisi çerçevesinde kentte okul açılışlarına katıldı. Demirel, Samandağ'da Kız Meslek Lisesinin temelini attı.