The Others 'SU ÜZERİNDEN POPÜLİZM'

'SU ÜZERİNDEN POPÜLİZM'

24.05.2016 - 12:07 | Son Güncellenme:

"Bugüne kadarki su düzeni, popülisttir ama adil ve sürdürülebilir değildir: Su satarak belediyeye personel istihdam etmişiz. Devlet belediyelere suyu 25 kuruştan satarken, kendisi yıllık 50 milyon TL kadar su harcaması yapmış olduğu halde bizim bundan haberimiz dahi olmamış."

SU ÜZERİNDEN POPÜLİZM

Milliyet Kıbrıs Yazarımız Hasan Erçakıca'nın yazısı...

Haberin Devamı

Milliyet Kıbrıs yazarımız Hasan Erçakıca, bugünkü yazısında su konusunda son dönemde yaşanan tartışmaları ele aldı. İşte o yazı, "Türkiye’den gelen suyun belediyelere teslim fiyatı belli oldu: 2.3 TL. Şimdiye kadar 0.25 TL’ye su alıp 10-15 katına halka satan bazı belediyeler isyan noktasına geldi. Bu fiyattan su alırlarsa maaş ödeyemeyeceğini söyleyen de var; şimdi 2.00 TL’den sattığı suyun halka satış fiyatının 6.00 TL’ye çıkacağını iddia eden de. Allah hepimize akıl izan ve biraz da aritmetik bilgisi bahşetsin inşallah! Sudan sorumlu iki bakan arasında İstanbul’da yapılan görüşmede, Türkiye ekibinin suyun maliyeti olarak 6.6 TL/ton’u masaya koyduğu ama sonuçta fiyatın 2.30 TL/ton olarak saptandığını hatırlatmak isterim. Açıkça bellidir ki, su için yapılan bütün yatırım ve harcamalar dikkate alınsaydı belediye depolarına teslim fiyatı, ton başına 6.6 TL olacaktı. Benim anladığım göre 2.3 TL’lik fiyat, suyun belediye depolarına ulaştırılması için bundan sonra yapılacak harcamaları içeriyor. Gerçek fiyat olan 6.6 TL’nin 2.3 TL’ye gerilemesinin başlıca nedeni ise, bugüne kadar yapılan yatırımların geri ödemesinin talep edilmemiş olmasıdır. Bu sonuç elbette politiktir: Böylece, kullanan öder prensibi Kuzey Kıbrıs’taki su politikasının esası olurken, Türkiye Kıbrıs Türk halkına da Türkiye’den su taşıyan bir sistem hediye etmiş olmaktadır.

Haberin Devamı

Belediyelerin görevleri

Kıbrıs kurak bir ülkedir, su kıttır ve su parası ile belediyeleri çevirmeye dayalı bir düşünce yanlıştı; bundan sonra uygulanma şansı kalmamıştır. Bu aşamadan sonra, belediyelerin görevleri, bu suyu halka en uygun koşullarla ulaştırmaktır. Belediyelerin ton başına dağıtım masrafları 2.00 TL gibi yüksek bir rakam olsa bile bu suyu konutlara 4.00-4.50 TL’lik bir fiyatla ulaştırmak mümkündür. Bu fiyat normal bir ailenin bugün su için yaptığı harcamaları artırmayacak, tam tersine azaltacaktır. Pek çok belediye yöneticisi ve tüketici de bunu açıklıkla ifade etmektedir. Konutlarımızda kullanacağımız suyun fiyatının 4.00-5.00 TL arasında olmasının zaten pek çok açıdan yararlı olacaktır: Devlet, su kullanacaklar için açık veya gizli sübvansiyon uygulamaktan kurtulacaktır. Su sübvansiyonu yapılacaksa, tüketimi 10 tona kadar olan aileler için olmalıdır. Suyun fiyatının genel olarak düşük olması, daha fazla su kullanan üst gelir gruplarının devlet tarafından desteklenmesi sonucunu doğurduğundan, düşük su fiyatı uygulaması adil değildir. Suyun gerçek fiyatından satılması, kıt bir kaynak olan suyun korunması için de temel yöntemdir. Hatta konutlarda 20 ton üzeri kullanımlar için yüksek, adeta ceza niteliğinde bir fiyat belirlenmesinde yarar vardır. Suyun gerçek fiyatını ödemek zorunda kalan seçmenlerin yapılacak ihaleleri veya diğer kamusal faaliyetleri, “ben ödüyorum” diyerek daha titizlikle izlemesi ve denetlemesi de mümkün olacaktır. Demokrasiye uygun olan da budur.

Haberin Devamı

Popülizmden kurtulmalıyız

Bugüne kadarki su düzeni, popülisttir ama adil ve sürdürülebilir değildir: Su satarak belediyeye personel istihdam etmişiz. Devlet belediyelere suyu 25 kuruştan satarken, kendisi yıllık 50 milyon TL kadar su harcaması yapmış olduğu halde bizim bundan haberimiz dahi olmamış. Bazı aileler her gün ve 2.00 TL gibi bir fiyatla su alırken, bazı aileler haftada bir bile su alamamış ve alamadıkları suya 5.00 TL ödemiş. Aileler su ihtiyacını tanker taşıması ile karşılamış ve ton başına 10 TL ödemiş. Kimisi sulak bir alan üzerinde olmanın avantajını kullanarak kuyu açmış, suyu har vurup harman savurmuş. İşte bu düzen değişecektir. Keşke bunun gibi vesileler daha sık oluşsa ve su düzeni gibi diğer pek çok alanı da düzenlemeye bu kadar yakın olabilseydik.