Siyaset Türkiye dostluğu mu Gülen dostluğu mu?

Türkiye dostluğu mu Gülen dostluğu mu?

10.08.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

‘ABD karşıtlığı nefret boyutuna gidiyor’ diyen Bakan Bozdağ, Fetullah Gülen’in iadesi konusunda, ‘Türkiye ve Türk halkının dostluğu mu ABD için önemli, yoksa Gülen’in dostluğu mu? dedi

Türkiye dostluğu mu Gülen dostluğu mu

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, FETÖ lideri Fetullah Gülen’in iadesi konusunda ABD’ye çağrı yaparak, “Türkiye ve Türk halkının dostluğu mu ABD için önemli yoksa Fetullah Gülen’in dostluğu mu ABD için önemli? Devletlerarası ilişkiler etkilenir, bunun bir şekilde tamiri olur ama tamir edilemeyecek bir şey var. Türkiye’de ABD’ye karşı halkta çok ciddi rahatsızlıklar var. ABD karşıtlığı zirve yapmış durumda. Şu anda bu nefret boyutuna gidiyor” dedi.

Bakan Bekir Bozdağ, Anadolu Ajansı Editör Masası’nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bozdağ, Gülen’in Türkiye’ye iade talebini içeren dört dosya ve eklerini ABD yetkili makamlarına hem elektronik ortamda hem de resmi yazışma usulüne uygun şekilde gönderdiklerini bildirdi. Gülen’in geçici yakalanması ve tutuklanmasını da talep ettiklerini aktaran Bozdağ, “ABD yetkili makamları bizden giden yazıları aldıktan sonra yakalama ve tutuklama talebimizin neden acil olduğuna dair sorular sordular. Biz aciliyetin neden olduğunu ifade eden cevaplarımızı da gönderdik” diye konuştu.

‘ABD delil mi sundu?’

Bunun ardından ABD’li uzmanların Türkiye’ye gelmesi, Türkiye’den bir uzman heyetin ABD’ye gitmesi yönünde bir mektup geldiğini belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

“Biz de dedik ki; ‘Bu teklifi önemsiyoruz. Öyleyse sizden bir uzman heyet öncelikle Türkiye’ye gelsin, muhataplarıyla görüşsünler, daha sonra Türkiye’den bir uzman heyet ABD’ye gelsin, orada da yine değerlendirme ve görüşmeler yapılsın’. Bilahare de Dışişleri Bakanımızla birlikte bizzat geleceğimi de mektupta ifade ettim. Henüz buna olumlu veya olumsuz cevap vermediler. Ancak ABD yetkililerinin açıklamalarından şu mesaj çıkıyor; Gülen’in iadesi konusunu tartıştıkları, görüştükleri bu konudaki talepleri önemsedikleri çıkıyor. Zira bugüne kadar bir iade talebi hakkında ABD makamları bu kadar bir değerlendirme şimdiye kadar yapmadılar. Biz tabii bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.”

‘Artık maşa olamazlar’

“Usame Bin Ladin’in ikiz kuleleri bombaladığında ABD bununla ilgili dünyaya delil mi sundu” diyen Bozdağ, “Güneşin varlığını ispat için delile hacet var mı? Türkiye’de bu darbe teşebbüsünün Fetullah Gülen tarafından gerçekleştirildiğini herkes gibi ABD yönetimi de biliyor. Bunun, hukuksal açıdan iade prosedürünün işlemesi rutin bir iş, olacak. Ama biz bu meseleyi sadece dosyadaki deliller açısından değerlendirirsek, o zaman iadenin anlamı da ortadan kalkar. ABD iade etse de etmese de bu siyasi bir karar olacaktır. ABD’nin de bunun Türkiye ile olan ilişkileri nedeniyle vermesi doğal olandır, doğru olandır. Ama eğer vermezse o zaman ABD bir teröriste Türkiye’yi feda etmiş olacaktır. Biz diyoruz ki Türkiye ve Türk halkının dostluğu mu ABD için önemli yoksa Fetullah Gülen’in dostluğu mu ABD için önemli? Bu kararda bunu da göreceğiz” dedi.

Darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye ilişkin “cemaat” kelimesinin kullanılmasının diğer yapılara saygısızlık olarak gördüğünü belirten Bozdağ, “Ben diyorum ki, bu örgüt sadece Türkiye açısından değil başka ülkeler açısından da kullanışlı bir maşa olma vasfını kaybetmiştir. Deşifre oldu artık, istihbarat okulları zinciri artık faş olmuştur, Türkiye’de artık bu iş bitmiştir, başka ülkelerde de bitmiştir” diye konuştu.

ABD Gülen’i iade etmediği takdirde Türkiye-ABD ilişkilerinin olumsuz etkileneceğine işaret eden Bozdağ, “Devletler arası ilişkiler etkilenir, bunun bir şekilde tamiri olur ama tamir edilemeyecek bir şey var. Türkiye’de ABD’ye karşı halkta çok ciddi rahatsızlıklar var. ABD karşıtlığı zirve yapmış durumda. Şu anda bu nefret boyutuna gidiyor. Amerika karşıtlığının Türkiye’de artması bunun nefrete doğru ilerlemesini durdurmak ABD’nin elindedir. Bunu yaparsa bunu frenleyecektir. Sonunda bu büyük devlet, o büyüklüğünün gereğini yapacaktır. Bu Fetullah Gülen teröristini Türkiye’ye iade edeceğine inanıyorum” dedi.

‘İfade talimatı vermiş’

26 binin üzerinde gözaltı olduğunu kaydeden Bozdağ, “İstihbaratımızın elde ettiği verilere göre, Gülen nasıl ifade vermeleri gerektiğine dair de bir talimat yayınlamış. ‘Görmedik, duymadık, bilmiyoruz’ deyin. şeklinde. O talimata uygun ifadeler, örgütü zaten kendiliğinden deşifre etmiş oluyor. Buradan, terör örgütüyle bugüne kadar irtibatlı olan, şu anda gözaltında, tutuklu olan veya kaçan herkese söylüyorum, ülkelerini, milletini, Allah’ını, kitabını seviyorlarsa ne biliyorlarsa anlatmalıdır” dedi.

Bozdağ, rehin alınan TÜRKSAT personeli ile darbeciler arasında geçen konuşmayı da şöyle anlattı: “İki vatandaşımızı şehit eden terörist su istiyor, getiriyorlar. Çömeliyor, Besmele çekiyor ve üç yudumda suyu içiyor. O arada rehin olanlar ‘Bak siz biraz önce gözünüzü kırpmadan iki kişiyi öldürdünüz ama bir de çömelip Besmele ile üç yudumda su içiyorsun, olacak iş mi bu?’ deyince ‘Ben ona iyilik yaptım’ diyor.”

Haberin Devamı

‘İşkence iddiası çarpıtmadır’

Darbecilere gözaltında işkence yapıldığı iddiaları konusunda Bozdağ, “Burada gözaltına alınmadan önceki çatışma sırasında meydana gelmiş eserleri, ‘gözaltından sonraki işkencenin emaresi’ olarak göstermek çok büyük bir çarpıtmadır” diye konuştu.

Darbe girişiminin ardından yargıda yapılan operasyon hakkında da bilgi veren Bozdağ, “Şu ana kadar 2 bin 205 civarında hakim ve savcı hakkında tutuklama kararı verilmiş durumda. 557 hakim ve savcı hakkında adli kontrol, 14 hakim ve savcı hakkında da serbest bırakma kararı verilmiş. Gözaltında da iki tane. 262 hakim ve savcı hakkında da yakalama var” dedi.

‘Bu yapının ne yaptığı ortada’

Tehlike karşısında birlikte yapılacakların konuşulması gerektiğini vurgulayan Bozdağ, “Herkesin özeleştiri yapması gerekiyor. 17 Aralık’tan sonra partilere dönük bu yapının neler yaptığı ortada. MHP’ye, CHP’ye nasıl operasyonlar yapıldı. Siyasette de kendi istikametlerinde bir yapılanmayı CHP’den, MHP’den, AK Parti üzerinden nasıl yapmaya çalıştığına şahit olduk. Onun için de bu yapıya karşı hepimizin birlikte mücadele etme vaktidir. Birbirimizin ‘şöyle dedik, böyle yaptık’ laflarını gündeme getirerek biz bu işle mücadele edemeyiz” dedi.

Yazarlar