Mayaların torunları kıyamete nasıl hazırlanmıştı

23 Aralık 2012

Bakın hınzırlıkta biz Türkleri aratmayan Latinlerin kıtasında Mayaların torunları kıyamet günü için ne gibi hazırlıklar yapmış

Birkaç gün önce Şirince’de “Kıyamet Günü” kapsamında yapılabilecek aktiviteler ile ilgili çok komik bir yazı okudum Zaytung’da. Aslında gerçek bile olmayan bir kıyamet günü ve
eğer bu köyde kalırlarsa kurtulacaklarına inanan binlerce turist ile ancak bu kadar güzel dalga geçilebilirdi! 21 Aralık 2012’de yaşadığımız dünyanın sonunun geleceğini düşünen yerli ve yabancıların akın ettiği bu minnacık köyün bu insanlara satmayı planladığı turistik paketlerde
tabii ki tek amaç mümkün olduğunca büyük paralar kazanarak günü hatta yüzyılı kurtarmak idi.
Bu eğlenceli yazıyı okuduktan sonra hınzırlıkta biz Türkleri aratmayan Latinlerin kıtasında buna benzer ne gibi planlar yapıldığını düşünerek araştırmaya başladım; nitekim medyamızın dalga geçtiği turistik kıyamet günü paketleri bu kıtada gerçekten satılıyordu ve birbirinden ilginç aktiviteler ile özellikle Mayaların ülkesi Meksika son birkaç yılda kaybettiği turizmi geri kazanmak üzere kolları sıvamıştı! Bakın Mayaların torunları kıyamet günü için ne gibi hazırlıklar planlanmış...

Kıyamet kopmadan

Yazının Devamı

Dr. Socrates için!

21 Aralık 2012

Türkiye, GS-FB derbisine hazırlanırken, Güney Amerika’da, özellikle de Brezilya’da gözler Japonya’daki FIFA Dünya Kulüpler Kupası finalindeydi. Derbiden birkaç saat önce geçtiğimiz yılın Libertadores Kupası Şampiyonu Corinthians, Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Chelsea karşısında en büyük hayali olan Şampiyonlar Şampiyonu olmak için sahaya çıktı. Geçtiğimiz sene takımın ve Brezilya’nın idolü Dr. Sokrates son nefesini verdikten birkaç saat sonra Brezilya Kupası’nı kazanan takım, Doktor’un son isteğini yerine getirebilmenin gururu ile acılarını biraz da olsa dindirmişti: “Öldüğüm gün, Corinthians’ın şampiyon olduğu bir gün olsun!” demişti yıllar önce Socrates. Takım da yıllardır süregelen şanssızlıkları geride bırakıp önce Brezilya, daha sonra Libertadores Kupaları’nı evlerine getirerek taraftarları mutlu etmişti. Büyük rakipleri Sao Paulo ile aralarındaki en büyük kupa rekabetini yaratan Dünya Kulüpler Kupası’nı almadan eve dönmek işte bu yüzden Emerson ve arkadaşları için imkansızdı.
Rakipleri Chelsea olunca herhangi bir Latin Amerika kupa maçına oranla fazlasıyla çekişmeli geçti. Corinthians, Dr. Sokrates’in bir hayalini daha gerçekleştirerek Dünya’nın en büyük kupalarından

Yazının Devamı

Dünyanın sonu gelmeden, dünyanın sonuna bir yolculuğa ne dersiniz?

16 Aralık 2012

Ülkemize uzaklığı açısından dünyanın öteki ucunda yer alan Arjantin’de Buenos Aires dışında görülecek birçok yer var

Siz ona Güney Amerika’nın Paris’i dediklerine bakmayın. Buenos Aires bence Güney Amerika’nın New York’u. Bu iki inanılmaz güzel şehirde de yaşamış biri olarak geçen gün merkezdeki koloniyal binalarla süslü mahallesi San Telmo’dan otobüsle şehrin fiyakalı mahallesi Las CaÒitas’a giderken karar verdim ki Paris’ten çok Büyük Elma’yı andırıyor artık burası. Aralarındaki en büyük fark buradaki halkın çoğunun Avrupa’dan son yüzyılda taşınmış göçmenler olmasından kaynaklanan New York’a oranla biraz daha fazla görgü veya adab-ı muaşeretin olması. Onu ilk keşfedenler Santa Maria de Buenos Aires adını vermişler ona, havasının güzelliğinden. Gerçekten de güzel bir havası varmış bir zamanlar-global ısınmanın etkileri buraya da yansıyor. Son bir ay boyunca 450 mm yağmur yağdı aralıklarla-ve tabii güzel insanları ve hâlâ koruyabildikleri harika bir mimari... Buenos Aires, Arjantin’in başkenti ve de onun bir metaforu. Sokaklarında topraklarının dört bir yanından gelen ülke nüfusunun neredeyse yarısının burada yaşıyor olması onu gerek politik gerekse ekonomik ve kültürel bir

Yazının Devamı

Yeni Messiler Barcelona yolunda

14 Aralık 2012

Geçen hafta oldukça olaylı geçen bir Boca-Godoy Cruz maçını da seyredip sezonu kapattık. Kapattık, ama kendimizi ligden çok daha ilginç bir ara transfer sezonunda bulduk ! Daha maçın bitmesini beklemeden Falcioni’nin gideceği belliydi, yerine Bianchi’nin istendiği aşinaydı ve altyapıdan yetişen 16 yaşındaki Kordobalı 2 genç daha La Bombonera’ya ayak basmadan Barcelona’ya satılmışlardı bile!

Bebekler “Goool” diye ağlar
Arjantin için ‘futbolcu fabrikası’ dendiğini duymuşsunuzdur. “Nasıl oluyor da bu ülkeden bir sürü iyi futbolcu çıkıyor?” herhalde bana en çok sorulan sorudur. ‘Öyle bir ülke düşünün ki, burada bebekler doğduklarına ağlamaz, Goooool diye bağırır!” demişti Eduardo Galeano, yıllar önce ben ona aynı soruyu sorduğumda. Ne kastettiğini o zaman tam anlayamamıştım, ama kıtanın neredeyse tamamını gezdikten sonra anlayabildim. Sadece Uruguay’da da değil, bu kıtada hemen her çocuk emeklemeden futbol oynuyordu. Yıllardan beri böyle gelip gitmiş ? Bir zamanlar ülkelerinde yıldız olan o çocukların günümüzde tek hayali bir sonraki Messi olmak ve Avrupa’da forma giymek.


Cordoba’nın minnacık bir köyünde 14 yaşında Boca scouterların (Boca istatistikçileri) tarafından

Yazının Devamı

Futbol mu? O da ne, şimdi polo zamanı!

9 Aralık 2012

Arjantin’de sanıldığı gibi sadece futbolun değil polonun da sözü geçiyor. At üstünde yapılan bu spor ülkede en az futbol kadar popüler

Arjantin’in milli sporunu futbol zannedenlerdenseniz bu satırları okuduktan sonra fikriniz değişecek sanırım. Her ne kadar bu ülkeyi en fazla tanıtan spor futbol ve sporcu Maradona olsa da futbolda Arjantin’in elde ettiği başarılar başka ülkelerle karşılaştırılabilir. Bir çoğumuz için burası futbolun beşiğidir ve her doğan çocuğun futbol oynadığını varsayarız. Fakat burada başka
bir spor dalı var ki Arjantin’in diğer ülkelere üstünlüğü tartışılamaz: Polo.
Arjantin’e baharın gelmesi ile beraber tüm polo severler “Polo Cenneti”ne akın etmekteler. Dünyanın en iyi oyuncularını bir arada olduğu kadar Avrupa sosyetesinin de katılarak renklendirdiği polo turnuvalarını seyretmek için ekim ayından itibaren her hafta sonu polo kulüplerini dolduranların sayısı buraya futbol maçlarını seyretmeye gelenler
kadar fazla diyebiliriz.

Yazının Devamı

Yaz geliyor!

7 Aralık 2012

Güney Yarımküre’de futbol sezonu, yazın gelmesi ile daha doğrusu Noel arifesinde bitti bitecek. Brasileirao geçen hafta sona erdi, çarsamba akşamı Sudamericana (UEFA kupasının Güney Amerika versiyonu) finalinin ilk ayağı yapıldı ve bu hafta sonu Clausura bitiyor. Anlayacağınız bir süre statlarlardan uzak kalacağız bu kıtada. Ama futbolsuz kalmak anlamına gelmiyor tabii bu Latinler için!

Sudamericana da sürpriz final
Güney Amerika’nın UEFA’sı Sudamericana oldukça heyecanlı ve sürpriz bir isimle finale ulaştı. Arjantin’in sadece son birkaç senedir 1. liginde oynama şansına ulaşan takımı (profesyonel lig başladıktan sonra 1.ligde mücadele vermesine rağmen uzun bir süre alt liglerde oynadı Tigre) geçtiğimiz sezonu 2. tamamlayarak Sudamericana’ya katılma şansını elde ettiği gibi, çok başarılı bir turnuva sonunda Latin Amerika’nın en büyüklerinden birisi olan Sao Paulo karşısında çarşamba günü final oynadı. Dünyada en çok futbol takımını barındıran Buenos Aires’in belki de en küçük takımlarından birisi olan Tigre’nin evinde beraberlik elde etmesi sadece başkentte değil tüm ülke de kutlandı diyebilirim. İlk uluslararası kupa finalinde Sao Paulo karşısında ezilmemek tahmin

Yazının Devamı

Olağanüstü şehirden olağanüstü anlar

2 Aralık 2012

2014’e Brezilya ne kadar hazır olabilecek bilinmez ama bir gerçek var ki samba ritmleri ve güler yüzlü halkı sayesinde futbol dolu harika günler geçirmememiz imkansız gibi...

Uçağım bir kez daha beyaz kumlu plajların ve tropik bitkilerle kaplı tepeciklerin üzerinden inişe geçerken “Şanslı bir insanım gerçekten” dedim kendi kendime. Birçok insanın ölmeden önce bir kere görebilmek istediği Rio de Janeiro’ya bir kez daha gelmek iş için bile olsa güzeldi. Hele bir de işimin dünyanın en önemli futbol konferansına katılmak olması tüm yorgunluğu unutturacaktı. Futbol oynamak için doğduklarını düşündüren Brezilyalı starları yakından tanımak ve Dünya Kupası’na doğru yapılan hazırlıkları yakından görebilmek gibisi yok, hele hele mekan Rio olunca!

Soccerex: Futbol karnavalı
Dünya Kupası’na iki yıldan az zaman kalmasına rağmen gözle görülür bir şekilde geriden gelen hazırlıklara rağmen uluslararası şirketlerin çoğunluğunu oluşturuğu kalabalık bir grup Soccerex Fuarı’na yoğun ilgi gösterdiler. Meşhur Copacabana plajına rekor sürede (Soccerex Brezilyalı bir organizasyon olmadığı için her şeyin yolunda gitmesi kulağıma gelen ilk Brezilya eleştirisiydi) kurulan fuar merkezinde

Yazının Devamı

“Ocak’ta normale dönerim”

30 Kasım 2012

Alex de Souza. Son birkaç ay boyunca Türkiye’nin gündeminde en çok konuştuğumuz insan oldu. İsmi hemen hemen her spor haberinde bir şekilde geçiyordu, özellikle şike olayları, Aykut Kocaman ve Aziz Yıldırım ve tabii Fenerbahçe’den olaylı ayrılışı... Kendisini TFF’nin davetlisi olarak geldiği Soccerex Fuarı’nda görünce uzun uzun zamandır yapmak istediğim röportajı yapıp, yeni hayatından bahsetmek nasip oldu! Daha birçok Alex röportajı okudunuz, ama bir de bunu deneyin.
Kaptan ! Merhaba sonunda en çok röportaj yapmak istediğim 10 numarayı, hem de kendi ülkendeyken bulduğum için tahmin edersin ki, çok mutluyum!
Alex: (Gülüyor). Çok sağol. Artık benimle konuşman çok daha kolay olacak, yakınız !
Benden herhalde en çok istenen röportaj seninkiydi. Sonunda buluştuk! O yüzden buradan başlayalım. Hayran olduğun 10 numaralar kimdi?


Alex: Zico, Maradona, Laudrup, bir de tabii Pele. 12-13 yaşımdayken, Curitiba’da oynayan fantastik bir 10 numara vardı, Sao Paolo’da da oynayan Pita. Çok severdim onu izlemeyi. Ve tabii Djalminha.

Yazının Devamı