Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eskiden saygınlık önemliydi, şimdiyse tek ölçü tanınmak ve konuşulmak. Bunun için de herkes saçmaladıkça saçmalıyor

Kim ne kadar saçmalarsa o kadar popüler oluyor. Tuhaf bir dönemden geçiyoruz. Artık saygınlık, kimse için eskisi gibi önemli değil. Varsa yoksa tanınmak, konuşulmak.
Kim ne kadar abuk sabuk konuşursa, yazarsa bir anda memlekette en çok konuşulan konu oluyor, gündemde ne kadar daha önemli olaylar olsa da. Eskiden herkes hakkında iyi konuşulmasını isterdi. Şimdi herkes konuşulsun da, iyi kötü ne fark eder havasında. ‘Reklamın iyisi kötüsü olmaz’ hayatımızın özeti olmuş durumda.

Twitter’da herkes kendisine edilen hakaretleri de iltifatları da büyük bir gururla retweet ediyor, başkalarıyla paylaşıyor. Eskiden iltifatlar yüz kızararak kabul edilirdi, başkasının gözüne sokulmazdı. Şimdiyse iltifatla da hakaretle de övünülüyor. “Tepkinin iyisi, kötüsü olmaz” deniliyor. Hakkınızda kötü konuşuluyorsa demek ki konuşulacak kadar önemlisiniz diye düşünülüyor. Kimse kötü sözlerden alınmıyor, bozulmuyor, en kötüsü de utanmıyor. Bir yüzsüzlük, bir hadsizlik aldı başını gidiyor.

Özrü kabahatinden büyük
Bkz. TV eleştirmeni Yüksel Aytuğ’un ‘Olimpiyatlar kadınlığı öldürüyor’ başlıklı yazısına ve gelen tepkilere. Twitter’da bırakın Türkiye’yi, dünya çapında ‘trending topic’ yani en çok konuşulan konu oldu. Köşe yazarları ertesi günü beklemeden Aytuğ’un yazısına tepkilerini internet sitelerinden verdi. Aytuğ’un yazısına şimdiye kadar hiçbir TV yazısıyla konu olamayacağı İngiliz gazetesi Daily Mail’den bile tepki geldi. Blogger Jenna Marbles sutyeniyle bir video hazırlayarak tepkisini dile getirdi.

Peki ama Yüksel Aytuğ ne yaptı bu durumda? Utandı mı söylediklerinden? Hiç sanmıyorum. Olimpiyatları kadın kıvrımlarına indirgemesini “Hiç bu kadar yanlış anlaşılmamıştım” diye başlayıp “Ben kadın ruhunu, kadın zarafetini, analığı müdafaa etmeye çalıştım” diyerek savundu. “Kadın sporcuların kronometre sonuçlarıyla yetinilmesin. Sıralama yapılırken sporcuların fiziksel görünümlerinin ‘kadına benzerliği oranında’ artı ve eksi puanlar eklensin!..” dediğini unutarak. Bir de “Ben kadın derneklerinin yerinde olsam, olimpiyat oyunlarını şiddetle protesto ederdim” diye kadın hakları derneklerinden bahsetti. Yazısı için ‘Beğeni rekoru kırdı’ diye eklemeden de geçemedi. Yazısı kendi alanında rekor kırmış olabilir, ama bunun beğeni değil, sadece tepki olduğunu biliyoruz. Peki biz ne yapıyoruz? Onun hakkında yazılar yazıyoruz, sanki kayıtsız kalamayacağımız kadar önemli bir tespitte bulunmuş gibi. Oysa hiç bahsetmesek gülüp geçilecek, unutulup gidecek, konu uzamadan kapanacak. Ne dersiniz, başarabilecek miyiz bunu?

Haberin Devamı

POPÜLER OLMANIN SIRRI: SAÇMALAMAK

Haberin Devamı

Bizim sporcularımızın neyi eksik?

Olimpiyatlarda başarılı olamadıkça sporculara yükleniliyor. Sonra yıllardır değişmeyen federasyonlardan açıklama geliyor, “Sporcularımızın üzerinde çok baskı vardı, o yüzden başarılı olamadılar.” İyi de bir tek bizim sporcularımızın üzerinde mi baskı vardı? Diğer ülkelerin sporcuları olimpiyat ruhu gereği “Önemli olan kazanmak değil, sadece katılmak” diyerek mi kendilerini avuttular?

Başka ülkelerin sporcularından bizim ne eksiğimiz var? Bizim sporcularımız da baskı altında daha başarılı olamaz mı? Tabii ki olabilir. Hatta başka ülkelerden devşirme sporculara da ihtiyacımız yok. Kendi sporcumuzu kendimiz pekala yetiştirebiliriz. Ama bunun için ne gerekiyor? Önce eğitim tabii. İyi eğitmenler, antrenörler sporcuları hazırlayacak. Aileler çocuklarını spora yönlendirecek. “Top peşinde koşacağına otur sınavlara çalış” cümlesi kullanılmayacak. Top peşinde koşmanın da sağlık için gerekli olduğu kabul edilecek. Futboldan başka sporlar da olduğunun farkına varılacak. Çocuklar bir spor dalında başarısız olunca sanki bütün spor dallarında başarısız olacakmış gibi yaklaşılmayacak, hemen başka bir spor dalına yönlendirilecek. Artık demode bir kavram da olsa disiplin aşılanacak.

Bütün bunlar yapılırsa neden bizim sporcularımız da başarılı olmasın? Diğer ülkelerden neyimiz eksik?