DÜŞÜNMEDEN DESTEKLEDİ
Berrin Hanım artık eskisi gibi balolar yerine böyle etkinliklerle bağış toplanması gerektiğine inanıyor. Zaten Ebru Ceylan’ın fotoğraf sergisi ve Tarkan’ın Aya İrini’de sahneye çıktığı ‘Kutup Yıldızı’ projesi de buna bir örnekti. Şimdiki ‘Genç Yetenekler Projesi’nin adı ise ‘Yedi Tepeden Yedi Kıtaya İstanbul’un Ritmi Konseri’.
Sezen Aksu Berklee'li öğrencilerin ‘İstanbul İstanbul Olalı’, ‘Gülümse’ ve ‘Küçüğüm’ gibi unutulmaz şarkıları için yaptıkları yeni düzenlemeleri seslendirecek.
Sezen Aksu’yu bu proje için nasıl ikna ettiğini soruyorum Berrin Hanım'a. “Sezen Hanım projeyi duyunca ‘Bana gel, konser boyunca ‘hazır ol’da dur’ deseniz bile gelir dururum dedi. Hiç düşünmeden bize tam destek oldu’ diye cevap veriyor. Bu destek şimdi daha da önemli. Çünkü ÇEV’e yapılan yardımlarda son yaşananlardan sonra büyük bir düşüş olmuş. Bu yüzden de sürekli yeni projeler üretiyorlar.
30 ÖĞRENCİYE BURS VERİLECEK
En az bu konser kadar önemli bir diğer müjde de Berklee College of Music’in İstanbul seçmeleri. Boston’dan bir kurul gelecek, seçmeler yapılacak ve 30 Türk öğrenciye çeşitli oranlarda burs verilecek. Seçmeler 23-26 Kasım’da İstanbul’daki Modern Müzik Akademisi’nde.
Aslında Berklee yönetimi bu seçmeleri Yunanistan’da yapmaya hazırlanıyormuş. Türk Petrol Vakfı’nın bursiyeri Emir Çerman’ın çalışmaları sayesinde seçmelerin İstanbul’da yapılmasına karar verilmiş. Bu İstanbul için de büyük bir fırsat. Bu seçmelerde başarılı olacak gençlere konserden elde edilecek gelirle de destek sağlanacak. Konser de işte bu yüzden çok önemli.
Unutmayın tarih 3 Aralık. Saat 21.00. Yer Lütfi Kırdar Kongre Merkezi. Biletler Biletix’te.
Hemen alın.
İSTANBUL 11.11’İ BEKLİYORMUŞ!
Cumartesi gecesi Tepebaşı’nda trafik kilit. Arabadan indiğimizde Nupera ve yanıbaşındaki 11.11’in önünde izdiham var sanırsınız. Sadece dışarıda sigara içenlerden değil, kapı her açıldığında yükselen gümbür gümbür müzik sesinden de. Akciğerlerimizi sigara değil ama zatürre tehlikesi bekliyor artık. Sigara içmeyen biri olarak gruptaki tiryakiler nedeniyle havalar nasıl olursa olsun kendimi dışarıda buluyorum. Ve nasıl olduğunu anlamasam da gece kulübünden çıkışta hala leş gibi sigara kokuyorum, içerisi tertemiz olsa da.
11.11’in önüne geliyorum. Kapıdaki kuyruk İstanbullu gece kuşlarının çok uzun zamandır yeni bir yer beklediğinin de göstergesi. Evet, eski mekanlar allandı pullandı. İsimler değişti. Ama gerçek anlamda bir yenilik ne yazık ki epeydir yoktu. Oysa 11.11’e daha girer girmez kendinizi çok başka bir yerde hissediyorsunuz. New York’taki gece kulüplerini aratmıyor. Bir kere 11.11’in açılış partisinde doğum gününü kutlayan mimar Emir Uras burada gerçekten döktürmüş. Emir Uras’ın “Çok farklı olacak” dediği kadar varmış. Ya çok minimalist ya da çok şıkırtılı mekanlardan sonra bu geometrik dekor etkileyici.
11.11’i diğer gece kulüplerinden ayıran, en farklı ve eğlenceli yapan özelliği ışıklandırması. Burası karanlık değil, görmek istediğiniz her şeyi görüyorsunuz. Acayip bir ferahlık hissi veriyor ışıklandırma.
Müzik de beklediğimden çok daha yumuşak. Biraz ilerleyip sağdaki cam odaya girince işte orada müzik değişiyor. Daha hard core oluyor.
Kulübün en arkasındaki tuvaletlere giderken bir de şifreli oda gözüme çarpıyor. Buraya herkes giremiyor. 11.11’in en çok konuşulan ve merak edilen yeri tabii ki bu şifreli oda.
11.11’in dekoru gibi ilginç bir de kalabalığı var. Bir köşede suyunu yudumlayan genç ve güzel hamile bir kadınla da, DJ’in yanıbaşında Sezen Aksu’yla da, gerçek bir clubber’la da karşılaşmak mümkün. Tabii bu değişik kitleleri bir araya getirmede mekanın ortağı, Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can Özer’in de payı büyük.
11.11 şehre beklenen heyecanı getirdi. Haftaya bir de lounge bölümü açılacak. Daha çok konuşulacağı şimdiden kesin. Mutlaka gidin.