Adam olmak!

6 Aralık 2010

“Çevrende herkes şaşırsa/Bunu da senden bilse/Sen aklı başında kalabilirsen eğer/Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır/Hem kendine güvenirsen eğer/Bekleyebilirsen usanmadan/Yalanla karşılık vermezsen yalana/Kendini evliya sanmadan/Kin tutmayabilirsen kin tutana/ Düşlere kapılmadan düş kurabilir/Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer/Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir/İkisine de vermeyebilirsen değer/ Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz/Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen/Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz/ Koyulabilirsen işe yeniden/ Döküp ortaya varını yoğunu/ Bir yazı turada yitirsen bile/Yitirdiklerini dolamaksızın dile/ Baştan tutabilirsen yolunu/ Yüreğine, sinirine dayan diyecek/Direncinden başka bir şeyin kalmasa da/Herkesin bırakıp gittiği noktada/Sen dayanabilirsen tek/Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen/Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken/Dost da düşman da incitmezse seni/Ne küçümser ne büyütürsen çevreni/Her saatin her dakikasına/Emeğini katarsan hakçasına/Her şeyi ile dünya önüne serilir/Üstelik oğlum, adam oldun demektir...”
Merhum başbakanlardan Bülent Ecevit’in dilimize kazandırdığı ünlü İngiliz şair Joseph

Yazının Devamı

CHP’de iktidar yolu yerel yönetimden geçer

29 Kasım 2010

İZMİR’de tam 12 yıldır düzenlenen “Karşıyaka Toplantıları”nın 35’inci konuğu CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel oldu.
Karşıyakalı parti emekçisi Ertuğrul Gür’ün organize ettiği bu “Dost Meclisi”ne 200’e yakın davetli geldi. Bornova, Çiğli ve Balçova ilçe başkanlarının bile katıldığı toplantı Karşıyaka’da düzenlenmesine karşın, bu ilçenin başkanının ‘tenezzül’ edip vapur iskelesinin üstündeki bu buluşmaya gitmemesi dikkatlerden kaçmadı.
Parti politikalarının yanı sıra yerel yönetimlerde yeni projelerden söz eden Alaattin Yüksel özetle şunları söyledi:
“Yerel yönetimlerde sosyal demokrat politikaları uygulayacağız. Bölgesel toplantılar yapacağız. Bu toplantıların ilki 9 -12 Aralık 2010 tarihleri arasında Antalya’da olacak.
İl belediye başkanları ve nüfusu 200 binin üzerindeki ilçe belediye başkanları katılacak.
CHP’li tüm belediyelerin projelerini bir araya getiriyoruz. Örneğin; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ‘yerelde kalkınma modeli’ni ve Balçova’nın ‘Semt Evleri’ projesini diğer belediyelere de tanıtacağız.
Yerel yönetimler arasındaki dayanışmayı güçlendirmek için birbirleri arasındaki ilişkileri artıracağız.”

Yazının Devamı

Binlerce dansöz var!

22 Kasım 2010

“HANIM köylü” bir karikatürist tarafından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “dansöz” gibi çizilince adeta kıyamet koptu.
Oysa...
CHP’de o şekilde karikatürü çizilecek en son isim Kılıçdaroğlu...
Çünkü...
CHP’de ve ülkemizde o kadar çok dansöz var ki; Nesrin Topkapı’lar, Asenalar, bu dansözlerin eline su dökemez.
Örneğin; daha düne kadar en keskin Baykalcılar, bugün bir numaralı Gandici olmuş...
Yine düne kadar Önder Sav’ın yanı başından ayrılmayanlar, ona biat edenler, plaket ve şilt verenler bugün “En büyük Kılıçdaroğlu, başka büyük yok” diyor.

Yazının Devamı

Durmak yok, cepleri doldurmaya devam!

15 Kasım 2010

“GİDECEK Mİ, yoksa kalacak mı?” diye akıbeti tartışılan AKP İzmir İl Başkanı Ömür Kabak, sık sık CHP’li belediyelerin (özellikle Büyükşehir) yaptığı ihalelerin kime verildiğini ve belediye şirketlerinin yönetim kurulu üyelerinin kimler olduğunun açıklanmasını istiyor.
Kabak’ın bu talebi, aynı zamanda sosyal demokrasinin ‘Saydamlık’ ilkesi...
Yani...
Hesap verebilirlik ve şeffaflık...
AKP’nin sevgili il başkanının bu çağrısına hak vermemek mümkün değil.
Yerden göğe kadar haklı...
Ancak...

Yazının Devamı

Ah dede vah dede, sen neymiş sen!

8 Kasım 2010

“AH dede vah dede, sen neymişsin sen, dillere düştüm senin yüzünden” diye başlayan Engin Evin’in bir zamanlar dillerden düşmeyen şarkısı şimdilerde CHP’lilerin içine düştüğü durumu ne güzel özetliyor değil mi?
CHP’de hemen herkes öteden beri, namı diğer ‘Dede’, yani Önder Sav için ne diyordu:
“Örgüt ondan sorulur...”
“Bütün delegeler emrinde...”
“O istediğini seçer, istemediğini devirir...”
“Dede ne derse o olur.”
Ancak...

Yazının Devamı

Parti yöneticisi, genç kadına tecavüz etti

1 Kasım 2010

ADI Selda Ö.
İzmir Karabağlar’a bağlı Uzundere’de yaşıyor.
Bir süre önce eşinden ayrıldı...
25 yaşındaki Selda, ekonomik bağımsızlığı olmadığı için kucağında bebesiyle babaevine sığındı.
Uzundere’de, yaşlı annesi, babası ve biri üniversite mezunu iki kız kardeşiyle birlikte yaşamaya başladı.
Eve sadece babanın emekli maaşı giriyordu.
Kardeşlerinden biri veya kendisi de mutlaka iş bulup çalışmalıydı.

Yazının Devamı

CHP’de demokrasi isteyenler imza toplamaya başladı

25 Ekim 2010

CHP’DE ön seçim isteyenleri ilk kez bu sütunlarda 2 Ağustos günü yazmıştık.
Daha önce kapalı kapılar ardında, İzmir’in bazı ilçelerinde toplantılar yaparak parti içinde yerel ve genel seçimlerde tüm adayların önseçimle belirlenmesini isteyenler sonunda kamuoyunun önüne çıktı.
CHP’de öncülüğünü Halil Çulhaoğlu, Cihan Türsen, Erkan Büyükkaya, Musa Çam, Tayfun Emre, Feridun Gökhan, Selahattin Gürsoy, Sinan Karamustafaoğlu, Ayşegül Önen, Mustafa Tosunlar, Cevdet Tümtürk, Ali Engin, Barış Erel ve Nurettin Gelmez gibi isimlerin yaptığı bir grup partilinin başlattığı “Parti İçi Demokrasi Hareketi” cuma günü bir restoranda kampanyalarını kamuoyuna duyurdu.
Doğrusu, böylesi bir toplantıyı restoranda yapmalarını yadırgadım.
Hareketin öncülerine, “Basın toplantısını yapacak başka yer bulamadınız mı? Neden partide yapmıyorsunuz?” diye sorduğumda şu yanıtı aldım:
“İl yöneticileri izin vermedi. Verseydi, parti binasında yapacaktık.”
Çok garip değil mi?

Yazının Devamı

En çok iş kazası İzmir’de oluyor

18 Ekim 2010

NEDEN hâlâ iş kazaları ve meslek hastalıklarında Avrupa’da birinciliği, Dünya’da da Bangladeş ve Pakistan’dan sonra üçüncülüğü kimseye kaptırmıyoruz?
İlk üç sıranın İslam ülkeleri tarafından paylaşılması bir tesadüf mü?
Yoksa...
İş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda da “bize bir şey olmaz” ve “kadercilik” zihniyetinin bir sonucu mu?
Yapılan araştırmalar, kazaların sadece yüzde 3’ünün önceden görülemez (öngörülemez) kazalar olduğunu gösteriyor.
Bir başka deyişle, kazaların sadece yüzde 3’ü “kader” anlayışının sonucu olabilir.
Buna karşılık, kazaların yüzde 97’sinin önceden önlem alınıp önlenebileceği anlaşılıyor.

Yazının Devamı