Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Çevrende herkes şaşırsa/Bunu da senden bilse/Sen aklı başında kalabilirsen eğer/Herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır/Hem kendine güvenirsen eğer/Bekleyebilirsen usanmadan/Yalanla karşılık vermezsen yalana/Kendini evliya sanmadan/Kin tutmayabilirsen kin tutana/ Düşlere kapılmadan düş kurabilir/Yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer/Ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir/İkisine de vermeyebilirsen değer/ Söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz/Kandırabilir diye safları, dert edinmezsen/Ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz/ Koyulabilirsen işe yeniden/ Döküp ortaya varını yoğunu/ Bir yazı turada yitirsen bile/Yitirdiklerini dolamaksızın dile/ Baştan tutabilirsen yolunu/ Yüreğine, sinirine dayan diyecek/Direncinden başka bir şeyin kalmasa da/Herkesin bırakıp gittiği noktada/Sen dayanabilirsen tek/Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen/Unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken/Dost da düşman da incitmezse seni/Ne küçümser ne büyütürsen çevreni/Her saatin her dakikasına/Emeğini katarsan hakçasına/Her şeyi ile dünya önüne serilir/Üstelik oğlum, adam oldun demektir...”
Merhum başbakanlardan Bülent Ecevit’in dilimize kazandırdığı ünlü İngiliz şair Joseph Rudyard Kipling’in “Adam Olmak” şiiri günümüzde gerçekten “adam olmak” isteyenlere adeta yol gösteriyor.
* * *
Hatırlarsınız, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandum öncesinde Bingöl’de yaptığı bir konuşmada “Recep Bey ne diyor? ‘Biz hesap vermeye hazırız.’ Hazırsan önce o dokunulmazlıkları kaldır, milletin önüne öyle çık. Adam gibi, adam ol. Halka doğruları söylemeyeni sandığa gömmek halkın boynunun borcudur” demişti.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerine kızmış ve dava bile açmıştı.
* * *
Benzer bir tartışma, geçtiğimiz hafta İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2011 mali yılı bütçesinin görüşüldüğü sırada çıktı.
AKP’li meclis üyesi Arif Uğurlu bütçeyi eleştirirken, konuşmasını Mehmet Akif Ersoy’un “Adam Ol” şiirinden dizeler okuyarak tamamlayınca Başkan Kocaoğlu, tepki gösteriyor ve “Lütfen işi karşıdaki kişileri rencide edici noktaya getirmeyin. Söylediğiniz sözleri aynen, nazik bir şekilde iade ediyorum. Senin iki katı yaşındayım” diyordu.
Ama...
Dava açmayı aklının köşesinden bile geçirmiyor.
İşte iki siyaset adamı arasındaki fark...
Yorumu size bırakıyorum.
* * *
Yine aynı oturumda konuşan Ak Parti Grup Başkan Vekili Yusuf Kenan Çakar ise şöyle diyor:
“Devletlerin ve idarelerin barışa ulaşmasının yolu ‘padişahım çok yaşa’ diyenlerden geçmemiştir, ‘Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var’ diyenlerin sözünün dinlenmesinden geçmiştir. Önerim; şuradaki muhalefet gruplarını bu mantıkla dinlemenizdir. Mağrurlanmayın sizden büyük Allah var diyeceğiz.”
Sevgili Çakar, çok doğru söylüyor.
Altına imzamı atarım.
Ancak, sevgili Çakar, acaba aynı tümceyi partisine mensup bazı belediye başkanları ve Başbakan Erdoğan için de söylüyor mu merak ediyorum?
Çünkü...
“Tencere dibin kara, seninki benden kara” misali...
Partisi önemli değil; burnu Kaf Dağı’nda, hâlâ ayakları yere basmayan, muhalefeti ve vatandaşı yok sayan pek çok kişi koltukları işgal ediyor.

Kocaoğlu’nun asıl istemesi gerekenler
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Türkiye Belediyeler Birliği’nin düzenlediği toplantıda şöyle dedi:
“Aynı işi yapan bir işçi 600 lira asgari ücretle çalışıyor, sendikalı işçi ise 3-3 bin 500 lira alıyor. Bir tarafta kölelik düzeni, öbür tarafta başka bir düzen. Devlet asgari ücret gibi belli iş kollarındaki tavan ücreti de belirlesin.”
Kocaoğlu’nun bu sözüne sendika da destek verdi.
Oysa...
Kocaoğlu’ndan devletin sadece tavan ücreti belirlemesini istemek yerine...
Her fırsatta karşı çıktığı taşeronluğun kaldırılması ve sendikalı işçi çalıştırmanın zorunlu hale getirilmesi konusunda yasal düzenleme yapılmasını istemesini beklerdim.
Haksız mıyım?

blog
KEMAL KARATAŞ: Partide birlik ve bütünlüğün sağlanması için çarşaf liste uygulanmalı. Aday olan herkes belli bir oy sıralamasına göre sıralanacağı için 80 kişinin dışında kalanların sesi çıkmaz. Madem parti içinde demokrasi isteniyor, bundan iyi demokrasi mi olur? Eğer bir sefer daha blok liste dayatması yapılırsa seçim sonrası kıyamet kopar.

MUSTAFA ÇELİK: Genel başkanın elinin rahatlaması için blok liste olmalı. Bugün çarşaf liste ile seçim yapılsın diyenler daha önce neden çarşaf liste için çaba sarfetmedi. Çarşaf listeyi yeni mi keşfettiler? Çarşaf listeli seçim demokratik bir seçim. Bence bu defa yine blok listeyle seçime gidilmelidir.

NACİ ÖZTÜRK: CHP’yle ilgili tespitleriniz çok yerinde. Örneğin; geçen bir kaç hafta içinde pek çok yazarın, CHP Kurultayı ile ilgili yazılarını okudum. Bazı yazarlar, ‘Kurultay 25- 26 Aralık’ta yapılacak, hatta salon rezervasyonu yapıldı’ diye yazanlar bile oldu. Sadece sizin yazınızda kurultayın 18 Aralık’ta ve blok liste ile yapılacağını okudum.

CENGİZ ÇİÇEK: İktidara giden yolun yerel yönetimlerin başarısından geçtiğini yazmışsınız. Ne yazık ki CHP’li belediyelerin çoğu şu anda çok başarısız uygulama yapıyor. Çok şikayetçiyiz. Bu gidişle CHP’nin iktidarını bu belediyeler engelleyecek gibi...