Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan memurlarla toplu sözleşme yapılması için son üç ayda en az üç-dört defa yazdım.
Önceki yıllarda yazdıklarım ise cabası... Ama...
TBMM’den çıkan yeni yasayla, belediye başkanlarının eli iyice rahatladı.
Artık zimmet çıkarılmayacak.
Bu nedenle geçen hafta Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, sonunda beklenen kararını verdi.
Geç de olsa belediye memurlarının örgütlü olduğu KESK’e bağlı Tüm- Bel-Sen ile toplu sözleşme masasına oturacağını açıkladı.
Başkanın bu kararına memurlardan çok sendikacılar sevindi. Özellikle Tüm-Bel Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara ve 1’Nolu Şube Başkanı Yaşar Gül...
Çünkü...
Eğer, Kocaoğlu ‘Kargadan kılavuzlarını dinlemeye devam edip’ masaya oturmamakta direnmeye devam etseydi, ya sendikacılar istifa edecekti ya da eylem kararı alınacaktı.
Ancak...
Referandum süreci öncesinde yapılacak eylemlerin yaratacağı etki ve tepki kuşkusuz çok farklı olurdu.
İşte bunun bilincinde olan Kocaoğlu, doğru olanı yaptı ve emeğin, emekçinin yanında olduğunu gösterdi.
Yeterli olmasa bile, belediye memurlarının toplu sözleşmeler sayesinde en azından insanca yaşayabilecekleri kadar maaş almalarına olanak sağlanıyor.
Şimdi toplu sözleşmenin hazırlıkları yapılıyor.
Bu hafta içinde imza atılabilir.
Ama...
Aziz Başkan’ın yerine ben olsam, bu toplu sözleşmeyi kapalı kapılar ardında değil geniş kitlelerin önünde imzalarım.
Örneğin; partisinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6 Eylül’de yapacağı mitingde kürsüde imzalarım.
Olmaz mı? Neden olmasın?
* * *
Bu arada, Başkan Kocaoğlu’nun özellikle taşeron işçiliğine son verileceğine ilişkin açıklamasının da Kılıçdaroğlu’nun kurultayda yaptığı konuşmaya, partinin tüzük ve programına uygun bir davranış olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Emek ve emekten yana tavrı nedeniyle alkışlanan Aziz Başkan’ın işe iade kararı verilen Karşıyaka’daki KENT A.Ş. işçilerinin sorununun çözümü için de çaba sarfetmesini istiyorum.
Aziz Başkan’ın bu çabasına CHP İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ve diğer ilçe başkanlarının da katkıda bulunması gerektiğini, referandum öncesinde bu sorunu da çözmenin İzmir adına önemli bir gelişme olacağını düşünüyorum.
Yeter ki istesinler...



Yuh yuh!
İZMİR Enternasyonal Fuarı’nın açılış töreni sırasında bir grup CHP’li Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ü yuhaladı, AKP aleyhine sloganlar attı.
55 ülkeden konuğun bulunduğu bir platformda, iç siyaseti uluslararası marka haline gelen İEF’nin açılış töreninde bu eylemi yapanlarla, Van’da ve Bingöl’de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘yuh’ çekenler arasında bir fark görmüyorum.
Örgüt başkanlarının sessiz kaldığı, bunun yanı sıra Kocaoğlu’nun yuh çekenleri susturmaları için belediye başkanlarından yardım istemesi dikkatlerden kaçmadı.
Yuh çekenler, o hareketleriyle kendi partilerine mensup Kocaoğlu’nu ve liderleri Kılıçdaroğlu’nu zor durumda bırakmıştır.
Bu yuhlar İzmir’e, İzmirliye yakışmamıştır.


‘Yiyelim içelim satılmayalım’
BAŞBAKANLIĞA bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün yaptığı “Sosyal yardım algısı” konulu araştırma, ülkemizde sadaka kültürünün yaygınlaşmasına neden olan “Yiyelim içelim satılmayalım” anlayışının sonuçlarını çok güzel bir şekilde ortaya koyuyor.
30 ilde kamusal sosyal yardımlardan yararlaan 2 bin 32 hane ile yapılan anketten çarpıcı sonuçlar çıkmış.
Örneğin; yardım alanların yarıya yakınının okuma yazma bilmemesi ve yüzde 41.8’i de ilk okul mezunu olması.
Yüzde 90’ının bir mesleğinin bulunmaması ve yüzde 86.6’sının işsiz olması...
Ama...
Buna rağmen yardım alanların yüzde 79.87’si, bu yardımlar karşılığında kendilerinin seçimlerde belli bir partiye veya adaya oy vermek zorunluluğu duymadıklarını söylemiş.
Yani...
Bir başka anlatımla “Yeriz, içeriz, ama satılmayız” demiş.
Bugünlerde referandum öncesinde kömür dağıtımları tam gaz sürüyor.
Yine kimi partiler ve belediyeler erzak dağıtıyor, para veriyor.
Kuşkusuz, geçmişte genel ve yerel seçimler öncesinde de benzer yardımlar yapıldı...
Hatta elektriği, suyu olmayan yerlerde beyaz eşya bile dağıtıldı.
Sonuç ortada.
Kısa yoldan köşe dönmenin, bedavacılığın, alın teri dökmeden kazanç elde etmenin tavan yaptığı ülkemizde işsiz, güçsüz, yoksul ve çaresiz insanları sadaka kültürüne mahkum ve mecbur edenlerin yüzü kızarmadığı sürece bu düzen böyle devam edecek gibi görünüyor.


Nükhet Hanım’ın ‘hayır’ tahmini
‘VATANDAŞIN öncelikli sorunu işsizlik ve yoksulluk’
Bu sözler muhalefet partisine mensup bir milletvekiline ait değil. Bu sözler İzmir’de referandum çalışmaları yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’a ait.
Ama...
Çözüm yok.
Bu arada sevgili milletvekili, referandum çalışmaları sırasında İzmir’deki hayır oyları ile ilgili bir de tahminde bulunmuş ve şöyle demiş:
“İzmir’de ‘hayır’cılar tahmin ettiğimden daha az.”
Ancak...
Tahminin ne kadar olduğunu söylememiş.