Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İZMİR Konak’ta bazı vatandaşların tepkisi üzerine Sezen Aksu Sokağı isminin değiştirilmesi girişimi Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın ‘sağduyulu yaklaşımı’ sonucu önlendi.
Daha önce herhangi bir meclis kararı olmadan konulan sokak ismi bu kez Tartan’ın talimatıyla eski yerine yeniden asıldı.
Sezen Aksu’nun isminin sokağa resmi olarak verilmesi işlemi ise ilk mecliste karara bağlanacak.
Eski adı 145 Sokak olan Sezen Aksu Sokağı ismine bir grup vatandaş karşı çıkmasına rağmen, başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’nin ağır topları konuyu siyasi malzeme yapıp yerel yöneticileri suçlayarak “Dinime küfreden, bari Müslüman olsa” sözünü hatırlattı.
Oysa...
Aynı AKP yöneticileri, geçtiğimiz yıl Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Anıtkabir’in önünden geçen ve 30 yıldır adı ‘Akdeniz’ olan caddenin ismini, ‘Abdullah Gabdulla Tukay Caddesi’ olarak değiştirmesine hiç ses çıkarmadı.
96 yıl önce ölen Tatar şair Abdullah Gabdulla Tukay’ın isminin verileceği başka bir cadde yok mu koskoca Ankara’da?
Çünkü...
30 yıl önce bu caddeye Akdeniz ismi verilirken, bu caddeye açılan üç sokağa da ‘Ordular’, ‘İlk’ ve ‘Hedef’ adları varilmiş, böylece Atatürk’ün o ünlü sözü “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” oluşmuştu.
Atatürk’ün ismini silmeye cesaret edemeyenler, sözünü ortadan kaldırarak, amaçlarına ulaşmaya çalışıyor.
Yine Ankara’da geçen yıl Balgat Caddesi’nin adı Süleyman Hacı Abdullahoğlu Caddesi yapılmadı mı?
Denizli’nin Kale İlçesi’ne bağlı Kızılcabölük beldesindeki ‘Hacı Abdullahoğlu’ sülalesinden olan bir kişinin isminin Ankara’daki caddeye neden verildiğini o zaman tek bir AKP’li sorgulamadı.
Aynı şekilde AKP’li belediye başkanının işbaşında olduğu Nevşehir’in Afetevleri Mahallesi’nde Barış Manço Bulvarı’nın ismi Ali Dirikoç Bulvarı yapıldı, kimse ses çıkarmadı.
Yine aynı kentte Mevlana Sokak, Mevsim Sokak yapıldı hiç bir Allahın kulunun ‘gık’ı çıkmadı.
Erzurum’da Cemal Gürsel Stadyumu’nun isminin UNIVERSIADE stadı olarak değiştirilmesine de karşı çıkan bir AKP’liyi görmedim, duymadım.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Peki bu çifte standart neden?
Eğer, sokak, cadde veya meydan isimlerinin değiştirilmesine karşı çıkıyorsanız,siz de değiştirmeyeceksiniz kardeşim...
Yok, “bu bizden”, “o sizden” mantığı içinde davranırsanız, işte o zaman alnınıza “Takiyyeci” damgasını yersiniz.
Bence...
Siyasi amaçlarla, sokak isimlerinin değiştirilmesi; kentlerde kimlik ve adres sorununu ortaya çıkarır.
Kent bilincinin oluşumunu engeller, kent hafızasını ortadan kaldırır.
Nitekim...
İki yıl önce CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok “Mahalle, sokak ve cadde isimlerinin değiştirilmesini zorlaştıran, bu yerlere hayatta olan kişilerin adlarının verilmesini engelleyen bir kanun teklifini” TBMM Başkanlığına vermişti.
Baytok’un Belediye Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifine göre; “Beldeyi tanıtıcı amblem, flama ve benzerlerinin tespitine ilişkin kararlarda da belediye meclisinin üye tam sayısının salt çoğunluğu istenecek. Mahalle, sokak, cadde, bulvar, meydan, park, tesis ve benzeri yerlere, hayatta olan kişilerin adları verilemeyecek.”
Aradan iki yıl geçmesine karşın henüz bu kanunda değişiklik yapılmadı.
Zaten kanunda değişiklik yapılmış olsaydı, Sezen Aksu Sokağı ile ilgili tartışma yaşanmazdı.
Çünkü...
Değişen kanuna göre yaşayanların isimleri sokağa, caddeye, bulvara, meydana, parka veya herhangi bir tesise verilemeyecekti ve “halk dalkavukluğu”, “yağcılık”, “yağdaşlık” gibi popülizmin tavan yaptığı durumlar ortaya çıkmayacaktı.

Haberin Devamı

İZMİR’DE KİM BAŞARILI KİM BAŞARISIZ?
REFERANDUM sonrasında ortaya çıkan harita, ülkenin nasıl çok renklilikten, tek renkli duruma getirilmek istendiğinin tablosudur.
Gerçi bu harita yeni değil...
Son sekiz yıldaki genel ve yerel seçimlerde de benzer tablo ortaya çıkmadı mı?
Yani...
Sekiz yıl önce de CHP kıyı şeridinde, AKP Anadolu’da, bugünkü BDP’lilerin yer aldığı kapatılan partilerin veya bağımsız adayların seçildiği Doğu ve Güneydoğdu Anadolu bölgesinde tablo bugünkünden farklı değildi ki...
Aynı şekilde İzmir’de de değişen pek bir şey yok...
2009’daki yerel seçimlerde il genel meclisinde alınan sonuç ile referandumda alınan sonuç arasında fazla fark yok.
Örneğin, İzmir’de 2009’da yüzde 48.2 (CHP), yüzde 9.7 (MHP), yüzde 2.7 (DSP) ve yüzde 2.5 (DP) oranında oyları üst üste koyduğunuz zaman yüzde 63.1’i buluyor.
Referandumda da ‘hayır’ oylarının toplamı yüzde 63.2 çıktı. Bu durumda ‘hayır’ cephesi pek fire vermemiş görünüyor.
‘Evet’ cephesindeki AKP’nin 2009’da il genel meclisi oyu ise yüzde 29.3 idi.
Bu cephede yer alan Saadet Partisi’nin oyu da yüzde 1.2 oranındaydı.
2009’da yüzde 30.5 alan ‘evet’ cephesinin oyları, referandumda yüzde 36.8’i buldu.
Kapatılan DTP’nin 2009’daki oyu ise yüzde 3.4 düzeyindeydi.
Görünen o ki; İzmir’de sandığa giden BDP’lilerin büyük bölümü ile ikinci cumhuriyetçiler ve liboşlar ‘Evet’ oyu kullanmış.
Bu durumda AKP, mevcut oyundan fazla aldığı için “kısmen başarılı sayılabilir.”
CHP ise yüzde 70 hedefine ulaşamadığı, sadece mevcudu koruduğu için “başarısızdır.”