Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÖYLE anlaşılıyor ki; AKP İzmir’de hesaplaşma henüz bitmiş değil. Pazar günkü yapılan ilçe kongrelerindeki hava oldukça elektrikli geçti. Bakanlar da, milletvekilleri de, partinin üst yönetimi de seçim yenilgisini yükleyecek bir günah keçisi arıyorlar.
Ya da günah keçileri...
Elbette adres İl Başkanı ve yönetimine çıkıyor.
Aydın Şengül 29 Mart’tan bu yana gazetelere, televizyonlara eskiye oranla daha az çıkıyor.
Davetlerde de daha az görünüyor.
Bu dikkatlerden kaçmıyor.
Başbakan bugün Seferihisar Doğanbey’de yapılacak olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin planlı tatbikatlarından Efes 2009’u izlemek için geliyor.
Bu Erdoğan‘ın seçimlerden sonra İzmir’e ilk gelişi...
Başbakan seçim yenilgisinin ardından Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu’yu görevlendirmiş ve parti yönetimi incelemelerde bulunduktan sonra Erdoğan‘a bir rapor sunmuştu.
Raporun teslim edilmesinin üzerinden neredeyse bir ay geçti.
Erdoğan raporu okumuş, yakın çevresiyle bir değerlendirme yapmıştır.
Başbakan’ın İzmir ile ilgili bir kanaate vardığı ifade ediliyor.
*   *   *
Aslında kongrelerdeki kavga, gürültü de bunun bir göstergesi...
Genelde böyle olur; genel merkez bazı şeylerden rahatsızsa; iller, ilçeler de rahatsız olur.
Kaynamalar başlar, tartışmalar, ağır eleştiriler...
Siyaseti yakından takip edenler için bu manzaralar çok normaldir.
Karşıyaka ve Bayraklı kongrelerinde Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, “Türkiye’de her yerde AKP var ama İzmir’de insanların gönlünü kazanamadık” yorumunu yaparken; Devlet Bakanı Mehmet Aydın ise “Hizmetlerimiz kabul görmedi ama İzmirli’ye helal olsun” demiş.
Ya Karşıyaka İlçe Başkanı Mehmet Karal’ın sözleri...
“İzmirli bize ‘senle ben birbirimize benzemiyoruz’ diyor. Gerçeği görmek için cesur ve dürüst olmalıyız. İzmirli, AKP’nin eline vereceği güçten korkuyor. Gerçekte bir tehdit, bir karşıtlık yok, partimizin İzmirlinin temsil ettiği değerlerle sorunu yok. Bunun için İzmirlinin partiye yönelik algısını değiştirmek lazım. İzmirlinin algı problemini seçim dönemlerinde çözemeyiz.”
*   *   *
Aydın Şengül‘ün şu cümleleri de AKP’de kılıçların çekildiğinin bir işareti değil mi?
“Seçimden sonra herkes kendisini rahatlatmak için suçlu aramaya başlar. İl başkanı, milletvekilleri, adaylar kendi özeleştirilerini yapmalı ama bu kavgasız gürültüsüz olmalı. Ben mahalle temsilcilerimin, ilçe başkanlarımın sonuna kadar arkasındayım. AKP’de ‘senci-benci’ siyaset olmaz. Bu partide birilerine koltuk, makam, mevki belediye başkanlığı kazandırmak için siyaset yapılmıyor.”
Peki 30 ilçenin 29’unu kaybeden, Bayındır’ı da kıl payı kazanan AKP başarısız mı?
Ya da bu faturayı kime çıkarmalı?
Sadece İl başkanı ve yönetimi mi suçlu?
Özeleştiriyi bence geniş bir listenin yapması gerekir.
Başbakan Erdoğan, “İzmir’i istiyorum” diyerek, bu kenti bir hedef yapması ne kadar stratejikti.
Adalet eski Bakanı Mehmet Ali Şahin‘in “Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara’dan geçiremiyor. O nedenle, halkıyla, hükümetiyle, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında olursa bizim sorunlarımız daha çok çözülür” sözleri ne kadar doğruydu.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan‘ın İzmir’e her geldiğinde duymaya alışık olduğumuz “İzmir’i artık teslim almamız lazım. İzmir’i istenilen konuma getirmek için AK Parti’nin teslim alması lazım. İzmir AKP’ye oy verirse daha fazla yatırım alır” yorumunun İzmirliler üzerinde yaptığı olumsuz etkiyi kim irdeledi?
*   *   *
Seçim sonrasında da yazmıştım.
Tekrar edeyim.
Herkes CHP’nin aldığı yüzde 55’e takılıp kaldı.
Yüzde 55 elbette çok başarılı bir sonuç...
Ama Başbakan’ın, bakanların İzmir ile ilgili yaptığı yorumlar, arsenikli su meselesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in her fırsatta burnunu sokması sonucu belirleyen etkenler oldu. Siyasetin doğası gereği; birilerine fatura çıkarılacak, birileri de bunu ödeyecektir.
Genellikle de büyükler yani partinin üst yönetimi bu hataları kendi üzerine almayacak ve yollarına devam edecektir.
Olan yerel yöneticilere olacaktır.
Ama AKP’nin üst yönetimine bir hatırlatmada bulunayım.
Geçmiş iktidarların tamamı ya çıkışı ya inişi İzmir’deki sonuçlara göre değerlendirdiler.
AKP de bunu böyle yapmalı.
İzmirlilerin dünyaya nasıl baktıklarını, hayatı nasıl okuduklarını, Türkiye’yi nasıl görmek istediklerini iyi anlasınlar.
Çünkü İzmir’in istediği, Türkiye’nin istediğidir.