Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       2000 yılında AB eşiğindeki Türkiye enerji yokluğundan karanlığa gömülüyor.
       Sokaklar, caddeler, tarihi binalar, vitrinler pırıl pırıl olmalıyken, "kapatın lambaları" deniyor. Sloganımız "Daha aydınlık bir Türkiye" uygulamamız ise tam tersi.
       Akıl almaz.
       Savaş yok. 65 milyon vergisini ödüyor. Karşılığında hükümetlerden, iktidarlardan hizmet bekliyor.
       En önemli hizmet yeterli enerji akışının sağlanması.
       Bu bugünün işi değil. Yıllara yayılmış plan, program işi.
       Bunu beceremeyenlerin Türkiye'de, "şu bakan", "bu bakan" diye böbürlene böbürlene dolaşma hakkı olamaz.
       Türkiye'yi gaz lambası dönemine mahkum edenler bunun utancıyla yaşayacaklardır.
       * * *
       NÜKLEER enerjiden vazgeçildi.
       İyi de oldu. Ama bu vazgeçmenin gerekçesi olarak Fransa'da artık nükleer santral yapılmıyor, Almanya'da da, şu, bu ülkede de demek ne ifade ediyor? Onların enerji açığı var mı, bunu biliyor muyuz?
       Özendiğimiz ülkelerin şartlarını yakalamak hayal gibi duruyor.
       Dünyada enerji üretiminde paylar şöyle:
       Petrol yüzde 39.5, kömür yüzde 24.2, doğalgaz 22.1, hidroelektrik yüzde 6.9, nükleer yüzde 6.3.
       Elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı ise, yüzde olarak şu oranları gösteriyor:
       Fransa 79, Belçika 60, İsviçre 42, İsveç 39, İspanya 37, Japonya 34, İngiltere 21, ABD 20.
       Türkiye'yi, bu ülkelerden daha uygar olduğunu göstermiş sayabiliriz.
       Çevreci bir anlayışla nükleere hayır dediği için...
       * * *
       ELEKTRİK nakil hattı ulaşmayan köyümüz kalmadı.
       Yaşam standardı yükseliyor, elektrikli eşya kullanımı artıyor. Sanayi, kalkınma enerjiye bağlı. Medeniyet demek bir bakıma elektrik demek. Ama Türkiye'de müjde; "Karanlık bir döneme giriyoruz" oluyor.
       Çağdaşlık bir bütündür. Demokratikleşme, insan hakları neyse, medeniyetin nimetlerinden asgari düzeyde de olsa yararlanma insanların en tabii hakkıdır.
       Plansız, programsız hareket ettikleri, yakın tehlikeleri görmedikleri, uyarılara kulak asmadıkları için ülkeyi karanlığa mahkum edenler halkın dostu sayılamaz.
       Türkiye bugün 1978'li, 79'lu yılların karanlığına bürünüyorsa bunda 20 yıldır tedbir almayan hükümetlerin sorumluluğu var.
       Ve bugünkü hükümete düşen; açığı hemen kapatıcı önlemleri almak, kaçağı önlemek, geciken yatırımlara bir an önce girişmektir.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr