Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doğan HEPER

DÜNYADA en çok komşusu olan 4. ülkeyiz.
Düşünün hepsiyle iyi ilişkimiz olsa, hadi hepsiyle olmuyorsa çoğuyla olsa, Türkiye bu üretim ve ticaret hevesiyle Karun gibi zengin olabilir değil mi?
Ama nerede?
Bu potansiyel boşa akıp gidiyor.
Bunun böyle olmasına neden olan, körükleyen dış etkenler var. Bloklaşmalar var. Sıcak savaş var, soğuk savaş var. Avrupa Birliği var, Amerika var, Araplar var, İslam Birliği var. Yani, yanisi şu, Türkiye komşularıyla başbaşa kalamıyor, genelde hep araya dikenli teller geren tarafların dışındaki etkenler çıkıyor.
O nedenle de çok komşusu olmak bugün Türkiye için avantaj değil dezavantaj.
* * *
DIŞ etkenler nedeniyle bugün Türkiye Avrupa Birliği ile ABD arasında adeta salıncakta. Bir o yana bir bu yana kolon vurup duruyor.
Hakkında yeni tezgahlar mı kuruluyor, dışında saptanan oluşumlara mı Türkiye itiliyor, diye şüpheci sorular da bu nedenle gündeme geliyor.
Son on günde yaşananlara bakılınca Türkiye'nin şüphe ifade eden her çeşit soruya açık bir konumda olduğunu kabul etmemek imkansız.
Önce, AB Türkiye'yi reddetti.
Sonra, Rus Başbakanı geldi ve çok kapsamlı anlaşmalar imzalandı.
Daha sonra da, Başbakan Yılmaz ABD'yi ziyaret etti.
Ve bu arada Yılmaz AB'nin patronunun yardımcısına, Kinkel'e "zırvalıyor" diyecek kadar sert çıktı.
Bu olaylar haritası bizatihi ilginç değil mi? Ve şüpheci sorular bu nedenle doğmuyor mu?
Türkiye AB'den kopuyor, ve ABD - Rusya eksenine mi giriyor?
Yani, çok yakın geçmişe kadar tüm başbakanlar "AB'ye girdik, giriyoruz" derken, birden bire Türkiye'nin kendisini Rusya ve ABD ile daha da sıkı ilişkiler içinde bulması ilginç görülüyor. Bu durum, "demek ki Ankara farkında olmadan bir yöne itiliyor" diye şüpheci yorumlara neden oluyor.
* * *
BIRAKALIM bu şüpheci yaklaşımları, gelelim görünene, somuta...
AB'nin yarattığı hayal kırıklığından sonra Başbakan'ın ABD gezisi genelde olumlu sayılabilir.
Her şeyden önce ABD, AB ile ilişkilerinde Türkiye'ye desteğini sürdürdüğünü bir kez daha açıklamış oldu.
Türkiye Başbakan Yılmaz'ın ağzından, ABD'nin Türkiye'yi stratejik ortak olarak gördüğünü, öğrendi.
ABD, ekonomi, ticaret, siyaset ve savunmada işbirliği iradesini ortaya koydu.
Bu kapsamda ABD'den enerji hatları için destek geldi.
IMF'yle görüşmeler ise sürdürülecek, olumlu bir hava var.
Kıbrıs, Ege ve insan hakları konusunda ise ABD'nin beklentilerinin olduğu ortaya çıktı. Özellikle insan hakları konusunda.
Türkiye'yi ziyaretleri beklenen Albright ve Shuttack'la bu konular görüşülmeye devam edilecek.
Ziyaretin kesin olumsuz noktası ise, Türkiye'nin beklediği savunma helikopterlerini ABD'nin bu kez de vermeyi reddetmesi...
* * *
TÜRKİYE; çok komşulu, çok hareketli, menfaat farklılıklarının çok büyük olduğu bir bölgenin ortasında.
Üstelik 1.5 yılda bir hükümet değiştiren bir ülke.
Dıştaki ve içteki etkenler bu ülkeyi istirarsızlığa mahkum ediyor.
Coğrafyası deprem bölgesinde olan Türkiye bu coğrafyayı değiştiremez ama iç siyaset istikrarsızlığının sebep olduğu depremleri önleyebilir.
Belki Türkiye'nin dış ilişkileri o zaman daha sıhhatli, daha kalıcı, daha şahsiyetli, daha çıkarlarına uygun olacak. Tesadüflerden uzak bir dış politikayla, Türkiye, asıl o zaman büyüklüğünü kanıtlayacak.


Yazara Email D.Heper@milliyet.com.tr