Ölümcül hastalık ve ruhsal travma

7 Nisan 2020

COVID-19, diğer adıyla yeni koronavirüs salgınının da dahil olduğu ölümcül hastalıklar sınıfı, bu hastalıklara maruz kalanlar için kimi zaman ruhsal travmalara sebebiyet verebilmektedir. Bunun yanında ağır yaralanmalar ve ciddi bir ölüm riskiyle karşı karşıya kalma veya buna tanık olma durumları da ruhsal travmayı tetikleyebilen bazı durumlar olarak öne çıkıyor.

Ruhsal travmanın akut stres tepkisi, travma sonrası stres bozukluğu, travmatik yas, depresyon, alkol-madde kullanım bozuklukları, anksiyete ve duygudurum bozuklukları, psikotik bozukluklar gibi rahatsızlıklara sebep olabilmesi de profesyonel destek ve tedaviyi zorunlu hale getirmektedir.

Ruhsal travma ve nedenleri

Kişinin kendisinin veya yakınının ölüm veya yaralanma tehlikesi olduğu durumlarda korku, dehşet veya çaresizlik hissi yaşadığı durumlar olarak genelleyebileceğimiz ruhsal travmalar birçok neden sonucunda gelişebilir. Ancak olayın şartları etkileri sınırlayabilir.

Örneğin; ileri yaştaki bir yakınımızın yıllarca süren bir hastalık sonrasında ölümünün ruhsal travmaya yol açma ihtimali daha düşük iken,

Yazının Devamı

Online Terapi

29 Mart 2020

Psikiyatrist Uzm. Dr. Burak Toprak, olağanüstü günler yaşadığımız ve evlerimizde izole olduğumuz bu süreçte, oldukça uygulanabilir olan ve telepsikiyatri olarak da bilinen online psikiyatrik terapi hakkında merak edilenleri yanıtladı.

Koronavirüs nedeniyle evde kaldığımız son dönemde ön plana çıkan terapi modellerinden biri de psikiyatrik terapiler. Yaşanan olağanüstü durumların yanında, kliniklere olan uzaklıklarda, dışarı çıkamayacak kadar rahatsızlık sahibi olunması, damgalanma endişesi ve yüz yüze görüşmeden çekinilen durumlar için oldukça avantajlı olan bu yöntem başarılı bir uygulama olarak öne çıkıyor.

Hızlı gelişen sağlık sisteminin ortaya çıkardığı, hem hastaya hem de psikiyatriste yarar sağlayabilen bir uygulama olan bu teknik, özellikle son yıllarda taşınabilir bilgisayarların ve akıllı telefonların yaygınlaşması ile önemli yol kat etmiştir.

Online terapi kimlere uygulanır ve avantajları nelerdir?

Her geçen gün gelişen teknoloji ile online olarak da gerçekleştirilebilen iletişim modelleri içerisinde insan sağlığı açısından en önemli tekniklerden biri olan online psikiyatrik terapinin en büyük avantajı ulaşılabilir olması.

Mesafelerden bağımsız olarak gerçekleştirilebilen

Yazının Devamı

Hastalık hastası olabilirsiniz

25 Mart 2020

Herhangi bedensel bir rahatsızlığa sahip olunmadığı halde sürekli “hastayım” endişe ve yakınmasıyla gelişen bir rahatsızlık olarak özetlenebilecek olan hipokondriyazis, azımsanamayacak kadar sıklıkla karşılaşılan bir durum.

Genel olarak yaşamsal zorlukların tetiklediği bu rahatsızlık, psikiyatrik bulgular dışında herhangi bir fiziksel bulguya dayanmaz. Ancak psikolojik duruma bağlı olarak sık olmasa da çarpıntı, üşüme, terleme, nefes almada güçlük gibi semptomlar hastalığa eşlik edebilir.

Hipokondriyazisin nedenleri nelerdir?

Sıklıkla yetişkinlik döneminde görülmeye başlanan hipokondriyazisin genellenebilecek bir nedeninden ziyade kişiye özel hikayesi vardır. Bazı genel nedenler olsa da kesin neden ancak bir uzman tarafından bireyin derinlemesine öyküsü alınarak belirlenebilmektedir.

Bilinen ve sık görülen nedenler ise düşük özgüven, stres, suçluluk duyguları olarak tanımlanabilmektedir. Kişinin başkalarına karşı hissettiği öfkeyi ve içselleştirmesi de bu rahatsızlığı tetikleyebilmektedir.

Bu hastalık kişinin sosyal yaşamının etkilenmesi, iş

Yazının Devamı

Orta yaş sendromunun etkileri

6 Mart 2020

Orta yaş krizi veya sendromu, genel itibarı ile kadınlarda menopoz, erkeklerde ise andropoz süreci öncesi değişen hormonal faaliyetlere ve gençlik çağlarını geride bırakmanın duygusallığı ve yaşlanmanın hissedilmesine bağlı olarak özgüvenin azalması sonucu görülen bir süreç olarak tanımlanmıştır.

Orta yaş döneminde olan erişkinlerin çoğu, hayatlarının yarısını tüketmiş olabilecekleri düşüncesi ile beraber kariyer, iş-yaşam dengesi, evlilik, duygusal ilişkiler, harcamalar veya fiziksel görünüm gibi günlük yaşamdaki amaçları ya da idealleri ile ilgili olarak yeniden bir değerlendirmeye girebilir. Fakat unutulmamalıdır ki herkes orta yaş krizi yaşanacak diye bir kural yoktur. Bazı bireyler bu sendromu hiç yaşamazken, bazıları bu sürecin stresli ve üzücü etkilerini yoğun bir şekilde yaşayabilmektedir.

Orta yaş sendromunun etkileri nelerdir?

Hem psikolojik hem de fiziksel birtakım değişimler yaşanmasına sebep olabilen orta yaş sendromunun etkileri, bireyden bireye değişmektedir. Cinsiyet de bu değişimin nedenleri arasındadır. Orta yaş krizi genel

Yazının Devamı

Sosyal fobi ve çekingenlik

19 Şubat 2020

Sosyal fobisi olan kişiler, bir ortama girdiğinde aşırı kaygı nedeniyle huzursuz olan ve içlerinde hep “acaba diğer insanlar hakkımda olumsuz yorum mu yapacak” düşüncesi nedeniyle kendilerini ifade edemeyen bireylerdir. Özellikle bulundukları ortamda samimi olmadığı kişiler olduğunda içine kapanan ve bir an önce ortamdan uzaklaşmaya çalışan sosyal fobili fişiler, yakın arkadaşları ise gayet keyifli vakit geçirebilirler.

Literatürde sosyal anksiyete bozukluğu olarak adlandırılan rahatsızlığa sahip olan bireyler örneğin yol tarifi almak için soru sormakta, beğendiği elbiseyi almak için mağazaya girmekte, toplu taşımaya binmekte zorlanır ve kaçınırlar. Ya eleştirilirsem, ya hata yaparsam yada ya yanlış bir şey söylersem korkusundan dolayı kendisiyle dalga geçebileceği düşüncesine kapılan kişiler sosyal fobi yaşadığının farkında değillerdir ve bu düşünceler neticesinde kişiler yeterli performanslarını sergileyemezler.

Nedenleri ve çekingenlikten farkı nelerdir?

Sosyal fobinin birçok nedeni olsa da, bunlar bazı başlıklar altında toplanabilir. Genetik

Yazının Devamı

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu

12 Şubat 2020

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) çocukluk çağlarında başlayan ve tüm bir yaşamı etkileyebilen, süreğen bir beyin hastalığıdır. Biyolojik kökenleri üzerine yapılan kalıtım, genetik ve beyin görüntüleme araştırmaları ile bu hastalık tanımlanmıştır. DEHB belirtileri ve ek psikiyatrik hastalıklara yol açması nedeniyle ciddi bir sorun olarak erişkinlik döneminde de karşımıza çıkabilmektedir.

Çocukluk yıllarında başlayan dikkati sürdürmekte güçlük, odaklanamama, başlanan işi tamamlayamama, kişisel eşyalarını unutma, oturduğu yerde duramama, ders sırasında ayakta dolaşma, aşırı hareketlilik, koşturup durma, çok konuşma, arkadaşlarına sataşma, itme, dürtme, sıra bekleyememe, söz kesme gibi şikayetlerle karakterize bir hastalıktır.

Dönemsel belirtileri nelerdir?

Çocukluk çağında zaten var olan dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsel davranışlar çoğunlukla okula başladıktan sonra fark edilmektedir. Sınıfta yerinde duramayan, koltuğuna oturmayan, oyunlarda arkadaşlarına sataşan ve okumayı biraz geç sökerler ve

Yazının Devamı

Asperger sendromu nedir?

5 Şubat 2020

Asperger sendromu, 1944 yılında Avustralyalı pediyatrist Hans Asperger tarafından tanımlanmıştır. Çocuklarda iletişim becerilerinin yeterince gelişmemesi, empati, kurma becerisinin azlığı ve sakarlık Asperger sendromunun belirtileri arasında yer almaktadır. Otistik spektrum bozuklukları (OSB) arasında yer alan Asperger sendromu, daha yaygın olarak bilinen otizmden farklıdır.

Asperger Sendromu ile Otizm Arasındaki Farklar ve Benzerlikler

Otizm ile Asperger sendromu arasındaki en belirgin farklardan birisi bu sorunların teşhis edilme süreci ve şeklidir. Asperger sendromunun teşhisi otizmden çok daha zordur.

Ayrıca AS’li bireyler otizmli bireylere kıyasla daha konuşkandırlar. Asperger sendromlu bireyler normal ya da üstün zekalıdır, konuşma bozuklukları yoktur sadece ilgi duymadıkları alanlarda konuşmamayı tercih ederler ya da bir sohbet başlatmaktan uzaktırlar.

Otizm ile Asperger sendromu arasındaki en büyük benzerlik sosyal iletişim sorunları ile kendilerini göstermelidir. İki durumda da çocuklar yaşıtları ile beklenen iletişimi kuramaz. İki sorunda da günlük rutinin bozulması çocuklar için rahatsız edicidir. Takıntılı davranışlar ve tekrar eden hareketler görülebilir.

Asperger

Yazının Devamı

Bilişsel Davranışçı Terapi

31 Ocak 2020

Çocukluk yıllarındaki olumsuz deneyimler öğrenme yoluyla bazı temel düşünce kalıplarının oluşmasına neden olmuştur. Psikiyatrik hastalıklar, bireyin bilinçli olarak farkında olmadığı bu olumsuz şemaların içeriğindeki temel düşünceleri destekleyen bir yaşam olayının ardından gelişir. Bu şemalar katı düşünce kalıplarıdır ve ilerleyen yaşam dönemlerinde bireylerin kendisi ve yaşadığı dünyaya ilişkin algılarını biçimlendirmesinde kullanılır.

Bilişsel davranışçı terapide ana hedef kişinin çarpıtılmış yanlış düşüncelerini değiştirir. Çünkü bu terapi ekolünde düşüncelerimizin duygulara, duygularımızın da bir takım davranışlara neden olduğu ilkesi ile hareket etmektedir. Terapist bir yandan kişinin çarpıtılmış olumsuzu düşüncelerini değiştirmeye çalışırken aynı zamanda bir takım davranışsal ödevlerle davranış kalıplarını da değiştirmeye çalışır.

BDT ne şekilde uygulanır ve neyi amaçlar?

Davranış tedavileri kişiye rahatsızlık veren davranışlar üzerine odaklanır ve bunları değiştirmeyi hedefler. Kişiye tedavinin mantığı anlatılır ve kaygı yaratıcı durumdan kaçmak yerine, kaygıyla baş etme yöntemleri öğretilir. Tedavi sürecinde danışan ile psikoterapist çeşitli sorunları anlamak ve saptamak

Yazının Devamı