Bu hafta bir etkinlik için Bozcaada’daydım. Etkinlik saatine kadar adada kısa bir tur attım. Her gittiğim kentte olduğu gibi burada da halkla ve esnafla sohbet edip bilgi aldım. Ada halkına bir dokun bin ah işit! Kiminle konuştuysam hep benzer konulardan şikâyet ediyordu. Adanın aslında temel üç sorunu varmış: Ulaşım, sağlık ve eğitim. Adadan döner dönmez bu şikâyetlerin hepsiyle ilgili hızlıca yetkililerden bilgi aldım.
Ulaşımdan başlayacak olursam; kış aylarında elverişsiz hava koşulları nedeniyle feribot kalkmayınca adanın ana karayla tüm bağının kesildiğini ifade eden vatandaşlar oldu. Ben de bu şikâyeti adaya ulaşımı sağlayan GESTAŞ yetkililerine sordum. Aldığım yanıt şöyleydi: “Kışın çok yüksek şiddetli fırtına oluşmadıkça seferlerimiz iptal edilmiyor ancak çok şiddetli fırtınalı hava durumlarında yolcu ve araç emniyeti düşünülerek sefer iptalleri yaşanıyor.” Bu arada ben de adaya gidip gelirken GESTAŞ feribotlarını kullandım. Hizmet kalitesi gerçekten çok iyi. Adada festival yapıldığı için bir yoğunluk yaşanmaması amacıyla ek
Bozcaada’ya, ne vize ne de pasaport derdi var. Oh! Gel keyfim gel, al biletini bin feribota, ada mı? Ada… Hem de en güzeli. Adaya ulaşmak için Geyikli İskelesi’ne gitmek yeterli. Biletimi aldım aracımla feribota giriş yaptım. Zaten “Yunan adaları çılgınlığı”nı anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü bizim adalarımız, güzellik ve kültürel zenginlik açısından çok daha fazlasını sunuyor. Yunan adaları elbette ki güzel; ama neden kendi adalarımızı, kendi değerlerimizi ikinci plana itiyoruz?
Bozcaada'nın huzur veren bağları, Gökçeada'nın bakir koyları, Cunda'nın tarihi dokusu ve Büyükada'nın nostaljik atmosferi, en az Yunan adaları kadar çekici. Üstelik bu güzelliklerin yanı sıra kendi kültürümüzü, mutfağımızı ve tarihimizi de yaşama imkânına sahibiz. Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe’nin nazik daveti üzerine bu yıl Bozcaada Bağ Bozumu Festivali’ne ilk kez katıldım. Adanın dört bir yanından yükselen o davetkâr üzüm kokusuyla birlikte festivale dair
Bu hafta sizlere, İstanbul’da ve Gaziantep’te hayata geçirilen bazı projelerden söz edeceğim. Yerel yönetimlerin vizyoner adımlarla yürüttükleri bu projeler hem kültürel mirasımızı koruyor hem de kent yaşamını daha keyifli hale getiriyor. Keyifle okuyacağınızı umuyorum.
İstanbul’un kalbinde, geçmişin izlerini günümüzde hissetmek, bu şehrin eşsizliğini yaratan unsurlardan biridir. Ancak, tarih sadece büyük anıtlarda ya da ünlü camilerde yaşamaz; dar sokaklarda, köşe başlarındaki ahşap evlerde, eski İstanbul’un dokusunu oluşturan bu nadide yapılarda da hayat bulur. Fatih Belediyesi’nin son dönemde çürümeye yüz tutmuş ahşap evleri restore ederek tarihe ve kültüre verdiği değeri somut bir şekilde ortaya koyması, bu mirasın korunması adına atılmış büyük bir adım. Bir dönemin yaşam tarzını, estetiğini ve kent düzenini yansıtan bu yapılar, zamanın yıpratıcı etkisiyle ne yazık ki birer birer kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Restorasyon çalışmaları, bu yapıların orijinal dokusuna sadık kalınarak
Günümüzde su tasarrufunun önemi her zamankinden daha belirgin hale geldi. Özellikle günlük hayatımızda sıkça yaptığımız bazı faaliyetler, farkında olmadan büyük miktarda su tüketmemize yol açıyor. Araç yıkama bunlardan sadece biri ve Türkiye'deki toplam araç sayısını göz önüne aldığımızda, bu basit işlem bile ciddi bir su israfına neden olabiliyor. Bir araç yıkandığında, dakikada ortalama 16 litre su harcanıyor. Beş dakikalık bir yıkama süresi, bir araç için toplamda 80 litre su tüketimi anlamına geliyor. Şimdi; Türkiye'de trafiğe kayıtlı (TÜİK Aralık 2023 verisi) 28 milyon 740 bin 492 araç olduğunu biliyoruz. Bu araçların yılda yalnızca 1 kez yıkandığını varsaydığımızda toplamda 2.3 milyar litre su harcanıyor. Bu veriye özellikle şirket araçlarının ihtiyaç dışı kabul edilebilecek sıklıktaki temizlik uygulamalarını eklediğimizde, gelecek nesillere bırakacağımız vahim bir tablo ortaya çıkıyor.
★★★
Peki, bu miktar ne anlama geliyor? 2.3 milyar litre su, sayısız insanın temiz içme suyu ihtiyacını
Son yıllarda şehirlerimizin çehresi ve yaşam koşullarına ilişkin pek çok proje, belediyeler tarafından hayata geçiriliyor. Belediyelerin uzun süredir üzerinde çalıştığı projeler artık gün yüzüne çıkarken, şehir sakinleri de bu yeniliklerin getireceği değişiklikleri merakla bekliyor. Bu hafta dikkatimi çeken projelerin başında Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek’in annelere sunduğu ‘Anne Kart’ uygulaması geliyor. Bu yeni uygulama, 0-5 yaş arası çocukları olan annelere toplu taşımadan ücretsiz yararlanma fırsatı tanıyor ve şehirde büyük bir yankı uyandırmış. Günümüz şehir hayatında anneler, hem çocuklarının hem de kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yoğun bir tempoda yaşıyorlar. Çocukların bakımı, beslenmesi, eğitimi ve güvenliği gibi temel sorumlulukları yerine getirirken, aynı zamanda evin diğer işlerini de halletmek zorundalar. Bu yoğunluk içerisinde toplu taşıma araçlarını kullanmak ise anneler için hem ekonomik hem de pratik bir çözüm sunuyor. Ancak, toplu
Artan orman yangınları, doğanın acımasız bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Bu yangınlar sadece ormanlarımızı yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda geleceğimizi de tehdit ediyor. Bu sebeple Milliyet Gazetesi olarak “Ormanı Temizle Yangınlara Dur De!” mottosuyla bir yola çıktık; amacımız, bu kritik meselede farkındalık yaratarak toplumun her kesimini bilinçlendirmek.
★★★
Orman yangınlarıyla mücadeleye destek vermek ve farkındalık yaratmak amacıyla başlattığımız kampanyanın ilk etkinliğini Urla Belediyesi ve Urla Kent Konseyi iş birliğiyle vatandaşlarla Urla otobanının yanında yanan bölgede gerçekleştirmiştik. Urla’dan sonraki durağımız Manisa oldu. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ev sahipliğinde Kent Ormanı Gölet’te 7’den 70’e her yaştan gönüllülerin katılımıyla temizlik etkinliğini düzenledik. Şimdi de 21 Ağustos Çarşamba günü Genel Yayın Yönetmenimiz Özay Şendir’in öncülüğünde Marmaris’te olacağız. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Milliyet Gazetesi işbirliği ile düzenlenecek
Bu hafta yazıma dikkatimi çeken yürekleri ısıtan bir haberle başlıyorum. Birçok şehirden sokak hayvanlarının öldürüldüğüne dair üzücü haberler aldığımız bugünlerde bir yangına müdahaleye giden Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin kahraman İtfaiye Eri Seray Başol’un, girdiği bir dairede bulduğu yavru kediyi kurtardıktan sonra kendi solunum cihazını kediye takarak hayatını kurtarmasından bahsedeceğim. Haberi okur okumaz İtfaiye Eri Seray Başol’a ulaştım ve kendisini tebrik ettikten sonra o anki duygularını sordum.
İtfaiye Eri Seray Başol, duygularını, “Yaşadığım an çok güzel bir andı. O an kediyi aldığımda baygın şekilde yerde yatıyordu. Yavru kediyi aldıktan sonra büyük bir endişeyle dışarı çıktım. Kediye bir şey olacak diye çok korktum. Sonrasında kendi kullandığım temiz hava solunum cihazım aklıma geldi. Hemen kendimden çıkarıp yavru kediye taktığımda yavru kedi hemen olumlu tepki verince ben ve çevredeki herkes çok mutlu olduk. Aslında çekilen o fotoğrafa da bu duygular yansımış. Böyle bir dönemde
6 Şubat 2023’te 11 ilimizi derinden etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yarattığı yıkımın ardından, bölgedeki hayatı normale döndürme çabaları hız kesmeden devam ediyor. Bu süreçte, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, şehrin yeniden canlandırılmasına ve normalleşmesine katkıda bulunmak amacıyla çeşitli etkinlikleri ve projeleri hayata geçirmeye başladı. Depremin yarattığı travmanın etkilerini hafifletmek için, belediye tarafından düzenlenen kültürel ve sosyal etkinlikler, bölge halkı için moral kaynağı oluyor. Özellikle çocuklara yönelik etkinlikler, onların yeniden gülümsemelerini sağlıyor.
9 Ağustos Cuma günü Kıraç konseriyle başlayan etkinlik, 14 konser, 5 açık hava sineması, 5 çocuk tiyatrosu, Süheyl ve Behzat Uygur ile Şahane Pazar, Sıra Gecesi, sahne gösterileri, lunapark, deneyim alanları, geleneksel Maraş oyunları ve alışveriş alanı vatandaşlarla buluşacak. Bu etkinliği yapan Kahramanmaraş Belediye Başkanı Fırak Görgel’i yürekten tebrik ederim.
★★★
Bu hafta Bursa’da yaşayan