Son dönemde Türkiye'nin en çok konuştuğu konuların başında ‘Sokak hayvanları yasası’ geliyor. Sokak hayvanlarıyla ilgili yasa tasarısı, TBMM’de kabul edildi. Ancak yeni yasa, bu sevimli dostlarımızın geleceğini ve belediyelerin sorumluluklarını köklü bir şekilde değiştiriyor. Yeni yasa ile birlikte belediyelere, sokak köpekleriyle ilgili daha kapsamlı bir yaklaşım benimsemeleri ve çeşitli yükümlülükleri yerine getirmeleri konusunda geniş yetkiler verilmiş durumda. Bu yasa, sokak köpeklerinin sağlığı ve güvenliği açısından olumlu adımlar atmayı vadederken, uygulama aşamasında dikkatli bir yönetim gerektiriyor.
2028’i beklemeyelim
Bu konuyla ilgili Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan ile kısa bir sohbet etme imkânım oldu. Prof. Dr. Arslan, yapılması gerekenleri şöyle dile getiriyor: “Aslında şu anda eskiden daha iyi bir noktada değiliz, sadece yasayla bir zorunluluk getirildi. Yarın öbür gün belediye yöneticileri ya da orada çalışanlar baskı altında kalacak. Bir taraftan sokaklardan toplanmasını isteyen
Bir süredir Ege’deki kentleri ziyaret ederek, sizlere bölgede turizm sezonunun nasıl geçtiğine ilişkin bilgi vermeye çalışıyorum. Bu bölgedeki son izlenimlerimi aktarmak amacıyla Balıkesir’in ilçelerini tek tek dolaştım. İlk durağım doğasıyla ünlü İvrindi oldu. Özellikle dağları, ormanları ve yaylalarıyla bilinir. İlçede yürüyüş ve doğa sporları yapmak mümkün. Bunun yanı sıra ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Özellikle zeytin ve zeytinyağı üretimi önemli bir yer tutar. Ayrıca süt ve et üretimi de yaygındır. Kente girer girmez İvrindi Belediye Başkanı Önder Lapanta’ya uğrayıp ilçeyle ilgili bilgi aldım. Başkan Lapanta, “Göreve geldiğim ilk günden bu yana vatandaşların taleplerini dinliyorum. Bence kentimizin ilk önceliği alt ve üstyapı yatırımları. Kente bir kimlik katmak amacıyla kent meydanı başta olmak üzere düzene sokmak için elimden geleni yapacağım” diyor. İvrindi’den sonra 31 Mart gecesi Balıkesir’in en çok konuşulan ilçesi Altıeylül’e gittim.
Turizm sezonu dolayısıyla Ege kıyısındaki kentleri tek tek ziyaret etmeye devam ediyorum. Bu hafta ilk durağım Ayvalık oldu. İlçeye girer girmez dikkatimi Ayvalık Deniz Hudut Kapısı’ndaki kalabalık çekti. Bildiğiniz üzere Yunan adalarına girişte uygulamaya alınan kapıda vize kolaylığıyla bu adalara ilgi çok arttı. O noktalardan biri Midilli Adası… Bedava ürün dağıtsanız ancak böyle uzun bir sıra olurdu herhâlde… Önce sırada bekleyen vatandaşlarla sohbet ettim. Hemen hemen herkes, “Ucuz olduğu için Midilli Adası’nı tercih ediyoruz” diyor. Merak edip feribot firmalarının yetkilileriyle konuştum. Günlük düzenli olarak en az bin 500 kişi Midilli Adası’na gidiyormuş. Merakla tekrar sordum, “Oradan buraya gelen Yunan vatandaşı var mı” diye. Aldığım cevaba göre, sadece perşembe günleri en fazla 200 kişi Ayvalık pazarına geliyormuş.
***
Kentte bir gün boyunca yemek içme mekânlarını ve konaklanacak yerleri gözlemledim. Yunan ve Türk mutfağının eşsiz lezzete sahip yemekleriyle her sene yerli ve yabancı turistleri
Tatil herkesin hakkı. Tatile gideceğimiz yeri seçerken, doğası, ulaşımı, konaklama koşullarının yanı sıra orada huzur ve güven içinde tatil yapıp yapamayacağımızı da değerlendiririz. Yerli olsun yabancı olsun, bütün turistlerin, gideceği yerde aradığı en önemli unsurdur huzur ve güvenli bir ortamda tatilini geçirmek.
Plajlarıyla ünlü Çeşme, hiç kuşkusuz Ege’nin en popüler tatil beldesi. Her sene yerli yabancı birçok ziyaretçiye ev sahipliği ediyor. Özellikle yaz aylarında denizi ve kumsalları kadar canlı gece hayatıyla da dikkatleri çeken bir turizm kenti. Tabii ki bu güzelliklerin olduğu kentte huzurun da sağlanması gerekiyor. Bu hafta İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban ile bir araya geldik. Benim de kendisine ilk sorum tabii ki Çeşme’de huzur ve güvenliğin nasıl sağlandığı ile ilgiliydi. Vali Elban, gayet doyurucu bir cevap verdi: “Oradaki işletme sahipleri işinde gücünde düzgün insanlar. Birkaç işletme yüzünden hepsini aynı kategoriye almamak lazım. İşini doğru yapmayan veya huzuru bozan kim varsa hemen
6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçti. Depremlerden etkilenen 11 ilimizde yaraların sarılması ve bir an önce eski günlere dönülmesi amacıyla elden ne geliyorsa yapılmaya çalışılıyor. Ağır hasar gören şehirlerden biri olan Malatya’da, normalleşme yönünde büyük bir adım atıldı. Deprem bölgesindeki ağır hasar alan şehirlerde depremden bugüne kadar kültür-sanat programlarına ara verilmiş durumdayken bu durumu değiştirme yönünde ilk adım Malatya’dan geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilik ve Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Malatya Kültür-Sanat Etkinlikleri ve Kayısı Festivali’nde, normalleşme yönünde adımlar atıldı. 26’ncısı gerçekleştirilen festivale, ilk gününden itibaren Malatyalı vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ses sanatçılarının konserleriyle coşku dolu anlar yaşanan festival kapsamında; Çiçekten Sofraya Altın Meyve fotoğraf sergisi, Kayısı: Fırsatlar ve Riskler paneli, En İyi Yaş Kayısı Yarışması, Dünden Bugüne Kayısı Festivali
Türkiye’miz doğal zenginlik bakımından dünyanın sayılı ülkelerinin başında gelir. Söz gelimi Kaz Dağı, mitolojideki adıyla İda Dağı. Dünyada Alp Dağları’ndan sonra oksijenin en çok bulunduğu bir doğa harikası. İşte geçen hafta Ayvacık Belediye Başkanı Mesut Bayram ile Kaz Dağları’nın eteğine kurduğu Çamlık sosyal tesislerinde sohbet ettik. Kentin turizm potansiyelini konuştuğumuz Mesut Bayram, son zamanlarda vatandaşlarımızın, Yunanistan’a duyduğu turistik ilgiye işaret ediyor ve “Oysa ilçemiz, Yunanistan’ın birçok kentini cebinden çıkarır” diyor. Başkan Bayram, Ayvacık’ın özelliklerini şöyle dile getiriyor: “İlçemizin yolları sağlı sollu zeytinliklerle kaplı. Sahil yolundan Midilli Adası’nı izleyerek Behramkale köyüne gelip andezit taşından yapılmış taş evlerin arasında köyü gezebilir, mahalle aralarında Yörüklerin el işi ürünlerinden alışveriş edebilirsiniz. Assos Antik Kenti’ni ve limanı görebilirsiniz. Kadırga Koyu’ndaki tesisimizde ülkemizin en berrak denizinin tadını
Eğer bir doğa tutkunuysanız ve yaşamınızda yeni ufuklar keşfetmek için sabırsızlanıyorsanız tatiliniz için mükemmel bir seçim fırsatınız var. Marmaris ve Fethiye’nin birbirinden şirin irili ufaklı koyları, kumsalları, adaları, sıcak iklimi ve bereketli toprakları ve Toros’ların yeşil çam ormanlarının görüntüsü sizi bekliyor.
Ben de geçen hafta bu iki kenti ziyaret ettim. İlk durağım Marmaris oldu. Kısa bir şehir turundan sonra Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü’yü ziyaret ettim.
Marmaris’de imar şart!
Gelelim Başkan’ın kentle ilgili düşüncelerine… Acar Ünlü, “Bizim birinci önceliğimiz bence deniz ve çevre olmalı” diyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Çünkü bizi Anadolu kasabasından ayıran özellikler bunlar. Marmaris'ten denizi çektiğiniz anda geriye hiçbir şey kalmıyor. Hep söylerim burada araban olacağına küçücük bir sandalın olsun. En büyük sorumuz imar. Köylerde imar yok. İmar olmayınca altyapı yapamıyorsunuz. Aileler büyüyor.
Sevgili Milliyet okurları; biliyorsunuz 2019 yerel seçimleri sonrasında olduğu gibi son yerel seçimden sonra da kentlerde yaşanan değişimleri tespit etmek amacıyla yaptığım ziyaretleri sürdürüyorum. Gittiğim yerlerde önce vatandaş ve esnafla kısa sohbetler ederek, durumu değerlendirdikten sonra belediye başkanlarıyla görüşerek, onlardan bilgi alıyorum.
Ege’de sürdürdüğüm yolculukta bugün siz değerli okurlarımıza Denizli’den söz edeceğim. Yerel seçimlerde Ege’de en çok konuşulan illerin başında Denizli geliyordu. Seçimler biteli 100 gün geride kaldı. Şehre girer girmez ilk dikkatimi çeken yol kenarlarında Büyükşehir Belediyesi’nin işlettiği otoparkların iptal edilmesi olmuştu. Şehirde kısa bir tur attıktan sonra, Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan’ı ziyaret ettim. Öncelikle Başkan Şeniz Hanım’ı ikinci kez seçilmesinden dolayı kutladım. Bundan önce 2019 yerel seçimlerinde başkanlık koltuğuna oturur oturmaz çok güzel işlere imza atan Başkan Doğan’a sokakta ciddi bir sevgi seli var;