Erkan Sevinç

Erkan Sevinç

drerkansevinc@gmail.com

Tüm Yazıları


Kasparov’un evinde onun resimleri var


Sevinç Pastanesi.. İzmir’lilerin buluşma noktası.. Rize’nin Çamlıhemşin’inden gelen Pelit kardeşlerin yarattığı bir marka.. Sevinç ismi ilk açtıkları yerin sahibinin kızının adı. Pastanenin duvarında Sevinç’i anlatan bir resim.. Resimdeki su damlalarının içinde ailenin kökleri var. O güzelim yayla evleri var. Arkada saklanmış yüzlerde kayınvalidesi, kayınpederi var.
Paletindeki renklilik sevinç ve çoşkuyu çağrıştırıyor, canlı renklerin arasından insanlar ortaya çıkıyor. Filiz Pelit toplumsal çözülme, bozulma ve umutsuzluğa rağmen, inancın, direncin ve umudun resimlerini yapan bir sanatçı.
Filiz’in başarı öyküsü ilkokul yıllarına gidiyor. Daha okuma yazmayı sökmezken girdiği resim yarışmasında ödül almış. Ödül boya kalemleri. O kadar keyif almış ki, Kız Lisesi yıllarında hem de fen bölümünde okurken aklında hep resim sanatı. O yıllarda Güzel Sanatlar Fakültesi falan yok. O da gidiyor Buca Eğitim’e. Cuma Ocaklı, Fevzi Saydam gibi üstadlardan feyz alıyor. Mezun olunca Özel Türk Koleji’nde bir süre öğretmenlik yapıyor. Ve karşısına Metin Pelit çıkıyor. Metin doktor. Evlendikten sonra öğretmenlik yerine resim sanatını seçiyor Filiz, iyi de yapıyor.

Yüzlerce sergiye katılmış

Bugün satranç ustası Kasparov’un evinin duvarlarında bile onun resmi var. Yüzlerce resim, onlarca kişisel ve karma sergi. Ulusal ve uluslar arası düzeyde başarılar... Sergilerden alanlar, Alsancak’taki atölyesinden gelip alanlar, toplu olarak alanlar.. Zaman içinde kolleksiyonerleri oluşmuş. Resmin altında imzayı görmeden bu Filiz’in resmi diyebiliyorsunuz.
Resimde postmodern dönemdeyiz. Her sanatçı artık kendi tarzını kendi sanat dilini oluşturuyor. Onun tarzına da akil adamlar yarı soyut, figuratif, anlatımcı, dışa dönük, ekspresyonist tarz diyorlar. Önceleri kadın suratları yer alıyordu tablolarında, geniş bir yelpazede. Ana tanrıça Kibele’den günümüze kadar gelen kadınları resmetti. Ve de çeşitli sembolleri.. Atları, balıkları, elmaları. Bu sembollerden örneğin birisi hayata uyumu, diğeri soyluluğu anlatıyordu. Sonra masal konsepti çıkmaya başladı.. O kendine güvenen yetişkin kadınlar çocuk yüzlerine döndü.. Çocuk suratları kız çocuklarının suratları olmaya başladı.
İki oğlu var Filiz’in, resimlerinden daha önemli iki eseri... Yaşlarına göre çok olgun, çok saygılılar. Çocuklara küçükken resim yaptırırmış, ruh hallerini çözümlemek için. Çünkü resim muhteşem bir ipucu ona göre.. Hele ki çocuk resimleri... Bir çocuk resminde iki kişiyi çizerken araya ağaç koyuyorsa ondan uzak kalmıştır. Kendini küçük çiziyorsa, ellerini havaya kaldırmışsa özgüven eksikliği söz konusudur. Resmin dışına birini atmışsa istemediği bir insandır. Eşit boyda yapıyorsa arkadaşı gibi görür. Yaptığı çizgi bile onu ele verir. Bu şekilde çocuklar da güzel güzel büyümüşler. Eşine çok düşkün. Kalp krizi geçirdiğinde bin kere ölmüş. Sadece çekirdek aile değil, tüm aile ilişkileri harika.

Günlük yaşam

Rahmetli kayınvalidesi, kayınpederi başta olmak üzere. Babası zaten atölyede tuvallerini yapıyor. Kardeşleriyle sıkı fıkı. Aile bir araya geldiğinde de yemekler ondan soruluyor... Paella’dan özel soslu somona kadar. Sadece güzel yemekler değil, güzel sofralar da hazırlıyor.. TV’den resim dersleri veren insan fırsat buldukça CNBC’deki diziler dışında televizyon fazla izlemiyor.. Ehliyeti var süs.. Araba kullanmıyor.. Teknolojiye meraklı.. Web sitesi var sürekli güncellenen.. Bilişim çağının olanaklarını sonuna kadar kullananlardan.. İzmir aşığı.. Ona göre güneş bile farklı parlıyor bu kentte. Eşinin sağlığını düşünüp sigarayı bırakınca biraz kilo almış.. Dert etmiyor. Hayata hep olumlu bakmayı seven biri...

FİLİZ PELİT KİMDİR?

1964 yılında doğdu. 1985 yılında Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü Grafik Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. Bornova Anadolu Lisesi Vakfı, KİTVAK gibi kurumlarda yardım amaçlı sergilere katıldı. Birçok katalogda yer aldı. Katıldığı sergilerden, özel ödül, onur belgesi, teşekkür belgesi ve plaketleri aldı. Çeşitli televizyon kanallarında “Filiz Pelit’le Resime Yolculuk” ve “Resim Öğreniyorum” adlı eğitim programları hazırlayıp sundu. SNBA (Societe National des Beux-Arts) Türkiye delegasyonu sanatçılarından.



Kasparov’un evinde onun resimleri var


İçimdeki çocuğu anlatıyorum

Haberin Devamı

* Resimlerindeki kadın figürlerinde kendinden de esinleniyor musun?

İnsan en iyi bildiğini en güzel yaparmış. Ben de kendi dünyamı konu ediyorum... İçimdeki çocuğu anlatıyorum belki de! Yıllar önce annemin gireceği önemli bir ameliyat öncesi bana söylediği sözler hayat felsefem oldu. “Kızım, yaşamda küçük kırgınlıkların, olayların, sözlerin gereksizliğini, sevdiklerini arkanda bırakıp ameliyata girdiğinde anlıyorsun. Yaşamda en önemli şey sağlık. Sen ve ailen sağlıklıysa, boğazından geçen lokmayı huzurla yutuyorsan, dünyadaki en mutlu kişi sensin.” Benim ve çoğumuz için sağlık en önemlisi. Sağlıklı olursam sevdiklerimle birlikte olurum diye düşünürüm. Resim yapabilirim, hayatın tadını çıkarabilirim. Resim yaparken dinlediğim bir müzik, uzaklardaki oğlumla telefonla hasret gidermek, eşimle yediğim hoş bir akşam yemeği, oğlumun basketbolda attığı sayı. Örnekleri çoğaltabiliriz.

* Resimlerinde insan var ön planda..

Evet. Yaşamı, insanı anlatıyorum. Çocukluğundan yetişkinliğine, yaşadığı olaylar, sevinçleri, hüzünleri, mutlulukları.. Etrafımdan topladıklarımı alıyor ve onu tuvale aktarıyorum. Le Corbusier’nin sözünü çok severim. “Korkunç bir kavgadır resim. Yoğun, acımasız, tanıksız, sanatçıyla kendi arasında bir kavga. Her resim birileriyle konuşmak ister. Ama yalnızca ona seslenirseniz sizinle konuşur. Bir tür günah çıkarma, sır verme konuşmasıdır...” Benim resimlerim biraz daha düşsel, stilize olmuş, çokça sembol içeriyor.

* Nasıl geliyor,ilham?

Çok ilginç onun ne zaman geldiği belli değil ..Bazı resimler bir anda 2-3 saatte ortaya çıkabildiği gibi,3 ay beni uğraştıran resimler de oluyor.. Asıyorum tekrar bakıyorum.. Dinlendiririm ben resimleri, arada bir duvara asarım. Bakarım olmuş mu olmamış mı? Bakarım bir yerde bir düğüm var, tıkanıklık var, indiririm bir daha yaparım. Bazı resim hiç üzmez ama bazı resim, doğru resmi yapma adına ciddi uğraştırır.

* Başka sanat dallarıyla aran iyi mi?

Okumayı çok seviyorum. Küçüklükten beri kitap kurduydum zaten. Çok kötü bir sesim var. Şarkı söylemeyi severim ama herkes bırak kalsın diyor. Ben de her türlü müziğin kalitelisini keyifle dinliyorum. Söyleyememek dinlemeye engel değil ki. Atölyede özellikle sözün fazla ön planda olmadığı beni arkadan destekleyen yumuşak müzikleri tercih ediyorum.

* Bayanların çanta ve ayakkabı başta olmak üzere alışveriş merakı da vardır..

Tabii çanta ayakkabı severim ama öyle aşırı bir merakım yok Bu tip şeylerden ziyade “resmim nasıl olacak?”, “Şu boyanın markası ne?”, “Tuvalimin şeyi şöyle mi olsun?”gibi sorular. Resimle ilgilenince bir süre sonra ayakkabım bilmem ne marka.onları geçiyorsun. Ben kendimi nasıl daha iyi hale getirebilirim diye düşünüyorsun.